25 Ocak 2008Radikal Gazetesi
Şu operasyon, eğer arkası anlamlı bir şekilde gelirse, haftanın, yılın vb. değil, yüzyılın bizim açımızdan en önemli olayı haline gelebilir. Çünkü, arkası geldiğinde, Türkiye'nin artık başka bir ülke olduğunu ilan edecektir. Şimdiki duruma bakarak kesin bir şey söylemek, yalnız 'devam eden bir davaya müdahale etmek' gibi yasal bir nedenle değil, bilgilerimizin eksikliği nedeniyle de, pek mümkün değil. Ancak, görünen verilere genel olarak baktığımızda, pek fazla şaşırmıyoruz. Adı geçenler, adı zaten ne zamandır geçmekte olanlar. Ancak, bir noktaya geliyor ve zincir orada duruyor. Oysa o zincirin daha pek çok baklası olduğunu biliyoruz hepimiz. 'Arkası gelir mi' sorusunun kapsamında bu da var. 'Yukarısı', bu kadarını mı feda edecek, feda etmeye razı oldu? Böyleyse, ilk paragraftaki iyimserliği dengelemek gerekecek, 'Onlar hâlâ oradalar -istedikleri zaman yeniden başlayabilirler...' demek gerekecek. Adı geçenlerin adının geçmesi şaşırtıcı değil, dedim. Bugün (yani perşembe) gazetelere sızan haber, Orhan Pamuk'un hedefteki adam olduğuna dair -Glock marka silah alınacak, tetikçiye para bulunacak vb. Bu bağlamda, hedefte Orhan Pamuk olması tabii önemli. 'Türk' milliyetçiliği, Nobel alan tek Türk'ü yok etmeye kararlı, demek ki. Ama bana asıl önemli görünen, o 'hedef' kavramı; yani bu adamların, ancak ve ancak birilerini öldürerek var olabilmeleri. Kendi yaşadığım yılları düşünüyorum, Vedat'lardan, Taylan'lardan başlayarak, sonra 70'lerde öldürülenler... 80'lerde askeri yönetim sırasında bu iş duruluyor, sonra yeniden.. ve böylece, bugünlere geliyoruz.. bu sefer Hıristiyanlar, Hrant, Santoro vb. ya da yargıç, listede Ahmet Türk, Orhan Pamuk. Başka bir şey bilmiyorlar, başka bir şey yapmıyorlar, ellerinden başka bir iş gelmiyor. Sadece, öldürmeyi biliyorlar. Onu yapıyorlar, başarıyla. Ve durmadan onu yapıyorlar. 'Neden?' derseniz, cevabı, 'Vatan için!' Kaç kişi öldürüldü, şimdiye kadar? Abdi İpekçi'den Ümit Doğanay'a, Cavit Tütengil'e? Ve hâlâ 'vatan' kurtarılamadı?.. Daha kaç kişinin öldürülmesi gerekiyor, vatanın kurtulması için? Bunu, şu anda gözaltına alınmışlara değil, onları eylemleriyle ya da düşünceleriyle desteklemiş olanlara sormalı. Yani, 'arkası gelir mi' sorusunun kapsadıklarına, 'Arkası'na? Ne diyorsunuz, yetti mi, bitti mi? 'Vatan'ın 'kurtulma'sı için başka bir yöntem bulunabilir mi, bulundu mu, buldunuz mu? Operasyonda gözaltına alınanlardan biri emekli tuğgeneral... Veli Küçük. Kendi hesabıma ben bu adı Susurluk olayında duydum. Kendisine o zaman kimse dokunamadı. Yalnız üç muvazzaf generale cevap vermeyi kabul etti; onlar da soruşturmaya gerek bulmadılar. Nasıl oldu da dokunulamadı? Demek ki 'dokundurtmayan' vardı... Kimdi o?.. Ondan sonra durmadan adını gördük, şu anda içeride olanlarla, Danıştay'da yargıç vuranlarla fotoğraflarını gördük ve şu noktaya kadar geldik. Şu noktadan sonra ne olacağını da bilmiyoruz. 'Van savcısı'nın, 'Şemdinli davası'nın olabildiği ülkede başka neler olmaz? Buna verecek bir cevabımız var mı? Susurluk patlak verdiğinde misyonu ve -kariyeri sona ermemişti, demek ki. O halde şimdi sona erdiğini söyleyebilir miyiz? Pekâlâ devam edebilir, vatanı kurtarmaya.