Kıyılarda nadir görülen, "korsan martı" olarak bilinen martı, Kilimli açıklarında görüntülendi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen, daha çok okyanus semalarında bulunan ve kıyılarda nadir görülen, 'korsan martı' olarak bilinen 'Stercorarius parasiticus' türü martıyı Kilimli açıklarında görüntüledi. Öğrencisiyle birlikte doktora tezi için yunus gözlemi yapmak üzere tekneyle Zonguldak'ın Kilimli ilçesinden denize açılan ZBEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen. Balık avlamak yerine diğer martıların avladığı balıkları alması nedeniyle kuş bilimciler arasında 'Korsan Martı' olarak adlandırılan türün, kıyılarda nadir olarak görüldüğü biliniyor. Martının fotoğrafını çeken Prof. Dr. Sözen, "'Stercorarius parasiticus' Türkiye'deki 21 martı türünden biri ve oldukça nadir görülür. Yunus gözlemi amacıyla denize açıldık. Zonguldak Kilimli açıklarında bu sürprizle karşılaştık. Türün peşinde olan arkadaşlara duyurulur" diye kuş gözlemcilerine seslendi.
Yeni bir araştırma elektrikli araçlara geçişin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Endüstri, sivil toplum ve kent yönetimlerini kapsayan 45'i aşkın kuruluşun temsil ettiği Elektrikli Ulaşım Platformu yani Platform for Electromobility, kamuoyuyla paylaştığı raporunda, elektrikli araçlara (EV) geçişi değerlendiriyor. Avrupa genelinde yeni otomobil satın alan 14.000 insanla gerçekleştirilen algı araştırması, halkın elektrikli araçlara hazır olduğunu gösteriyor. Yayınlanan araştırma, 2025 yılına kadar elektrikli araçların Avrupa'da en çok talep edilen ulaşım biçimi olacağını gösteriyor. Halkın tercihlerinde önemli değişiklik olduğunu kaydeden araştırma, katılımcıların üçte ikisinin günümüzde bir elektrikli araca sahip olduğunu ya da satın almayı düşündüğünü ortaya koyuyor. Satın alma kararında en önemli etkenin ilk maliyet olduğu görülüyor. Raporda aynı zamanda, elektrikli araçların fiyat paritesi içten yanmalı motorla çalışan araçlara ulaştığında, piyasanın hızla elektrikli araçlar lehine evirileceği belirtiliyor. Bu bulgular, Avrupa’daki otomobiller ve kamyonetleri kapsayan CO2 standartlarına ilişkin yeni düzenlemelerin önemini doğruluyor. Yeni binek otomobillerin ve minibüslerin saldığı CO2 emisyonlarına yönelik hazırlanan ve önemli değişiklikler öngören bu yeni düzenlemenin, elektrikli araçların piyasadaki alımını desteklemesi öngörülüyor. Elektrikli Ulaşım Platformu, revize edilen mevzuatın, önemli ölçüde daha iddialı hedefler koyması ve talebi karşılamak üzere geçici hedefler belirlemesi gerektiğini belirtiyor. Çalışma, insanların elektrikli araçları e-yakıtlarla çalışanlara kıyasla tercih edeceğini gösteriyor. E-yakıtların maliyetine ilişkin iyimser senaryolarda dahi, bu yakıtların piyasaya sürülmesi halinde araçların kullanım maliyeti artıyor. Bu durumun, yeni otomobil alıcılarının elektrikli araçlara geçmesi için teşvik sağlayacağı öngörülüyor.
Yeni Çek hükümetinin yeni yayımlanan politika programında, ülkenin nükleer ve yenilenebilir kaynaklara olan bağımlılığını arttırırken 2033 yılına kadar enerji üretiminde kömürü aşamalı olarak kaldırmayı hedeflediği belirtildi. Kömürle çalışan elektrik santralları şu anda Çek Cumhuriyeti’nin toplam elektrik üretiminin neredeyse %50’sini üretiyor Muhafazakar Başbakan Petr Fiala liderliğindeki hükümet, “2033 yılına kadar kömürün aşamalı olarak kaldırılmasını mümkün kılmak için kömür bölgelerinin enerji dönüşümü ve gelişimi için uygun koşulları yaratacağız” dedi. Europe Beyond Coal’dan Mahi Sideridou, “Çek hükümeti, iklim biliminin bize, Avrupa ülkelerinin kömürü 2030 yılına kadar aşamalı olarak bırakması gerektiğini söylediğini çok iyi biliyor. Plan hızlandırılmalı” dedi.
Gezegenimizde okyanus sıcaklıkları gittikçe artıyor. Yeni araştırmaya göre, geçen yıl tarihteki en yüksek okyanus sıcaklıkları kaydedildi, bu rekor üst üste altıncı kez kırılmış oldu. Bilim insanları, okyanuslarımızın ısınmasının temel nedeni olarak insan kaynaklı iklim krizini işaret ediyor ve aslında küresel ısınmayı basitçe temsil ediyor. Atmosferin sıcaklığı da keskin bir şekilde yükselirken, okyanusların ısınmasıyla karşılaştırıldığında, tek tek yılların rekor kırma olasılığı daha düşük. Geçen yıl, Pasifik’teki suları soğutan, periyodik bir iklim özelliği olan ve devam eden bir La Niña etkinliğine rağmen, dünyadaki tüm okyanusların ilk 2.000 metre derinliği için bir ısı rekoru görüldü. 2021 rekoru, 1955’e kadar uzanan bir dizi modern rekoru geride bıraktı. Okyanuslar için en sıcak ikinci yıl 2020, en sıcak üçüncü yıl ise 2019 oldu. Colorado’daki Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezi’nde iklim bilimcisi ve Atmosfer Bilimlerinde Gelişmeler adlı dergide yayımlanan araştırmanın ortak yazarı Kevin Trenberth, “Okyanus ısı içeriği, küresel boyutta durmaksızın artıyor ve bu, insan kaynaklı iklim değişikliğinin birincil göstergesi” dedi. Makale, daha sıcak okyanus sularının, şiddetli sel, fırtına, kasırga ve aşırı yağışları güçlendirmeye yardımcı olduğunu belirtiyor. Çalışmanın ortak yazarlarından John Abraham’a göre, ısınma eğilimi o kadar belirgin ki, sadece dört yıllık kayıtlarda insan etkisinin parmak izini tespit etmek çok kolay. St Thomas Üniversitesi’nde termal bilimler uzmanı olan Abraham, “Okyanus ısı içeriği, iklim değişikliğinin en iyi göstergelerinden biri” diye ekledi.