13 Ocak 2008Milliyet
Dün sabah boyacılarla randevum olduğu için, evden çıkmam saat 10'u buldu. Benim için hayli geç başlayan bir gün; ancak bu sayede Açık Radyo'da bugüne kadar hiç dinleme imkânı bulamadığım enfes bir programla karşılaştım. Yarısında açtığım için program yapımcısı hanım, kendi kızı Mavisu'yu 21 günlükken denize soktuğunu, bebekler ana rahminde suyun içinde yaşadıkları için suyu yadırgamadıklarını anlatıyordu. Program konuğu Beysun Gökçin, aslında çocukların korkuları olmadığına, biz ebeveynlerin kendi korkularımızı çocuklarımıza aktardığımıza dikkat çekiyordu.
Biraz daha dinleyince anladım ki adına bakınca (Düşe Kalka) çocuklar içinmiş gibi görünen, ancak asıl hedefi anne-babalar, okul ve kent yöneticileri olan bir sohbetin içindeyim. Neredeyse ben de konuşmalara katılıp sorular soracağım!
- Kızınızın adını Mavisu koyarken, çok müdahaleci davranmış olmaktan sıkıntı duymuyor musunuz?
Neyse ki benim aklımdan geçen bu soruyu, program yapımcısı olduğunu anladığım Aslı İçözü'ne, program konuğu Beysun Gökçin sordu. Aslı Hanım, "Pedagojik açıdan doğru olmayabilir, ama biz bilhassa böyle istedik" diyor. Zaten kızı herhalde 6 - 7 yaşında ve şimdiden kalamar balıkçısı olmuş.Balık olmak istiyor
Bu programın konusu, anlaşılan çocuk ve deniz. Stüdyoda bulunan çocuklardan birine soruyorlar:-Deniz deyince aklına ilk gelen ne?Çocuğun yanıtı:- Gemi- Denizi seviyor musun?- Çoookkk..- Sen ne olmak isterdin?Kaptan falan gibi bir yanıt beklerken cevaba bakar mısınız?- Balık!- Neden?- Kimse bana dokunamasın diye...- Ne renk balık olmak isterdin?- Mavi,- Deniz mavi, balık mavi olur mu?- Mavi balık olayım ki bana zarar vermek isteyenler beni göremesin...- Ne yapardın denizde?- Bu halimle istediğim gibi dolaşamıyorum, balık olsaydım mesela Amasra'ya, Bartın'a her istediğim zaman gidip gelirdim. Orası benim köyüm, özlüyorum...- Kaç yaşındasın?- 10Bireysel sponsorluk
Cumartesi sabahı yollar bomboş olduğu için, bir baktım ki gazeteye gelmişiz. İstemeyerek ayrıldım programdan. Odama çıkarken kendi çocukluğuma döndüm. Bana korkularını aktarmadıklarından dolayı (yoksa onların da korkuları yok muydu?) rahmetli annemle babama teşekkür etmek için bir sebep daha keşfetmiştim...
Gazetedeki masamda Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra'dan gelmiş bir yazı buldum. Beni "gönüllüler tımarhanesi" olarak nitelediği Açık Radyo'nun Dinleyici Destek Programı'na bu yıl da katılmaya çağırıyordu.
Bu program, 4 yıl önce ilk başladığında giderlerin % 15'i karşılanabilmişti, geçen yıl bireysel sponsor sayısı 3 bine ulaşmış, giderlerin % 35'i biz dinleyicilerin küçük katkılarıyla karşılanmış.Yarım saatlik sponsorluk bedeli 60 YTL, 1 saati 120 YTL. Ben bu Düşe Kalka programına rastlamasaydım, tercihi Açık Radyo yöneticilerine bırakacaktım. Ama şimdi katkıda bulunacağım programı da biliyorum. [email protected]