Bu hafta Açık Bilinç’te Prof. Hakan Gürvit'le hafıza ve benlik ilişkisinden ve nöropsikolojide çok tartışmalı bedbaht bir vak'a olan hasta H.M.'nin hikâyesinden söz ettik.
Ağustos ayında, 2017 Dünya Alzheimer Kongresi’nin ardından Hakan Gürvit'le demansta bellek bozukluklarını ve benlik üzerine etkilerini ele almıştık: Alzheimer Araştırmalarında Son Bulgular
O programı kapatırken sorduğumuz soruyla bu sabahki programa başlayacağız: Bellek erozyona uğrarken benlik ve kişilik nasıl değişir?
"Still Alice" filminde Julianne Moore’un canlandırdığı Alzheimer hastası akademisyen "bir zamanlar olduğum kişiye tutunmaya çalışıyorum" der: Alice still - Alzheimer's Speech
Bellekte ciddi bozukluklar baş gösterdiğinde kişinin elinden kayıp giden nedir? Tutunulmaya çalışılan, geride kalan benlik üzerine ne söyleyebiliriz?
Psikoloji ve nöropsikiyatride bellek konusu, içinde pek çok karmaşık ayrım barındıran, dikkatle incelenmeyi gerektiren, zor ve karmaşık bir literatür.
Bellek, bilgiyi kodlama, saklama (hafızada depolama), ve gerektiğinde erişme (hatırlama) işlevlerine sahip en önemli zihinsel kapasitelerimizden birisi. Bu çok boyutlu bir kapasiteyi anlamak için, bellek türlerini zaman, içerik,veya bilinç (farkındalık) gibi farklı eksenlerde ele alarak incelemek mümkün.
Zaman ekseninde, kısa ve uzun dönemli bellek; içerik ekseninde, anlam (semantik), olay (epizodik), veya hareket/davranış (prosedürel) içerikli bellek ayrımı yapabiliriz. Bunlara ilaveten, literatürde farkındalık içeren bilinçli (açık) ve farkındalık içermeyen bilinçdışı (örtük) bellek ayrımları da mevcut.
Programın merkezindeki benlik sorusu için en önemli bellek türlerinden biriyse, kendi bireysel hikayemizin temeli olan oto-biyografik bellek.
Şimdi yeniden konumuza ve nöropsikoloji tarihinin en üzücü vak'alarından birisi olan H.M.'nin hikayesine geri dönelim.
Yaşarken yalnızca isminin baş harfleriyle H.M. olarak bilinen Henry Molaison'ın hayatı 1953’de 27 yaşındayken geçirdiği beyin ameliyatıyla ters yüz olur. Epilepsisini önlemek için yapılan ameliyatla H.M.'nin ‘bellek kapısı’ diyebileceğimiz “hippocampus” beyin bölgesi, iki taraflı olarak alınır.
İlk kez bir insan beyninden bu kapsamda doku çıkartan cerrah William Scoville'nin öngöremediği, H.M.’nin o günden sonra 'şimdiki an'da tutsak kalacağıdır.
H.M.’nin 'şimdiki an'a dair ‘çalışma belleği’ ve zekâ seviyesi büyük ölçüde aynı kalır. Epilepsisi de iyileşir. Ama H.M. artık zamansal bilinci açısından1953'deki ameliyat olduğu ana hapistir. H.M.’nin ameliyattan sonra yeni hiç bir semantik bilgiyi uzun dönem hafızasına aktaramadığını yine Scoville 1957 makalesiyle dünyaya açıklar.
H.M., her sabah kendisini 1953'te uyanan 27 yaşında genç bir adam sanarak gözlerini açar. Durumu kendisine anlatıldığında, gerçeği öğrenir ve anlar. Ve yeniden unutur.
H.M.'in prosedürel/örtük belleği yerindedir. El mahareti gereken işlerde ilerleme kaydeder ama niye iyiye gittiğini kendisi asla anlamaz. Ancak, son zamanlarında, yüzlerce kez görüştüğü nörobilimci Susan Corkin’e, her seferinde yeniden tanıştırıldıklarından sonra, “sizi galiba bir yerden gözüm ısırıyor” diyebilecektir.
Nöropsikoloji tarihinin en bilinen ve üzerinde çalışılan hastalarından olan H.M. hayatını 2008'de ölene dek bir bakım evinde sürdürmüştür.
H.M.'nin hüzünlü hikayesinde, beyin cerrahisi uygulamalarının etik ilkelerinden, bu tür hastaların bakımına kadar pek çok tartışmalı alan var.
Araştırmalarına doktorası sırasında başlayan ve sonradan H.M.'in bakımını üstlenen MIT öğretim üyesi Prof. Susan Corkin, kendi hikayesini Sürekli Şimdiki Zaman (permanent Present Tense) kitabında anlatır. Çok tartışma yaratan ve Corkin'i H.M.konusunda suçlayan farklı bir hikaye ise, "Hasta H.M." kitabıyla, ameliyatı yapan cerrah Scoville'in torunu Luke Dittrich'ten gelir.
H.M. gibi 'şimdiki an'da tutsak olmanın en dayanılmaz tarafı, kötü bir haberi bir hayat boyu yeniden duymak, unutup her gün yeniden öğrenmek zorunda kalmak olmalı.
Ne var ki, ameliyat sırasında H.M.'in “hippocampus” bölgelerinin yanısıra, korku gibi duyguları düzenleyen “amygdala” bölgesinden de önemli ölçüde doku çıkartılmıştır. Corkin'e göre, “amygdala”sındaki zedelenme, H.M. için bir tür 'iyi talih'tir. Duygusal hayatı düzleşen H.M. kötü haberlerden çok sarsılmaz. Ama H.M.'nin üzüntüleri gibi sevinçleri de artık hep yarım yamalaktır.
Her halukârda, hayatı 27 yaşından itibaren yarım bırakılmış bir insandan söz ediyoruz. Çok bahtsız ve nöroşirürji için özürü olmayan bir vak'a olduğu açık.
H.M.’nin bellek bozukluğu, Alzheimer hastalığıyla ilerleme gösteren bellek bozukluklarıyla aynı değil. Farklı bellek bozukluklarının bellek üzerindeki etkisini ve aradaki önemli farkları Hakan Gürvit programda anlatacak.
İlgilenenler için bir duyuruyla bitirelim: Türk Nöropsikiyatri Derneği’nin düzenlediği ve ‘bellek ve benlik’ konusunun da tartışılacağı "10. Nöropsikiyatri Günleri" 26-28 Ekim'de Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleşecek.
Daha fazla bilgi için: http://www.turknoropsikiyatri.org/104-10-noropsikiyatri-gunleri.html
Gelecek hafta, genç bilimcilerimizden Harvard Üniversitesi’nde araştırmacı Dr. Betül Kacar ile astrobiyoloji bilimini ve evrende hayatın başlangıcını konuşacağız.