Ceyhan Usanmaz
Muhtemelen kitapçıların çok satanlar raflarında göremeyeceğiz Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri’ni ama kişisel kütüphanelerimizin vazgeçilmezi Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nun yanına “yakışacak”tır.
Orijinali de geçen yıl içinde yayımlanan bir çalışma Einstein'ın Canavarları; diğer bir deyişle, kara deliklere ilişkin çok daha güncel bilgiler ışığında kaleme alınmış. Benim gibi, bu konuda en son Stephen Hawking'in Kara Delikler ve Bebek Evrenler kitabını okuyanlar için de iyi bir hatırlatma / güncelleme olacaktır!
İçeriğinin yanı sıra, yeni bir 'müzik kütüphanesi'ne doğru atılmış ilk adım olduğu için de gölgede kalmaması gereken bir çalışma Bedava Müzik; Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) ile Can Yayınları'nın yeni markası Mundi işbirliğiyle oluşturulacak serinin ilk kitabı.
Şehirler ve Yapılar'da Rasmussen çeşitli isimler, akımlar, yapılar çerçevesinde mimari örneklerin ayrıntılarına biraz daha giriyor. Bir anlamda, Yaşanan Mimari ile açılan kapı, başlayan okuma yolculuğu Şehirler ve Yapılar ile devam ediyor.
Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu, Darwin'in söz konusu 'serüven'inde Patagonya'daki, ardından Tierra del Fuego ve Macellan Boğazı'ndaki bölümlerine dair notlarını içeriyor.
Bizim için bir ‘tanışma’ romanı olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü Karanlık Takımyıldızlar, Arjantinli yazar, gazeteci, çevirmen Pola Oloixarac’ın Türkçedeki ilk romanı.
“Neden Dubai’deki yapay adalar Google Earth’ten görülecek şekilde yapılıyor? Brezilyalı 'über' zenginlerin gökdelenlerin tepesindeki yaşamları nasıl? Milyarderlerin Londra evlerinin bodrumlarındaki kazıların sırrı nedir?”
Yedi adımlı bir rehber olarak nitelendirmek mümkün Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek isimli çalışmayı.
Ceyhan Usanmaz, April Yayıncılık’tan çıkan “Kübra” ile MonoKL’den yayınlanan Ted Chiang’ın “Nefes” kitaplarını inceledi.
Akademik dünyayla sınırlı kalmadığına memnun olduğumuz bir doktora tezi daha... Birbirleriyle buluşmayı başarmış, diğer bir deyişle çeşitli 'sınırları aşmış' Osmanlı ve Avrupalı kadınlarının ve eserlerinin irdelendiği bu çalışma, iyi ki, bizimle de buluşmayı başarmış!
Kafka'nın yalnızca kişisel olarak sinema ile olan gelgitli ilişkisi yok Mehmet Öztürk'ün kitabında. Günlükler, mektuplar ve anılar gibi başta Kafka'nın kendi metinlerinden hareket ederek özgeçmişi, yapıtları ve sosyal ortamı da irdeleniyor.
h2o Kitap, belirli aralıklarla Peride Celal'in ütün eserlerini yeniden basacağını açıkladı ve şimdiye kadar da sırasıyla Bir Hanımefendinin Ölümü, Dar Yol ve Mektup isimli kitaplarını yayımladı.
Daha birkaç gün önce, 17 Şubat'ta kutladık Dünya Kediler Gününü ... Aslında böyle özel günlere de pek ihtiyaç yok, özellikle sosyal medyanın etkisiyle her gün hatırlatıyorlar kendilerini!
Farklı bir bakış açısından birçok konuyla karşılaşmak mümkün Ya Hiç Karşılaşmasaydık kitabında çünkü bu kitap da birçok karşılaşmanın sonucu ortaya çıkmış: aşklar, ustalar, dostlar; yazarlar, kentler, ağaçlar...
Müziğin Modernleşme Serüveni altbaşlığıyla yayımlanan Barok Dönüşüm isimli çalışmasını Aykut Köksal, 1996 yılında Açık Radyo'da 26 hafta süren program dizisinden yola çıkarak hazırlamış.
Yeme içme kültüründeki değişimler bununla sınırlı değil elbette. Ya da yalnızca Türkiye'ye özgü değil... İşte temelde bu değişimi, ama hikâyenin en başından başlayarak ele alıyor Ceylan Özge Kunduz ile Elif Yirmibeşoğlu, yeni yayımlanan kitapları Hesap Lütfen'de.
"Bir sebze yediğimiz zaman dünya tarihiyle bütünleşiriz," diyen Evelyne Bloch-Dano'nun bu çalışması, İletişim Yayınları'nın yeni başlattığı bir dizinin de ikinci kitabı aynı zamanda.
Erkan Irmak'ın hazırladığı Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar, adı üstünde, Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı romanının yayımlanışının 21. yılı vesilesiyle 21 yazının bir araya getirildiği bir derleme.
Yakın bir zaman önce de, benim için de çok daha özel bir roman olan Hayvan Çiftliği'nin özel baskısı yayımlandı. Yalnızca kutusuyla bile ilgi çekici bir özel basım.
Evrim Kuran'ın kitabını, Z kuşağından gelen bir mektup olarak da değerlendirmek mümkün. (Kitabın tanıtım bülteninde de özellikle buna vurgu yapılmış.) Tabii, açmaya korktuğumuz bir mektup gibi de görünebilir; üstelik, Z kuşağından –bir e-posta değil de– bir mektup almak zaten tuhaf gelebilir ilk başta!
Uzun zamandır adı Nobel Edebiyat Ödülü'yle birlikte anılan bir yazar var çünkü karşımızda; daha doğrusu, adı favori listesinin ilk sıralarından inmeyen ama bir türlü de ödüle 'uzanamayan' bir yazar...
Bir çocuk kitabı diyerek burun kıvrılabilir tabii ama kelimenin gerçek anlamıyla milyonları peşinden sürükleyen Greta'nın da 2003 doğumlu olduğunu bir kez daha hatırlatalım!
Çağdaş edebiyatı yakından takip ettiğini söyleyen birisinin, yolunun bir noktada Hakan Bıçakcı ile kesişmemesi bence pek olası değil. Yine de, diyelim ki bir şekilde bu gerçekleşti ve Hakan Bıçakcı'yla ilk defa, yakın bir zaman önce çıkan bu son kitabıyla tanıştık...
Elbette her zaman için yalnızca kötü haberler aldığımız bir mecra değil internet; örneğin şu anda okumakta olduğunuz bu 'iyi niyetli' kitap tanıtım yazısı da yalnızca internette yer alıyor ve büyük bir ihtimalle sizi bu sayfaya bir sosyal medya platformu yönlendirdi! Ama Doğu Yücel'in kahramanı için bir kötü haberimiz daha var maalesef; öldüğünü de Google'dan öğrenecek...
'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün yanı sıra Tanpınar'ın 'Mahur Beste', 'Sahnenin Dışındakiler' ve 'Huzur' romanlarına da benzer bir bakış açısıyla yaklaşan Seval Şahin, metinlerde dönüp dolaşıp karşısına çıkan üç kelimeden bahsediyor: talih, tesadüf ve irade.
Hatırlanacaktır, Nobel’in 2016 yılı ödülü de hayli hareketli günler yaşanmasına sebep olmuştu. Şu an bulunduğumuz noktadan bakınca ise 'masum' olarak nitelendirilebilecek tartışmaların merkezinde Bob Dylan yer alıyordu.
Her bir öykünün 'tema'sı, ilk cümlelerinde verilmiş; bize kalan, Başkomser Nevzat'ın işin içinden nasıl çıkacağı...
Chabouté'nin bu çizgi romanında, daha doğrusu grafik romanında, daha çok çizgiler konuşuyor. Diyalog yok denecek kadar az, kimi zaman birkaç sayfa boyunca yalnızca denizin, martıların, küçük bir kayalık üstünde yükselen o deniz fenerinin görüntüsü geçiyor gözlerimizin önünden
Kitapla ilgili yapılan tanıtımlarda Yılmaz Şener'in, "matematiği hasıraltı etmemiş yazarlardan" olduğuna özellikle dikkat çekilmiş.