Mithat Sancar

Kuzey İrlanda, barışa dair bu yalın tanımlamaya en iyi uyan örneklerin başında gelir. Zaten bu sözü bir kez daha hatırlatan da, Kuzey İrlanda barış sürecinin en önemli isimlerinden Jonathan Powell oldu.

Çatışma çözümü ve geçiş süreciyle ilgili toplantıların demirbaş sorusudur bu. Yıllardır bu konuların işlendiği toplantılara katılırım. Karşılaştırmanın tümden imkânsız olduğunu iddia edene rastlamadım henüz.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la her geçen gün kaybettiğimiz genç hayatların ardından yaşadığımız bu şiddeti durdurmanın nasıl mümkün olabileceği, barışın nasıl kurulabileceği hakkında konuştuk.

Yine şiddet dalgalarıyla, ölüm haberleriyle sarsılıyoruz. Kaç yıldır bu böyle; yılları sayamaz, kayıpların kaydını tutamaz olduk. Fidan gibi gençler, "filinta endam delikanlılar" beşer, onar düşüyorlar toprağa.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la, İngiltere'de yaşanan medya skandalinden, Türkiye'de tanık olduğumuz şike skandalinden ve meclisin açılışında yaşanan "yemin krizi" gibi "örnek" olaylardan yola çıkarak, edebiyat dünyasına da bolca atıf yaparak, yaşadığımız çağda içinde bulunduğumuz parçalanmış toplum

Dokunmak, bir anlamda köprüler kurmak demektir; kendimizle hayatımız arasında, hayatımızla diğer hayatlar arasında! Dokunmak, bu nedenle kendimizle daha çok buluşmaya, daha bütün olmamıza yardım eder.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la bu hafta Johan Huizinga'nın Homo Ludens (Oyun Oynayan İnsan) kitabından yola çıkarak oyun kavramı ve son günlerde Türkiye'de tanık olduğumuz "oyun"lar hakkında konuştuk.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bağımsız adaylarının katılmadığı, CHP'li milletvekillerinin de yemin etmediği parlamento açılışını Türkiyenin demokratikleşme süreci açısından değerlendirdik.

Birçok kişi gibi benim de dönüp dönüp okuduğum yazılar vardır. Bunlardan bir tanesi, Jean-Paul Sartre'ın Yazarın Sorumluluğu başlıklı yazısıdır. Edebiyatın ve dilin işlevi üzerine inşa edilmiş ufuk açıcı bir denemedir bu.

20 Haziran, Dünya Mülteciler Günü'dür! Bu dünyada, neredeyse her olaya bir gün tahsis edilmiştir. Takvim, tıka basa doludur; bazı sayfalar birden fazla "gün"e işaretlenmiştir. Ne işe yarar bu "günler" ya da bir işe yarar mı sahiden?

İçinde bulunduğumuz hafta Dünya Mülteciler Haftası. Bu vesileyle, Açık Gazete'de Mithat Sancar'la mülteci ve sürgün olma durumunun çok çeşitli boyutlarından sözettik.

Mithat Sancar'la seçimlerinin bir değerlendirmesini yaptık. AKP'nin iki dönem üstüste iktidarda kalmasına rağmen, iktidar yıpranmasına uğramadan, üçüncü bir dönem oylarını arttırarak iktidarda kalmasının nedenlerini konuştuk.

Seçim sonuçlarıyla ilgili tahlillerde, "seçmen neye oy verdi" sorusuna cevap aramak adettendir. Sanki ortada "seçmen" adında tekil bir şahıs ya da homojen bir özne varmış gibi bir hava veren bu üslup beni oldum olası rahatsız eder.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la seçime birkaç gün kala Türkiye'nin hali ve daha genel olarak da demokrasi üzerine konuştuk. Ayrıca Mithat Sancar geçen hafta yaptığı Almanya gezisinin izlenimlerini bizimle paylaştı.

Yirmi beş yıl önceydi, Almanya'ya gitmiştim, bir yıl kalmak üzere! Başka ülkelere de gittim o süre zarfında. Türkiye'den gitmiş çok insan tanıdım, çok hikâye öğrendim!

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la seçim öncesi Türkiye'nin halini değerlendirdik; partilerin seçim kapmpanyalarına üslup ve içerikte bir sığlık, populist ve hamasi bir söylem, seçmene yapılan "aptal" muamelesi hakim. Siyasete iyice itibar kaybettirilen bir dönemde nasıl bir seçim olacak?

Dylan'ın adını veya şarkılarını duyunca, iki kelimenin zihnimde hızla buluştuğunu daha çok fark eder oldum son yıllarda: Ses ve sahicilik!

Eylemsizlik kararı almış örgütün, eylem hazırlığında olduklarına dair hiçbir belirti olmayan militanlarını öldürmek, Kürt sorununu yeni ve çok tehlikeli bir sahaya sürüklemek anlamına geliyor.

DTK'nın Diyarbakır'da yapılan olağanüstü toplantısında Aysel Tuğluk Kürt sorununda bulunduğumuz yeri tarif etmek için 'araf' sözüğün kullandı. Mithat Sancar'la açık Gazete'de bu tariften yola çıkarak Kürt sorununda bulunduğumuz noktayı değerlendirmeye çalıştık.

Muktedirlerin zaferleri beni ürkütür. Zafer çığlığı atan, zaferini kutlayan bir muktedir, bana korkudan çok, tiksinti verir. Zira muzaffer bir muktedirin sevinç gösterisi, pervasızlığın hoyratça dışavurumundan öte bir anlam taşır.

Bu toplum, geçmişindeki travmalarla baş edebilmek ve 'normalleşebilmek' için kaybettiklerinin ardından yas tutmayı öğrenmelidir. 24 Nisan'ı 'toplumsal yas günü' ilan etmek, bu yönde çok kuvvetli bir adım olacaktır!

Türkiye, toplumsal hafızanın prangalara vurulduğu bir ülkedir. Bu prangalarla karanlık bir hücreye tıkılmış tarihlerden biri ve bence en önemlisi, 24 Nisan'dır.

Lafı dolandırmaya gerek yok: Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı; hukukla, mevzuatla açıklanabilecek bir şey değildir! Alınış biçimi ve sonuçları itibariyle siyasî bir karardır. Ortada apaçık bir "siyasî müdahale" vardır.

Açık Gazete'de Mithat Sancar, geçtiğimiz hafta sonu Bilgi Üniversitesi'nde yapılan ve Türkiye Barış Girişimi'nin organize ettiği "Barışı Kurmak" konulu konferansa dair izlenimlerini aktardı.

Haziran 2011 seçimleri için aday listeleri açıklandı ve hemen bir "liste okuma" furyası başladı. Fal bakma ayinlerini andırıyor bu hummalı faaliyet. Ve zevki de tam burada yatıyor bana göre. Lakin her fal bakma tarzı, aynı zevki vermez.

Büyüdükçe ve düşündükçe, alıştığımız ritimden ve örmekte olduğumuz hayattan uzaklaşmaya, okulla birlikte başladığımızı anlıyorum. Önce zamanı yaşayış tarzımız zedelendi, sonra dil ile ilişkimiz ve nihayet hakikat algımız…

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la Ahmet Şık'ın henüz yayımlanmamış kitabına yönelik "operasyon" ve bunun Ergenekon Davası'yla ilişkisi hakkında konuştuk.

Bu yıl da Newroz, Türkiye'nin hakikatine uygun bir şekilde geçti. Tıpkı bahar ile kışın didişmesine sahne olan bugünlerin hava durumu gibi.

Açık Gazete'de Mithat Sancar'la kötülük ve şiddet kavramları üzerine konuştuk. Türkiye'deki siyasal kültürün de şiddete çok yatkın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz herhalde.

Şiddet, bir araçtır; ancak başka araçlardan farklı olarak, çok baskın bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle, içerdiği yıkım potansiyelinin dışında, onu kullananlar açısından da tehlikeli bir araçtır.