Antroposen’de Kanat Çırpmak: Değişen Dünyada Kuşların Hayatta Kalma Stratejileri

-
Aa
+
a
a
a

Antroposen Sohbetler'de Utku Perktaş, "Birds in Winter" ve "Birds at Rest" adlı kitapların yazarı Roger F. Pasquier ile kuşların değişen dünyaya nasıl uyum sağladıklarını ve karşılaştıkları zorlukları ele alıyor.

""
Antroposen’de Kanat Çırpmak: Değişen Dünyada Kuşların Hayatta Kalma Stratejileri
 

Antroposen’de Kanat Çırpmak: Değişen Dünyada Kuşların Hayatta Kalma Stratejileri

podcast servisi: iTunes / RSS

İklim değişikliği, habitat kayıpları ve insan faaliyetleri, kuşların göç desenlerinden beslenme stratejilerine kadar pek çok yönünü etkiliyor. Birds in Winter ve Birds at Rest kitaplarının yazarı Roger F. Pasquier ile yaptığım bu söyleşide, kuşların değişen dünyaya nasıl uyum sağladığını ve karşılaştıkları zorlukları ele aldık. Önemli olduğunu düşündüğüm bu söyleşiden beş temel çıkarım ise şöyle;

  • Kuşlar, iklim değişikliğine ayak uydurmak için vücut sıcaklıklarını düşürebilir. Küçük kuşlar, özellikle soğuk gecelerde hayatta kalmak için vücut sıcaklıklarını 4-5 °C düşürür. Sinek kuşları ise 'torpor' adı verilen derin uykuya girerek enerji tasarrufu sağlar.
     
  • Göç desenleri değişiyor ancak tüm türler buna uyum sağlayamıyor. New York’ta eskiden ilkbaharda gelen kuşlar artık tüm kış boyunca kalıyor. Ancak bülbül gibi bazı uzun mesafe göçmenleri üreme alanlarına vardığında yiyecek bulmakta zorlanıyor ve popülasyonları azalıyor.
     
  • Yapay ışık kirliliği kuşların doğal döngülerini bozuyor. Sokak lambaları ve bina ışıkları, bazı kuşların daha erken uyanıp beslenmeye başlamasına neden olurken, diğerlerini ise doğrudan etkilemiyor. Ayrıca, göç sırasında sisli gecelerde yüksek binalara çarpma riskleri artıyor.
     
  • Deniz seviyesinin yükselmesi kıyı kuşları için büyük bir tehdit oluşturuyor. Kıyı kuşları yüksek gelgitlerde güvenli tünek alanları bulmakta zorlanıyor. Daha fazla alan su altında kaldıkça, bu türlerin hayatta kalma ihtimali azalıyor.
     
  • Evrim, iklim değişikliğinin hızına yetişemiyor. İklim değişikliği, kuşların uyum sağlaması için gerekli olan doğal seçilim süreçlerinden çok daha hızlı ilerliyor. Bu nedenle, birçok türün yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu öngörülüyor.

Bu söyleşi, kuşların Antroposen dönemdeki zorluklarla nasıl mücadele ettiğini ve ekolojik değişimlere nasıl tepki verdiğini anlamamıza yardımcı olacak nitelikte. Şüphesiz ani, esasında bildiğimiz normalden farklı ekolojik değişimler biyoçeşitliliğe iyi gelmiyor. Detaylar söyleşinin içinde. İyi dinlemeler ve iyi okumalar…

Utku Perktaş:Merhabalar, Antroposen Sohbetler'e hoş geldiniz, ben Utku Perktaş. Bugün Antroposen Sohbetler'deBirds in WinterveBirds at Restadlı iki kitabı konuşmaya çalışacağız. Bu kitapların yazarıyla iki farklı söyleşi yaptım. Merhaba Roger, tekrar programa hoş geldiniz. Daha önce birkaç kayıt yaptık ama sanırım bu ilk yayımlanacak olan olacak. Önümüzdeki birkaç hafta içinde bir diğerini daha yayımlayacağız. Yeniden hoş geldiniz ve çok teşekkür ederim.

Roger F. Pasquier:Burada olmaktan mutluluk duyuyorum.

U.P.:Çok teşekkürler. Öncelikle kendiniz hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz? Şu an bölüm kütüphanesindeyiz, geçen sefer de bunu söylemiştiniz ama sanırım bu masa oldukça önemli.

R.F.P.:Ah, evet. Şu anda New York'tayız, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nin Kuş Bölümü'ndeyiz ve Kuş Bölümü’nün kütüphanesindeyiz. Burada bir masanın etrafında oturuyoruz. Türkiye’de ölçüleri metre ile düşündüğünüz için bu masanın kaç metre olduğunu söyleyin?

U.P.:Hmm, bilmiyorum, belki yaklaşık 2 ya da 2,5 metre.

R.F.P.:2,5 metre. Bu masa, yıllar içinde zaman zaman üzerinde çalıştığım bir masa. Burada ilk kez 1977’de—hayır, aslında 1975’te—çalışmaya başladım ve Kuş Bölümü'nde çalışırken ilk kitabımı yazdım ve şimdi, 50 yıl sonra, sanırım bu bölümde yazdığım beşinci kitabım üzerinde çalışıyorum. Ama bugün üçüncü ve dördüncü kitaplarım olanBirds in WinterveBirds at Resthakkında konuşacağız.

U.P.:Evet, evet. Ayrıca, sanırım bu masayı bölümde bazı ünlü ornitologlar da kullanmış - muhtemelen benden daha iyi biliyorsunuzdur.

R.F.P.:Aslında, çoğu ornitologun kendi ofisi vardı. Benim için ise kütüphane, çalışmak için en iyi yer çünkü kullandığım tüm kitaplar ve dergiler birkaç adım ötede, merdivenlerden yukarı veya aşağı inmem gerekmiyor. Yani evet, Amerikan ornitolojisinde birçok ünlü ornitolog bu masayı kullanmıştır ancak muhtemelen hiçbiri benim kadar sık kullanmamıştır çünkü onların kendi ofisleri vardı.

U.P.: Evet. Peki, Roger, elimde birkaç soru var, sana dört farklı soru soracağım.Birds in Winterkitabı; kış koşulları, kuş davranışları ve kuş ekolojisi ile ilgili. Bu kitabıBirds at Rest’ten önce yayımladın, değil mi? Şimdi elimizdeBirds at Restvar. Tamam, ilk soruya geçiyorum. Kitaplar hakkında daha fazla bilgi vermeyeceğim ama istersen sen ekleyebilirsin.

İlk sorum şu; farklı kuş türleri, aşırı soğuk ve sınırlı besin kaynakları gibi kış koşullarının yarattığı hayatta kalma zorluklarıyla dinlenme ve uyku ihtiyaçlarını nasıl dengeler? İstersen bu soruyla başlayabiliriz.

R.F.P.:Tabii ki. Soğuk iklimlerde, özellikle geceleri çok soğuk olan yüksek enlemlerde yaşayan kuşlar, sıklıkla vücut sıcaklıklarını düşürür. Küçük kuşlar bunu daha sık yapar çünkü büyük kuşlara kıyasla vücut ısılarını daha hızlı kaybederler. Bu yüzden birçok küçük kuş, gece boyunca vücut sıcaklıklarını yaklaşık 4-5 °C düşürür.

Dünyanın en küçük kuşları olan sinek kuşları gibi bazı çok küçük kuşlar, vücut sıcaklıklarını daha da fazla düşürerektorporadı verilen bir duruma girer. Bu, hipotermiden daha derin bir uyku halidir. Örneğin, And Dağları'nın yüksek kesimlerinde ve Kuzey Amerika’da yaşayan sinek kuşları, bu adaptasyonu gösterir.

Poorwill 

Yeni Dünya’ya özgü bir gece yırtıcısı türü olanPoorwill’in kış uykusuna yattığı keşfedildi. Bu kuş, günlerce hatta haftalarca hiç hareket etmeden, beslenmeden ve düşük vücut sıcaklığını koruyarak yaşayabilir. Farklı bölgelerde yaşayan diğer gece yırtıcı kuş türlerinin de benzer bir kış uykusu sürecine girebileceği düşünülüyor - ancak henüz böyle bir gözlem yapılmadı.

Kuşların gece boyunca enerji tasarrufu yapmak için vücut sıcaklıklarını düşürmelerinin farklı yolları var. Sabah uyandıklarında—her sabah uyanan kuşlar için konuşuyorum—ilk yaptıkları şey yemek bulmak olur. Gece boyunca onları sıcak tutan ve hayatta kalmalarını sağlayan vücut kütlelerini tekrar kazanmaları gerekir. Gün ortasına doğru birçok kuş yeterince besin almış olur ve dinlenmeye çekilir, bu da özellikle soğuk havalarda enerji tasarrufu sağlar. Akşam saatlerinde tekrar aktif hale gelirler ve uzun, soğuk geceyi atlatabilmek için yeterince besin tüketmeye çalışırlar.

Şunu da unutmamak gerekir ki en soğuk bölgeler aynı zamanda gecelerin en uzun olduğu yerlerdir. Enlem yükseldikçe hava daha da soğur ve geceler uzar.

U.P.: Tamam, aslında size kış uykusuyla ilgili bir soru sormayı düşünüyordum. Hangi kuşların kış uykusuna yattığını bilmiyordum ama sanırım bir ağaçkakandan bahsettiniz?

R.F.P.: Hayır, bir gece yırtıcısından bahsediyordum.

U.P.: Gece yırtıcıları mı? Özür dilerim. Evet, tamam, demek ki onlar kış uykusuna yatıyor. Peki, o zaman ikinci soruya geçelim; Birds in Winter kitabı—bu konuya zaten değindik ve o bölümden sonra kış aylarında iklim değişikliğine adaptasyon üzerine bir başka bölüm daha yayımlayacağız.

Her iki kitap, Birds in Winterve Birds at Rest, kuşların uyku düzenleri veya kış aylarında hayatta kalmaları gibi konularda çevrelerine uyum sağlamak için geliştirdikleri çeşitli stratejileri ele alıyor. Peki, iklim değişikliği bu adaptasyonları nasıl bozabilir ve bu değişikliklerden en çok etkilenebilecek türler hangileridir?

R.F.P.: İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek kuşlardan bazıları, yüksek gelgitlerde su üstünde kalan alanlarda tüneyen kıyı kuşlarıdır. Deniz seviyeleri yükseldikçe bu alanlar giderek azalacak ve her gelgit döngüsünde daha fazla alan su altında kalacak. Bu kuşların gidebileceği tek yer, onları yırtıcılardan uzak tutan çamur düzlükleri ve kum adacıklarıdır ancak iyi bir tünek alanı bulamamaları ciddi sorunlara yol açacaktır.

Bir diğer risk altındaki grup ise karda tüneyen kuşlardır. Birçok orman tavuğu türü, her gece veya öğleden sonra dinlenmek için karın içine oyuklar açar. Kar, oldukça iyi bir yalıtım sağlar ve kuşları dış etkenlerden korur ancak kar örtüsü azaldıkça, bu kuşlar kendilerini sıcak tutan ve kışı geçirmelerine yardımcı olan ortamları kaybedecektir.

Bunun yanı sıra, başka riskler de var. Kuşlar tünerken ve uyurken, özellikle geceleri aktif olan böceklere karşı daha savunmasız hale gelirler. Örneğin, hastalık taşıyan sivrisinekler bu dönemde kuşlara saldırabilir. İklim değişikliği dünyanın daha büyük bir kısmını ısıttıkça, bugün çoğunlukla tropikal bölgelerde yaşayan bu böcekler daha kuzeye yayılacak. Şimdiden Kuzey Yarımküre’de, daha önce hastalık taşıyan sivrisineklere maruz kalmayan kuşlara ulaşmaya başladılar bile.

Son olarak, kuş gribi birçok kuş kolonisini, özellikle deniz kuşlarını ve yakın mesafede yuva yapan ya da tüneyen diğer kuşları ciddi şekilde etkiliyor. Kuş gribi hızla yayılıyor ve bu kolonilerde büyük ölümlere yol açıyor. Daha fazla hastalık yayılıp, kuşlar ya da çiftlik hayvanları gibi yakın temas halinde yaşayan diğer hayvanlar üzerinde uzmanlaştıkça, daha fazla tür tehlikeye girecek ve muhtemelen büyük kayıplar yaşanacaktır.

U.P.: Bu yanıt için çok teşekkür ederim. Öyleyse, tünek ve sürü halinde davranışlar hem uyku, hem de kış aylarında hayatta kalma açısından önemli - sanırım bu doğru bir çıkarım. Peki, bu davranışlar türler arasında nasıl farklılık gösteriyor ve iklim değişikliğinin mevsimsel hava koşullarında yarattığı artan öngörülemezlik ile başa çıkmalarına nasıl yardımcı olabilir?

İklim değişikliği şu anda gerçekten çok önemli bir mesele. Küresel bir iklim kriziyle karşı karşıyayız ve bence bu sorunların hepsi oldukça önemli. Biyoçeşitlilikle ilgili tüm bu meseleleri anlamamız gerekiyor.

R.F.P.:Evet, çünkü ne kadar çok şey öğrenir isek kuşların ve diğer hayvanların sıcaklık değişimlerine ne kadar hassas olduğunu ve onların bu değişimlere uyum sağlamasına yardımcı olma kapasitemizin ne kadar sınırlı olduğunu o kadar iyi anlıyoruz.

Tünekleme davranışı açısından baktığımızda, birçok kuş türünün hızla değişen iklim koşullarına ayak uyduracak şekilde tünekleme alışkanlıklarını evrimleştirmesini hayal etmek zor. Evrim zaman alır ve kuşların yeni hayatta kalma mekanizmaları geliştirmek için fazla vakti yok.

Ama sorunun başına dönersek—evet, bazı kuşlar tek başına tünerken, bazıları çiftler halinde tüner. Kimileri aile grupları içinde uyur, kimileri ise daha büyük gruplar halinde tüner. Hatta yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca bireyden oluşan büyük sürüler halinde tüneyen kuş türleri bile var. Bazı kuşlar ise farklı türlerin bir arada tüneklediği karma sürüler oluşturur. Bu, özellikle güvenli tünek alanlarının çok sınırlı olduğu bölgelerde görülür; bu türler mevcut olan az sayıdaki güvenli alanlarda yoğunlaşır.

Ayrıca, birçok kuşun mevsimlere göre değişen tünekleme alışkanlıkları vardır. Üreme döneminde bazıları oldukça bölgeci davranır ve hiç sosyal olmazlar. Ancak üreme dönemi sona erdiğinde, sürüler halinde bir araya gelip birlikte tüneyebilirler. Yani yıl boyunca önemli davranış değişiklikleri gözlemlenebilir.

Daha sıcak hava koşullarının etkilerine gelirsek—bunu hastalık bağlamında zaten konuştuk ama bir nokta daha eklemek istiyorum; birçok kuş, günün en sıcak saatlerinde dinlenir. Sıcaklıklar bazı bölgelerde yükseldikçe, ısı artık birçok kuş türü için güvenli sınırları aşıyor. Aşırı sıcaklara dayanamadıkları için bazıları sıcak çarpmasından ölüyor. Öğlen saatlerinde dinlenmek, gece tüneklemek kadar önemli bir günlük döngü parçasıdır ve bu da iklim değişikliğinden etkilenebilir.

Soğuk hava konusunda tekrar düşünecek olursak—şu anda New York'ta aşırı soğuklar yaşıyoruz çünkü sözde kutup girdabı (polar vortex) eskisine kıyasla daha güneye kayıyor. Peki, bu neden oluyor? Çünkü Kuzey Kutbu'nda aşırı sıcak hava kütleleri birikiyor ve bu da kutup girdabını güneye itiyor. Yani iklim değişikliği esas olarak sıcaklık artışıyla ilişkilendirilse de, hava düzenlerini de bozuyor ve beklenmedik yerlere aşırı soğuk hava getiriyor.

U.P.:Çok teşekkür ederim. Evet, bence iklim değişikliği gerçekten tuhaf hava düzenleri yaratıyor. İnsanlar bu konuda çok konuşuyor. Buradaki mağazalardan birine—Patagonia'ya—gittim. Biliyorsunuz, Patagonia iklim değişikliğiyle ilgili konulara gerçekten önem veriyor. Mağazada bazı arkadaşlarla sohbet ediyordum ve küresel ısınma hakkında konuşuyorduk. Ben ‘küresel ısınma’ dedim, onlar ise ‘küresel tuhaflaşma’ (global weirding) olarak adlandırdılar. Bu gerçekten de şu anda gördüğümüz durumu çok iyi özetliyor—New York'ta, Londra’da, Türkiye’de yani her yerde garip hava olayları yaşanıyor. Bu ani değişimler, kuşlar ve biyoçeşitliliğin diğer bileşenleri için uyum sağlamak açısından çok hızlı gelişiyor.

R.F.P.:Kesinlikle. Evrim hızı, günümüzde iklim değişikliğinin hızından çok daha yavaş. Bu nedenle, çok az tür bu değişimlere etkili bir şekilde uyum sağlayabilecek.

U.P.:Evet, doğru. Peki, teşekkür ederim Roger. Şimdi farklı bir konuya geçiyorum. Sanırım bu bölümdeki son sorum olacak.

İki farklı kitabın içeriğini birleştirerek tartıştık ve her ikisi de harika kitaplar. Bu kitapları yalnızca ornitologlara değil, küresel iklim değişikliği, ekoloji ve biyoçeşitlilik kriziyle ilgilenen herkese şiddetle tavsiye ederim.

Luscinia megarhynchos yani bülbül

Son sorum yapay ışık kirliliği ile ilgili; yapay ışık kirliliği ve artan sıcaklıklar, doğal gün uzunluğu düzenlerini değiştiriyor. Kuşların uyku döngülerindeki ve kış aylarında hayatta kalma stratejilerindeki bozulmalar, uzun vadede popülasyon dinamiklerini ve göç desenlerini nasıl etkileyebilir?

Bu çok önemli bir soru. Burada bir şey daha eklemek istiyorum—Luscinia megarhynchos, yani bülbül. Bu tür, küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor; göç zamanlamaları değişiyor ve yavrularını besleyecek yeterli gıdayı bulmakta zorlanıyorlar. Bu büyük bir problem ve popülasyonları da azalıyor. 2020’de yayımlanan bir makale—sanırımOikosdergisindeydi—uzun vadeli bir çalışmaya dayanıyordu. Bu çalışma, eskiden Akdeniz bölgesinde yaygın ve bol bulunan göçmen bir tür olan bülbülün artık önemli zorluklarla karşı karşıya olduğunu anlatıyordu. Bu bilgiyi eklemek istedim, soruyu size bırakıyorum.

R.F.P.:Evet, bu Türkiye ve Avrupa'da oldukça tanıdık bir hikâye. Sahra Altı Afrika’da, Sahel ve diğer bölgelerde kışlayan kuşlar, gün uzunluğundaki değişimlere göre göç ediyor. Bu, binlerce yıl boyunca evrimleşmiş bir kalıp ancak üreme bölgeleri olan Türkiye ve Avrupa’da bahar çok daha hızlı geliyor. Bu yüzden bülbüller ve diğer uzun mesafe göçmenleri ulaştığında, yavrularını besledikleri böceklerin çoğu ya artık mevcut olmuyor ya da doğru büyüklükte olmuyor. Sonuç olarak, yavrularını yeterince besleyemiyorlar ve bu da üreme başarılarının düşmesine ve popülasyonlarının azalmasına neden oluyor.

Şimdi yapay ışık kirliliğine dönersek—Almanya, Finlandiya ve diğer kuzey ülkelerinde yapılan çalışmalar, özellikle uzun kış gecelerinin yaşandığı bölgelerde bu etkinin sonuçlarını inceledi. Sokak lambalarının ve bina ışıklarının yakınında yaşayan bazı kuşların, yapay ışık sayesinde yiyecek bulma imkânları arttığı için daha erken uyandıkları ve beslenmeye başladıkları tespit edildi. Bu, onlara daha fazla beslenme süresi sağlıyor ancak aynı bölgelerde yaşayan diğer kuş türleri yapay ışıktan etkilenmiyor gibi görünüyor.

Bir diğer büyük sorun ise yapay ışıkların, özellikle sisli gecelerde, göç eden kuşları yanıltmasıdır. Günümüzde dünyanın birçok yerinde inşa edilen gökdelenler, gece uçan kuşlar için ciddi bir tehlike oluşturuyor. New York gibi, yüzyılı aşkın süredir yüksek binalara sahip şehirlerde bu sorun uzun zamandır biliniyor. Ancak şimdi, Arap Yarımadası ve diğer bölgelerde, dünyanın en yüksek binaları inşa ediliyor ve bunlar giderek büyük göç yolları üzerinde konumlanıyor. Bu durum, sorunu daha da kötüleştiriyor.

Kuşlar bu yüksek binalara çarpıyor, yaralanıyor ve ölüyor. Bu, geçmişe kıyasla çok daha büyük bir sorun haline geldi.

Göç desenlerindeki değişikliklere gelince, Kuzey Amerika’da bazı kuşların yılın daha erken dönemlerinde kuzeye uçtuğunu, bazılarının ise sonbahar göçlerini geciktirerek güneye daha geç gittiğini görüyoruz. Bu, geleneksel kışlama alanlarında daha az zaman geçirdikleri anlamına geliyor. Pek çok kuş türü için kışlama alanları artık daha kuzeye kaymış durumda.

Örneğin burada, New York’ta, eskiden baharın ilk habercileri olan ve Mart ayında gelen kuşlar artık tüm kış boyunca burada kalıyor. Göç mesafelerini ve kışlama alanlarını fiilen değiştirmiş durumdalar.

Bu değişimlerin önemli olumsuz sonuçları olup olmayacağı ise farklı bir konu. Ani bir soğuk hava dalgası gelirse ya da beklenmedik yoğun bir kar yağışı yerde yiyecek bulmalarını engellerse bazı kuşlar zarar görebilir. Ancak genel olarak, sadece göç desenlerindeki değişikliklerin kuş popülasyonlarını azalttığına dair doğrudan bir kanıt görmüyoruz.

Asıl endişe, daha önce de konuştuğumuz gibi, göç zamanlaması değişmeyen türler için. Bu kuşlar, üreme alanlarına vardıklarında baharın çoktan ilerlemiş olması nedeniyle yavrularını besleyebilecekleri yiyecekleri bulmakta zorlanıyorlar.

U.P.: Evet, doğru. m bu hayvanlar—biyoçeşitliliğin tüm bileşenleri—bu hızlı çevresel değişimlere yeterince hızlı uyum sağlayamıyor.

Çok teşekkür ederim, Roger. Ana sorularımızı bitirdik ama son olarak şunu sormak istiyorum; bir sonraki kitabınız hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Roger F. Pasquier

R.F.P.:Keşke size gösterebileceğim görseller olsaydı çünkü bir sonraki kitabım yalnızca Kuzey Amerika'da bulunan altı ardıç tür hakkında olacak. Hepsi birbirine çok benziyor, ancak aslında birbirleriyle çok yakın akraba değiller. Türkiye ve Avrupa'da bulunan öter ardıç (Turdus philomelos) veya ökse ardıcı (Turdus viscivorus) gibi görünüyorlar ama daha küçükler.

Bu kitapta araştırdığım soru şu: Bu kuşlar nasıl oldu da üreme alanları, kışlama alanları ve ekolojileri oldukça farklı olmasına rağmen böylesine benzer bir şekilde evrimleşerek aynı görünüme sahip oldu?

Kitap, bu ardıçların ekolojisi ve davranışlarının karşılaştırmalı bir incelemesi olacak. Bu türler, Kuzey Amerika'nın en kuzey bölgelerinde ve hatta Sibirya'da ürüyor, bazıları ise kış aylarını Güney Amerika’da geçiriyor. Yani topluca baktığımızda, Batı Yarımküre’nin tamamına yayılmış durumdalar ve her tür biraz farklı ama bazen örtüşen bölgelerde bulunuyor.

U.P.:Bunu gerçekten ilginç bir soru olarak görüyorum. Harika bir konu ve kitabınızı görmeyi de dört gözle bekliyorum—umarım çok yakında! Ama tamamlanmasının biraz zaman alacağını tahmin ediyorum.

R.F.P.:Evet, şu anda ikinci bölümü yazıyorum ve kitap muhtemelen toplamda yedi veya sekiz bölümden oluşacak yani tamamlanması bir ya da iki yıl sürebilir.

U.P.:Evet, mantıklı. O zaman sabırsızlıkla bekliyor olacağım.

Bir kez daha Birds in Winterkitabını tüm ornitologlara ve küresel iklim değişikliği, ekoloji ve biyoçeşitlilik kriziyle ilgilenen herkese şiddetle tavsiye ederim. Gerçekten çok bilgilendirici bir kitap—büyük bir kısmını kendim de okudum.

İkinci kitap,Birds at Rest—henüz yeni başladım ama her iki kitap da harika. Kitaplar Princeton University Press tarafından yayımlandı ve kesinlikle öneriyorum.

Çok teşekkür ederim, Roger.

R.F.P.:Ben teşekkür ederim. Burada olmak benim için bir zevkti.

U.P.:Teşekkürler, çok teşekkür ederim. Bir sonraki kitabınız yayımlandığında sizi tekrar programda ağırlamayı umuyorum. O zaman, bu yeni çalışma üzerine de bir sohbet gerçekleştirebiliriz.