New York'ta geçen yıl 4,5 milyar dolarlık yüzey dezenfektanı harcaması yapıldı

-
Aa
+
a
a
a

Korona Günleri'nde Prof. Selim Badur, aşılamalarla ilgili son ayrıntılara değinirken güncel bilgileri de aktardı.

Selim Badur'la Korona Günleri: 8 Mart 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 8 Mart 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(8 Mart 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar!

Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın Özdeş, günaydın Feryal.

Özdeş Özbay: Günaydın. 

SB: Feryal’i de ayrıca 8 Mart nedeniyle kutlayalım ve iyi haftalar dileyip, bazı haberleri aktararak programa başlayalım. Öncelikle son programımızdan bugüne dek ortalama yeni Covid olguları listesine 412 bin 024 her gün bu kadar olgu eklendi. 350 binlerden

ÖM: Bir yükselme var yani?

SB: Evet, kısmen de olsa bir yükselme var bir de hafta sonları bazı ülkelerde PCR testlerinin hafta arasındaki kadar yüksek oranda yapılmadığını da düşünürsek eğer, yine bir artış var. Ülkelere baktığımız zaman gelin Brezilya’dan başlayalım, Brezilya’da P1 varyantının tehdidi söz konusu. Bu varyantlara ait belki özel bir dosya yapmakta yarar olacak, eğer bugün yetişmezse perşembe günü varyantlardan konuşalım ama Brezilya’da 2 Mart günü 1726, 3 Mart 1910, 4 Mart’ta 1781 kişi yaşamını yitirmiş. 1700’ler gibi yüksek bir oran.

ÖÖ: 1000’er 1000’er ölüyorlar artık yani!

ÖM: Evet.

SB: 1700’er 1700’er yani 2000’e yakın! Yerel yönetimler federal hükümetin itirazına rağmen birtakım önlemler, birtakım kısıtlamalar almayı kararlaştırdı ama 4 Mart’ta Özdeş’in favori başkanlarından Bolsanaro “şikâyet etmeyin….

ÖÖ: Favori demeyelim de sürekli takip ettiğim bir konu.

SB: “Şikâyet etmeyi kesin!” demiş, niye böyle bir şey dedi anlamadım. 

ÖM: “Sızlanmayın, vızıldamayı kesin!” diyor. 

SB: Evet yani. Bu arada Manaos Amazon bölgesinde durum kontrol dışı artık, bu tablonun ülke geneline yayılmasından endişe ediliyor. Burada çeşitli bilimsel çalışmalar yapılmakta epidemiyolojik çalışmalar ülke genelinde olup bitenleri öngörmek için modellemeler yapılıyor. Bu ülkede durum pek parlak değil. Bu ülkede parlak değil ama sevindirici bir haber, Özdeş sevineceksin diyeceğim, kızma bana ama Kalifornia’da 1 Nisan’da Disneyland açılacakmış. 

ÖÖ: Harika!

ÖM: Ben de bekliyordum!

SB: Müjdemi isterim!

ÖÖ: Tamam güzel haber!

SB: Cuma günü tiyatro sanatçıları ve bütün gösteri sanatlarında görev yapanlar Paris’teki o St. Michel bölgesindeki Odéon tiyatrosunu işgal ettiler, bir grev başlattılar ‘açın bu gösteri sanatlarını!’ diye. Cumartesi günü de kültür bakanı Roselyne Bachelot ziyaret etti, onlarla konuşma yaptı. Tabii konuşmadan sonra genelde devlet yetkilileri bu tarz tepkilerle karşılaşıyorlar, çok ciddi, çok sert “bize laf değil karar ve eylem lazım, hadi yürü git işine!” filan gibi de terslendi, dışlandı. Fransa’da sağlık sektörü çalışanları isyan ediyorlar sadece tiyatrocular değil çünkü sağlık çalışanlarının sadece şimdiye dek 1/3’ü aşılanmış Fransa’da. Bir kısmı aşı olmayı reddediyorlar belki ama bir kısmına da aşı ulaşamıyor. Bu çok garip bir durum, Fransa’da aşılama oldukça aksamakta. Hafta sonu İsveç’te ve Avusturya’da, Viyana’da ve Stockholm’de protestolar vardı. Almanya’da ise bu ülkede antijen testleri yani insanların satın alıp kendilerine uygulayacakları Covid-19 etkeni, Sars-cov-2 var mı yok mu diye. Bu kitler eczanelerde satılmaya başlandı, 5 testlik kitler 24.9, 25 Euro yani test başına 5 Euro gibi bir para ayrılması gerekiyor. Bu arada isteyen yapsın diye yoksa Almanya’nın belirli bölgelerinde haftada 1 kez herkese isteyene ücretsiz test yapmayı da yaygınlaştırmaya çalışıyor. Eczanelerde ve aşı merkezlerinde bu testleri ücretsiz yaptırmak mümkün ama daha sık yaptırmak isteyen de parasıyla satın alabilecek. Tabii hemen unutmayalım PCR testine oranla duyarlığı daha düşük bir test. 

Biraz Türkiye’den haberlere bakalım, sayılara baktığımız zaman yüzdelere bakıyorum, 20 Ocak – 10 Şubat arasında günlük yapılan test sayısı ve saptanan pozitiflikler yüzdeye vurulduğu zaman %3-4 bandında gidiyor. 10-23 Şubat arasında %6’lar civarındaydı, %6,3-6,8 arasında değişti. 24 Şubat’tan 1 Mart’a kadar %7’ler oranında, %7,2-7,7 arasında değişti. 2 Mart’tan 7 Mart’a kadar ise %8’leri aştı. %8,2’den başladı ve %8,7’ye, %9’a doğru gidiyor. Yani pozitif saptanan olgu sayısı artık 11 binlerin üzerinde. Bu durum karşısında çeşitli açıklamalar var, önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 5 Mart günü İstanbul açıklaması yaptı “polikliniklerimizde hasta artışı olduğu görülüyor” dedi. Sonra 7 Mart günü vaka oranında en çok artış ve azalış yaşayan 10 ili paylaştı. “Düşüş yavaş yükseliş hızlı” diyor. En çok artan iller, Sinop, Samsun, Amasya, Edirne, Tokat gibi iller, en çok düşüşün yaşandığı iller de Trabzon, Nevşehir, Karaman, Uşak, Yozgat gibi. Bu durum söz konusu bakanın saptaması ve açıklamaları böyle. Bu arada TTB bir açıklama yaptı ve son “1 hafta içerisinde çok yüksek riskli il sayısı 17’den 26’ya çıktı. Çoğu ilimizde vakalarda %50 ile %100’e varan artışlar oluyor” diyor. “Bu nedenle pandemiye karşı yaygın test ve taramaya dayalı etkili bir stratejimiz yok” şeklinde bir açıklama yapıyor. Son olarak sayın bakanın 8 Mart bu sabaha karşı herhalde erken saatlerde attığı bir tweet var. 3-4 defa “acaba bu bir şaka mı?” diye baktım ama yok doğru herhalde. Şöyle diyor tweette “Ağrı, Adıyaman’a, Batman, Samsun’a, Bingöl, Ordu’ya, Bitlis, Balıkesir’e, Diyarbakır, İstanbul’a, Mardin, Trabzon’a, Van, İzmir’e, Siirt, Rize’ye, Hakkari, Sinop’a, Şanlıurfa, Konya’ya, Şırnak, Zonguldak’a, Uşak, Tokat’a, Iğdır da Giresun’a örnek olsun. Riski tüm illerde düşürelim” Böyle bir illerin birbirlerine örnek verildiği ilginç, hani doğru mu değil mi diye bakmak, teyit etmek ihtiyacı duyduğum bir tweet idi bu. 

ÖÖ: O tweetlerden bir tanesinde de tam İstanbul’da ilk kez sokağa çıkma yasağı uygulanmamışken İstanbul kırmızı yani çok yüksek riskli bölgeler arasına girmişti. Şöyle bir açıklama yaptı sayın bakan “tüm gün dışarıda kalma kısıtlaması yok, yavaş yavaş evin yolunu tutsak!” diye böyle esprili, gülücüklü de bir şey.

ÖM: Yavaş yavaş evin yolunu tutsak?

ÖÖ: Cumartesi çok dolaştık.

SB: Yani şirin mesaj deyip başka bir şey demeyeyim. Ben Türkiye’de bu konuyla ilgilenen çeşitli insanlar arasında özellikle halk sağlıkçılara daha önce de dile getirmiştim. Nuriye Ortaylı’nın yazılarını ilgiyle ve beğeniyle takip etmeye çalışıyorum. Kendisinin son yazılarından bir tanesi ‘Pandemide yeni normal, 3 olumlu adım, büyük Haziran riski’ adını taşıyor. Yetkin Report’ta çıkmış “Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Mart akşamı normalleşme kararını açıkladı” diyor sayın Ortaylı. “11 aydır salgını takvimle yönetmeye çalışıyoruz, halbuki virüs takvim bilmez!” diyor. Gerçekten de biz sayılara filan bakmadan işte atıyorum “20 Mart’ta şu yapılacak, 10 Nisan’da bu yapılacak” diye. Sayın Ortaylı “gidişat her zaman istenildiği şekilde olmamakta ve verilere bakınca tedbirlerin gevşetilmesinde niye sayıların son 1 ayda %50 artarak günlük 10 binler düzeyine dayandığı 1 Mart’ta karar verildi. Anlamak mümkün değil. İkinci haziran dönemini ya da vakasını yaşayabiliriz” diye dikkati çekiyor. 3 yenilikten bahsediyor, bunlardan bir tanesi olumlu yenilik, 65 yaş üstü ve 20 yaş altındaki vatandaşların artık hak ihlaline dönüşmüş olan kısıtlamaların bazı illerde kaldırıldığı, bazı illerde gevşetildiğinden bahsediyor. İlkokulların ve okul öncesi öğretim kurumlarının açılıyor olmasını olumlu bir gelişme diye tanımlıyor ve üçüncü olarak da yerelden yönetimle ilgili kararlar alındığını. Bunun kuramsal olarak da olsa sevindirici bir gelişme olduğundan bahsetmiş ama diyor ki bu arada Cumhurbaşkanı nikahlara izin verileceği, törenin süresi ve kaç kişinin katılacağı gibi detaylar bile Cumhurbaşkanı tarafından ilan ediliyor. Peki yerel yönetim, onlara sorumluluk verildi deniyor ama “hangi il pandemi kurulu bundan sonra nikah ve takı törenlerini yasaklayabilir” diyor. Cumhurbaşkanı “izin verildi” dedikten sonra “hayır, cumhurbaşkanının açıklamasını kabul etmiyoruz, biz ilimizde nikah ya da düğün, takı törenini yasaklayacağız” diyebilir mi?

Uğur Şahin’in bu MRNA teknolojisiyle ilk aşıyı üreten Biontech’in kurucu ve yöneticisi sayın Uğur Şahin’in Spiegel dergisine açıklamalarda bulunuyor ve “Covid-19 aşısının tekrarlanması gerekebilir” deyip normalleşmeyi de “yaz sonu belki olabilir” demiş. Bu da ilginç bir demeç, yurt dışından bazı haberlere geçmeden önce müsaade ederseniz yayınlanan iki önemli kitaba değinmek istiyorum. Bir tanesi İletişim Yayınları’ndan çıktı ‘Pandeminin düşürdüğü maskeler, Covid-19 salgınının muhasebesi” Derleyenler Osman Elbek ve Kayıhan Pala. Bildiğimiz TTB’nin pandemi kurullarında görev alan, çalışan arkadaşlarımız. Ümit Kartoğlu gibi, Cavit Işık Yavuz gibi yazarların da yer aldığı ve sosyal açıdan pandeminin neleri nasıl etkilediğini gösteren 10 bölümlük önemli bir kitap. Bir diğeri ise, ilk kitap İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı, şimdi değineceğim kitap Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan Ozan Eren’in derlediği ‘Karşı Salgın’ isimli bir kitap. 29 bölümden oluşuyor, okuması çok keyifli bir kitap, içlerinde bizim programlarımızda da konuk olan Sayın Belma Fırat’ın da bir bölümünü yazdığı 29 bölüm var, karşı salgın metaforunu inceleyen hoş bir kitap. 

Dünyada aşılamalar nasıl gidiyor diye bakalım isterseniz biraz? ABD’de 88 milyona ulaştı en azından uygulanan doz sayısı. Çin’de 52,5 milyon, Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği’nde 40,2 milyon, İngiltere 22,9, Hindistan 20,9, Brezilya 10,5 milyon, Türkiye 9,9 milyon yani 10 milyon doz kullanıldı Türkiye’de aşı. Bu aşıların en az 1 doz toplumun kaçı 1 doz aşı oldu diye baktığımız zaman tabii İsrail %57 oranında yurttaşını en azından tek bir doz ile aşılamış bir ülke. Arkasından İngiltere %32’sini toplumun aşılamış, Çin %21’ini, Bahreyn %18’ini, ABD %17’sini, Türkiye %9’unu. Bunlar sayısal değerler, aşılamalar iyi gidiyor, şu an için çeşitli ‘ama’ sorusu ortaya atılsa da herhalde pandeminin sonlandırılmasında ya da daha aşağı sayılara çekilmesinde en önemli faktörün aşılama olduğunu unutmamak lazım. Bu arada evet İsrail’de aşılama çok yaygın olarak gidiyor, en fazla aşılama yapan ülke, her ne kadar Filistinlilere aşı ayıramıyorsa da. Bir yazı çıktı, ilginçtir İsrail’de aşılama iyi gidiyor da hâlâ toplumun %50’den fazlasını aşıladı ama yine işler yolunda pek gitmiyor diye İsrail’de. Çünkü yavaş yavaş bu aşılama kampanyalarını başlatan ülkelerde örneğin İngiltere’de vaka sayıları düşüyor hızla gibi birtakım haberler çıkıyor. Ancak İsrail’den gelen haberler, olgu sayılarını, saptanan yeni olgu sayılarında çok değişiklik olmadığını gösteriyor. Bu ilginç bir soru işareti yaratmakta, buna karşılık örneğin mekanik ventilasyon yani solunum cihazına bağlanan hasta sayısında ciddi bir azalma var. Hep söylenen, enfeksiyon zincirini kırmasa da aşı en azından aşılandığınızda daha hafif hastalık geçirmenizi sağlıyor. Bu doğru evet ama hiç yakalanmayacaksınız demek değil. Brezilya bu arada bir karar aldı ve kendisi Türkiye’de olduğu gibi inaktif Sinovac aşısını kullanacaktı, 100 milyon doz Pfizer Biontech aşısını satın almak için girişimler başlatmış. Şimdi Brezilya bu ikinci alternatif mRNA aşısını 100 milyon doz alıyor, biz daha 500 bin dozu Türkiye’ye getiremedik çünkü bu aralıktan beri konuşuluyor biliyorsunuz. Hindistan’da geliştirilen bir aşının etkinliği %81 olarak saptandı, önemli bir gelişme. Sinovac aşısı yani Çin aşısının Brezilya varyantına çok etkili olamayacağı konusunda bir yayın var. Tek doz aşılar bu çok spekülatif bir konu herhalde, özellikle Pfizer Biontech aşısıyla başlayan ve diğer bazı aşılar için de “bizim aşımız 2 doz uygulanacak ama tek doz yapılınca da çok güzel sonuçlar alıyoruz” diyen yayınlar çıkmaya başladı ki bunlar çok temkinli değerlendirilmesi gereken çalışmalar. Çünkü tek dozun etkili olacağı pek kabul edilmiyor Johnson & Johnson aşısının dışında. 

Önemli bir yazı çıktı, Bastian Stoer ve arkadaşları bir derleme yazısı, ikinci jenerasyon Sars-cov-2 aşıları. Bu aşıları birinci jenerasyon aşılar diye kabul edersek daha düşük dozda, daha farklı antijenler formatlarında yeni aşıların devreye gireceği, belki daha donanımlı, daha iyi immünojen olan, daha iyi uyarı yapan antijenlerin devreye girmesi söz konusu olacak. Çeşitli bilimsel çalışmalarda örneğin Çinlilerin iddia ettiği gibi donmuş gıdalarda Covid-19 bulaşır mı? Ya da daha da genişletip bu konuyu besinlerle ve paketlerle bulaşma olabilir mi bu ambalajlarla? Bunun çok aşırı ender görülen bir durum olduğu belirtiliyor. Bir diğer önemli nokta, iklim krizi ve hava kirliliğiyle ilgili, Fransa’da bir çalışma yapılmış ve belirli günlerde işte şubat ayının başında, şubat ayının sonunda ve mart ayının başında 3 artış var Fransa’daki olgu sayısında. Bunlar aslında şubat başında, 22 Şubat ve 4 Mart’ta Sahra altı Afrika’dan gelen kum ve toz kirliliğiyle ilgili olabilir iddiası atıldı. Meteorolojik olaylar ve hava kirliliğinin neden olduğu etkenler antisiklon, işte ani ısı değişimleri, tarım ve trafikten kaynaklanan yakıtlardan kaynaklanan kirlilik. Bunlar Covid-19 olgularının hem bulaşmasını hem de hastaneye yatışı arttırıyor şeklinde bir çalışma var, ilginç bir çalışma. 2020 yılının ilkbaharında bu kapanmalar nedeniyle 2021 başında doğan çocuk sayılarında bir artış olacağı düşünülmüştü, bu öngörü doğru çıkmadı ve doğum oranlarında düşüş olduğu açıklandı. Bu arada 26 gelişmiş ülkede, Danimarkalı ve İngiliz bilim insanlarının yaptığı bir çalışma var, 2. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da 24 ülkede ortalama yaşam süresi ilk kez düşmüş. Erkekler için 11 ülkede kadınlar için 7 ülkede en az 1 yıl azalmış, ABD’de ise bu azalma 2,1 yıl, Bulgaristan’da 1,6 yıl, sonra Polonya, İsveç, İspanya ve Litvanya geliyor. Fransa’ya baktığımız zaman 2020 yılında 667 bin kişi yaşamını yitirmiş. 2019’daki ölümlerden %9 daha fazla ölüm söz konusu. Bunun dışında Fransa’da Institut Pasteur’da bir matematik modelleme uzmanı olan Simon Cauchemez hükümetin öngördüğü Nisan ortalarında gerçekleşecek iyileşme öngörüsünün çok gerçekçi olmadığını iddia etti ve bu şekilde bir yaklaşımın çok iyimser, gerçeklerden uzak bir yaklaşım olduğunu söyledi. 

ÖM: Ben de şunu ilave edeyim izninizle. Fiziki ölüm oranlarının yükselmesinin yanı sıra ruhi olarak da, psikolojik olarak da ciddi bir travma olduğundan da DSÖ genel direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bahsetmiş kitlesel travmanın ikinci dünya savaşından daha büyük olduğunu söylemiş ki herhalde 20. Ve 21. yüzyılların en önemli şeyiydi bu şimdiye kadarki en büyük travmaydı ikinci dünya savaşı. Ondan daha yoğun bir travma olduğunu söylüyor, bunun üzerinde de durmak gerekebilir herhalde?

SB: Evet. Bu arada bir çalışma Nature dergisinde çıktı, Diane Levis yazmış yazıyı, acaba Sars-cov-2’yi bu dış ortamlarda eşyalarda bulaş riski ne kadar diye çünkü bu çok üzerinde durulan hem bulaşma yolları konusunda bir takım yanlış bilgiler açısından önemli hem de bu yüzeylerin dezenfeksiyonu için harcanan çaba, emek ve para açısından önemli. “Gerçekten çok ciddi bir dezenfeksiyon işlemi, bir temizleme işlemi yapılmalı mı?” sorusu atıldı Nature dergisinde. 2020 sonu itibariyle New York’ta 4,5 milyar dolar yüzey dezenfektanı harcaması yapılmış. Bu ciddi bir oran ve New York şehir transit otoritesi NTA, bunun yaptığı bir incelemede ciddi bir para, bütçe ayrılıyor diye bunu tartışır olmuşlar. Acaba bu doğru mu? Yani yüzeyler bu kadar önemli mi? Bu tartışılıyor, önemli olmadığını savunanların sayısı artmakta. Buna karşılık Hawaii’den CDC’nin bir raporu yayınlandı, Hawaii’de 3 spor, fitness merkezindeki bulaş ve küçük bir salgın bildirildi. Özellikle bu tip kapalı ortamlarda havalandırmanın ciddi ve çok efor gerektiren spor çalışmalarında bile maskenin çıkartılmaması gerektiğinden bu fitness salonlarında, spor salonlarında bundan bahsedilen bir rapor yayınlandı, bu da CDC’nin raporu. Benim sürem tamamlandı ama iki tane yeni terminolojiye değinmek istiyorum, iki yeni olguya. Bir tanesi ‘long covid’ dediğimiz uzun vadede Covid-19 geçirenlerin şikayetleri biliniyordu, yeni bir kavram ‘PASQ’ ismi veriliyor, “Post-Acut Sequel of Sarscov2” enfeksiyonları. Bu da uzun süreli akut hasarlar Covid’de, bu da PASQ olarak literatüre giriyor. Önemli bir gelişme, bebeklerde ve gebelerde aşı çalışmalarını başlatıyor bazı aşı kuruluşları. Zordur bu iki grupta çalışma yapmak, bunun iznini almak, her aşıya nasip olmaz diyelim ama böyle bir çalışma için girişimlerde bulunuldu. Bu tarz bir çalışma süreci başlayacak demek ki. Covid-19 aşısının antikorlarının da emzirmeyle anne sütünden bebeğe geçtiği ve bebeği koruyabileceğine dair bir çalışma var Brezilya’da. Bu tip haberler haftaya başlarken Covid-19 haberleri olarak Korona Günleri’ndeki bilgiler diyelim ve perşembe günü artık şu varyantlar konusunu bir ele almanın zamanı geldi herhalde. Epey bilgi de birikti o konuda, perşembe günü görüşüp varyantları konuşmak üzere ben hoşça kalın diyeyim. İyi yayınlar ve iyi haftalar efendim.

ÖM: Teşekkürler, görüşmek üzere. Hoşça kalın!

ÖÖ: Görüşmek üzere.

SB: Görüşmek üzere, sağ olun! Teşekkürler.