23 Temmuz 2007Radikal Gazetesi
Türkiye benim değerlendirmem çerçevesinde tarihinin en önemli seçiminden geçti. Benzer bir şey 1950 için de söylenebilir. O zamanki sorun henüz yaşanmamış bir demokrasiye ilk adımı atmaktı. Son seçimde ise bir türlü tam gerçekleşmemesine rağmen olduğu kadar demokrasiden kopup faşizme doğru yol alma durumuyla karşılaşmıştık. AKP iktidarını ve 'irtica' tehlikesini öne çıkararak Avrupa Birliği yani demokrasiyle kıran kırana mücadele veren güçler, son beş yılı topluma sürekli gerilim, ajitasyon, linç girişimleri, suikastlerle insan takatının zor kaldırabileceği bir 'nevroz' atmosferi içinde yaşattılar. Bütün bu akıldışı ajitasyona rağmen Türkiye toplumu gece yarısı muhtıralarına, karakuşi 'nisap' hesaplarına karşı iradesini ortaya koydu. Beş yıl önce yüzde 34'le iktidara getirdiği partiyi bu muhtıralara karşı yüzde 48'le akladı. Bu durumda demokrasi içinde ne olması gerektiğini düşünebiliyorum. Ama ilgili bütün tarafların demokrasi içinde düşündüklerinden hâlâ emin değilim.