Bu haftadan itibaren Açık Bilinç’te şu sorunun peşinden gitmeye başlıyoruz: Hayvanlar müzik dinler mi, tempo tutabilir mi? 6 haftalık yeni serimizin konusu, biyolojik dünyada müzikal zamanlama kapasitesinin ve müziğin temel unsuru olan ritm algısını mümkün kılan sinir sistemi mekanizmalarının evrimi.
Geçen hafta, bu diziye de giriş olacak şekilde, Dr. İnci Ayhan'la insanlarda zaman algısı hakkında nörobilimsel ve psikolojik kuramlardan konuşmuştuk: Öyle Bir Geçer Zaman ki...
Bu seride, müziğe temel teşkil eden zamanlama ve ritm tutma becerisini Hande Akkan, Özlem Çevik, Fuat Balcı, (Açık Radyo'da bu konuları da ele alan Bisiklet Zinciri programının yapımcısı) Muzaffer Çorlu, ve Esra Mungan gibi çeşitli uzman konuklarla ve farklı yönleriyle ele alıyor olacağız.
Patel, Darwin'in 1871’de yayımlanan "İnsanın Türeyişi" kitabında öne sürdüğü ritm algısının doğada yaygınlığıyla ilgili tezine karşı çıkıyor.
Darwin'e göre, müzikal ritm tutma kapasitesinin canlıların beyinlerindeki çok temel ve ortak mekanizmalar sayesinde yaygın olması beklenir. Patel ise, çağdaş türler-arası biyoloji araştırmalarına göre, yalnızca çok sınırlı hayvan türlerinin ritm tutmayı becerebildiklerini söylüyor.
Sahiden de, bir düşünelim. Niye ritmik müzikler çalarken kedilerin, köpeklerin patilerini yere vurarak ritm tuttuklarını hiç görmüyoruz? Yüksek el becerisi ve koordinasyonuna sahip maymunlar, şempanzeler, ve orangutanların da müziğe el çırparak eşlik ettikleri gözlemlenmemiş. Niçin?
Patel, ritm tutma becerisinin yalnızca sesle iletişim kapasitesi yüksek az sayıda canlı türünde örneğin bazı kuşlarda gözlendiğini söylüyor. Yani, Darwin 1871'de elinde yeterli veri olmadan makul bir spekülasyon yapmış ama yanılmış gibi görünüyor. Hatasız kul, yanlışsız bilimci olmaz!
Şimdi sizleri ritm tutmayı öğrenen ve kendiliğinden bu davranışı gösteren çok özel bir bireyle tanıştırayım. 1996 doğumlu bir cockatoo: Snowball.
Snowball, laboratuvarda değil, sürekli Michael Jackson dinlenen bir evde yetişmiş ve ritm tutmayı öğrenmiş bir kuş. Internet'te Snowball benzeri başka performanslar bulmak mümkün. Müzikle kafasını sallanmayı öğrenmiş bir köpeğe bile rastlayabilirsiniz. Ama Patel'e göre ritm tutma becerisi yalnızca zamanlamana ve "vokal öğrenme" kapasitesine sahip canlılarda yaygın olarak gözlenebiliyor.
Bazı hayvanlar sesli uyaranlara eşlik ederek hareket etmeyi öğrenebiliyorlar. Ama sesi takip etmek (her ses duyduğunda şempanzenin elini çırpması ya da filin ayağını yere vurması) ile, sesi önceden tahmin ederek ritm tutabilmek farklı şeyler.
Ritm tutabilmek için, senkronizasyonu sağlayan içsel zamanlama mekanizmalarına da ihtiyaç var. Bunlar neler, doğada nasıl evrilmişler? Önümüzdeki 6 hafta boyunca bu soruları meyve sinekleri, fareler ve sıçanlardan insanlara uzanan geniş bir yelpaze içinde incelemeye çalışacağız.
Patel'in makalesinin "çözülmemiş gizemler" kategorisinde yer aldığının altını çizeyim. Önümüzde, ilginç ve ucu açık sorular içeren ve başka konulara temas eden tartışmalı bir literatür var. Örneğin, müzikalite kapasitesinin dil (öğrenme) becerisiyle bir bağlantısı var mı? Yunusların ve balinaların ürettikleri sesler şarkı olarak nitelendirilebilir mi?
Peki doğadaki diğer canlılar için insanların yaptığı müzik bir şey ifade ediyor mu? Hangi hayvanların müziğine hassas olduğunu nasıl anlayabiliriz?
İnsanların diğer primatlarla benzerlikleri üzerine çalışmalarıyla tanınan de Waal'in Metis Yayınları’ndan çıkmış olan Bonobo ve Ateist kitabını Açık Bilinç’te 2 hafta boyunca tartışmıştık. |
Son zamanlarda giderek büyüyen bir başka literatür, bazı müziklerin tutsak hayvanların anksiyetesini azalttığı, onlara iyi geldiği yönünde bulgular sunuyor.
Animal Madness kitabının yazarı antropolog Laurel Braitman, hayvanat bahçelerindeki tutsak hayvanlar için konserler düzenliyor: Concerts for Cats? Dances for dogs? Yes, it’s come to this
2014’de yayımlanan bir çalışmadaysa, Buffalo Hayvanat Bahçesi'nde müziğin değil ama doğa seslerinin gorillerde stereotipik anksiyete davranışlarını azalttığı görülmüş (kaynak ekte).
Konuyla ilgili bir analiz de burada.
Bu seriye, geçen yıl verdiğim "Doğada Zihnin Ortaya Çıkışı ve Evrimi" seminerinin konuğu Prof.Ani Patel ilham kaynağı oldu. Kendisine, dersin diğer hocası Dr. Irene Pepperberg’ve, ve seminerdeki öğrencilerime teşekkürlerimle.
Gelecek hafta, programcı arkadaşımız piyanist Hande Akkan konuğumuz olacak ve ritm, tempo, melodi gibi müziğin temel unsurlarını klavyesiyle demonstrasyonlar eşliğinde anlatacak. Kaçırmayın!