Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, Gaziantep merkezli Sened Derneği'nde Engellilerin Dahiliyeti Koordinatörü olarak görev yapan İdil Seda Ak'ı bir kez daha konuk ediyor ve kendisiyle Nisan ayında Berlin'de bizzat katılma şansına sahip olduğu 3. Küresel Engellilik Zirvesi (GDS - Global Disability Summit) hakkında konuşuyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba, Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoşgeldiniz. Bugün 18 Haziran 2025 Çarşamba. Ben Alper Tolga Akkuş.
Bu hafta Sakat Muhabbet’i dinleyen konuklarımızın artık aşina olduğu bir isim var yayınımızda; İdil Seda Ak. Ben hemen kayıtlarıma baktım ve kendisini Sakat Muhabbet başladıktan hemen iki ay sonra, Ocak 2023'te iki hafta üst üste konuk almıştık; ‘Sakat Tarih (I)’ ve ‘Sakat Tarih (II)’ başlıklı programlarla. 15 Ocak 2025 tarihinde de ‘İhtimam Kültürü’ başlığı altında Gizem Kendik Önduygu ile birlikte konuk almıştık İdil Seda Ak Hocamı ama şimdi Haziran ayında da kendisini konuk alarak Ocak ayında konuk almayı da kırmış olduk.
İdil Seda Hocam da Sakat Muhabbet ilk daha filizlendiği zamanki Mekanda Adalet Derneği'nin Postane Binası'ndaki konferanslarda benim tanıdığım ve Sakat Muhabbet'e dair perspektifimi geliştiren bir isimdi ve bir daha konuğum oldu kendisi sağolsun. İdil Hocam, Sakat Muhabbet’e tekrar hoşgeldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?
İdil Seda Ak: Hoşbulduk, davet için çok teşekkür ediyorum Alper. İyiyim, çok sağol. Ülkenin hali malum, ne kadar iyi olabilirsek o kadar iyiyim ben de.
Komşu Program Altın Saatler’den Gürhan Ertür’e Bir İade-i selam
A.T.A.: Şimdi programa geçmeden hemen bir selamım var benim. Sakat Muhabbet'ten hemen önce Altın Saatler yayınlanıyor Apaçık Radyo'da ve geçen hafta o biterken Gürhan Ertür - benim de abim kendisi, öpüyorum ellerinden - bana pas atmış ve, ‘Şimdi Sakat Muhabbet başlayacak, engel tanınmayan bir program’ demişti Sakat Muhabbet için. Ona bir selam söyleyeyim çünkü benim program banttan yayınlanıyor, canlı değil, canlı canlı yapamadım bu iade-i selamı ama şöyle bir şey diyeceğim Gürhan abime, ben engel tanıyorum yalnız, engel tanımayan program değiliz, engel tanıyan programız ve hatta tüm engelleri tanıyoruz biz.
İdil Seda Hocam, benim bir ilk sorum var biliyorsunuz, dördüncü kez konuk oldunuz zaten; İdil Seda kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığınız bulunuyor ise bunu da bizimle paylaşır mısınız lütfen?
Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) ve Beyin Kanaması
İ.S.A.: Tabii ki. İdil Seda Ak; engelli hakları alanında hem gönüllü, hem de profesyonel çalışan biridir. Yaklaşık 20 küsur senedir engelli hakları üzerine çalışıyorum. Üniversitede ilk olarak gönüllü olarak başladım ve sonrasında profesyonel kariyerimi de bu noktaya taşıdım.
Benim kendi engellilik durumum da var ve bu da süreç içerisinde gelişti açıkçası. 2011 yılında romatoid artrit yani iltihaplı romatizma teşhisi aldım ve çok ağır seyrediyor ve bu da benim mobilitemi çok ciddi şekilde engelliyor. Bir de iki sene önce, 2023 yılında bir beyin kanaması geçirdim ve bu da tabii bazı şeyler bıraktı bende. Örneğin, şu anda yazı çok iyi yazamıyorum gibi. Böyle, engellik koşullarım bu.
A.T.A.: Bu artrit benim rahmetli annemin de rahatsızlığıydı, yakından biliyorum o yüzden o rahatsızlığı. Bir de beyin kanamasını ben de sizin paylaşımlarınızdan takip etmiştim, çok geçmiş olsun. Peki, bu beyin kanamasının hastalığınızla bir bağlantısı var mı yoksa bağımsız şeyler mi ikisi?
İ.S.A.: Valla hastalığımla şöyle bir alakasını kuruyorum ben yani doktorlar da kuruyor tabii ki; hastalığım, romatoid artrit için aldığım bazı ilaçlar bende yüksek tansiyon riski yaratıyor. Yüksek tansiyon nedeniyle gelişen iki tane anevrizmadan bahsediyor beyin kanamasında da beyin cerrahım ve bu nedenle beyin kanaması geçirdiğimi söylüyorlar. Ama şunu da dinleyicilere hatırlatmak isterim ki beyinde iki tane anevrizması gelişen birisinin yani doktorlar bana da bunu söyledi ki genetik olasılığı çok yüksekmiş. Mesela ‘Kardeşleriniz var mı?’ dediler bana ve bir kız kardeşim var. Bunun üzerine de ‘Kız kardeşinizin de mutlaka tetkik yaptırması, scanning yaptırması gerekli’ dediler. Böyle bir vaka atlatmış birileri var ise dinleyiciler arasında ve iki tane anevrizma geçmişi de var ise mutlaka aile üyelerinin de baktırmasını ben tavsiye ediyorum.
A.T.A.: Ya da birileri olmuştur akrabalardan, hemen gitsinler test yaptırsınlar anlamında da söylemişlerdir, önemli tabii bu dediğiniz.
İ.S.A.: Evet, tabii yani mesela ben kendi akrabalarım açısından da geriye gittiğimde hem teyzemde, hem de bir başka teyzemin kızında yine beyin kanaması geçmişi var. Dolayısıyla hakikaten genetik olma olasılığı çok yüksek. Ben de tedirgin olarak hemen kardeşimin de test yaptırmasını istedim.
Sened Derneği ve Çalışmaları
A.T.A.: Şimdi bu hafta biz sizi niye konu kaldık? Linkedin'de 28 Mayıs'ta sizin bir yazınız yayınlandı ve bu yazı Küresel Engellilik Zirvesi, Global Disability Summit hakkında bir yazıydı. Ben de hemen size yazdım, bunu konuşalım sizinle diye. Linkedin profilinizde şöyle diyor sizin için, ona baktım; Disability Inclusion Technical Coordinator ve Sened. Full time çalışıyormuşsunuz Antep'te. Sened nedir? Bu unvan nedir, onu da açalım isterseniz burada.
İ.S.A.: Tabi ki. Sened, Gaziantep merkezli temel olarak Suriyeli engelli mülteciler üzerine çalışan bir sivil örgüt. Depremden sonra Suriyeli engelli mülteci hedefini biraz daha genişletti ve bütün depremzedelere destek vermeye karar verdi. Depremden sonra biz aslında Gaziantep ve Adana'da faaliyet gösteren bir dernek iken deprem sonrasında altı ilde faaliyet gösteren bir derneğe dönüştük. Aynı zamanda yönetim kurulu üyelerimiz arasında Suriyeli yatırımcılar da var. Suriye'de de operasyonlarımız devam ediyor yani Suriye'de de engelli kişilere destek olmak için çalışıyoruz.
Biliyorsunuz , Suriye şu anda yeniden yapılanıyor ve bu süreçte de aktif görev almaya çalışıyoruz Suriye içerisinde. Türkiye'de de özellikle mültecilere ve depremzedelere yine hem destek, hem de halk savunuculuğu yaparak hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
Küresel Engellilik Zirvesi (Global Disability Summit) Tarihçesi
A.T.A.: Şimdi Global Disability Summit yani Küresel Engellilik Zirvesi dedik. Ben ilk defa duydum ama üçüncüsü yapılıyormuş zaten. Tarihçesini alalım önce sizden ve ardından da müzik arasına gireceğiz zaten. Sonra da bu seneki zirveye detaylı gireriz hocam.
İ.S.A.: Tamamdır. Aslında Küresel Engellilik Zirvesi, ilk olarak 2018 yılında Birleşik Krallık'ta yani Londra'da yapıldı. Daha küçük ölçekli bir toplantıydı ve Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Bakanlığı ve Uluslararası Engellilik Birliği (IDA - International Disability Alliance) tarafından düzenlenmişti. Sonra 2022'de pandemi nedeniyle online gerçekleştirmek durumunda kaldık ve o zaman da Norveç hükümeti ile Ghana hükümeti bu işi üstlendi. 2025 Nisan'ında da Almanya’da Berlin'de yapıldı. Toplantıya inanılmaz bir katılım vardı ve ben de katılma fırsatı buldum. Şimdi mi gireyim detaylara, daha sonra mı?
A.T.A.: İlk ikisinde siz var mıydınız hocam?
İ.S.A.: İlk ikisinde yoktum. 2022'de pandemi nedeniyle yapılana katılacaktım ancak o zamanki sağlık koşulları nedeniyle katılamadım ama bu üçüncüye gitme fırsatı bulabildim.
A.T.A.:İlki İngiltere – Kenya, ikincisi Norveç – Ghana'ymış ve şimdiki de Almanya -Ürdün organizasyonuymuş. Bu iki ülkenin oragizasyonda olmasının mantığı nedir?
İ.S.A.: Çok gelişmiş ülkeler ile daha az gelişmiş ülkelerin güçlerini birleştirerek uluslararası kalkınma programları üstüne düşünmeye teşvik ediyor aslında bu toplantı. Bu toplantıda da Ürdün vardı. Amman-Berlin toplantısı olarak da geçiyor adı. Burada da Orta Doğu'daki engellilik profili ile Batı kaynaklarıyla olan engellilik profilini birleştirmeyi hedeflediler toplantıda.
A.T.A.: Yani küresel kuzey kendi kendine konuşmasın diye, onu kırmak için aslında mantıklı bir şey yapmışlar.
İ.S.A.: Evet.
A.T.A.: Ortalara bir yere geldik, müzik seçme zamanı geldi sizin için.
İ.S.A.: Valla ben bu aralar en çok Ed Sheeran'dan “Azizem” dinliyorum, onu çalmanızı rica edeceğim. “Azizem” bu arada Farsça ‘Canım’ demek. Canım dinleyicilerimize gitsin bu şarkı.
A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Bu hafta konuğum, dördüncü kez konuğum olan Sayın İdil Seda Ak. Kendisiyle Küresel Engellilik Zirvesi, Global Disability Summıt’i konuşuyorduk. Tarihçeyi geçtik ve bu sene siz de oradaydınız. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun hocam, ne gördünüz? Bize anlatacak ne kaldı şimdi sizden? Buyurun.
Küresel Engellilik Zirvesi, Global Disability Summıt 2025: Amman-Berlin Toplantısı
İ.S.A.: Çok teşekkürler. Bir kere 160 ülkeden 4 bin 700’e yakın katılımcı vardı ve her türlü engel grubunda insanı bir arada görebildiğiniz bir toplantıydı. İnanılmaz erişilebilirlik düzenlemeleri yapılmıştı. Bu nedenle benim de vizyonumu çok geliştiren, farklı engellilik alanlarını görmeme sebep olan bir toplantı oldu. Yani sadece orada bulunmak bile, etrafı gözlemlemek bile bayağı insanın ufkunu genişleten bir deneyimdi diyebilirim.
Üç gün sürdü bu toplantı. İlk günü sivil toplum formu olarak dizayn edilmişti ve sadece sivil toplum kuruluşlarından gelen katılımcılar bir aradaydı. Dört temel konu tartışıldı aslında. İkinci günün ortalarında, gün ortası gibi saatlerde Almanya Şansölyesi ile Ürdün Kralı geldi toplantıya ve onlar açılış konuşmaları yaparak toplantıyı resmi olarak başlatmış oldular.
İki gün boyunca 60’dan fazla oturum yapıldı. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin çok çeşitli perspektifleri tartışıldı ve temel olarak aslında bu toplantıda ülkelerde var olan kalkınma programlarının yani devletin, Birleşmiş Milletler'in ve özel iştiraklerin desteklediği kalkınma programları gibi programların hepsinde engelli kapsayıcılığı nasıl yer alabilir tartışıldı.
Burada tabii konular çok çeşitlendi yani iklim krizinden tutun da yapay zeka konularına kadar geniş bir yelpazede her türlü kalkınmayı odaklayan programda engelli kişileri nasıl dahil ederiz diye konuşmalar yapıldı.
Panel şeklinde düzenlendi bütün oturumlar ve bu panellerde dört ya da beş tane konuşmacı vardı. Bu konuşmacılar kendi konuşmalarını aktardıktan sonra soru-cevap oturumları başlıyordu ve bu şekilde oturum sonlanıyordu. Bu toplantılarda sivil toplumdan olan katılımcıların panelleri söz konusuydu. Bir de devlet yetkililerinin yani çeşitli ülkelerin çeşitli bakanlıklarından gelen bakanlar ya da bakanlık bürokratları vardı. Bizden de hatta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da konuşmacı olarak yer aldı. Toplantının başlangıcından itibaren toplantıya katılan ya da katılamayan bir sürü örgüt, bir sürü kurum taahhütler verdi. 2028'e kadar yani bir sonraki engellik zirvesine kadar bir taahhüt verdi. Bu taahhütler de hemen hemen herkesin kendi çalışma alanında üç senede yapacağı demek üstüneydi.
Bu taahhütler şu anda Global Disability Submit'in internet sitesinden görülebiliyor ve yaklaşık 800'ü aşkın taahhüt var. Bu zirvenin sonucunda da Amman - Berlin Bildirgesi çıktı. Bu bildirgeye 74 tane ülke ve 25 tane de kuruluşun Birleşmiş Milletler nezdinde yaklaşık 99 tane onayı var şu anda.
A.T.A.: Birleşmiş Miletler’in alt kurulları, alt kuruluşları gibi şeyler aslında. O 74 ülkeden birisi de Türkiye değil mi?
Amman - Berlin Bildirgesi
İ.S.A.: Evet, bir tanesi de Türkiye. Bu bildirge diyor ki dünyadaki engelli nüfusu %15. Şu anda en son istatistiklere göre, Dünya Sağlık Örgütü'nün en son istatistiklerine göre %15 oranında bir engelli oranından bahsediliyor.
%15 için %15 diyor Amman - Berlin bildirgesi. Bu ne demek? Bütün ülkede uygulanacak kalkınma programlarının en az %15'i engelli kapsayıcı içeriğe sahip olmalı diyor. Bu hedef, aslında bazı katılımcılar tarafından çok düşük bulundu yani kalkınma programlarının %15'i çok düşük bulundu. Bazıları şöyle eleştirdi; bazı ülkelerde %15 karşılanıyor, o zaman o ülke için hiç bir yeni hedef belirlenmemiş oluyor. Katılımcıların çok büyük oranı da hala bu seviyelere dahi ulaşamayan ülkelerden geliyordu. Dolayısıyla diyorlar ki ‘%15 için %15 hedefi bir başlangıçtır ve önemli bir başlangıçtır. Biz bunu hedefleyelim 2028'e kadar, bunu başaralım, bu bile önemli bir adımdır’ diyor.
A.T.A.: 2025 yılı zirvesinin teması - sizin yazınızdan aldım ben de - ‘Engellilik katılımını güçlendirmek, taahhütleri değerlendirmek ve sürdürebilir değişimi teşvik etmek’ olmuş. Her zirvenin bir teması da oluyor anladığım kadarıyla, bu senenin teması da böyle olmuş.
İ.S.A.: Evet, engellilik katılımını güçlendirmek %15 hedefiyle çok uyuşan bir hedef ve 800'ün üstünde taahhüt aldı şu anda. Bu taahhütleri değerlendirerek sürdürülebilir bir değişime teşvik etmeyi hedefliyor zirve ve bunu da hem bu taahhütler aracılığıyla, hem de Amman - Berlin Bildirgesi aracılığıyla yapmayı hedefliyor.
Kişisel Asistanların, ‘Engellileri Kurumlara Kapatmayın’ Eylemi
A.T.A.: Bir de o zirve sırasında kişisel asistanların da eylemleri olmuş galiba Almanya'daki durumla alakalı - bu da ilginç. Türkiye'de olmayan bir şey kişisel asistanlık ama Almanya'da başlamış ve eylem de yapıyorlar. Bu benim biraz dikkatimi çekti, bu konuda bilgi verin isterseniz siz gene.
İ.S.A.: Evet, tabii. Ben sistemi bir kısaca özetleyeyim: Bizdeki durum şu; devlet evde bakım veren kişiye bir aylık veriyor ve bu aylık üstünden engelli kişinin bakımını yaptırmaya çalışıyor ama bazı ülkelerde bu bu şekilde işlemiyor. Engelli kişinin bizatihi kendisine parayı veriyor ya da bağımsız kişisel asistanlar var, o kişisel asistanlara ödeme yapıyor ve diyor ki ‘Sen engelli kişilere bakacaksın’. Bu şunun için çok önemli; biz de bağımsız kişisel asistanları savunuyoruz çünkü aile içindeki bakım durumunda ailedeki kadının üstüne bir kere çok yük yüklüyor yani genellikle bakım veren kişi ailedeki kadın figürü oluyor, anne oluyor, kız kardeş oluyor, yenge oluyor, abla oluyor. Bunu elimine etmek için evde bakım parasının aile üyelerine doğrudan verilmesini çok istemiyoruz.
İkincisi de şiddet unsuru çok oluşabiliyor yani aile içinde şiddete uğruyorsa engelli birey, bunun önüne geçemiyoruz. Bakım parası da bir nevi ekonomik şiddet, psikolojik şiddet etkenleri doğuran bir durum. Bunu çok doğru bulmuyoruz. Bu nedenle biz de diyoruz ki, ‘parayı engelli kişiye verin, engelli kişi kimi istiyorsa bakımı için o kişiyi tutsun’.
Şimdi böyle bir sistem Almanya'da mevcut ama şöyle bir durum da söz konusuydu; Alman Şansölyesi Olaf Scholz, geldiği gün özellikle dışarıda protestolar çok yüksek sesle yapılıyordu çünkü seslerini ona duyurmaya çalışıyorlardı. Almanya'da Scholz hükümeti, kişisel asistanlara verdiği parayı ya da kişisel asistan için engelli kişiye verdiği parayı düşürmüş ve yerine kapalı kurumlarda yani bakım merkezlerinde, rehabilitasyon merkezlerinde olan çalışan personeli parasını yükseltmiş. Bu da engelli kişiyi mecburen bakım merkezinde bu bakımı almasına yönelik bir teşvik aslına bakarsanız. İnsanlar da buna itiraz ediyorlardı ve diyorlardı ki, ‘Biz kesinlikle kendi koşullarımızda, kendi evimizde bağımsız bir yaşam sürmek istiyoruz. Sadece destek duyduğumuz konularda bağımsız kişisel asistandan destek almak istiyoruz. Bakım evinde yaşamak istemiyoruz’. Bunu protesto ediyorlardı. Bu da benim için çok ilgi çekici bir durumdu gerçekten de.
A.T.A.: Aslında kapalı kurumlar bir hapishane ortamı. Orada bir de kadın bakıyor genelde ama şöyle bir şey, sakat kişi için de kendi yakını için de yani kardeşidir, annesidir, teyzesidir kendi bağımsızlığına haber getiren bir şey.
Şu da önemli; mesela bakım veren kişiye Türkiye'de şöyle algı var, ‘Allah razı olsun bakıyorlar’. Hayır! Bunun bir maddi bedeli var, ona göre bakıyorlar. Kişi, sakat kişi değiştiredebilir, rahatsız olur o kişiden ya da daha iyi birini bulur. Türkiye’de çünkü asistan kişi sanki sevap işliyormuş gibi bir algı var. Sevap işlemiyor, işini yapıyor. Bunu çözmek gerekiyor aslında orada, bu çok önemli bir şey.
İ.S.A.: Kesinlikle katılıyorum.
Küresel Engellilik Dahiliyet Raporu - Global Disability Inclusion Report
A.T.A.: Bir de bu zirvede gene Global Disability Inclusion Report açıklanmış yani Küresel Engellilik Dahiliyet Raporu. Ona dair neler var söyleyebileceğiniz?
İ.S.A.: Bu rapor da oldukça kapsamlı bir şekilde fonlanarak yazılmış bir rapor. Uluslararası Engellilik Birliği, Uluslararası Engellilik ve Kalkınma Konsorsiyumu’nun oluşturduğu üyeler tarafından yazılıyor. Alman Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ), Londra Borsası ve Birleşik Krallık Kalkınma Ofisi'nin eş finansmanıyla yazılıyor bu rapor.
Şimdi bu raporun özeti de şu; diyor ki, ‘Engellilik yasası birçok ülkede kabul edilmiş olmasına rağmen Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'yle uyumlu halde değil yani engelli yasası var birçok ülkede ancak Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin vizyonuyla birçok yerde bağdaşmayan öyeler içeriyor. Bunların uyumlu hale getirilmesi gerekiyor’.
Yasalar da bazı haklara detaylı bir şekilde odaklanırken yani mesela erişilebilirlik hakkı, sağlık hakkı, istihdam hakkı gibi haklar genellikle vurgulanırken bazı haklar, örneğin Engelli Hakları Sözleşmesi'nde hukuki ehliyet, yasa önünde eşit tanınma gibi haklar da var ancak bu haklara neredeyse hiç değinilmiyor diyor. Dolayısıyla bu yasaların da yeniden Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi gözünden yeniden değerlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması gerekiyor diyor. Bunu anlatan ülke bazında veriler veren bir rapor bu rapor aynı zamanda.
Küresel Engellilik Zirvesi’ne Katılım Koşulları
A.T.A.: Bir de Ürdün Kralı Abdullah'ın açıklaması var Gazze hakkında; ‘Yüz ölçüme düşen ampute kişisel bakımından dünyanın en yoğun ampute sakat kişisi Gazze’deymiş’. Ona da ayrı bir şey söylemiş, bu da dikkatimi çekti.
Peki nasıl gidiliyor buraya? Sizi çağırdılar mı yoksa siz mi başvurdunuz? Ben gidebilir miyim mesela 2028’deki zirveye başvuru yapacak olsam?
İ.S.A.: Ben başvurdum ve tabii gidebilirsiniz. Bir kere bu konferans için bir başvuru formu var, o başvuru formunu doldurdum. Sonrasında ise kişiler galiba güvenlik soruşturmasından geçiyor - Almanya en azından o şekilde yaptı, güvenlik soruşturmasını geçen kişileri kabul etti. Daha sonra bir de ben aynı zamanda Uluslararası Engellilik Birliği'nin, International Disability Alliance'ın hem benim için, hem de refakatçim için bütün masrafları karşılayan bir burs programı vardı ve o burs programına da başvurdum, ‘Sened’i temsil edeceğimi’ ve ‘Sened de engelli mülteciler üzerine çalışıyoruz, engelli mülteciler konusunda katkı koymayı hedeflediğimi’ belirttim. O da galiba dikkatlerini çekti ve burs alabildim. Böylece hem benim, hem de refakatçimin masrafları karşılanarak gidebildim.
Sakatlık Meselesini Ana Akımlaştırabilmek ve Sakat Muhabbet’in Bu Kapsamdaki Yeri
A.T.A.: Hocam yani ben hiç bilmiyordum böyle bir zirve olduğunu, böyle şeyler olduğunda bize de hatırlatın. En azından başvuralım, çevremize söyleyelim, daha çok kişi olarak da gidelim çünkü Türkiye içinde kapalı kalmış durumdayız, bunu açmak lazım. Ben de ‘Apaçık Radyo’da radyocuyum, programım var’ desem belki o da ilgi çekebilir.
Sizinle ilk tanıştığımızda demiştiniz bana, ‘Ana akımlaştırmak gerekiyor bu meseleleri’. Bunu da soracaktım size, aklıma gelmişken de sorayım. Tanıştığımız gün bunu demiştiniz ve aradan üç sene geçti, bu bölüm Sakat Muhabbet’in 92. bölümü. Ana akımlaştırabildim mi bilmiyorum ben kişisel olarak ama belki siz dışarıdan bakan biri olarak tahlil edebilirsiniz Sakat Muhabbet’i - son sorum da bu olsun size.
İ.S.A.: Bence kesinlikle ana akımlaştırmaya çok büyük bir katkı sağladın çünkü ana akım bir radyo kanalında bu konuları tartışabiliyor olmak ve her hafta bu konuya en az yarım saat, kırk dakika ayrılıyor olması çok büyük bir gelişme. Aynı zamanda konuyu podcast olarak da yayınlıyorsun, onları da görüyorum, bu da sonradan takip açısından çok büyük bir miras bırakıyorsun.
A.T.A.: Çok çok sağolun İdil Hocam. Son bir sözünüz var ise onu da alalım ve bitirelim isterseniz.
Zirve Sırasında Çevre Kirliliğine Verilen Azami Özen
İ.S.A.: Ben şunu da eklemek isterim; bu zirve esnasında 4 bin 700 tane katılımcı vardı ve yani hiçbir şekilde demeyeceğim ama minimum düzeyde çevreye atık bırakıldı, bu da benim çok dikkatimi çekti. Bütün içecekler şişelerde, kağıt bardaklarda sunuldu, yemekler bambu tabaklarda servis edildi katılımcılara.
A.T.A.: Sıcak içecekler kağıt, soğuklar ise cam şişede sunulmuş - yazınızda detayı var ki yazınızı da siteye koyacağız zaten. Çok detaylı bir yazı ve ben de buradan önermiş olayım dinleyenlere. Evet buyurun hocam, pardon sözünüzü kestim.
İ.S.A.: Son olarak da çatal bıçaklar balmumundan yapılmıştı. Dolayısıyla böyle bir organizasyon düzenlerken bile çevreye dikkat edilmiş - bu benim için çok dikkat çekiciydi.
Genellikle bir hak alanını savunurken bir diğer hak alanını ihlal etmek ya da katletmek gibi durumlar söz konusu olabiliyor ama burada hem çevre korunmuştu, hem de engelli hakları çok güzel savunuldu. Dolayısıyla buna da bir küçük hatırlatma olarak eklemiş olayım.
Çok Yakında Sakat Muhabbet’te: Sakat Tarih (III) - Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi
A.T.A.: Çok sağolun, 'Sakat Tarih (II)’nin sonunda Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin oraya gelmiş kalmış ve ‘Yakın zamanda onu da bir konuşalım sizinle’ demiştim çünkü zaten bu zirvede de o sözleşmenin 20 yılda ne duruma geldiği de konuşulmuş. O eksik kalmıştı Sakat Tarih bölümünde, onu da yakın zamanda yaparız hocam.
‘Dünyanın bütün sakatları eğleşin’ diyorum ve haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.
İ.S.A.: Hoşçakalın.