Ahmet İnsel bu haftaki Ufuk Turu köşesinde Kosova ile Katalonya’daki seçimlerden ve Myanmar’daki darbeden söz etti.
İnsel, Kosova’daki erken seçimlerle başladı. Pazar günü milletvekili seçimleri yapıldığını, seçimleri Arnavut milliyetçisi, ulusal solcu Albin Kurti’in partisinin kazandığını hatırlattı. Albin Kurti’nin 22 yıldan beri Kosova’nın bağımsızlığında rol oynamış bir gençlik lideri olduğunu, şimdiki partisinin adının Kendin Karar Al Partisi olduğu da belirtti. Partinin son yıllardaki çizgisinin yolsuzlukla mücadele olduğunu; geçici cumhurbaşkanı, 38 yaşındaki feminist Vjosa Osmani ile iş birliği yaparak oyların %48’ini elde ettiğini, 120 milletvekilli parlamentodan 55 milletvekilliği kazandığını aktardı. İnsel, etnik ve azınlık partilerin de 20 civarında milletvekili olduğunu ve onların da bu ittifakı desteklemelerinin beklendiğini vurguladı. Kosova’nın bağımsızlığından beri (2008) ilk defa bir partinin bu kadar çok oy aldığını, merkez sağ partisi olan Kosova Demokratik Birliği’nin oyların sadece %13’sini aldığını, Kosova’nın bağımsızlığında önemli rol oynayan gerilla liderlerin sahneden çekilmelerinin kapısının açıldığını söyleyen İnsel, bazı sorunlara rağmen önümüzdeki bir ay içinde Kosova’da Osmani-Kurti ittifakının hükümeti kurmalarının beklendiğini belirtti.
Ardından Katalonya’daki seçimlerden söz eden İnsel, Katalonya’nın bağımsızlığını talep eden partilerin oy toplamının %51’e ulaştığını, ancak seçime katılımın %53 olduğunu aktardı. Katılımın pandemi nedeniyle düşük olduğu seçimlerde aşırı sağ parti Vox’un oyların %7,7’sini alarak 11 milletvekili ile parlamentodaki sağın en önemli partisi hâline geldiğini, Sosyalist Parti’nin birinci geldiğini ve oyların %23’ünü alarak 33 milletvekilliği kazandığını, Cumhuriyetçi Sol Parti’nin oyların %21’ini alarak 33 milletvekilliği kazandığını, Radikal Bağımsızlıkçı Sağ Parti oyların %20’sini, Birlikte Başarırız Partisi ise oyların %6’sını aldığını söyledi İnsel. Sağ-sol bağımsızlıkçı blokun oyların %51’ini alarak toplam 74 milletvekili çıkarmış olsa da seçimin büyük kazananının Sosyalist Parti olduğunu, bunun da bağımsızlıkçı hareketin biraz yumuşaması anlamına gelebileceğini kaydetti.
Son olarak Myanmar’daki darbenin ardından ordunun bu durumu darbe olarak adlandırılmasını yasakladığını ve durumu “Anayasal Hakkını Kullanan Olağanüstü Hâl” şeklinde tanımladıklarını vurgulayan İnsel, ABD ve AB ülkelerinden şiddetli eleştiriler geldiğini ve yaptırım girişimlerinde bulunduklarını söyledi. Pazartesi günü ülkenin birkaç kentinde cunta karşıtı gösterilerin devam ettiğini, ana sloganın “Diktatör Defol”, diğerinin ise Ang San Su Çi’nin serbest bırakılması isteğinin olduğunu belirtti. Polisin şimdiye kadar göstericileri çok fazla gözaltında almadığını, gözaltında olan 400 kişinin daha çok yerel siyasetçilerinden, muhalefetten oluştuğunu aktardı. Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing’in Rusya ve Çin’le görüştüğünü ekleyen İnsel, Myanmar’daki askeri diktatörlük geleneğinin yeniden hortladığını ancak halkın tepkisinin daha büyük olduğunu, buna karşılık da yönetimin interneti keserek bunu baskılamaya çalıştığını söyledi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Sehel Oto'ya teşekkür ederiz.)