2019-2021 döneminde tamamen kuruyan Kuyucuk Gölü'nün yeniden ‘kuş cenneti’ olması için çalışma yapılıyor.
Türkiye'nin 13'üncü Ramsar Alanı olan ve 2019-2021 döneminde tamamen kuruyan Kuyucuk Gölü'nün yeniden ‘kuş cenneti’ olması için çalışma yapılıyor. Kars'ın Arpaçay ilçesinde yer alan ve ‘Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme’ ile korunan gölün, 416 hektarlık Ramsar Alanı bulunuyor. Afrika-Avrasya göç yolunda bulunması dolayısıyla birçok kuş türüne ev sahipliği yaparken, çevresel etkenler nedeniyle kuruyan Kuyucuk Gölü'nün yeniden ‘kuş cenneti’ olması için Yarının Suyu Programı'yla Valilik öncülüğünde, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü işbirliği ile KuzeyDoğa Derneği tarafından başlatılan çalışmalar devam ediyor. Deniz seviyesinden bin 627 metre yükseklikte bulunan ve yürütülen sondaj çalışmalarıyla su verilmesine rağmen yağış azlığı yüzünden bölgedeki besicilerin hayvanlarının su ihtiyacını buradan karşılaması nedeniyle göldeki su tamamen çekildi. Bölgenin yeniden ‘kuş cenneti’ haline gelmesi için ilk etapta insan eliyle yapılan ve bölgeye gelen ana su kaynağının önünü kesen tüm set göletler, İl Özel İdaresi ekipleri tarafından iş makineleriyle yıkıldı.
Iğdır, Türkiye’de en fazla kuş varlığı bulunan 10 şehir arasında
Yaklaşık 800 metre rakımda bulunan Iğdır'daki sulak alanlar su kuşlarına, 5 bin 137 metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı ve 3 bin metrenin üstündeki Aras Dağları ise bozkır ve kayalık alanları tercih eden kuşlara yuva oluyor. Doğu Anadolu'ya nazaran daha sıcak bir iklime sahip olan şehir, kıtalar arası göç eden kuş türlerini de ağırlıyor. Kuzey ile güney yarım küre arası yol kateden göçmen kuşlar da ilkbahar ve sonbahar aylarında Iğdır’a uğrayıp mola veriyor. Şehirde bugüne kadar sürdürülen gözlem çalışmalarında 348 kuş türü kayıt altına alındı. Bölgede çalışma yürüten KuzeyDoğa Derneği Başkanı ve Koç ile Utah Üniversiteleri öğretim üyesi Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, Anadolu Ajansı muhabirine Iğdır’ın Türkiye’de en fazla kuş varlığı bulunan 10 şehir arasında olduğunu söyledi.
Akbelen’in komşu köyü Bağdamlar tehdit altında
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2024’teki iklim olaylarının etkisine ilişkin yıl sonu raporunu yayımladı. Raporda, iklim değişikliği etkilerinin tüm dünyaya olan etkilerine genişçe yer verdi. Tüm raporların ortaya koyduğu ve devletlerin de Paris İklim Anlaşması, Kyoto Protokolü gibi anlaşmalarla uzun zamandır kabul etmek zorunda kaldığı küresel iklim krizine rağmen, bir yandan da doğanın yıkımı devam ediyor. Örneğin Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda özel bir şirket işletilen Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali, kömür sahasını genişletmek için ağaç kesimine devam ediyor. Buna karşı bölge halkının mücadelesi ise sürüyor. ANKA’nın haberine göre; İkizköy’e 7 kilometre uzaklıktaki Yeniköy’de termik santral ve maden şirketi Bağdamlar Köyü’nde satın aldığı yerlerde zeytin söküm işlemi, satın almadığı yerlerde ise atık su drenajı yaptığı öğrenildi. Arazinin sahibi Özlem Ayyıldız, Milas Bağdamlar köyünde yaşıyor. Özlem Ayyıldız, sabah geldiğinde arazide görüyor ki şirket arkada bulunan kirli suları drenaj halinde tarlasına akıtıyor. Zeytinleri içi berbat bir şekilde çamur yığılmış. Arıyor, şikayette bulunuyor, ‘tarlamız berbat bir şekilde’ diye. Bunun üzerine ilçe tarımı ve jandarmayı aradık ve işlem yaptılar, tutanak tutuldu. Aynı şekilde yan taraftaki araziyi şirket satın almış. İçindeki zeytinleri işçi bularak kestiriyor. Bu zeytinleri taşımaya hazırlıyorlar. Necla Işık diyor ki, “Zeytin Yasası’na göre zeytinliklere hiç kimse dokunamaz. Bizler Akbelen İkizköy’de altıncı senemize girdik. İkizköy’deki her ağacımızı, zeytinimizi, canımız pahasına koruduk korumaya devam edeceğiz. Şimdi de komşu köyümüz Bağdamlar da tehdit altında.” Özlem Ayyıldız ise, “Ben toprağımı satmadım, satmak istemiyorum. Şirket kirli sularını çeksin benim zeytinlerimden. Gerekirse öleceğim, yine vermeyeceğim yerlerimi. Ayakta duracak halim yok,” dedi.
Maden ve enerji şirketlerinin önünü açmak için yasalar çıkarıldı, ÇED zorunlulukları esnetildi
Geçtiğimiz yıl maden ve enerji şirketlerinin önünü açmak için yasalar çıkarıldı, ÇED zorunlulukları esnetildi. Bu kararların sonucu olarak da başta tarım alanları ve ormanlar olmak üzere akarsular, göller, mera alanları ve doğanın neredeyse her parçası hedefte. Türkiye’de de iktidarın, maden ve enerji şirketlerine verdiği tavizlerle müşterek olan yaşam alanlarını, ormanları ve tarım arazilerini bu şirketlere tahsis ediyor. Yapılan duyuruların 4 bin 119’u enerji projelerine ait. 3 bin 98’i Güneş Enerji Santralleri’ne (GES) ilişkin kararlar oldu. Geriye kalan bin proje ise Hidroelektrik Santrali (HES), Jeotermal Enerji Santrali (JES) ve Rüzgar Enerji Santralleri (RES) oluşturdu. Yapılan duyuruların 663’ü ise ‘ÇED gerekli değil’ kararlarıydı. Yine yıl içinde Maraş’ta bulunan Afşin Termik Santrali’ne iki ünite ilave yapılması için başlatılan ÇED sürecinde ‘ÇED olumlu’ kararı verildi. Maden ve taş ocakları için de 3 bin 903 duyuru yapılırken, bin 285 ‘ÇED gerekli değil’ kararı çıktı. Altın, gümüş, çinko, bakır gibi ağır metallerin olduğu dördüncü grup madenler için bin 156 duyuru yapıldı, 182’nde ÇED’e gerek duyulmadı. Enerji ve madenlerin dışında kalan 4 bin 841 proje ise sanayi, konut, kimya, gıda, hayvancılık, tarım, turizm ve ulaşım gibi projelere ait.