Türetim Ekonomisi Derneği, Fransız Cumhuriyeti tarafından gerçekleştirilen Akdeniz Dünyası Forumu'ndaydı.
7-8 Şubat 2022 tarihlerinde Fransa’nın Akdeniz kıyısındaki Marsilya kentinde Fransız Cumhuriyeti tarafından Akdeniz Dünyası Forumu gerçekleşti. Akdeniz’in 2030 yılına kadar ufkunu belirlemek üzere düzenlenen forum Akdeniz’in farklı bölgelerinden 500 kadar davetliyi ve 5000 kadar katılımcıyı ağırladı. Akdeniz Dünyası Forumu, bölgenin içinde bulunduğu ekolojik ve sosyal adaletsizlikleri, iklim krizine karşı çözüm önerilerini birlikte konuşmak ve karar önerileri geliştirmek üzere toplandı. 7 ay önce başlayan Akdeniz Dünyası Forumu hazırlıkları içerisinde, “2030 Akdeniz Savunuculuğu” programı kapsamında Eğitim, Bilgi ve Hareketlilik; Sürdürülebilir Kalkınma; Istihdam, İnovasyon ve Girişimcilik; Kültür ve Miras; Kapsayıcılık; Şehirler ve Bölgeler başlıklarıyla 6 alt çalışma grubu oluşturuldu. Bu çalışma gruplarının her birinde Akdeniz’in farklı bölgelerinden 150’nin üzerinde uzman ve araştırmacının katılımıyla birer politika önerisi dökümanı hazırlandı. Fransa Büyükelçiliği’nin yönlendirmesi ile Türetim Ekonomisi Derneği ve Good4Trust.org ekiplerini temsilen Berk Butan “Sürdürülebilir Kalkınma” çalışma grubunda yer alarak “Türetim Ekonomisi” başlığı altında görüşlerini açıkladı. Sürdürülebilir Kalkınma alanında önceliğin kalkınmanın ötesinde , ekolojik ve sosyal adalet ilkelerinin yer alması gerekliliğini savundu. Forum öncesi hazırlanan politika öneri dökümanları Fransa Hükümeti’ne sunuldu. Türetim Ekonomisi Derneği ve Good4Trust.org ‘un Akdeniz Dünyası Forumu’na sunduğu politika önerilerine ek olarak aynı zamanda Fransa Avrupa ve Dış İlişkiler Bakanlığı’nın davetiyle Türetim Ekonomisi Derneği’nin yürüttüğü “Kadın ve İklim” temasındaki iki proje ile Marsilya’yadaydı. Bu kapsamda, “İklim ve Biyoçeşitlilik Krizlerine Karşı Kadın Emeği” ve “Kadın Üreticilerin Ekolojik ve Sosyal Açıdan Adil Dönüşümünü Destekleme” projeleri ekip üyeleri Büşra Yar ve Duru Uslu tarafından katılımcılara anlatıldı.
Plastik kirliliği katlanarak artan bir hızla dünya genelinde tüm denizlere yayıldı. Kutuplardan en ücra adalara, deniz yüzeyinden en derin okyanus çukuruna kadar plastik kirliliği ile karşı karşıyayız. Her yıl 19 ila 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlerimize karıştığı tahmin ediliyor. Bu atıklar büyük ölçüde denizel kirliliğinin yüzde 60'ından fazlasını oluşturan tek kullanımlık plastiklerden kaynaklanıyor. Araştırmalar Grönland’ın iki katından daha büyük bir alanda kirlilik eşiklerinin aşılacağını gösteriyor. Plastik üretiminin 2040 yılına kadar iki kattan fazla, denizlerdeki plastik kirliliğinin ise üç kat artması bekleniyor. Bu durum 2050 yılına kadar denizlere karışan makroplastik miktarında dört kat; 2100 yılına kadar mikroplastiklerde 50 kat artışa yol açabilir. Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) için hazırlanan “Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri” raporu, mikroplastik kirliliğinin yaratacağı ekolojik riskleri ortaya koyuyor. Rapora göre Akdeniz, Doğu Çin Denizi ve Sarı Deniz'in de aralarında olduğu kritik önemdeki birçok denizde, plastik kirliliği canlı yaşamı için tehlikeli olabilecek eşik değerleri aşmış durumda. Rapor, mikroplastik kirliliğinin ekolojik olarak tehlike eşiklerini aşarak türler ve ekosistemler üzerinde popülasyonların azalması da dahil olmak üzere olumsuz etkilere yol açabileceğini gösteriyor. Deniz yaşamına yönelik bu yaygın ve giderek artan tehdit, dünya liderlerinin, Şubat sonunda düzenlenecek BM Çevre Asamblesi’nde (UNEA-5) denizlerdeki plastik kirliliğini durduracak, küresel ölçekte yeni bir BM Sözleşmesi’ni kabul etmesi ile önlenebilir. Uluslararası düzeyde ve yasal bağlayıcılığı olan bir sözleşme için baskılar artıyor. Dünya genelinde 2 milyondan fazla kişi WWF’in çağrısına imza atarken, 100'den fazla küresel şirket, 700'den fazla sivil toplum kuruluşu ve BM üyesi ülkelerin 4'te 3'ünden fazlasını oluşturan, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 156 ülke de bu çağrıya destek verdi.
Greenpeace 2021 Nisan ayındaki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığı tespit etmişti. Yasa dışı plastik döküm alanlarından toplanan toprak, kül, su ve tortu örnekleri, hem Greenpeace Araştırma Laboratuvarlarından hem de bağımsız bir laboratuvardan bilim insanları tarafından incelendi. Yapılan analizler sonucu ortaya çıkan bulgular ise gerçekten sarsıcı. Adana'da tespit edilen dioksin furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400.000 katı ve şimdiye kadar Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksik düzey. Dioksin-furanların bilinen en önemli özelliği ise kanserojen olması. Bu kimyasal, anne karnındaki bebekler için toksik olabilir, tümörleri tetikleyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilir. Greenpeace Akdeniz araştırmasında incelenen 5 farklı çöp döküm alanı, Adana’nın verimli tarım, hayvancılık ve sulama arazileri içinde yer alıyor. Bugün başlattığı imza kampanyasıyla İngiltere’ye hesap soran Greenpeace Akdeniz, özellikle Adana’da tespit edilen yasa dışı plastik atık bertarafının yarattığı çevre sorunlarına karşı sorumlu bulduğu devletlerin, İngiltere başta olmak üzere, kirleten öder ve önleme ilkeleri gereğince çevre maliyetine dahil olmasını istiyor. https://bukimincopu.org/