Tırnak İçi ‘Sağlam Toplum’, Aç Parantez ‘Sağlam Toplum’

-
Aa
+
a
a
a

Alper Tolga Akkuş, Sakat Muhabbet'in 100. bölümüne özel, Çağdaş Önal'la birlikte Apaçık Radyo canlı yayın stüdyosundan sesleniyor. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Sit Down (bazı-bazı) Remedy Show'undan bir parçayı da dinliyoruz.

""
Tırnak İçi 'Sağlam Toplum', Aç Parantez 'Sağlam Toplum'
 

Tırnak İçi 'Sağlam Toplum', Aç Parantez 'Sağlam Toplum'

podcast servisi: iTunes / RSS

Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e, sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 13 Ağustos 2025, Çarşamba.

Sakat Muhabbet'in önce Açık, sonra Apaçık Radyo'daki 100. bölümüyle karşınızdayız. Tabii, birkaç gündür duyurular yapıyorum kendi hesabımdan, sosyal medyadan. 100. Bölüm sürpriz konuklar olacak, şunlar olacak, bunlar olacak diye ama İstanbul'un da kendi bir dinamiği var, kendi bir işleyişi var. Şu anda 1 konuğum var ama olsun, öyle de güzel. Sakat Muhabbet zaten kendiliğinden olan bir program. 

Konuğum aslında benim yakın bir akrabam. Halamın oğlu, çünkü müzik çalacağız ortalarda bir yerde. Onda bize eşlik edecek gitarıyla ve sesiyle, aynı zamanda vokaliyle. Bu hafta konuğum Çağdaş Önal.

Çağdaş hoş geldin. Nasılsın? İyi misin?

Çağdaş Önal: Hoş bulduk. Gayet iyiyim. Seninle olmak büyük mutluluk.

A. T. A: Biz iki saattir buradayız. Şey, ilk defa bir radyonun içindeyim demiştin. Ona dair duyguların nelerdir? Açık Radyo’dasın, bir radyo içindesin. Neler hissettiriyor sana bu?

Ç. Ö: Yani, sesimin görmediğim birçok insana gidiyor olduğunun düşüncesi heyecan verici ama bir odanın içindeyiz sonuçta. Mesleğim icabı da bu tür durumlarda çok kalmışlığım ve kendi kendime birçok kez bu zorluklarla nasıl mücadele edeceğimle ilgili bir deneyime sahip olduğumu düşünüyorum ama tabii farklı bir durum, çok farklı. Bu yüzden şimdiden programda olabilecek herhangi bir problem için herkesten özür diliyorum. Beklentinizi bilmiyorum ama...

A. T. A: Beklentimiz samimi olmak. Aksaklık, problemler de samimiyetin içinde bir şey. Meslek dedin. Tabii bilmiyorlar. Öğretmen olduğunu söyleyelim senin bu arada.

Ç. Ö: Sınıf öğretmeniyim. İlkokul öğretmeniyim evet.

A. T. A: Sakat Muhabbet'te bir benim geleneksel bir şeyim var. 99 bölümde hep bu soruyla başladım programa. Sana da sorayım. Çağdaş Önal kimdir? Bugüne kadar neler yaptın? Ve bir sakatlığın bulunuyorsa bunu da bizimle paylaşır mısın lütfen?

Ç. Ö: Biraz önce de söylediğim gibi sınıf öğretmeniyim. Onun haricinde her insan gibi işte kendince, kendi çapında ilgileri olan... Nedir bu ilgiler? İşte müzik dinlemek, biraz da müzik yapmak. Ama kendi müziğim değil. Genelde başkalarının müziğini çalan bir insanım ya da onları anlamaya çalışan bir insanım. Çok geç tanıştım enstrümanımla, gitarla çok geç tanıştım. Onun haricinde, evliyim ve iki kız babasıyım.

A. T. A: İde ve Ece'ye de selam göndereyim.

Ç. Ö: İde ve Ece'ye de selam söylüyorum. Sevgili eşim Nihal'e de selam söylüyorum. Umarım beni dinliyorlardır şu anda. Biraz önce yayının bağlantısını paylaştım onlarla. Şimdilik bu kadar.

A. T. A: Bir soruya atladın ama. Sakatlığın bulunuyorsa belirtir misin demiştim.

Ç. Ö: Sakatlığım... Sakatlığım, görünür bir sakatlığım yok, bir engelim yok ama yani senin hazırladığın oyun ve işte bununla ilgili paylaşımlarından sonra ben de bu konu üzerine uzunca düşündüm. 

İnsanlar kendilerini çoğu zaman dış dünyayla kıyaslarlar. Aslında bu nedenle de çoğu zaman kıyasladıkları şey hep kendilerinden daha yukarıda olduğunu ya da daha sorunsuz olduğunu düşündükleri bir varlıktır ya da bir objedir ya da neyse artık neyle kıyasladıklarına bağlı. Ve aslında toplum olarak kafamızdaki imajımızın benim için böyle çarpık bir görüntüdür. Aslında benim kafamdaki imajım böyle. 

Bunun haricinde, işte bunu bir engel olarak sayarsak eğer, evet ben de bir engelliyim ya da engelli adayıyım diyelim. Çünkü tehlikelerle dolu bir coğrafyada ve zamanda yaşıyoruz. Her şey olabilir, insanın başına her şey gelebilir ama nasıl mücadele ettiğiniz önemli ya da nasıl başa çıktığınız önemli. Bu anlamda çok şanslı bir zaman diliminden geçiyoruz. Çünkü sosyal medya ve insanların bunu sorunsuz bir şekilde paylaşmaları belki de önemli olan ve yardımlaşarak, paylaşarak, sorunsuz, sonsuz paylaşarak, apaçık, net, objektif bir şekilde paylaşarak her şeyin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorum.

Karşı Sanat’da Sakat Muhabbet 100. Bölüme Özel Performans: Sit Down )Bazı Bazı( Remedy Show

A. T. A: Şimdi bir oyundan bahsettin. 9 Ağustos günü, Cumartesi günü İstanbul İstiklal Caddesi Beyoğlu'nda, Aznavur Pasajı 6. katta bulunan Karşı Sanat sahnesinde benim bir oyunum sahnelendi. Ben sahnedim tabii ki. Öyle bir söyledim ki sanki başka kişisahnelenmiş gibi söyledim. Onu düzelttim. ‘Sit Down )Bazı Bazı( Remedy Show’

Sen tabi tatildeydin, oyunda yoktun. Oyunu da 100. Sakat Muhabbet için sahnelemiştim ve 4. kez sahneledim aslında. Bu haftaki programın başlığı da aslında o oyunun en sonundaki final şarkısının nakarat kısmıydı; Tırnak İçi ‘Sağlam Toplum’, Aç Parantez ‘Sağlam Toplum’ 

Seninle de dün akşam bir araya geldik ve o günden bu saate kadar pek çok kez prova yaptık. Provalar bilmiyorum şimdi dinleyecek zaten dinleyenler bizi.

Sakat Muhabbet, sen sakatlık sorunca engelli dedin, sakat dedin. Sakat Muhabbet'e de bugüne kadar en büyük eleştiri oydu. ‘Sakat niye diyorsun? Sakat deme’ şeklinde. Hatta Açık Radyo’nun Instagram hesabına da böyle şeyler geldi. Geçen hafta görmüştüm ben. O konuda senin düşüncen nedir? Engelli ya da sakat, ikkisinden biri mi kullanılmalı? Sakat aşağılayıcı bir ifade mi sana göre? Sen ne düşünüyorsun?

‘Alper’in Stand Up’ı Yok, Sit Down’u Var!’

Ç. Ö: Bence aşağılayıcı bir ifade değil. YouTube'ta özellikle bu stand-up, yani belki COVID ile hayatımızda önemli bir yere kavuşan stand-up olayı, birçok paylaşımcıyı, birçok yeni girişimci insanı oradan takip edebilmek artık kolay ve durmadan önünüze çıkan bir şey eğer YouTube'a giriyorsanız aynı şeyle karşılaşıyoruz demektir. Stand-up'ta özellikle insanların kendileriyle böyle alabildiğine dalga geçmeleri çok hoşuma gidiyor. Çünkü olması gereken bu. Kendi durumunuzu gizlemenin ya da başka bir şeymiş gibi göstermenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

A. T. A: Şimdi  tabi sen izlemediğin için bilmiyorsun ama düzelteyim. Ben stand-up yapmıyorum. Hep onu diyorum, Herkes diyor ki ‘Alper'in stand-up'ı var.’ ‘Hayır diyorum, Alper'in sit-down'u var.’ Onu vurguluyorum sürekli. 

Ve aslında dalga geçmiyorum kendi durumumla. Olanca açıklığıyla… son oyunda özellikle hoşuma da giden bir şey ve bunun üstüne duracağım. İzlemeyenler için de biraz detay bilgi vereyim. İki bölüm yaptım ama üç bölüm olacak sonunda öyle kurguladım. 
İlk bölümde kendi çekirdek ailemin üzerinden ve benim çocukluğum üzerinden toplumda sakatlığın inşasını konuştum yani. Bana ne yaptılar, ben nasıl düşündüm, nasıl davrandım çocukken, ne düşünüyordum? Ve bir çocuk, bir anne, bir baba niye bunları düşünür ve yapar? Bunu ortaya çıkaran sistem nedir? Dinamikleri nedir? 

Zaten Sakat Muhabbet’in de amacı o. Kör topal bir muhalefet derken kimseye hakaret etmiyoruz. Kimseyi aşağılamıyoruz. Tam tersine yaptığımız şeyin adını adıyla söylüyoruz. 

Şimdi ortalara bir yere geldik Çağdaş. Bir şarkı söyleyeceğiz. 100. bölümdeyiz ve ilk defa bu bölümde canlı söyleyeceğiz. 

‘İki Adım Atamıyom
Yollar Engebe Bilesin’

Parçamızın adı ‘Sağlam Toplum’. Sözleri Edip... Pardon söyleyen Edip Akbayram'dı. Onu kaybettik. Onu da rahmetle anıyorum buradan. Edip abi de sakatlığı bulunan bir bireydi. Bir ayağı kısaydı diye biliyorum. Hep bunu yazarken, ben 1,5 sene önce yazmaya başladım. Yani oluşturdum bu sözleri. Hayalimde o vardı. Edip abiye ulaşırsam, o da söyler mi, söylemez mi diye. 

Şimdi biz çalıştık ettik ama bakalım nasıl bir şey çıkacak ortaya. Sen... Biz çalıştık, bir ıslık var, gitar var. Girişi yapalım, başlayalım mı? Bir şey demek ister misin?

Ç. Ö: Şöyle bir söz var, ‘Provada problem varsa, gösteride de çok büyük bir ihtimalle problem olur.’ Daha öncesinden sorunsuz bir provamız olmadı. Yani yaptığım şeyi paylaşmak benim de hoşuma gidiyor tabi.

A. T. A: Son bir ek, Kübra şu anda girdi stüdyoya. Onun da adını analım: Kübra Oğurtanı. Şu anda bizi videoya çekecek. Onu da paylaşacağız. Ben tabii her şeyi paylaşıyorum böyle. Programın en başından beri. Evet başlayalım.

A. T. A: İki adım atamıyom / İki adım atamıyom 

Şarkıyı unuttum abi! Öyle bir şey olunca canlı yayında. Bir saniye arkadaşlar. Böyle bir şey… Bin defa söylediğim şarkının başlangıcını unuttum. Demek ki bu olabiliyormuş. Bunu da yaşadık. İki... Sen çal abi söyleyeceğim.

Ç. Ö: Bir kere daha başlayalım.

A. T. A: Sakat Muhabbet’te bu tür sakatlıklar olabilir.

Video file

‘SAĞLAM TOPLUM’
İki adım atamıyom
Yollar engebe bilesin
Ben yanına varamıyom
Rampa yok, kasis kahretsin
Ben yanına varamıyom
Rampa yok, kasis kahretsin

Sakat’a ‘sakat’ diyesin
Her lafında gömmeyesin
Bizi de dahil edesin
Tırnak içi ‘Sağlam Toplum’
Aç Parantez ‘Sağlam Toplum’

Sakat’a ‘sakat’ diyesin
Her lafında gömmeyesin
Bizi de dahil edesin
Tırnak içi ‘Sağlam Toplum’
Aç Parantez ‘Sağlam Toplum

Gözüm görmez belki seni
İşitmek yok bende gerçi
Zihnim senden farklı, peki
Öteledin durdun beni
Zihnim senden farklı, peki
Öteledin durdun beni

Sakat’a ‘sakat’ diyesin
Her lafında gömmeyesin
Bizi de dahil edesin
Tırnak içi ‘Sağlam Toplum’
Aç Parantez ‘Sağlam Toplum’

Sakat’a ‘sakat’ diyesin
Her lafında gömmeyesin
Bizi de dahil edesin
Tırnak içi ‘Sağlam Toplum’
Aç Parantez ‘Sağlam Toplum’

Müzik: Kibar Gelin Ezgisi (Edip Akbayram)
Sözler: Alper Tolga Akkuş / #anavarrza
Islık ve Gitar: Çağdaş Önal
Sözlere Edit Katkısı: Meral Sözen
Düzenleme: Uğur Karataş

A. T. A: Nefesine sağlık. Islığına sağlık. Gitarına sağlık Çağdaş.

Ç. Ö: Kafasını, gözünü yara yara…

A. T. A: En başta inanılmaz bir şey. Kendi yazdığım, bin defa söylediğim sözleri unuttum.  Tabii by arada Kibar Gelin parçasının Edip Akbayram’a ait olduğunu söylemiştim ama şuradaki... ‘Gözüm görmez belki seni kısmı.’ Öyle değildi daha önce. Gözüm seçmez mi? Seçmiyor mu? Öyle bir şeydi. Diyarbakır'da bir toplantıya gitmiştim yapmıştım ben 1,5 ay önce ve oradan kayıtlarda bahsetmiştik. Dinleyenler biliyorlar. Meral Sözen, Körüz Biz Derneği'nden. Onunla çalıştık bu şarkıyı ve o da kör birey zaten, Meral Hanım. Onunla o kısmı çalışıp... Bu böyle yaptık ve o yüzden de edit katkısı onda. Bir de ben bu parçayı bir sene önce yapmıştım zaten. Sözlerini tabi. Müzik bana ait değil ama. Uğur Karataş. Mersin'den bir arkadaşım. ‘Stüdyoma gel abi. Çalışalım’ demişti ve Kültürhane Mersin'deki Sit Down gösterisinden önce de onu düzenlemiştik. Biz ama o düzenlemeyi değil de canlı yapmak istedik bu şarkıyı burada söylemek istedik. Söyledik. Bilmiyorum nasıl yansıdı dinleyenlere Sit Down )Bazı Bazı( Remedy Show. Ben tanıtım metninde 120 kadar kişiye davet gönderdim. Şöyle ama şey demişlerdi bana Karşı Sanat’la ilgili. Belli bir kapasite var. Sayıyı vermişlerdi bana arkadaşlar. Ben de bireysel davetleri gönderiyordum. Dönmeyenlere ya da gelemeyeceğim diyenler olunca da üstüne ekliyordum. 30 kişi geldi.9 Ağustos Cumartesi akşamı dolu bir salonda çok keyifli bir şekilde sundum. Ömer Abi, Ömer Madra tatilini birkaç gün erteleyip benim için Sakat Muhabbet için geldi. Bu çok değerliydi benim için.  Tabii birçok arkadaşım vardı, akrabalarım vardı. Sen orada yoktun ama burada olarak aslında bir şekilde buna ne bileyim, tolerans… tolerans değildi de tolere ettin diyebiliriz herhalde. Peki sen Sit Down'ı izlemedin ama dinlediğin kadarıyla neler olmuş olabilir? Ne uyanıyor kafanda? Şimdi dinleyenlerin de çoğu izlemediği için... Ona da bir perde açacağız belki de senin sözlerinle.

Görsel Betimleme Nedir ve Ne İçin Yapılır

Ç. Ö: Yani daha özensiz ve daha basit bir şey beklemiyordum senden. Gerçekten her anında yani tüylerimi diken diken eden bazı kavşaklara sahip. Seninle bu konuda konuştuktan sonra özellikle bu gösteriyle ilgili bana gönderdiğin birkaç bildirimi daha sonradan farkına vardığım bazı özelliklere sahipti. Mesela gösteriyi tanıtan bir afişin var. Ve hemen altında o afişle ilgili bir açıklama ama başlangıçta ben bunun işte yani sanat yapıyorum kaygısıyla yazdığın bir metin olduğunu düşünmüştüm ama öyle değilmiş. bir spoiler verelim. Bambaşka bir metindi. Biraz önce bir tık yukarıda gördüğüm afişini, posterini açıkça anlatıyorsun ‘işte sol tarafında ben varım işte Haki Yeşil üzerine benim fotoğrafım var hemen altında kalın çizgilerle ayırdığım bölümün hemen altında gösterinin yeri ve tarihi yazılı sol tarafında’ gibi afişi baya bildiğin afişi anlatan bu afişte ne görüyorsun diye sorulduğunda insanların söyleyebileceği bu afişe ait söyleyebileceği bir takım şeyler var ama gördüğüm bir şeyi neden Pardon. Affedersiniz.

A. T. A: Yok yani gözümüzle gördüğümüz şeyi niye açıklıyor bu adam?

Ç. Ö: Ve sonra seninle konuşurken görsel betimleme olayından bahsettin. Sordun hatta bana bunu ve görsel betimleme ne olabilir? Yani ben hareketlerle anlatmak gibi bir şey geldi aklıma ilk önce ve bunu sana söyledim. Ama senin cevabın bambaşkaydı  Tab ii ki. İstersen bunu... Peki neydi? ...görsel betimleme bayağı gördüğün şeyleri... Niye peki?

A. T. A: Niye bunu yapıyoruz?

Ç. Ö: Neden yapıyoruz? 

A. T. A: Çünkü... Abi kör diyebilirsin. Kör görmek için mi yapıyorsun? Evet.

Ç. Ö: Söyleyeyim madem öyle.

A. T. A: Kör diyebilirsin rahat rahat.

Ç. Ö: Kör insanlara anlatmak için yapıyorum. Yapıyoruz daha doğru için.

A. T. A: Kör insanlara değil. Kör insanlara neredeyiz? Nasıl bir ortamdayız? Bu ortamda kaç kişi var? Sağda ne var? Solda ne var? Bunu yapan kişi kim? Ben... Gösteride Ömer Abi (Ömer Madra) yardımcı oldu. 

Ömer Abi'ye de biraz aslında oyun yaptım, planlamıştım bunu. Oyunun başında, ilk başında işte burada ne yapıyoruz gibi çok kısa bir şeyim var benim. Sonra betimleme yaptırdım ama bunu yapacağımı söylemedim. Gönüllü var mı dedim. Kimse el kaldırmadı. Ben de oo Ömer abi sağol falan dedim. Gülüşerek böyle çıkardık Ömer abiyi ve onu asla kurban ettik. 
Sonra da Kutlu, diğer halamın oğlunu da çıkarıp kendimi görsel betimlettim. Hatta lafa gireceksin ama ben söz vermiyorum şu anda sana kusuruma bakma. 

Oyunda ilk defa.. ben 4. kez yapıyorum ama ilk defa bu kadar fazla sakat kişi vardı oyunumda. Ve onların olması beni çok daha iyi motive etti. Ve onların da geri dönüşleri ve benim yaptığım şeyin yanlış olmadığını bana hissettirdi. 

Kör Bireye Hatalı Tarif: ‘Kimin Sağı Alper? Senin mi, Benim mi?’

Bir ek yapacağım sadece. Çağla Özgür vardır arkadaşım benim. Erişiyorsam Varım Topluluğu’ndan. Kör bir birey o da. Genç, çok genç kör bir birey. Oyundan önce, bir yarım saat önce biz balkondaydık Karşı Sanat'ta, İstiklal'in manzarasında sohbet ediyorduk. İşte Çağla geldi, tanıştık. İlk defa yüz yüze tanışıyoruz zaten onunla. Çağla dedim, işte sağında şu var, karşında bu var. Çağla soluna döndü ama bana göre soluna döndü. Ben dedim ki ona, ya sol değil, sağ. Bana şey dedi, 20 yaşında Çağla. ‘Alper dedi, kimin sağı ama?’ 

Bak, ben işte Sakat Muhabbet’i yapıyorum. Şu an 1000. bölümdeyim. Ben de bunu yapıyorum. Bu tongaya diyeyim, bunlara düşeceğiz. Nasıl yürümeyi tay tay, düşe kalka öğreniyorsak, yüzmeyi ufak tefek zorluklarla, korkarak öğreniyorsak, bunu da sağlamcı ifadelerden kurtulmayı da düşe kalka, yanlış yapa yapa öğreneceğiz. Sakat Muhabbet de bunun için. Sit Down da bunun için. 

Geçen haftaki Instagram postuna yazanlar olmuştu. ‘Sakat Muhabbet demeyelim, inciniyoruz.’ şeklinde. Onlara çağrımı herkese yapayım. Böyle düşünen varsa bana yazsınlar. Konuk alalım, konuşalım. Arkadaşlar, hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa demiş atalarımız. Konuşalım. Ben zaten hep diyorum. Sakat tabirini ben kullanıyorum. ‘Herkes kullanacak, başka bir şey söyleyemezsiniz’ demiyorum. Tartışmaya açıyorum aslında. Çok konuştum Çağdaş. Sen araya giremedin bir türlü. Sen daha başka ne söylemek istersin?

Ç. Ö: İşte böyle bir takım kavşaklar, dönemeçlerle insanların insanın tüylerini ürperten ve yeniden düşünmeye sevk eden sanki daha önceden çözmüş olduğu bir problemmiş gibi üzerinde durmadığı ya da durmak istemediği bir takım gerçeklikleri birdenbire önüne çıkararak bu konuda gerçekten ne kadar eksik olduğunu hissettiren bir program olduğunu düşünüyorum.

Ve böyle düşündüğünüzde… aslında kafanıza takılan her soru işaretinin bir nedeni var ve kendince bir takım cevapları barındıran çok güzel bir gösteri. Yani şu anda bunun bir parçası olmak benim için çok büyük bir gurur kaynağı.

A. T. A: Şimdi dinleyenler diyorlardır ki, Çağdaş Bey izlememişti, nasıl konuşuyor böyle. Şöyle bir detayı var. Benim Sakat Muhabbet hesabımda, ben Kültürhane'de geçen sene yaptığım gösterinin YouTube kaydı, linki var orada. Onu izlemişti Çağdaş.

Yani hiçbir şey bilmeden, kendi akrabasını övüyor da konuşuyor gibi düşünmeyin. Bunu da söyleyelim. Onun için biraz biliyor ama. Oyun,  Tabii ben tiyatro sanatçısı değilim. Hatta az önce de bir arkadaşım gelmişti ziyarete. Kalamadı yayına ama… 

‘Sit Down )Bazı Bazı( Remedy Show
Üç Pikelik Müzikli Düşündürü’

Ben şöyle bir slogan buldum. Ben sloganlarla da çalışmayı seviyorum. Sakat Muhabbet’in bir sloganı zaten var. Sit Down’ın da sloganı da yeni oldu. Evinde misafir olduğum bir arkadaşımla konuşmamızdan çıkan bir espriyi slogan yaptım. 

Şey diyorum. 'Sit Down )Bazı Bazı( Remedy Show'. Üç Pikelik Müzikli Düşündürü’ 

Pike ne demek? Tiyatroda ‘perde’ olduğu için benim oyunumda da olsa olsa pike olur diye düşündüm. Hatta siz o arkadaşımla beraber bana, ‘İşte pike olmasın Alper dediniz ama Sakat Muhabbet, ‘sakat’ kelimesi olmasın Alper’ diyenleri dinlemediğim gibi pike olmasın’ diyenleri de dinlemeyeceğim tabi doğal olarak. Bunu söylüyorum. 

Çok çok sağ ol Çağdaş, bugün benimle olduğun için. Tatilden yeni dönmüştün ama ben seni aradım ve her zaman olduğu gibi koştun yanıma geldin. Islığınla, gitarınla, sesinle renk kattınSakat Muhabbet’in hem de 100., dalya bölümünde. Son olarak neler söylemek istersin kardeşim?

Ç. Ö: Biraz önce üzerinde durduğun Sakat Muhabbet isimlendirmesine gelen bir takım tepkilerden bahsettin. Kendince tabii ki tartışmaya açık bir konu olduğunu, tartışılabileceğini söyledin. Ama aslında gereksiz bir ayrıntı. Çünkü oyununda ortaya koyduğun şey aslında bunu tartışarak açıklığa kavuşturmak falan değil. Aslında bu düşüncenin altında yatan nedenleri sorgulayan ve insanların bu konuda kendilerince buldukları çözüm yollarını sorgulayan, gerçek amacı bu olan yani sakatlığı görünür değil, görünür kılmaya çalışan değil, Aslında insanların bu konudaki düşüncelerini sorgulayan bir program olduğu için bence burasına vurgu yapılması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu kadar.

Sakat Muhabbet’in Amcamla İlişkime Doğrudan Etkisi

A. T. A: Şimdi en son şeyi söyleyeyim. Biz dün Zeytinburnu'nda Cemil Amcamın misafiriydik. Hatta bu provayı yaparken Cemil Amcam bir ara coştu. ‘Sakat demeyin, topal deyin’ dedi. Benim bir kuşak daha ileri, yani daha öncesi oluyor. Adana, Ceyhan, Sarıbahçe Köyü'nden bir kişi kendisi.  Tabii şimdi göreviyle, emekliliğiyle başka birisi oldu ama oradan bakıyor. 

Ve ben şunu keşfettim Cemil Amcamda, Çağdaş, onu söyleyeyim. Sakat Muhabbet programı sonrası bizim ilişkimiz gelişti amcamla. Çünkü amcam muhtemelen benim arkamdan... Benim için işte ‘topal, sakat’ diyordu ama benim yanımda da yüzüme söylemiyordu bunu muhtemelen. Birçok kişi de bunu söylemiyordu muhtemelen. 

Ama ben bunu açınca artık benimle rahat rahat konuşuyor. Hatta bana, ‘Sen topalsın, kötürümsün’ dedi. Evet şimdi normalde başka biri desei ‘Ya kötürüm, öyle deme’ falan derim ama amcam olduğu için tabi öyle olmuyor. Başka bir şey oluyor. 
Amcama bir şey demiyorum ama ya şeyi düşünün arkadaşlar. Yani, kötü kötü bir şey mi; iyi iyi bir şey mi? Bunları düşündüm. Bu durumun felsefesine bakıyorum biraz da. Aşağıda olan kötü mü vesaire şeklinde. 

Arkadaşlar zamanımız bitmiş. Şu anda arkadaşım beni uyardı. 

Haftaya eski usül yani kayıttan devam edeceğiz Sakat Muhabbet’e, sağol Çağdaş. 

Haftaya görüşmek üzere. Hoşçakalın.


*Gösteri esnasında çekilen siyah beyaz fotoğraflar için Babilden Sonra programını hazırlayıp sunan Ercüment Gürçay'a teşekkür ederiz.