-
Aa
+
a
a
a

Teşekkür ederim

Size, sizlere çok kızıyorum. Çünkü artık kitap okuyamıyorum, film izleyemiyorum, komşuya gidemiyorum, hatta zaman zaman yemek bile yapamıyorum; ses olacak da bir kelimenizi kaçıracağım diye.

Sizi ve sizleri çok seviyorum. Çünkü kitabım, filmim, komşum, arkadaşım, yemeğim olduğunuz için.

Teşekkür ederim.

Emel Altay

Size, sizlere çok kızıyorum. Çünkü artık kitap okuyamıyorum, film izleyemiyorum, komşuya gidemiyorum, hatta zaman zaman yemek bile yapamıyorum; ses olacak da bir kelimenizi kaçıracağım diye.

Sizi ve sizleri çok seviyorum. Çünkü kitabım, filmim, komşum, arkadaşım, yemeğim olduğunuz için.

Teşekkür ederim.

Emel Altay

Bir radyo nasıl yaş alır?

Sevgili Açık Radyo ailesi, 

 

Sizlere Toronto’nun rüzgârlı ve bulutlu güzel coğrafyasından bildiriyorum. 

18. Radyo Şenliği kutlu olsun! Bu yılı bilhassa evimizde, masamızda, mutfağımızda sizleri dinleyerek geçirdik. Yıl dönümleri "bir radyo nasıl yaş alır?” diye düşündürüyor bana. Sahi, radyomuz etten kemikten değildir; güneşte solmaz ve su istemez. Ama onu dinleyenler yaş aldıkça, o da yaşlanır. Kişisel tarih, radyonun tarihiyle artık ayırt edilemez biçimde birleşir. Dinleyicilerin, programcıların, katkı koyanların ve emek verenlerin beraberce yarattığı, yeni ve yaratıcılarından bağımsız ayrı bir bellek. 

Radyomuza desteklerin daim olması, bu zihinsel birlikteliğin biz fanilerden uzun yaşaması dileklerimle. 

 

Ekin Çınar

Sevgili Açık Radyo ailesi, 

 

Sizlere Toronto’nun rüzgârlı ve bulutlu güzel coğrafyasından bildiriyorum. 

18. Radyo Şenliği kutlu olsun! Bu yılı bilhassa evimizde, masamızda, mutfağımızda sizleri dinleyerek geçirdik. Yıl dönümleri "bir radyo nasıl yaş alır?” diye düşündürüyor bana. Sahi, radyomuz etten kemikten değildir; güneşte solmaz ve su istemez. Ama onu dinleyenler yaş aldıkça, o da yaşlanır. Kişisel tarih, radyonun tarihiyle artık ayırt edilemez biçimde birleşir. Dinleyicilerin, programcıların, katkı koyanların ve emek verenlerin beraberce yarattığı, yeni ve yaratıcılarından bağımsız ayrı bir bellek. 

Radyomuza desteklerin daim olması, bu zihinsel birlikteliğin biz fanilerden uzun yaşaması dileklerimle. 

 

Ekin Çınar

Açık Radyo program destek

Sevgili Açık Radyo. Ben Yogi. Ben bir köpeğim. Aslında bir soyadım yok ama Akça ailesine dahil olduğum için onların soyadını taşıyorum.

Biliyor musunuz, ben araçlara binmekten çok korkuyordum. Eğer ailem kandırarak beni araca bindirmişse yanımızdan geçen araçlar da aşırı heyecanlanmama sebep oluyordu. 

Ailemin annesi beni sakinleştirmek için zaten hep açık olan Açık Radyo’yu açıyor, heyecanımı dindirmeye korkularımı yenmeme yardımcı oluyordu. 

Açık Radyo’nun korkuları yenmeyi sağladığını nerden bildiğini bilmiyorum ama tahmin yürüterek şu sonuca vardım ki, kendisi de korkularını yenmek için Açık Radyo’yu dinliyor. Geleceğe gerçekçi bakıp harekete geçmek için kimseyi beklememek gerektiğini Açık Radyo’dan öğreniyor.  

Bunları size anlatmak için çok salya salgıladım, bu sulu yazıyı hoş görün. Ne yapayım, bu da benim doğam gereği. 

Sonuç olarak araçlara binmek, doğada yürürken gördüğüm farklı canlılarla karşılaşmak beni korkutmuyor ve heyecanlandırmıyor. Doğanın dengesi gereği bu kadar çok canlının var olması gerektiğini yine Açık Radyo’dan öğrendim ve bunu sağlayan Açık Radyo’ya binlerce teşekkür ederim. 

Kâinat var oldukça var ol Açık Radyo...

Yogi Akça 

 

Not: Ben Gülbahar Akça, köpeğimin kusuruna bakmayın sizi boş yere meşgul ediyor diye düşünerek yazdıklarına bir baktım, çok doğru şeyler yazmış. Oğlum Toprak Akça ile bir programa da destekçi bile olmuşlar. Umarım bir köpeğin desteğini geri çevirmezsiniz...

Sevgiler.

Sevgili Açık Radyo. Ben Yogi. Ben bir köpeğim. Aslında bir soyadım yok ama Akça ailesine dahil olduğum için onların soyadını taşıyorum.

Biliyor musunuz, ben araçlara binmekten çok korkuyordum. Eğer ailem kandırarak beni araca bindirmişse yanımızdan geçen araçlar da aşırı heyecanlanmama sebep oluyordu. 

Ailemin annesi beni sakinleştirmek için zaten hep açık olan Açık Radyo’yu açıyor, heyecanımı dindirmeye korkularımı yenmeme yardımcı oluyordu. 

Açık Radyo’nun korkuları yenmeyi sağladığını nerden bildiğini bilmiyorum ama tahmin yürüterek şu sonuca vardım ki, kendisi de korkularını yenmek için Açık Radyo’yu dinliyor. Geleceğe gerçekçi bakıp harekete geçmek için kimseyi beklememek gerektiğini Açık Radyo’dan öğreniyor.  

Bunları size anlatmak için çok salya salgıladım, bu sulu yazıyı hoş görün. Ne yapayım, bu da benim doğam gereği. 

Sonuç olarak araçlara binmek, doğada yürürken gördüğüm farklı canlılarla karşılaşmak beni korkutmuyor ve heyecanlandırmıyor. Doğanın dengesi gereği bu kadar çok canlının var olması gerektiğini yine Açık Radyo’dan öğrendim ve bunu sağlayan Açık Radyo’ya binlerce teşekkür ederim. 

Kâinat var oldukça var ol Açık Radyo...

Yogi Akça 

 

Not: Ben Gülbahar Akça, köpeğimin kusuruna bakmayın sizi boş yere meşgul ediyor diye düşünerek yazdıklarına bir baktım, çok doğru şeyler yazmış. Oğlum Toprak Akça ile bir programa da destekçi bile olmuşlar. Umarım bir köpeğin desteğini geri çevirmezsiniz...

Sevgiler.

Merhaba

Can’lar merhaba

O kadar uzun zamandır sizlerle birlikteyim,

O kadar çok beslenip, bilgilendim ki sayenizde,

O kadar çok şey öğrendim ki...

 

1996 sonunda iş için yerleştiğim İstanbul’da kısa bir sürede anladım, geldiğim sahil şehrindeki gibi kolay olmadığını bu şehirde yaşamanın.

Festivallere, konserlere, gezmeye, arkadaş ziyaretine - muhabbetine gitmek gibi değildi bu şehirde yaşamak!

Küçük kutulara (araba) tek başına hapsedilmiş çaresiz, debelenen yalnız yaratıklar gibi hissetmek çok sürmedi…

Evde radyonun hiç kapanmadığı, “Gecenin İçinden” programını dinleyebilmek için radyoyu yatağının içine alan çocuk olarak yaşamımda radyo hep vardı.

Açık Radyo’yu keşfettiğimde önce yol arkadaşım olarak başlayıp gün, yol, iş, ev, seyahat arkadaşım oldunuz ailemin dışında…

Ve bu şehirde yalnız olmadığımı hissettirdiniz. Ailem, arkadaşım, öğreticim oldunuz.

 

Sağ olun, var olun, hep AÇIK olun…

Binlerce teşekkürler CAN’Lar…

 

Latife Filiz ÖZCAN

Can’lar merhaba

O kadar uzun zamandır sizlerle birlikteyim,

O kadar çok beslenip, bilgilendim ki sayenizde,

O kadar çok şey öğrendim ki...

 

1996 sonunda iş için yerleştiğim İstanbul’da kısa bir sürede anladım, geldiğim sahil şehrindeki gibi kolay olmadığını bu şehirde yaşamanın.

Festivallere, konserlere, gezmeye, arkadaş ziyaretine - muhabbetine gitmek gibi değildi bu şehirde yaşamak!

Küçük kutulara (araba) tek başına hapsedilmiş çaresiz, debelenen yalnız yaratıklar gibi hissetmek çok sürmedi…

Evde radyonun hiç kapanmadığı, “Gecenin İçinden” programını dinleyebilmek için radyoyu yatağının içine alan çocuk olarak yaşamımda radyo hep vardı.

Açık Radyo’yu keşfettiğimde önce yol arkadaşım olarak başlayıp gün, yol, iş, ev, seyahat arkadaşım oldunuz ailemin dışında…

Ve bu şehirde yalnız olmadığımı hissettirdiniz. Ailem, arkadaşım, öğreticim oldunuz.

 

Sağ olun, var olun, hep AÇIK olun…

Binlerce teşekkürler CAN’Lar…

 

Latife Filiz ÖZCAN

Radyo'mda Şükran Haftası

Açık Radyo’mda şenlik, şölen, destek haftası tüm hızıyla devam ediyor. Her dakikasını heyecanla dinlemek zorunda hissettiğim ve bağımlısı olduğum Açık Radyo’mda bu şenlik haftasının aslında tam bir “Şükran Haftası” olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çok sayıda teşekkür ve şükran ifadesinin yer aldığı başka bir şölen duyduğumu hiç hatırlamıyorum. Bu haklı teşekkürler sadece destekçi mesajlarından dinleyicilerden değil, radyo çalışanlarından ve programcılarında da yağmur gibi yağmakta. Sevgimiz dayanışmamız karşılıklı ve çok anlamlı…

25 yıldır dinlediğim 18 yıldır desteklediğim bu oluşum hep yaşasın var olsun. Sesiniz hep açık ve bizlerle olsun.

 

Seviyle ve sağlıkla kalın,

Nevin Başaran Alkan

Açık Radyo’mda şenlik, şölen, destek haftası tüm hızıyla devam ediyor. Her dakikasını heyecanla dinlemek zorunda hissettiğim ve bağımlısı olduğum Açık Radyo’mda bu şenlik haftasının aslında tam bir “Şükran Haftası” olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çok sayıda teşekkür ve şükran ifadesinin yer aldığı başka bir şölen duyduğumu hiç hatırlamıyorum. Bu haklı teşekkürler sadece destekçi mesajlarından dinleyicilerden değil, radyo çalışanlarından ve programcılarında da yağmur gibi yağmakta. Sevgimiz dayanışmamız karşılıklı ve çok anlamlı…

25 yıldır dinlediğim 18 yıldır desteklediğim bu oluşum hep yaşasın var olsun. Sesiniz hep açık ve bizlerle olsun.

 

Seviyle ve sağlıkla kalın,

Nevin Başaran Alkan

Merhaba

Sevgili Ömer Bey, sevgili Açık Radyo ailesi,

 

Yine bir “şenlikte” buluşma dönemi ve heyecanı başladı... Tüm Açık Radyo dinleyicileri için her gün hissettiğimiz ama bu şenlik döneminde daha da güçlenen bu “ait olma” duygusunu yeniden yaşamak çok güzel. Her yıl tam da bu dönemde bu ailenin bir parçası olarak duygularımı sizlerle paylaşmadan edemiyorum. Eskiden olduğu gibi bir tür bayramlaşmak, bayram ziyaretleri gibi.

Bir süredir Açık Radyo’yu deniz üzerindeki bir “platform /bir tür sal” olarak düşünmeye başladım. Kocaman, sonsuz bir denizde ya da “kâinatta” hareket eden bu platform büyük bir platform değil ama dünyada her yeri dolaşabilen, üzerindeki herkesi yükselten, bizleri kimi zaman hiç aklımızda olmayan yerlere, keşiflere götüren, gördüğümüz manzaralardan keyif almamızı, şaşırmamızı, kimi zaman üzülmemizi, öfkelenmemizi, endişelenmemizi ama hep canlı, coşkulu, umutlu, meraklı olmamızı ve hep öğrenmemizi sağlayan bir platform.

Bu platformda olmak o kadar kıymetli ve keyifli ki, onu her tür dalgadan korumak, sağlamlaştırmak, bizi daha uzun yıllar götüreceği yerlere götürmesine destek olmak için bu “şenlik” zamanları hepimiz için bir fırsat... Evimizde, arabamızda, cep telefonumuzda Açık Radyo’nun düğmesine bastığımız, tıkladığımız an bu platformun üzerine çıkarak yolculuğa başlıyoruz... Yolculuğun devamı için hepimizin elimizin gideceği tek yer: “Program Destekçisi Olun” butonu...

 

 

Sevgi ve selamlarımla

Sibel Çetingöz

Sevgili Ömer Bey, sevgili Açık Radyo ailesi,

 

Yine bir “şenlikte” buluşma dönemi ve heyecanı başladı... Tüm Açık Radyo dinleyicileri için her gün hissettiğimiz ama bu şenlik döneminde daha da güçlenen bu “ait olma” duygusunu yeniden yaşamak çok güzel. Her yıl tam da bu dönemde bu ailenin bir parçası olarak duygularımı sizlerle paylaşmadan edemiyorum. Eskiden olduğu gibi bir tür bayramlaşmak, bayram ziyaretleri gibi.

Bir süredir Açık Radyo’yu deniz üzerindeki bir “platform /bir tür sal” olarak düşünmeye başladım. Kocaman, sonsuz bir denizde ya da “kâinatta” hareket eden bu platform büyük bir platform değil ama dünyada her yeri dolaşabilen, üzerindeki herkesi yükselten, bizleri kimi zaman hiç aklımızda olmayan yerlere, keşiflere götüren, gördüğümüz manzaralardan keyif almamızı, şaşırmamızı, kimi zaman üzülmemizi, öfkelenmemizi, endişelenmemizi ama hep canlı, coşkulu, umutlu, meraklı olmamızı ve hep öğrenmemizi sağlayan bir platform.

Bu platformda olmak o kadar kıymetli ve keyifli ki, onu her tür dalgadan korumak, sağlamlaştırmak, bizi daha uzun yıllar götüreceği yerlere götürmesine destek olmak için bu “şenlik” zamanları hepimiz için bir fırsat... Evimizde, arabamızda, cep telefonumuzda Açık Radyo’nun düğmesine bastığımız, tıkladığımız an bu platformun üzerine çıkarak yolculuğa başlıyoruz... Yolculuğun devamı için hepimizin elimizin gideceği tek yer: “Program Destekçisi Olun” butonu...

 

 

Sevgi ve selamlarımla

Sibel Çetingöz

2021 Yılı Dinleyici Destek Projesi

Sevgili Ömer Madra,

Sevgili Açık Radyo ekibi,

 

İlk kurulduğunuzdan beri yayınlarınızı ilgiyle ve heyecanla dinliyorum.

Her Dinleyici Destek Şenliği’nde sanki sizlerle aynı ortamı paylaşıyormuşum gibi geliyor, enerjinizi ve coşkunuzu hissedebiliyorum.

Uzun bir müddet desteğimi sürdürebilmiştim ancak koşullarımdaki değişiklikten ötürü bir süre desteğime üzülerek ara vermek zorunda kaldım ama şimdi döndüm.

Evde gerçek radyodan sizleri dinlemek en mutlu olduğum alışkanlığım, özellikle sabahları “Açık Gazete” ile güne başlamak beni hayata bağlıyor. 

Kızım da bu radyo ile ve bu radyo kanalı ile büyüdü. Onunla beraber sizleri Elmadağ’daki yerinizde ziyaret etmiş ve muhtelif etkinliklerinize katılmıştık. O zamanlar 6-7 yaşlarındaydı kızım. Şimdi ise 20 yaşında ve toplumsal olaylara duyarlı, bilinçli, hayatı sorgulayan, aktivist bir birey, ODTÜ’lü bir öğrenci. Emeğiniz çok büyük.

Açık Radyo bizlere sadece güvenilir, doğru bilgiler vermekle kalmıyor, bizleri eğitiyor, bilinçlendiriyor, dönüştürüyor ve bize insan olduğumuzu hatırlatıyor.

Sistemin baskısını en ağır hissettiğimiz -özellikle- yaşadığımız bu son yıllarda hesapsız, güvenilir bir sığınak gibi Açık Radyo. Her şeye rağmen başka bir dünyanın mümkün olabileceğini unutturmayan, hayata karşı direnme gücü veren bir dayanak.

Başta Sayın Ömer Madra olmak üzere Açık Radyo’nun varlığının devamını sağlayan, konusunda uzman, çok değerli tüm Açık Radyo ekibine ve tüm Açık Radyo programcılarına yüreğimin en derinlerinden selamlar, sevgiler, saygılar.

İyi ki varsınız.

 

Meliha Tuncer

Sevgili Ömer Madra,

Sevgili Açık Radyo ekibi,

 

İlk kurulduğunuzdan beri yayınlarınızı ilgiyle ve heyecanla dinliyorum.

Her Dinleyici Destek Şenliği’nde sanki sizlerle aynı ortamı paylaşıyormuşum gibi geliyor, enerjinizi ve coşkunuzu hissedebiliyorum.

Uzun bir müddet desteğimi sürdürebilmiştim ancak koşullarımdaki değişiklikten ötürü bir süre desteğime üzülerek ara vermek zorunda kaldım ama şimdi döndüm.

Evde gerçek radyodan sizleri dinlemek en mutlu olduğum alışkanlığım, özellikle sabahları “Açık Gazete” ile güne başlamak beni hayata bağlıyor. 

Kızım da bu radyo ile ve bu radyo kanalı ile büyüdü. Onunla beraber sizleri Elmadağ’daki yerinizde ziyaret etmiş ve muhtelif etkinliklerinize katılmıştık. O zamanlar 6-7 yaşlarındaydı kızım. Şimdi ise 20 yaşında ve toplumsal olaylara duyarlı, bilinçli, hayatı sorgulayan, aktivist bir birey, ODTÜ’lü bir öğrenci. Emeğiniz çok büyük.

Açık Radyo bizlere sadece güvenilir, doğru bilgiler vermekle kalmıyor, bizleri eğitiyor, bilinçlendiriyor, dönüştürüyor ve bize insan olduğumuzu hatırlatıyor.

Sistemin baskısını en ağır hissettiğimiz -özellikle- yaşadığımız bu son yıllarda hesapsız, güvenilir bir sığınak gibi Açık Radyo. Her şeye rağmen başka bir dünyanın mümkün olabileceğini unutturmayan, hayata karşı direnme gücü veren bir dayanak.

Başta Sayın Ömer Madra olmak üzere Açık Radyo’nun varlığının devamını sağlayan, konusunda uzman, çok değerli tüm Açık Radyo ekibine ve tüm Açık Radyo programcılarına yüreğimin en derinlerinden selamlar, sevgiler, saygılar.

İyi ki varsınız.

 

Meliha Tuncer

Başarılar

Sevgili Açık Radyom,

 

Yunus Emre’nin deyişiyle, sizinle tanış olduktan sonra, sabah duyduğum ilk ses sizinkisi. Yüzümü güldüren arkadaşım, dostum, öğretenim, varoluşumu aydınlatan, ufkumu genişletensiniz, iyi ki varsınız. Tarafsız, menfaatsiz, akıl ve gönüllü birlikte yürüttüğünüz yayınlarınızla sizlere sıkı sıkı bağlanıyorum. Sizinle hiç bitmeyecek bir yolda yürümek istiyorum, sakın beni bırakmayın.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                

Münibe Özgövde

Sevgili Açık Radyom,

 

Yunus Emre’nin deyişiyle, sizinle tanış olduktan sonra, sabah duyduğum ilk ses sizinkisi. Yüzümü güldüren arkadaşım, dostum, öğretenim, varoluşumu aydınlatan, ufkumu genişletensiniz, iyi ki varsınız. Tarafsız, menfaatsiz, akıl ve gönüllü birlikte yürüttüğünüz yayınlarınızla sizlere sıkı sıkı bağlanıyorum. Sizinle hiç bitmeyecek bir yolda yürümek istiyorum, sakın beni bırakmayın.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                

Münibe Özgövde

Merhaba

Merhaba yaşama açılan kapı,

Düşündüm ki 18-20 yıllık destekçisi olduğum, Harbiye civarındaki mekânına tanışmak için, ne yapılıyor diye gittiğim bir destek - dayanışma gününde girdiğim o zamanlar "dost" kapısı olarak adlandırdığım şimdiki "aile" kapısından ilk girişimi hatırladığım, bunca senedir en sıkıntılı, karamsar günlerimde yaşama sebebim olan sese ben de bir ses vermeliyim.

Çok ciddiyim, en azından benim için eğer bu ülkede, bu dünyada nefes alınabiliyor ise hâlâ internet aracılığı ile işim gereği dolaştığım her yerden ulaşabildiğim sizlerden "aileden" alabildiğim sesler sayesinde. 

Gezi günlerinde İstanbul’dan uzak Rize’de bir madende çalışmaktaydım ve her gece, her sabah beni de Gezi’ye katan siz oldunuz. Greta'yı sizlerle tanıdım. Kötünün tüm kötücül gücüne, garabetine karşı iyinin de ayakta durabileceğine, birlikte bir güç yaratabileceğine sizlerle inandım.

Sesin hiç dinmesin AÇIK RADYO, seni bir 25 yıl daha duyabileyim, nefes alabileyim. Çok teşekkürler...

 

M. Celal MESTÇİOĞLU

İşyeri Hekimi

Merhaba yaşama açılan kapı,

Düşündüm ki 18-20 yıllık destekçisi olduğum, Harbiye civarındaki mekânına tanışmak için, ne yapılıyor diye gittiğim bir destek - dayanışma gününde girdiğim o zamanlar "dost" kapısı olarak adlandırdığım şimdiki "aile" kapısından ilk girişimi hatırladığım, bunca senedir en sıkıntılı, karamsar günlerimde yaşama sebebim olan sese ben de bir ses vermeliyim.

Çok ciddiyim, en azından benim için eğer bu ülkede, bu dünyada nefes alınabiliyor ise hâlâ internet aracılığı ile işim gereği dolaştığım her yerden ulaşabildiğim sizlerden "aileden" alabildiğim sesler sayesinde. 

Gezi günlerinde İstanbul’dan uzak Rize’de bir madende çalışmaktaydım ve her gece, her sabah beni de Gezi’ye katan siz oldunuz. Greta'yı sizlerle tanıdım. Kötünün tüm kötücül gücüne, garabetine karşı iyinin de ayakta durabileceğine, birlikte bir güç yaratabileceğine sizlerle inandım.

Sesin hiç dinmesin AÇIK RADYO, seni bir 25 yıl daha duyabileyim, nefes alabileyim. Çok teşekkürler...

 

M. Celal MESTÇİOĞLU

İşyeri Hekimi

Yarım yüzyıllık bir dosta açık mektup

Sevgili Ömer,

Seninle yarım yüzyıla dayanan bir tanışıklığımız var. 68 kuşağı olarak “gerçekçi ol, imkansızı iste” düsturundaki hınzır göz kırpmayı ciddiye alarak geldik bu günlere. O günlerde gençliğimizin verdiği özgüvenle de kendimizi fazlasıyla ciddiye aldık, delikanlılığımızın bedellerini göze alarak “imkânsız” işlere kalkıştık. Daha iyi bir dünya hayalimiz, dünyanın kötülüğü gerçeğiyle tanıştırdı bizi. Sen üniversitedeki işinden oldun, ben sürgün yollarına düştüm. Küçük şey bizimkisi, şairin dediği gibi, yaşanan başka acıların ve kayıpların yanında. Ama yılmadık.

Uzun yıllarla geçen sürgünden sonra yurda döndüğümde bir ortak arkadaşımız “Biliyor musun Ömer bir radyo kurmuş” dedi. Hemen dinlemeye başladım Açık Radyo’yu ve içim açıldı, zihnim açıldı, ufkum açıldı. “Vay be” dedim “bu ülkede güzel şeyler de oluyor”. 90lı yılların o karanlık günlerinde parlak bir ışık huzmesi gibi kara perdelerin arasından sızdı Açık Radyo.

İlk fırsatta Harbiye’deki stüdyoya gittim ve seninle Açık Radyo’nun o efsanevi koridorunda çeyrek yüzyıl sonra yeniden buluştuk. “Hayalin penceresinden geceye yelken açmak” programıyla radyoya ilk adımımı attım ve yıllardır mikrofonlarınızda ağırladığınız birbirinden değerli yabancı konuklarınızın her fırsatta sesi olmaya çalıştım. Şimdi, çeyrek yüzyıl sonra o günlerde, o küçücük stüdyoda atılan tohumların büyümesiyle envaî çeşit çiçeğin boy attığı, envaî çeşit ağacın meyvesini topladığımız kocaman bir bahçemiz var.

O bahçenin genç fidanları belki dinlememiştir diye uzun yıllar önce bir Dinleyici Destek Programı sırasında paylaştığım bir anımı burada tekrarlamama izin verirsin umarım. Sürgünde olduğum yıllarda bir mültecilere yarım kurumunda çalışıyordum ve Birleşmiş Milletlerin Mülteciler Yüksek Komisyonundan uzmanların katılımıyla biz çalışanlara düzenli olarak bilgilendirme toplantıları yapılırdı. 1991 yılında “Göç Projeksiyonları” başlıklı bir toplantıda konuşan uzman özetle şunları söyledi: “Sizler gelecek yıl için kaç mülteci gelir tahmininde bulunmaya çalışarak işlerinizi düzenliyorsunuz ama biz göç hareketlerini incelerken 25, hatta 50 yıllık projeksiyonlarla çalışırız. Bulgularımız da bilimsel verilere, NASA gibi kuruluşlardan aldığımız bilgilere dayanır. Artık bu bilgilere dayanarak biliyoruz ki önümüzdeki 20-25 yıl içinde karşımıza yepyeni bir mülteci kategorisi çıkacak – çevre mültecileri.” Konuşmasına devamla o gün sıraladığı senaryoların her biri bugün gerçek oldu. Mülteci göçleri son yılların en acılı, en insafsız gerçeği olarak sürüyor. Bu insanlar sırf savaşlar, çatışmalar yüzünden yerinden olmuyor. Kuraklık, sel, orman yangınları, kasırgalar, kıtlık gibi iklim krizine bağlı pek çok nedenle yollara düşüyorlar.

Peki bu senaryoların gerçekleşeceğini 1991 yılında bilen uzmanların bilgileri daha da uzak bir geçmişe dayandığına göre, bu bilimsel verilere erişimi olanlar sadece uzmanlar olmadığına göre, belli başlı uluslararası kurumların, yönetimlerin ve çokuluslu şirketlerin de bu bilgilere çoktandır sahip olduğu bilindiğine göre nasıl oluyor da bütün bu yetkili ve etkili kişi ve kuruluşlar tedbir almak için harekete geçmiyor? On yıllardır yapılan iklim zirveleri neden sonuç vermiyor? Bu soruların cevapları böyle bir mektuba sığmaz elbette ama bundan bir sonuç çıkarmamız mümkün. Bir umut varsa, tek tek bireylerin iklim kriziyle ilgili farkındalıklarını artırmak için elden ne geliyorsa onu yapmak. Ancak bu farkındalık yaygınlaştığında ve kritik bir eşiğe ulaştığında bir şeyler değişebilir.

İşte Açık Radyo çeyrek yüzyıldır bu farkındalığa katkıda bulunan en değerli mecralardan biri. Çeyrek yüzyıl önce doğmamış olan genç fidanlar bugün Açık Radyoda bu farkındalığı artırmak için yayın yapıyorlar. Dünyanın yükünü omuzlarında taşıyan Atlas gibi gençler bu farkındalık bayrağını kapıp daha da ileriye taşıyorlar. Bugün imkansızı isteyen gençler, yarım yüzyıl önceki biz gençlerden çok daha gerçekçi olmayı biliyorlar. Bu farkındalığın kritik bir eşiğe ulaşması için canla başla katkıda bulunan Açık Radyo’ya katkıda bulunmak da bizim yapabileceğimiz en iyi işlerden biri. Bu, yaşanılır ve yaşanası bir dünyada var olmayı hak eden gençlerimize ve çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli miras.

Gerçekçi olmanın imkansızı istemekten geçtiğini bilen Açık Radyo’yu imkanlarımızı zorlayarak da olsa destekleyelim. Nice çeyrek yüzyıllara Açık Radyo!

Sevgiler, selamlar,

Nur Deriş

Sevgili Ömer,

Seninle yarım yüzyıla dayanan bir tanışıklığımız var. 68 kuşağı olarak “gerçekçi ol, imkansızı iste” düsturundaki hınzır göz kırpmayı ciddiye alarak geldik bu günlere. O günlerde gençliğimizin verdiği özgüvenle de kendimizi fazlasıyla ciddiye aldık, delikanlılığımızın bedellerini göze alarak “imkânsız” işlere kalkıştık. Daha iyi bir dünya hayalimiz, dünyanın kötülüğü gerçeğiyle tanıştırdı bizi. Sen üniversitedeki işinden oldun, ben sürgün yollarına düştüm. Küçük şey bizimkisi, şairin dediği gibi, yaşanan başka acıların ve kayıpların yanında. Ama yılmadık.

Uzun yıllarla geçen sürgünden sonra yurda döndüğümde bir ortak arkadaşımız “Biliyor musun Ömer bir radyo kurmuş” dedi. Hemen dinlemeye başladım Açık Radyo’yu ve içim açıldı, zihnim açıldı, ufkum açıldı. “Vay be” dedim “bu ülkede güzel şeyler de oluyor”. 90lı yılların o karanlık günlerinde parlak bir ışık huzmesi gibi kara perdelerin arasından sızdı Açık Radyo.

İlk fırsatta Harbiye’deki stüdyoya gittim ve seninle Açık Radyo’nun o efsanevi koridorunda çeyrek yüzyıl sonra yeniden buluştuk. “Hayalin penceresinden geceye yelken açmak” programıyla radyoya ilk adımımı attım ve yıllardır mikrofonlarınızda ağırladığınız birbirinden değerli yabancı konuklarınızın her fırsatta sesi olmaya çalıştım. Şimdi, çeyrek yüzyıl sonra o günlerde, o küçücük stüdyoda atılan tohumların büyümesiyle envaî çeşit çiçeğin boy attığı, envaî çeşit ağacın meyvesini topladığımız kocaman bir bahçemiz var.

O bahçenin genç fidanları belki dinlememiştir diye uzun yıllar önce bir Dinleyici Destek Programı sırasında paylaştığım bir anımı burada tekrarlamama izin verirsin umarım. Sürgünde olduğum yıllarda bir mültecilere yarım kurumunda çalışıyordum ve Birleşmiş Milletlerin Mülteciler Yüksek Komisyonundan uzmanların katılımıyla biz çalışanlara düzenli olarak bilgilendirme toplantıları yapılırdı. 1991 yılında “Göç Projeksiyonları” başlıklı bir toplantıda konuşan uzman özetle şunları söyledi: “Sizler gelecek yıl için kaç mülteci gelir tahmininde bulunmaya çalışarak işlerinizi düzenliyorsunuz ama biz göç hareketlerini incelerken 25, hatta 50 yıllık projeksiyonlarla çalışırız. Bulgularımız da bilimsel verilere, NASA gibi kuruluşlardan aldığımız bilgilere dayanır. Artık bu bilgilere dayanarak biliyoruz ki önümüzdeki 20-25 yıl içinde karşımıza yepyeni bir mülteci kategorisi çıkacak – çevre mültecileri.” Konuşmasına devamla o gün sıraladığı senaryoların her biri bugün gerçek oldu. Mülteci göçleri son yılların en acılı, en insafsız gerçeği olarak sürüyor. Bu insanlar sırf savaşlar, çatışmalar yüzünden yerinden olmuyor. Kuraklık, sel, orman yangınları, kasırgalar, kıtlık gibi iklim krizine bağlı pek çok nedenle yollara düşüyorlar.

Peki bu senaryoların gerçekleşeceğini 1991 yılında bilen uzmanların bilgileri daha da uzak bir geçmişe dayandığına göre, bu bilimsel verilere erişimi olanlar sadece uzmanlar olmadığına göre, belli başlı uluslararası kurumların, yönetimlerin ve çokuluslu şirketlerin de bu bilgilere çoktandır sahip olduğu bilindiğine göre nasıl oluyor da bütün bu yetkili ve etkili kişi ve kuruluşlar tedbir almak için harekete geçmiyor? On yıllardır yapılan iklim zirveleri neden sonuç vermiyor? Bu soruların cevapları böyle bir mektuba sığmaz elbette ama bundan bir sonuç çıkarmamız mümkün. Bir umut varsa, tek tek bireylerin iklim kriziyle ilgili farkındalıklarını artırmak için elden ne geliyorsa onu yapmak. Ancak bu farkındalık yaygınlaştığında ve kritik bir eşiğe ulaştığında bir şeyler değişebilir.

İşte Açık Radyo çeyrek yüzyıldır bu farkındalığa katkıda bulunan en değerli mecralardan biri. Çeyrek yüzyıl önce doğmamış olan genç fidanlar bugün Açık Radyoda bu farkındalığı artırmak için yayın yapıyorlar. Dünyanın yükünü omuzlarında taşıyan Atlas gibi gençler bu farkındalık bayrağını kapıp daha da ileriye taşıyorlar. Bugün imkansızı isteyen gençler, yarım yüzyıl önceki biz gençlerden çok daha gerçekçi olmayı biliyorlar. Bu farkındalığın kritik bir eşiğe ulaşması için canla başla katkıda bulunan Açık Radyo’ya katkıda bulunmak da bizim yapabileceğimiz en iyi işlerden biri. Bu, yaşanılır ve yaşanası bir dünyada var olmayı hak eden gençlerimize ve çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli miras.

Gerçekçi olmanın imkansızı istemekten geçtiğini bilen Açık Radyo’yu imkanlarımızı zorlayarak da olsa destekleyelim. Nice çeyrek yüzyıllara Açık Radyo!

Sevgiler, selamlar,

Nur Deriş