Makale - Yorum - Analiz
Diyeceğimi dolandırmadan söyleyeceğim: “Allah’ın büyük lütfudur” diye karşılanan bu darbe başarılı olsaydı Türkiye’de biz insan hakları savunucuları daha kötü durumda olur muyduk, inanın gerçekten bilmiyorum.
Rıza Türmen OHAL'in kararnameler ile hukuksuzluk yarattığını anlatırken İbrahim Kaboğlu OHAL İnceleme Komisyonu'nun başvurular karşısında yetersiz olacağına dikkat çekti.
TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, OHAL'in hak ihlalleri için uygun ortamı hazırladığını, insanların hak arama konusunda endişelendiğini, hak savunucularının gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldığını anlattı.
AKP iktidarı tarafından toplum öyle bir hale getirildi ki siyaset, Erdoğan ve karşıtlarından oluşan bir bölünmenin daralmasını, çatışmasını ve keskinliğini yaşıyor.
Bu satırları, geç de olsa Cumhurbaşkanlığı’ndan bölücü değil birleştirici bir açıklama, bir düzeltme gelmesi beklentisiyle yazıyorum. Bizler ülkemizi, Cumhurbaşkanı da dahil, 80 milyonun yurdu olarak biliyoruz.
Ülkemde demokrasi tehdit altında. Resmen tek adam yönetimi var, TBMM işlevsiz hale getirildi, kuvvetler ayrılığı ilkesinden uzaklaşıldı. Darbe girişimi ile hiç ilgisi olmayan çok sayıda kişi tutuklu. Yürümemin nedenleri …
Doğru bir dil, toplumun genelini kuşatıcı bir söylem, herkese dokunacak mesaj içeren bir eylemin toplumda karşılık bulması, milyonlarca insanın bu çabadan heyecan duyması çok kıymetli. Çünkü adalet hepimizin ortak değeri.
Kemal Kılıçdaroğlu hem büyük Adalet Yürüyüşü’yle, hem muhteşem Maltepe mitingiyle tarih yazdı. Bir adalet, bir demokrasi, bir hukuk ve özgürlük manifestosu yayınladı. Korku duvarlarını yıkmaya başladı. Demokrasinin, hak, hukuk ve özgürlüğün önünde dikilen duvarlara ölümcül darbeler indirdi.
Tarihe geçecek bu uzun yürüyüş 9 Temmuz’da Maltepe’de sona mı erecek yoksa asıl o gün mü başlayacak? Sadece Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin değil hepimizin yakın gelecekteki kaderini bu soruya verilecek cevap belirleyecek.
CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İngiliz Guardian gazetesi için kaleme aldığı makalede, 'adaletsizlik, keyfilik ve ayrımcılığın AKP rejimini tanımlayan özellikler haline geldiğini' belirtti.
CHP’nin bu uzun yürüyüşü bir parti propagandasına dönüştürmeye tenezzül etmeden, “Adalet” arayışını bayraklaştırmayı yeğlemesi elbette alkışlanmalıdır. Keza HDP’lilerin, bir ara önerilen “Eş genel başkanlar için adalet” gibi sınırlayıcı, daraltıcı bir slogan yerine “Herkes için adalet” gibi kucaklayıcı bir sloganı yeğlemeleri de elbet alkışlanmalıdır.
Bu yürüyüş CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla harekete geçti ama şimdi Türkiye’de keyfi yönetimin istibdatının mağduru olan herkesin adalet talebini dile getiriyor. Bu aşamada en büyük tehlike, bu barışçı, etkili ve medeni yürüyüşün, dış provokasyon veya başka ne gerekçeyle olursa olsun, bir şiddet sarmalına kapılması ve kendini kendini baltalamasıdır.
İklim değişikliğinin yaratacağı kasvetli geleceği gözüpeklikle kabullenen bir kederi kucaklamalıyız. Her türlü direniş eyleminden –o nafile bir eylem olsa bile –bir zafer çıkartmak zorundayız. Afrikalı-Amerikalılar belki de yalnızca ezilenlere özgü bir kavrayışla anlıyorlar ki, şahsiyetimiz ve haysiyetimiz, bizleri ölümün pençesine hapsetmiş olan habis güçleri adlı adınca adlandırıp, onlara direnebilme yeteneğimizle ölçülecektir.
Partili cumhurbaşkanlığı, OHAL yönetimi ve muhalefete yapılan baskılar Türkiye’de yönetim, hukuk ve demokrasi damarlarını tıkadı. CHP’yi de Adalet Yürüyüşü’ne iten tıkanan bu yönetim mekanizmaları.
Öyle sözcükler, öyle kavramlar vardır ki, binlerce yıllık insanlık tarihinde, bütün inançlarda, dinlerde ve toplumlarda tartışılmaz bir değer kazanmıştır. Adalet kavramının bunların başında geldiğini düşünüyorum. Gücü ellerinde tutanlar: muktedirler, peygamberler, hükümdarlar, mîrler, beyler, vb., tarihte adalet ölçüsüne vurularak değerlendirilir, devletler de öyle.
Demokrasi, adalet, hak hukuk, özgürlük talepleri karşısında hiçbir duvar duramadı. Dün böyleydi, bugün de farklı olmayacak. Tarih böyle yazıldı. Bizde de böyle yazılacak.
Hakkında“Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmak” ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya çalışmak” suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası istenen gazeteci yazar Altan'ın savunmasının tam metni şöyle:
Kılıçdaroğlu başlatmış da olsa, adalet arayışı Kılıçdaroğlu’nu da, CHP’yi de aşar. Sadece toplumun “hayırcı” yarısının değil, AKP’liler dahil 80 milyonun ortak ihtiyacı, ortak talebidir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü başarılı olur, çünkü gücünü haksızlığa karşı haklı çıkışından alıyor. Bu öngörü bir kehanet degil zira toplumsal yasalar Allah'ın değişmez yasalarıdır.
Demokrasilerde, yurttaşların, iktidarın hukuk dışı uygulamalarına boyun eğmeyi reddetme hakkı vardır. Yurttaşların bu haklarını kullanmaları demokrasiyi canlı tutar. Direnme hakkı da işleyen bir demokrasinin ayrılmaz bir unsurudur.