Murat Belge
Bir adam resepsiyona çıngırak bırakarak nasıl darbe yapar, cevabı olamayan bir soru. Ama böyle şeylerin cevabı yoktur zaten. Bu alemde böyle şeyler olur.
"Alırken de haklıydık, kovarken de haklıyız. Zaten biz ne yapsak haklıyız" ahlakını kabullenmek zorunda değiliz.
Barışmadan cezalandırma değil de gerçekten barışmayı anlamaya onun kadar yakın ve istekli birini bulabilir misiniz?
Türk dilinin büyük ustalarından Oğuz Atay Tutunamayanlar’da dilde olmayan bir kelime icat eder: “Reis-i cumhurbaşkanı.” Bunun 24 Haziran sonrasında Tayyip Erdoğan için uygun ve yakışık alır bir unvan olduğu kanısındayım. Aynı zamanda Tayyip Erdoğan siyasi felsefesinde “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin girdiği kılığı da özetliyor. Hattâ “Türkiye Reis-i Cumhurbaşkanı Prezidan Erdoğan” da diyebiliriz.
Halk Partisi’nin aday açıklama süreci bir tuhaf oldu gibi geldi bana. Muharrem İnce de noktalanan bu süreç, insanda başka bir şey planlanmış, ama ne olmuşsa olmuş, bu plan işlememiş ve buraya varılmış izlenimi yaratıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin İyi Parti’yi seçime girebilir duruma getirmek için yaptığı iş iyi oldu. İyi bir iş olduğu “Cumhur İttifakı”nda hüküm süren öfkeden de anlaşılıyor.
Yavaş yavaş, seçim öncesi gerilim tırmanmasını aratmayacak bir ortama doğru ilerliyoruz. İnsanlar, gene, kendi taraflarında çalan savaş borularından başka bir sese kulak veremeyecek hale geliyor.