“Erkek civcivlerin öldürülmesi yasaklansın!”

-
Aa
+
a
a
a

Üretim tesislerinde erkek civcivlerin öldürülmemesi talebiyle kampanya başlatıldı.

Gezegenin Geleceği: 13 Ekim 2023
 

Gezegenin Geleceği: 13 Ekim 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Haftanın öne çıkan taleplerinden biri, İsa Altın’ın üretim tesislerinde erkek civcivlerin öldürülmemesi talebiyle başlattığı change.org/civciv adresindeki kampanya. Kampanyacı, yumurta sektörü için ‘değersiz’ görülen erkek civcivlerin yumurtlamadıkları ve et verimleri düşük olduğu için doğduktan hemen sonra dişilerden ayrıldıklarını, dişilerin çoğu tüm hayatlarını acı çekerek geçirecekleri kafeslere gönderilirken, erkek civcivlerin gazla, ezilerek ya da çöpe atılarak saatlerce, hatta bazen günlerce süren bir ölüme gönderildiğini belirtiyor. Almanya ve Fransa’nın erkek civcivlerin öldürülmesini yasakladıklarını, İsviçre gibi ülkelerde ise yalnızca gazla ve daha acısız şekilde öldürmeye izin verildiğini belirten İsa Altın, Türkiye’de bu konu ile ilgili hiçbir düzenleme olmamasına dikkat çekerek, “Bu katliam durdurulsun, erkek civcivlerin öldürülmesi yasaklansın,” sözleriyle talebini dile getiriyor. Kampanya change.org/civciv adresinde.

Akbelen Ormanı için verilen mücadele devam ediyor

Haftanın en önemli gündemlerinden biri change.org/akbelenedokunma imza kampanyası ile de desteklenen, Akbelen Ormanı için verilen mücadelenin dava duruşmalarıydı. 11 Ekim tarihinde gerçekleşen Akbelen Ormanı’nın maden işletmeciliğine tahsisinin iptali ve maden işletme ruhsatı ve izninin iptali davaları duruşmaları öncesinde İkizköy, Karacahisar ve Çamköylüler toplanarak yürüyüşe geçtiler. Muğla-Milas’tan ve Bodrum’dan gelen gruplarla da birleşerek yaptıkları ortak açıklamalarda, halihazırda dörtte üçü yok edilmiş olan Akbelen Ormanı’nın maden işletmeciliğine açılması durumunda yeraltı havzaları sularının yatak değiştireceğini, Bodrum’un susuz kalacağını belirterek bu mücadelenin aynı zamanda Milas’ın zeytini, temiz havası, Bodrum’un su kaynakları için bir mücadele olduğunu ifade ettiler. İki duruşma yaklaşık altı saat sonra sona erdi. Mahkeme, kararı taraflara daha sonra tebliğ edeceğini belirtti. İkizköy Çevre Platformu’nun başlattığı ‘İkizköy Akbelen Ormanı’nın Kömür Madenciliği için Kesilmesini Durdurun’ kampanyası change.org/akbelenedokunma adresinde.

"Deprem bölgesinde nükleer tehlikeyi durdur"

Doğu Akdeniz Çevre Platformu’nun change.org/nukleertehlikeyidurdur adresinde başlatmış olduğu kampanyaya konu olan Akkuyu Nükleer Santrali ve santralin taşıdığı riskler bu hafta yeniden gündeme geldi. Konunun yeniden tartışılması, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva’nın bir Rus kanalına verdiği röportajda söylediği sözler üzerine başladı. Zoteeva, bu röportajda, “Bunu kendi toprağımızda olmasa da kendimiz için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya’ya ait. Başka ülke topraklarında bulunan, bizim santralimiz,” ifadelerini kullandı. Yeşil Gazete yazarı ve nükleersiz.org koordinatörü Dr. Pınar Demircan, 2010’da Türkiye ile Rusya arasında ‘Built-Own-Operate’ yani ‘Yap-Sahip Ol-İşlet’ anlaşması imzalandığını ve bu anlaşmayla Rusya’ya bu santralin kurucusu, sahibi ve işletmecisi olma hakkının tanındığını; Anastasia Zooteva’nın bu açıklamasının da bu durumu teyit ettiğini söylüyor. Demircan, ayrıca Türkiye’nin Rusya’ya toprak ve liman verip her türlü stratejik kolaylık ve imtiyaz sağladığını, Rusya’nın ise hiçbir ekolojik maliyet ve riske katlanmadan Akdeniz kıyısında bir nükleer santral sahibi olacağını belirtti. Demircan’ın bahsettiği riskin ne olduğunu Doğu Akdeniz Çevre Platformu, başlattıkları kampanyada dünyanın en büyük nükleer felaketi olan Fukuşima’dan örnek vererek açıklıyor. Fukuşima’da yaşanan depremin nükleer santrale etkileri sonrası atmosfere Çernobil felaketinin 6.5 katı radyasyon yayılmış; Japonya topraklarının %10’u kirlenmiş ve binlerce yıl tarım yapılamaz hale gelmiş; çevre bölgelerde yaşayan 300 bin kişi yaşadıkları şehirleri terk etmek zorunda kalmış ve %70’i çok yüksek kanser riski ile yaşamlarına devam etmişti. Kampanyacı platform, Akkuyu Nükleer Santrali için ise riskleri şu şekilde özetliyor, “Santralin yakınında geçmişte çok büyük depremler üretmiş ve üretmeye devam eden Ecemiş Fay Hattı, Kıbrıs Dalma Batma Fay Kuşağı, Ölüdeniz Fay Hattı, Güney Ege Dalma Batma Fay Kuşağı ve Doğu Anadolu Fay Hatları bulunuyor. Jeoloji uzmanlarının görüşlerine göre bu hatlarda büyük bir şiddette deprem olacağı ve Akkuyu’da büyük bir radyasyon felaketi meydana geleceği açık.” Doğu Akdeniz Çevre Platformu’nun “Yaklaşan Felakete Dur De” diyerek başlattığı kampanya change.org/nukleertehlikeyidurdur adresinde.

"Sancaktepe'de zehirli eritme yapan işletmeyi kapatalım"

Bir diğer çevre kampanyası ise change.org/sancaktepe adresinde Mustafa Emirhan Taka tarafından başlatıldı. Kampanyacı, yaşadığı Sancaktepe semtinde zehirli eritme işlemi yapan bir tesisin kapatılması talebini dile getiriyor. Hem sanayi bölgesi hem de yerleşim yerlerinin yakınında bulunan işletmenin ruhsatsız olduğunu, mühürlendiğinde ise mühürün kırılarak işlemlere devam ettiğini belirten kampanyacı konu ile ilgili T.C Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Çevre Bakanlığı, Sancaktepe ve Maltepe Belediyeleri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile iletişime geçtiklerini ancak hiçbir sonuç alamadıklarını belirtiyor. İzinsiz şekilde ve bilim dışı yöntemlerle yakma işlemi yaparak solunamayacak derecede zehirli gazlar yayan bu işletmenin kapatılması talebiyle Mustafa Emirhan Taka’nın başlattığı kampanya change.org/sancaktepe adresinde.