Günün Sözü

Dün akşam arka arkaya bombalandık. Bir savaş içerisinde gibi hissettik kendimizi. Bu bombaların maksadı bizi yavaşlatmak. Aksilik olmazsa 5-6 gün içerisinde Gazze’ye varmayı planlıyoruz.

Hiçbir savaş hayalperestlerin hayallerini durduramaz, hiçbir tahakküm mekanizması yaratıcıların kalplerindeki ve zihinlerindeki ışığı söndüremez.

Birleşmiş Milletler ilkeleri daha önce hiç olmadığı kadar saldırı altında. Gazze'de, Ukrayna'da, Sudan'da ve ötesinde siviller hedef alınıyor ve uluslararası hukuk çiğneniyor.

Yarım kalmış ömürlerden oluşan bir albüm şimdi ülke. Elimiz yanmadan çeviremeyeceğimiz sayfalara, yazılıp gönderilememiş mektuplara, evlere paket halinde teslim edilen hayat kalıntılarına bakıp bir şey diyemezsek, insana dair birikmiş anlam belki de derin bir kuyuda yok olacak. Bir şey demeyecek olursak, dil utanacak kendinden ve hepimizi kurtaracak o harfler bir fırtınada kıyıya çarpıp dağılacaklar. Eğer susarsak... Susarsam... Susamam, barışa sözüm var.

Üç kez dört yaşında bir çocuk gibi altıma işedim. Bir keresinde kendi ailemi öldürdüğümü bile rüyamda gördüm. Gecede beş altı kez uyanıyorum. Öldürdüğüm herkesi tekrar görüyorum. Anlamalısınız ki bir keskin nişancı, pilotlar gibi değildir; kurbanlarını dürbünle görür. Bu korkunç, açıklaması imkânsız birşeydir.

Bugün Türkiye'nin demokrasi yaşamı adına önemli bir gün. Çünkü Cumhur İttifakı dışında bulunan bütün siyasi partiler, Meclis'te temsil edilen tüm siyasi partiler, birlikte Anayasa Mahkemesi önündeyiz ve bu iptal davasına birlikte imza attık.

Tüm eylemleri bir araya getirip olgusal bulgulara varmamız, bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini doğrulamamız iki yılımızı aldı... Sizi yönlendirecek olan yalnızca olgulardır. Söz konusu eylemler bu niyetle yapılmış ise Soykırım Sözleşmesi kapsamında dava açabilirsiniz.

Sabahın erken saatlerinde başladılar. Her yeri askerle çevirmişler, sanki teröristiz, öyle bir durum. Zeytin sökülen yeri korumaya almışlar, sökümü kolay yapabilsinler, kimse müdahale etmesin diye. Biz sökümün olduğu yere ulaşmaya çalışıyoruz, 8-10 kişiyiz, şu anlık hiçbir yerden gelen yok ... Herkesten yardım ve destek istiyoruz. Bu zeytinler sadece bizim değil, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Herkesin emeğine çökecekler ... O kadar sinirliyim ki, söyleyecek söz bulamıyorum. Hatay’da gördük, yaşadık. İnsanları yerlerde sürükleyerek narenciye ağaçlarını söktüler, aynısı şu an burada ... Durdurmaya çalışacağız.

Haksızlığa uğrayan komşularınıza, iyi insanlara sahip çıkın.

Bu karar, ülke tarihinin dönüm noktası.

Ne yazık ki barış geçit törenleri veya barış bakanlıkları yok.

Biraz önce Filomuzun ikinci bir teknesine, insani, şiddetsiz misyonumuza saldırı gerçekleşti. Burada, Tunus sularında üst üste ikinci gece saldırıya uğradık. Bu tekrarlanan saldırılar, Siyonist yapının Gazze'deki Filistinlilere yönelik saldırılarının yoğunlaştığı, Gazze kentinin topyekûn işgalinin başladığı bir dönemde gerçekleşmekte. Bunu kınıyoruz ve aynı zamanda Filistin halkıyla uluslararası dayanışmanın engellenemeyeceğini duyuruyoruz.

Family teknesi resmi olarak saldırıya uğradı. Bir drone tam üstüne geldi, bomba attı ve patladı, tekne alev aldı. Herkes iyi, yangın söndürüldü… Bir kez daha içinde siviller bulunan bir tekneyi Tunus topraklarında bombaladılar. Bu Gazze’ye yönelik bir saldırıdır çünkü bizim oraya gitmemizi istemiyorlar. Harekete geçmenizi istiyoruz, sessiz kalmayın.

Bu, trajik bir şekilde ceza verilmeyen suçlu İsrail rejiminin uyguladığı soykırıma maruz kalan bütün halkın hikâyesidir… Onların hayatta kalması bir hayır meselesi değil; bu bir adalet, insanlık meselesidir, dünyanın onlara borçlu olduğu asgari sorumluluktur.

Her sayının ardında, asla anlatılamayan bir hikâye var. Hikâyesi, ağlayan bir çocuğun hikâyesi. Tek bir çocuk bile hayatta kalmak için yalvarmaya zorlandığında kimse huzur içinde yaşayamaz.

Bu mesela sadece bir nikah meselesi değil. Zorunlu göç, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, hukuki boşluklar, erkek egemen kültürün etkisi gibi birçok etkinin düğüm olduğu bir mesele. Dolayısıyla köklü bir biçimde hukuki ve politik düzenlemelerin yapılması gerekiyor ve bu düzenlemelerde esas olarak kadın deneyimini merkeze almak gerekiyor.

Burada isimleri falan boşverin. Böyle bir şey olamaz zaten... Böyle bir süreçte ben partiye kayyum atanmasına milyonda bir bile ihtimal vermiyorum... Bugün hem ülkeyi kurmuş hem de bütün siyasi partilerin anası babası olan, savaş meydanlarında kurulmuş bir siyasi partiye kayyum atanmasını, bunun fikrini bile kabul edemem ben.

'Herkes için adalet, illa barış'

Fatma bu şarkıyı kendi cenazesi için düzenlemeler yaparken söylüyor. Ölümünden sonra bu şarkının söylenmesini istiyor. Ne tür bir dünyaya sürüklendik, ne tür bir insanlık çukuruna düştük ki, 5-6 yaşındaki bu güzel melekler kendi cenaze törenlerini düzenliyorlar?

Günümüzün yakıcı sorunları, savaşlar, saldırganlıklar, göçler ve baskıcı politikalar karşısında gerçekten evrensel nitelikte bir hümanizmi savunmanın ve bunun tesisi için çalışmanın her zamankinden daha önemli olduğuna inanıyorum... Savaş alanlarında ve siyasi yargılamaların ve cezalandırmaların görüldüğü anti-demokratik rejimlerde insan haysiyeti vahim şekilde ihlal ediliyor. Bununla birlikte, dıştan gelen bu saldırıların bireyin öz haysiyetinin tahrip olmasına yol açması mukadder değil. Böylesi ağır şartlarda dahi, insanın kendi haysiyetiyle ilgili duyguları ona güç vermeye devam ediyor, baskı ve eziyete karşı direnme gücü sağlıyor.