Temiz Hava Hakkı Platformu, sosyal medya hesabından Türkiye’deki orman yangınlarına ilişkin açıklama yayımladı. İklim krizinin, sıcak ve kuru koşullarının şiddetlenerek yangınların çıkmasına ve yayılmasına neden olduğunun altının çizildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Daha yüksek sıcaklıklar, topraktan ve bitki örtüsünden daha fazla nemi buharlaştırarak ağaçları, çalıları ve otları kurutur. Dipteki yaprak döküntülerini ve düşen dalları hızla yanacak hale getirir.” Kuraklık dönemlerinde, su eksikliğinden dolayı stres altına olan ağaçları; zayıflatacak veya öldürecek böcek ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelebileceğinin ve yangınlara karşı dirençlerinin azalacağının vurgulandığı açıklamada, şunlar aktarıldı: “Türkiye’de sıcaklık rekorlarının kırıldığı son 10 yılda yaklaşık 258 bin hektar orman alanı yandı. 1988-2024 yılları arasında yılda çıkan yangın sayısı da dramatik biçimde artış eğiliminde. Daha az seragazı emisyonu küresel sıcaklık artışını sınırlandıracak, bu da ormanlarda yangın riskini azaltacak. Bu nedenle yangınlarla mücadele etmek için de gezegenimizi ısıtan seragazı emisyonlarını azaltmalıyız.”
Sakarya'da ormanlık alanlara girişler 1 Kasım'a dek, yanıcı ve patlayıcı maddelerin satışı 28 Ekim'e kadar yasaklandı. Valilikten yapılan açıklamaya göre, ülkenin çeşitli bölgelerinde orman yangını vakalarının artış göstermesi nedeniyle, ormanları korumak ve yangın riskini en aza indirmek için tedbirler alındı. Bu kapsamda,1 Kasım'a kadar il genelinde ormanlık alanlara girişler yasaklanırken, bu tedbire ek olarak 29 Temmuz-28 Ekim tarihleri arasında havai fişek, işaret fişeği, meşale ve benzeri yanıcı ve patlayıcı maddelerin satışı ve kullanımı yasaklandı. Alınan kararların uygulanması amacıyla emniyet, jandarma ve diğer kolluk birimleri tarafından aralıksız olarak denetimler yapılacak. Yasağa uymayan işletme ve şahıslar hakkında gerekli idari ve adli işlemler uygulanacak.
Birgün’den Gökay Başcan’ın haberine göre, Başta İSKİ olmak üzere İBB’nin kurumlarının itirazına rağmen kapasite artışına onay verilen İstanbul Çatalca’daki kum ocağında göçük meydana geldi. Atık suların biriktiği balçık içinde kalan bir işçi hayatını kaybetti. İhbar üzerine olay yerine İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), Jandarma Su Altı Arama ve Kurtarma ve itfaiye ekipleri ile sağlık görevlileri sevk edildi. İş makinası operatörünün bulunduğu yerden kurtarılması için ekipler çalışma yürüttü. Ancak işçinin cansız bedenine ulaşıldı. Kuzey Ormanları ve su kaynaklarını tehdit eden şirketin kapasite artışına 21 Temmuz’da onay verildi. İşçinin canına mâl olan maden projesinin kapasite artışına İBB’nin itirazlarına rağmen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onay verdiği ortaya çıktı. Toplamda 99,08 hektar büyüklüğündeki alanın tamamı orman. Kapasite artışıyla birlikte İstanbul’un su kaynaklarından olan ve Kanal İstanbul projesi nedeniyle tehdit altındaki Terkos Gölü de tehdit altında. ÇED dosyasına göre alanda en az 41 bin 751 meşe ve gürgen ağacı kesilecek. Projeye İBB’ye başlı Kentsel Ekolojik Sistemler Şube Müdürlüğü ve İSKİ’nin olumsuz görüşüne rağmen çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verildi. İSKİ “ Talep alanı kısmen Terkos Barajı uzun mesafeli koruma alanında kalmakta olup imar planı sahası dışında bulunmakta. Ayrıca söz konusu alan içerisinden Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve bu derelere bağlanan çok sayıda vadi tabanı geçmekte. Havza içinde yapılacak madencilik faaliyeti söz konusu dereler açısından risk oluşturmakta” dendi. Müdürlük yazısında, “Söz konusu talep sahalarında madencilik faaliyeti yapılması idaremizce uygun görülmedi” denildi.
Dünya büyük bir dönüşüm ihtiyacı içindeyken kimileri bizi geçmişin korumacı ve ulusal çıkarlar söylemlerine geri götürmeye çalışıyor. Eskilerin ve günümüzün bizi getirdiği nokta aşikâr. Büyük bir toplumsal eşitsizlik krizi içindeyiz, enflasyon bu eşitsizliği artırıyor ve tabandaki en yoksullar en büyük zorluğu çekiyor. Bir yandan da iklim değişiyor, tarım işçileri kadar ürünler de güneşin altında kavruluyor, susuzluktan sararıyor veya sellere kapılıp gidiyor. Ekofeminist, antropolog ve kurgu bilim yazarı Ursula K. L’Guin’in “Kapitalizm içinde yaşıyoruz. Onun gücü kaçınılmaz görünüyor. Bir zamanlar kralların ilahi hakları da öyle görünüyordu. Herhangi bir “insan gücü”- ne karşı konulabilir ve insanlar tarafından değiştirilebilir.” der. Peki nasıl karşı koyacağız ve bu ekonomik dönüşümü nasıl gerçekleştireceğiz? Türetim Ekonomisi uzun zamandır bunun nasıl mümkün olabileceğini anlatıyor. Türetim Ekonomisi Derneği ve Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (CESD) tarafından düzenlenen Next Economies Summit 2025, 12-14 Eylül 2025 tarihleri arasında, İstanbul Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşecek. Etkinlikte sürdürülebilir ve adil ekonomilere geçişi hızlandırmayı hedefleyen uluslararası ağları, kurumları, liderleri, politika yapıcıları, yatırımcıları ve girişimcileri bir araya getirecek. Next Economies Summit 2025 hakkında güncel bilgilere ulaşmak ve etkinliğe kaydolmak için nexteconomies.net adresini ziyaret edebilirsiniz.