-
Aa
+
a
a
a

Nice Birlikte Yıllara

Sevgili Açık Radyo'm,

Seninle bir yılı daha birlikte yaşayıp kotardık. Aşina olduğum sesleri, sözleri, şiirleri, şarkıları dinleyerek geçti günler. Hele de şu satırları her duyduğumda…  

Daha kaççç köyden sürülsün insan, adam oluncaya dek?

 Daha kaççç derya dolaşsın martı, bulsam diye bir tünek?

Daha kaççç toptan atılsın gülle, Harp toptan kalkıncaya dek?

Cevabı, dostum, rüzgârda bunun, cevabı esen rüzgârda…’’

Esen rüzgârda aranan cevapların bazılarını dinlediğim haberlerin satır aralarında buldum.Tilbe Saran’ın sesinden insanlığın halinin nice olduğunu ara ara dinlerken içim sızladı. Olsun dedim, sen seslenmeye devam ettiğin ve edeceğin için aydınlığa çıkmaya ben de bir destek veriyorum diye umutlandım. Radyomdan gelen her ses, kapı aralığından çıkılan bir yol.  O kapı hep aralık olduğu ve her sabah bu aralıktan içeri girebildiğim için de mutluyum. Arada Yaşar Kemal’in kızgınlıkla seslendiği gibi benim de olup bitene çok sinirlendiğim, çaresiz hissettiğim oluyor elbette sonra ‘ Ne yaparlarsa yapsınlar! Hiç bir halt edemeyecekler! ‘’ dediğini duyduğumda; Haklısın! diyorum.

Açık Radyo’nun eşine zor rastlanır bir akılla, kara mizahla verdiği günlük haberlerin tuhaflığına, iç acıtıcı haline, Ömer Madra ile Özdeş Özbay’ın nüktedanlığına bazen kahkahalarla gülerek katlanıyorum.

Dünyamızda, memleketimizde olup biteni biraz da olsa katlanılır kıldığın için sağ ol. Yaşadıklarıma, düşündüklerime, hissettiklerime tercüman olduğun, olmaya devam ettiğin için sağ ol. Ve en kıymetlisi açık sesinle umudu her sabah aralamama destek olduğun için  sağ ol.

Hep yanımda olduğun için ben de hep senin yanında olacağım.

Sana da iyi seneler özgür radyom.

Yeşim Başaran

Sevgili Açık Radyo'm,

Seninle bir yılı daha birlikte yaşayıp kotardık. Aşina olduğum sesleri, sözleri, şiirleri, şarkıları dinleyerek geçti günler. Hele de şu satırları her duyduğumda…  

Daha kaççç köyden sürülsün insan, adam oluncaya dek?

 Daha kaççç derya dolaşsın martı, bulsam diye bir tünek?

Daha kaççç toptan atılsın gülle, Harp toptan kalkıncaya dek?

Cevabı, dostum, rüzgârda bunun, cevabı esen rüzgârda…’’

Esen rüzgârda aranan cevapların bazılarını dinlediğim haberlerin satır aralarında buldum.Tilbe Saran’ın sesinden insanlığın halinin nice olduğunu ara ara dinlerken içim sızladı. Olsun dedim, sen seslenmeye devam ettiğin ve edeceğin için aydınlığa çıkmaya ben de bir destek veriyorum diye umutlandım. Radyomdan gelen her ses, kapı aralığından çıkılan bir yol.  O kapı hep aralık olduğu ve her sabah bu aralıktan içeri girebildiğim için de mutluyum. Arada Yaşar Kemal’in kızgınlıkla seslendiği gibi benim de olup bitene çok sinirlendiğim, çaresiz hissettiğim oluyor elbette sonra ‘ Ne yaparlarsa yapsınlar! Hiç bir halt edemeyecekler! ‘’ dediğini duyduğumda; Haklısın! diyorum.

Açık Radyo’nun eşine zor rastlanır bir akılla, kara mizahla verdiği günlük haberlerin tuhaflığına, iç acıtıcı haline, Ömer Madra ile Özdeş Özbay’ın nüktedanlığına bazen kahkahalarla gülerek katlanıyorum.

Dünyamızda, memleketimizde olup biteni biraz da olsa katlanılır kıldığın için sağ ol. Yaşadıklarıma, düşündüklerime, hissettiklerime tercüman olduğun, olmaya devam ettiğin için sağ ol. Ve en kıymetlisi açık sesinle umudu her sabah aralamama destek olduğun için  sağ ol.

Hep yanımda olduğun için ben de hep senin yanında olacağım.

Sana da iyi seneler özgür radyom.

Yeşim Başaran

Açık Gazete

Sevgili Açık Radyo ve Açık Gazete
Sayın Ömer Madra,

Canlıların bedenleri içinde mikro plastiklerden bahis ettiniz. Bununla beni son derece rahatsız eden bir konuya parmak bastınız. Bundan 25~30 yıl öncesine kadar, evlerde, kasap dükkânlarında, lokantaların mutfaklarında “Kesme Tahtası” diye adlandırdığımız ahşap plâkalar bulunurdu. Bütün doğrama ve yiyeceklerin küçük parçalara bölünme işleri bu ahşap plâkalar üzerinde yapılırdı. Bu gün ise bütün büyük-küçük restoranlar, lokantalar, hazır gıda üreticileri, fast food dükkânlarında ahşap kesme tahtaları yerine Polietilenden üretilmiş plâkalar kullanılıyor. 

Düşünün, ortalama müşteri yoğunluğu olana bir kasap dükkânında, kasabın keskin bıçağı, gün içerisinde, kesme tahtası üzerine birkaç milyon kez sürülür. O keskin bıçak, her sürülüşte plâkanın yüzünden onlarca kıymık koparır. Tabiidir ki kopan bütün bu kıymıklar, doğranılan yiyecek maddesi üzerine yapışır. Ahşap Kesme tahtalarının kullanıldığı zamanlarda da bu kıymıkların oluşması ve yiyecek maddesi üzerine yapışması durumu vardı. Lâkin ahşap parçacıkları midemizde ve sindirim sistemimiz içerisinde eriyip yok olur. Polietilen denilen plastikler ise hiçbir asit içinde erimesi mümkün olmayan, hatta asitlerin saklanmasında kullanılan asit şişelerinin imalatında kullanılabilen bir maddedir. 150°C sıcaklıklara mukavemet edebildiği için, vücut sıcaklığında da erimesi yok olması imkânı yoktur. Mikro boyutlu olanları ise kan dolaşım sistemimize girerek iç organlarımızda hasarlara neden olabilmektedir. 

Şimdi sizden istirhamım. Bu plastik kesim plâkalarının yasaklanması ve yerine ahşap kesme tahtalarının kullanılması hakkında, ilgili mercilerin harekete geçmesini sağlayabilecek bir fikri takip yapmanızdır. Çünkü (Son yıllarda gelişen) bu hatalı kullanım âdetinin, insan bedeninde plastikler tarafından yaratılan hasarın büyük bir kısmını oluşturduğuna inanıyorum. Ne var ki benim oturduğum yerden haykırmam ile birilerinin sesimi duyması mümkün değil. 

En derin saygılarımla.
Muzaffer Nezih Özikiz

Sevgili Açık Radyo ve Açık Gazete
Sayın Ömer Madra,

Canlıların bedenleri içinde mikro plastiklerden bahis ettiniz. Bununla beni son derece rahatsız eden bir konuya parmak bastınız. Bundan 25~30 yıl öncesine kadar, evlerde, kasap dükkânlarında, lokantaların mutfaklarında “Kesme Tahtası” diye adlandırdığımız ahşap plâkalar bulunurdu. Bütün doğrama ve yiyeceklerin küçük parçalara bölünme işleri bu ahşap plâkalar üzerinde yapılırdı. Bu gün ise bütün büyük-küçük restoranlar, lokantalar, hazır gıda üreticileri, fast food dükkânlarında ahşap kesme tahtaları yerine Polietilenden üretilmiş plâkalar kullanılıyor. 

Düşünün, ortalama müşteri yoğunluğu olana bir kasap dükkânında, kasabın keskin bıçağı, gün içerisinde, kesme tahtası üzerine birkaç milyon kez sürülür. O keskin bıçak, her sürülüşte plâkanın yüzünden onlarca kıymık koparır. Tabiidir ki kopan bütün bu kıymıklar, doğranılan yiyecek maddesi üzerine yapışır. Ahşap Kesme tahtalarının kullanıldığı zamanlarda da bu kıymıkların oluşması ve yiyecek maddesi üzerine yapışması durumu vardı. Lâkin ahşap parçacıkları midemizde ve sindirim sistemimiz içerisinde eriyip yok olur. Polietilen denilen plastikler ise hiçbir asit içinde erimesi mümkün olmayan, hatta asitlerin saklanmasında kullanılan asit şişelerinin imalatında kullanılabilen bir maddedir. 150°C sıcaklıklara mukavemet edebildiği için, vücut sıcaklığında da erimesi yok olması imkânı yoktur. Mikro boyutlu olanları ise kan dolaşım sistemimize girerek iç organlarımızda hasarlara neden olabilmektedir. 

Şimdi sizden istirhamım. Bu plastik kesim plâkalarının yasaklanması ve yerine ahşap kesme tahtalarının kullanılması hakkında, ilgili mercilerin harekete geçmesini sağlayabilecek bir fikri takip yapmanızdır. Çünkü (Son yıllarda gelişen) bu hatalı kullanım âdetinin, insan bedeninde plastikler tarafından yaratılan hasarın büyük bir kısmını oluşturduğuna inanıyorum. Ne var ki benim oturduğum yerden haykırmam ile birilerinin sesimi duyması mümkün değil. 

En derin saygılarımla.
Muzaffer Nezih Özikiz

Açık Bilinç

Merhabalar,

Açık Bilinç programıyla Güven hocamızın derya deniz bilgilerini bizimle paylaşmasına aracı olduğunuz için çok teşekkür etmek istiyorum. 

Programda ele aldığınız konular ilgimi çok çeken konular. Biraz bölük pörçük denebilecek şekilde çeşitli okumalar yaptığım, videolar izlediğim konular bütününde Güven hocanın sistematik bir şekilde, disiplinlerarası bir bakış açısıyla konuları ele alması tek kelime ile mükemmel.

33 yaşındayım ve radyo dinleme alışkanlığım yok. Spotify'daki podcast'lerinizi dinliyorum. Bu bağlamda kanal çeşitliliği yaratarak farklı kitlelere ulaşmanız ve bilgiyi erişilebilir kılmanız çok anlamlı.

Size ve özellikle Güven hocaya tüm bilgi paylaşımları için çooook teşekkürler. İyi ki varsınız.

 

Çok sevgiler,

Çiğdem Şeftalioğlu Erçetin

Merhabalar,

Açık Bilinç programıyla Güven hocamızın derya deniz bilgilerini bizimle paylaşmasına aracı olduğunuz için çok teşekkür etmek istiyorum. 

Programda ele aldığınız konular ilgimi çok çeken konular. Biraz bölük pörçük denebilecek şekilde çeşitli okumalar yaptığım, videolar izlediğim konular bütününde Güven hocanın sistematik bir şekilde, disiplinlerarası bir bakış açısıyla konuları ele alması tek kelime ile mükemmel.

33 yaşındayım ve radyo dinleme alışkanlığım yok. Spotify'daki podcast'lerinizi dinliyorum. Bu bağlamda kanal çeşitliliği yaratarak farklı kitlelere ulaşmanız ve bilgiyi erişilebilir kılmanız çok anlamlı.

Size ve özellikle Güven hocaya tüm bilgi paylaşımları için çooook teşekkürler. İyi ki varsınız.

 

Çok sevgiler,

Çiğdem Şeftalioğlu Erçetin

Açık Bilinç

Merhabalar,

Öncelikle ne kadar harika bir iş çıkardığınızı belirtmek istiyorum. Birçok farklı alandan yetkin insanlarla iletişime geçip onlarla radyoda belirli konu başlıkları hakkında bilimsel sohbetler ediyor ve bunu insanlara ücretsiz bir şekilde ulaştırıyor oluşunuz bu topluma sağlanan en büyük faydalardan biri. Birçok farklı alanda çok sayıda yabancı podcast kanallarını dinledim ama Açık Bilinç gerçekten inanılmaz başarılı.

Sevgi ve saygılarımla,

Mert Akyıldız

Dünya Hali

Mart ayıydı. O gün radyoda Açık Gazete'de Ömer Madra'nın yanında Timuçin Oral'ı ve Sıla Tanilli'yi dinlemiştim. Gün sonunda bi koşu gidip kitapçıda aldım soluğu.

-Dünya Hali geldi mi? diye sordum.
-Engin Geçtan'ın kitabı mı? dedi kitapçı.
-Evet, dedim.

Açık Gazete hakkında bir şikâyet

İyi günler,

İyi bir Açık Radyo dinleyicisi değilim. Ama sabahları açık radyoyu dinlemek bana keyif verirdi. Artık vermiyor. Bu kuşakta iklimle ilgili gelişmelerin orantısız bir şekilde vurgulandığını düşünüyorum bir süredir 15 dakika dinledikten sonra kapatıyorum. Bu kadar zor bir şeyi başaran bir radyoya eleştiri getirmek hoşuma gitmiyor doğrusu.

Üzgünüm,

Alp Eden

Açık Gazete

Günaydın,

Varoluşunuzdan bugüne aralıksız sizleri dinliyoruz. Hafta sonu gelmesin istiyoruz çünkü yoksunuz. En yararlı en sıra dışı farklı radyosunuz. Emeklerinizi asla ödeyemeyiz, minnettarız... Sevgili Madra; zaten yavaş konuşan sakin birisiniz, karikatür anlatma ve diğer futbol program sohbetini çok daha kısaltıp neden diğer konulara zaman ayırmıyorsunuz?  Teşekkürlerimizi sunar, esenlikler dileriz... 

Çiçekçi Mali çalışanları

Çako Vadisi yazısı

Merhaba, 

Açık Bilinç programının 15 Mayıs 2018 tarihli yayınında sanırım Güven Bey'in bahsettiği yine kendisinin çevirdiği bir yazıya ulaşmaya çalıştım ama maalesef bulamadım. Arşivinizde varsa atar mısınız? Yazının ismini, birkaç kez dinlememe rağmen, tam olarak anlayamadım ama sanırım Çako Vadisi olabilirdi. Emin değilim. 

Tüm emekçilerinizin ellerine ve emeğine sağlık iyi ki varsınız.

 

Kolay gelsin,

Gülsüm Gülaşkın

Merhaba

Bugün 12/06/2021 tarihli radyo yayın programında 18.00-19.00 arası yayın adı Connections 19.00-20.00 arası Tighten 20.00-21.00 Seanstempo ile ilgili... Sayın Madra’lar, özellikle saygıdeğer Ömer Bey, aynı kuşaktan biri olarak, birkaç yıl önce radyonuzla ilgili yapılan bir ankette de söylediğim, yayın dili ile ilgili rahatsızlığımı örneklersem, yayın sırasında sunucunun kullandığı (kulak atmak) sözcüğünü yadırgadığımı belirtmemiştim.