Nereye Doğru’da bu hafta Cengiz Aktar’ın gündeminde Libya’daki son gelişmeler, Ukrayna’nın Avrupa Birliği adaylık durumu ve Şili Anayasası yer aldı.
Aktar, Libya konusunda, “Libya’da iki başlılık devam ediyor, eski başbakan Dıbeybe koltuğu bırakmamakta ısrarcı. Tobruk’taki ikinci Başkan Fethi Başağa, hafta başında adamlarıyla birlikte Trablus’a girmeye başladı, çatışma çıktı. Bilindiği üzere, Fethi Başağa Türkiye’nin de desteklediği hükümetin içişleri bakanıydı ve Tobruk’taki meclisle anlaşıp kendini başbakan ilan ettirdi. Kendisi çatışma alanında birkaç saat kalabilmiş, şehirden ayrılarak Trablus’un doğusunda yer alan Sirte’ye intikal etmiş. Kaos sürüyor, takip etmeye devam edeceğiz.” dedi.
Ukrayna'nın AB adaylığı
Aktar, Ukrayna’nın Avrupa Birliği adaylığı meselesine ilişkin, Macron’un 9 Mayıs Avrupa Gününde Avrupa’nın dönem başkanı olması sebebiyle yaptığı konuşmayı ve Ukrayna’nın üyeliğinin on yıllar alacağını belirttiğini hatırlattı. Aktar, adaylık sürecinin güncel durumu hakkında, “Kiev’deki yetkililer, AB’nin gönderdiği iki bölümden ve 2300 sorudan oluşan belgeler üzerinde harıl harıl çalışıyorlar. Birinci bölüm iktisadi ve siyasi kriterleri kapsıyor. Genel anlamıyla Kopenhag Kriterleri denilebilir ve her biri sayfalarca süren cevaplar isteyen sorulardan ilk bölümde 400 tane soru mevcut. Ukrayna buna son derece hızlı bir şekilde hazırlandı çünkü Ukrayna AB’nin yapı ve işleyişine yabancı değil. Avrupa Birliği kurumları ile 2014 ve 2018’den bu yana sıkı ilişkiler içerisinde. İlişkiler adaylık çerçevesinde değil, ortaklık anlaşması çerçevesinde idi. 2014’te Rusya’ya yakın olan başkan, ortaklık anlaşmasını imzalamayınca halk sokağa dökülmüştü. Bilindiği adıyla ‘Euro Meydan Kalkışması’ o dönemden kaldı.” dedi. Aktar, Ukrayna’nın müzakere fasıllarını ilgilendiren, 32 fasıl ve 1900 sorudan oluşan ikinci bölümü geçtiğimiz günlerde teslim ettiği bilgisini verdi ve “Aday ülkeler aylarca üzerinde çalışarak tamamlarken Ukrayna 3.5 hafta içerisinde tamamladı. Bu durum Ukrayna’nın Avrupa'ya nasıl baktıklarını gösteriyor. NATO üyeliğinin olmayacağı en başından belliydi fakat Avrupa Birliği üyeliği öyle değildi. Moskova’nın, ‘hayır olamaz’ gibi bir tavrı yoktu. Avrupalılar çekingen davrandılar, nitekim Ukrayna üye olduğunda Avrupa’nın en büyük ülkesi olacak.” dedi. Hafta başında Zelenski’nin, Macron ile uzun bir telefon konuşması gerçekleştirdiğini söyleyen Aktar, “Macron muhtemelen Ukrayna’ya gidecek fakat parlamento seçimlerini bekleyecek olabilir. Nitekim Fransa’da sol birleşmiş vaziyette ve iç politika aciliyeti var.” diyerek ekledi, “Çalışma sırası Avrupa Komisyonu’nda. Mütalaaları hazırlıyorlar. Aday olabilir mi olamaz mı konusunda fikir bildirecekler.” Aktar ayrıca, AB’nin yeni dönemde ikinci bir formülü olarak çıkan “potansiyel aday” meselesinden bahsetti. “Şu an için iki ülke adına (Bosna Hersek ve Kosova) uygulanıyor. Tam anlamıyla aday olmaları için yeterli olmadıkları düşünülüyor, bu yüzden potansiyel aday olarak değerlendiriliyor. Ukrayna’ya böyle bir formül uygulayabilirler. Almanlar ve Fransızlar maalesef hiç net değiller, fakat karşılarında en az 15 ülkelik bir blok var.” dedi. 1 Temmuz tarihinde başlayacak olan yeni dönem başkanlığının Çek Cumhuriyeti’nde olmasına ilişkin Aktar, “Biliyoruz ki Çek Cumhuriyeti Ukrayna destekçisi. Onlar bu işin ucunu bırakmazlar. Müzakere süreci ne kadar sürer bilinmez ama adaylık eğer bu dönem olmazsa Çek Cumhuriyeti döneminde olacak gibi gözüküyor.” yorumunda bulundu.
Şili'de yeni anayasanın yazım süreci devam ediyor
Aktar son olarak Şili’ye ilişkin, “Epeydir devam eden 155 üyeli bir heyetten oluşan anayasa yazım süreci var. Heyet, çok renkli farklı siyasi ve etnik gruptan oluşan ve çok fazla kadının olduğu bir heyet. Şu ana kadar toplam 10 ay süren 103 toplantı yapıldı. Tam anlamıyla bitmiş değil. Bazı taraflar elenecek kısaltılması gereken bölümler var ve referanduma tam olarak hazır değil. Referandum 4 Eylül tarihinde yapılacak.” bilgisini verdi. Aktar, “Şili halkı 1973 darbesinden sonra dayatılan anayasadan belki kurtulacak. Bu metin sosyal hakları öne çıkaran ekolojik ve eşit bir anayasadır. Senatoyu lağvediyorlar ve tek meclisle devam edecekler. Anayasa, devletin iklim krizini hafifletmesini ve alınan uluslararası kararlara uyum sağlamasını zorunlu kılacak. Tazminat da dahil olmak üzere yerli halkların mülksüzleştirme meselesi ile ilgili olan Şili’nin yerli haklarını ilk kez anayasal olarak tanıyacak hükümler var.” dedi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu'ya teşekkür ederiz.)