Makale - Yorum - Analiz
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, anayasa değişikliği teklifinin Meclis'ten geçmesi sonrası referandum sürecinde aktif bir şekilde "Hayır" sonucu çıkması için çalışacaklarını ifade ederken "Hayır, diyerek Erdoğan'ı demokratik bir biçimde durdurabilmek mümkündür ve zorunludur" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Metin Günday, Meclis’te kabul edilen ve referanduma götürülmesi planlanan anayasa değişikliği teklifi için “1982 anayasası faşist bir anayasaydı ama bu ondan daha beter. Osmanlı döneminden, 2. Mahmut’tan geriye giden bir değişikliktir. Bunun adı adişah anayasadır” dedi.
Amerika’yı Yeniden Beklemeye Almak. (Make America Wait Again). Donald Trump’ın enerji politikası işte buna varıyor. Bütün saatleri durdurun, teknoloji devrimini askıya alın, fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçiş sürecini elden geldiğince erteletin.
Güler misin, ağlar mısın; anayasanın canına okunur ve devlet organları etiyle kemiğiyle bir ‘makama’ teslim edilirken, TBMM’nin cevval vekilleri ilk üç maddeye canhıraş biçimde sahip çıkma gösterisi sundular. Kutlarım!
Sorunları iki türlü çözme yolu var. Ya demokrasi, ya baskıcılık. Baskıcılıkla da sorunlar geçici bir müddet çözülebilir. Demir yumruk politikası uygularsınız ve ortada sorun kalmaz(!). Uygulanan OHAL ve demokrasiden uzaklaşma gayreti sorunları bir süreliğine çözülmüş gibi hissettirecektir ancak kaosu bitirmek yerine daha çok artıracaktır. Zira var olan siyasi, ekonomik kaosun nedeni dış güçler vb. değil demokrasiden uzaklaşmadır. Peki toplum kaosun gerçek nedenini biliyor mu?
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, Meclis'te oylanan anayasa değişiklik teklifine ilişkin olarak, "Teklif edilen anayasanın geçmesi halinde demokratik sistem tamamen ölür" görüşünü dile getirdi.
Anayasaya uymadan anayasa değiştirilemez. Yani anayasanın nasıl değiştirilebileceğine ilişkin kurallar yine anayasada belirtilmiştir. İki temel kural var. İlk kural malum, milletvekili sayısının beşte üçünün yani 330 milletvekilinin oyu gerekiyor. İkinci kural da öyle, oylama ancak gizli olursa anayasa değişikliği yapılabiliyor. Yani nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de anayasa değiştirilemez.
TBMM’nin yerini OHAL KHK’lerinin aldığı; Meclis’e kurucu iktidar misyonunun yüklenmeye çalışıldığı; halka ise, seyirci konumunun çok görüldüğü bir ortam ile ‘anayasa tartışmaları’nın bayağılaşması arasında paralellik kurulabilir.
Kaynak: Birgün, 12 Ocak 2017
Aslî kurucu iktidar, hukuk-dışı bir iktidardır. Diğer bir ifadeyle, bu iktidar, “hukuk boşluğu (vide juridique, legal vacuum)” ortamında belirir. [s.47] Bir hukuk boşluğu ise ya baştan itibaren vardır; ya da sonradan yaratılmıştır.
İktidardaki gücün fiilen kurduğu “kendi sistemi”nin ve bunu kalıcı ve yasal hale getirmek için attığı adımların toplumun bir kesiminde elle tutulur biçimde karşılığı var. Bu karşılığın zeminini milliyetçi vurgusu baskın bir dindarlık ve onun tahayyül dünyası oluşturuyor.
10 Aralık 2016 tarihli anayasa değişikliği teklifi hakkında bir eleştiri:
OHAL’in, toplanacağı önceden ilan edilmemiş, gerçekten toplandığı ise son derece şüpheli bir Milli Güvenlik Kurulu tavsiye kararı dayanak gösterilerek ve belli ki Bakanlar Kurulu toplantısının gündeminde de bu konu yok iken üçüncü kez uzatıldığının ilan edilmesi, Meclis’e sunulan anayasa değişikliğinde vaat edilen Yeni Türkiye’nin yönetim tarzını özetliyor.
İnsan haklarına saygılı laik bir hukuk devleti ve bunun işlemesi için çoğulcu bir parlamenter demokrasi. Umalım ki Meclis’te hâlâ bunu görebilen gerçek vatanseverler vardır. Çağrımız onlara.
Kaynak: Cumhuriyet (6 Ocak 2017)
Tarihî bir karar alın, kişilerden değil tarihin ve yurttaşların yargısından korkun. Anayasa taslağını Meclis’ten çekin, tartışılmasını erteleyin. Ağzınızda kof bir hamasetten, aldatmacadan ibaret olan “milletçe birlik ve beraberliğimizi” gerçeğe dönüştürebilmek için önce içerde ve dışarda savaşa, çatışmaya, kan dökülmesine, nefret söylemine son verin. Ancak o zaman anayasamızı toplumsal uzlaşmaya dönüştürebiliriz.
Geçmiş yılın hangi acısını, teröre kurban toprak olmuş yakınlarımızın hangi yokluğunu ve hangi gazetecinin özgürlükten yoksun kalmışlığını, tekrar tekrar tutuklanmalarını yaşamamış ve tanık olmamış gibi ve ne gerekçeyle anayasa için oy kullanmak gerekiyor ki; herkese sağlıklı ve mutlu bir gelecek dilemeliyim? Hiç niyetim yok, başta ben olmak üzere herkesin yaşananlardan rahatsız olmasını diliyorum.
Yale Üniversitesi'nden Profesör Timothy Synder'in faşizm ile mücadele hakkında uyarı ve öğütleri.
Trump’tan iklim değişikliğine, bu çokbaşlı kriz, çöküşümüzü haber veriyor. Eğer siyasi alternatiflere kapılar kapatılırsa, öbür kıyıya sağ salim çıkma umudumuz da yok.
İnsanlığın geleceği aritmetiğe bağlı. Perşembe günü yayınlanan yeni bir çalışmadaki rakamlarsa şimdiye kadar karşılaştıklarımızdan da hayırsız bir alamet.