Basından derlediğimiz çeşitli yazılar.
OHAL'in 3. kez uzatıldığı ve TBMM'nin Anayasa değişikliğini tartışmaya başladığı günlerde ülkemiz için hayati önemde olan bu konuda basından derlediğimiz yazılar.
Basından derlediğimiz çeşitli yazılar.
OHAL'in 3. kez uzatıldığı ve TBMM'nin Anayasa değişikliğini tartışmaya başladığı günlerde ülkemiz için hayati önemde olan bu konuda basından derlediğimiz yazılar.
Anayasaya uymadan anayasa değiştirilemez. Yani anayasanın nasıl değiştirilebileceğine ilişkin kurallar yine anayasada belirtilmiştir. İki temel kural var. İlk kural malum, milletvekili sayısının beşte üçünün yani 330 milletvekilinin oyu gerekiyor. İkinci kural da öyle, oylama ancak gizli olursa anayasa değişikliği yapılabiliyor. Yani nasıl 330 yerine 300 milletvekiliyle anayasa değiştirilemezse, gizli oy kuralı delinerek de anayasa değiştirilemez.
TBMM’nin yerini OHAL KHK’lerinin aldığı; Meclis’e kurucu iktidar misyonunun yüklenmeye çalışıldığı; halka ise, seyirci konumunun çok görüldüğü bir ortam ile ‘anayasa tartışmaları’nın bayağılaşması arasında paralellik kurulabilir.
Aslî kurucu iktidar, hukuk-dışı bir iktidardır. Diğer bir ifadeyle, bu iktidar, “hukuk boşluğu (vide juridique, legal vacuum)” ortamında belirir. [s.47] Bir hukuk boşluğu ise ya baştan itibaren vardır; ya da sonradan yaratılmıştır.
İktidardaki gücün fiilen kurduğu “kendi sistemi”nin ve bunu kalıcı ve yasal hale getirmek için attığı adımların toplumun bir kesiminde elle tutulur biçimde karşılığı var. Bu karşılığın zeminini milliyetçi vurgusu baskın bir dindarlık ve onun tahayyül dünyası oluşturuyor.
OHAL’in, toplanacağı önceden ilan edilmemiş, gerçekten toplandığı ise son derece şüpheli bir Milli Güvenlik Kurulu tavsiye kararı dayanak gösterilerek ve belli ki Bakanlar Kurulu toplantısının gündeminde de bu konu yok iken üçüncü kez uzatıldığının ilan edilmesi, Meclis’e sunulan anayasa değişikliğinde vaat edilen Yeni Türkiye’nin yönetim tarzını özetliyor.
İnsan haklarına saygılı laik bir hukuk devleti ve bunun işlemesi için çoğulcu bir parlamenter demokrasi. Umalım ki Meclis’te hâlâ bunu görebilen gerçek vatanseverler vardır. Çağrımız onlara.
Tarihî bir karar alın, kişilerden değil tarihin ve yurttaşların yargısından korkun. Anayasa taslağını Meclis’ten çekin, tartışılmasını erteleyin. Ağzınızda kof bir hamasetten, aldatmacadan ibaret olan “milletçe birlik ve beraberliğimizi” gerçeğe dönüştürebilmek için önce içerde ve dışarda savaşa, çatışmaya, kan dökülmesine, nefret söylemine son verin. Ancak o zaman anayasamızı toplumsal uzlaşmaya dönüştürebiliriz.