5 Temmuz 2010Referans Gazetesi
İtalyan ekonomist Piero Sraffa, ‘bir şeyi bir kez söyleyen' insanlardandı. Türkiye'de çok tanınmayan ancak ekonomi tarihinde önemli bir yeri olan Sraffa'nın tezleri faşist lider Mussolini'yi çileden çıkarmıştı.
XX. yüzyılın en ilginç iktisatçılarından birisi olan Piero Sraffa'nın Mallarla Malların Üretimi-İktisat Kuramını Eleştiriye Açış adlı kitabının Sayın Ümit Şenesen tarafından yapılan çevirisi yayımlanmış. (İstanbul: Yordam Kitap, Mayıs 2010). Bu kitabın, Sraffa'nın kitabının yayımlanışının 50. yıldönümünde tekrar basılmasına çok memnun oldum. "Tekrar basım" diyorum ama doğrusu 1981'de yapılan ilk baskısını, sanırım pek çok kimse gibi, ben de görememiştim bile. Üniversite yayınlarından şimdi bile haberdar olmak zor; o zamanlar çok daha zordu. Sayın Şenesen bu zor kitabı büyük bir dikkat ve özenle Türkçe'ye kazandırmış. Bir yandan Sraffa'nın diline sadık kalma koşulunu sağlayıp, öte yandan konunun hem teknik gereksinimlerini karşılayacak hem de okuyucunun dikkatini dağıtmadan okuyabilmesini sağlayacak Türkçe anlatıma ulaşmak hiç de kolay bir iş değil. Sayın Şenesen bunu başarmış, candan kutluyorum.
Tartışmalardan uzak durdu
Bütün bunlardan sonra bu kitabın ayaküstü okunabilir olduğunu düşünmeyin. Sraffa, "bir şeyi bir kez söyleyen" insanlardan. Ama bir şeyi söylemeden önce on kere düşündüğü de açık. Sraffa'nın çok az yayını ve binlerce sayfayı bulan çalışma notu ve mektupları var. (Heinz D. Kurz ve Christian Lager'in Türkçe çeviride yer alan "Piero Sraffa'nın Siyasal İktisada Katkıları" başlıklı yazısı). Bu kitap da Sraffa'nın bu özelliğinin bir yansıması. Kitabının önsözünde belirttiğine göre, kitabın ana fikirleri Sraffa'nın kafasında 1920'lerin sonlarında biçimlenmiş. Ama 1955'te yazmaya başlamış. 1959'da tamamlanmış. Kitabın ana metninin Türkçe çevirisi sadece 100 sayfa. Ama bu kısacık kitap yayımlandıktan sonra iktisat dünyasında büyük tartışmalara yol açmaya yetmişti. Hemen her görüşten iktisatçılar bu kitap üzerine tartışmaya başladı.
Kitap neoklasik iktisadın marjinal verimliliğe dayalı bölüşüm kuramının hatalı olduğunu gösteriyor, Ricardo'nun değişmez değer ölçüsü sorununa çözüm öneriyor, emek değer kuramında yeni tartışmalara yol açıyordu. Ama Sraffa kitabı üzerine yapılan tartışmalara ne katıldı, ne de görüşlerini açma gereği duydu. Yanlış anımsamıyorsam, bunun tek istisnası yakın çevresinden Sir Roy Harrod'un 1961'deki makalesine 1962'de yayımlanan yanıtıdır. Sraffa'nın ketumluğu, iktisatla sınırlı değildir. İlk bakışta kolaylıkla yan yana getirilemeyecek iki büyük düşünür ile olan yakın arkadaşlığına ilişkin öykülerde de bu konuda örnekler vardır. Söz konusu kişiler İtalyan felsefeci ve siyaset kuramcısı Antonio Gramsci (1891 –1937) ve Avusturya asıllı İngiliz felsefecisi Ludwig [Josef Johann] Wittgenstein (1889 –1951) idi. Wittgenstein'a ilişkin öykü şudur:
Wittgenstein ünlü yapıtı Tractacus Logicus Phlosophicus (Çeviren Oruç Aruoba, 4. Baskı, Metis Yayınları, İstanbul: 2006) içindeki fikirleri sık sık Sraffa ile tartışırlarmış. Bir gün Wittgenstein ve Sraffa trenle yolculuk yapıyorlar. Wittgenstein şu görüşünü ısrarla savunuyor: "Bir önerme ve onun tasvir ettiği şey aynı ‘mantıksal biçimde' olmalıdır." Sraffa yanıt vermiyor sadece çenesinin altını parmak uçlarıyla dışarıya doğru hafifçe kaşımakla yetiniyor. Bu bir süre devam ediyor. Sraffa'nın yaptığı, Napolilere özgü, sadece onların kullandıkları ve anladıkları bir hareket olup "nefret etme" ya da "hor görme" anlamına gelmekteymiş. Sraffa "Bunun mantıksal biçimi nedir?" diyor ve yine susuyor. Bu konuşmanın Wittgenstein'in bir önermenin tasvir ettiği gerçeğin resmi olması gerektiği görüşünden vazgeçmesine yol açtığı söylenir.
Para ve bankacılık üzerine görüşleri
Sraffa'nın kitabının Türkçe çevirisine Sungur Savran da hem güzel hem de ilginç bir önsöz yazmış. Çünkü hem kitaba sağlam bir giriş sağlıyor hem de tartışılabilecek konulara kapı açarak, 50 yıl sonra bu kitaptan hâlâ öğrenilebilecek bir şeyler olduğunun altını çiziyor. Umarım bu davet karşılıksız kalmaz.
Sraffa'nın iktisatta ilk ilgilendiği alan ünlendiği konular değildi. İlk olarak para, banka ve enflasyon gibi alanlarda çalışmıştı. Sraffa doktorasını Turin Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yapmıştı. Tezinin başlığı "İtalya'da Savaş Sırasında ve Sonrasında Parasal Enflasyon" idi. Ünlü bir iktisatçı olan Luigi Einaudi'nin gözetminde hazırladığı tezini 29 Ekim 1920'de savunmuştu. Tez jurisi, Einaudi'nin yanı sıra Renzo Fubini adlı bir iktisatçı ile tamamen farklı bir alanda çok ünlü olan Gaetano Mosca'dan (1858-1941) oluşuyordu. Mosca, elit kuramına yaptığı katkılarıyla tanınmış bir siyaset bilimci idi. Sraffa, enflasyon olayını incelerken enflasyonu para miktarındaki değişmelerle açıklıyor ancak fiyat hareketlerinin bölüşüm ve üretim üzerindeki etkisini işin içine katarak daha sonraki çalışmalarına giden yolu açmaya başlıyordu.
Sraffa'nın tezinin kabulünden sonra yaptığı ilk iş, bir bankaya girip şube elemanı olarak birkaç hafta staj yapmak oldu. Anlaşılan tezini yaparken bankaların nasıl çalıştığını iyi bilmediğini görmüş, açığını kapatmak için böyle bir yola baş vurmuştu. 1921 yazında (haziran-ağustos) İngiltere'ye giden Sraffa babasının bir yakın arkadaşının tavsiyesiyle John Maynard Keynes ile tanıştı. Onun önerisiyle ciddi bir krizle karşılaşan İtalyan bankacılık sistemini tasvir eden bir çalışma yaptı ve iki makale biçiminde yayımladı. Sraffa bu çalışmasında İtalyan bankalarının sanayi ile olan ilişkilerini ortaya koyuyor ve bunların arkasında yatan siyasal/iktisadi güç odaklarının önemine dikkati çekiyordu. Sraffa, hükümetin müdahalesi ile bu işin çözülmesinden de ümitli değildi. Hükümetin bu güç odaklarından birine destek vereceği fikri üzerinde duruyor, İtalya'da da bunun faşistler lehine kullanıldığını vurguluyordu. Sraffa'nın çalışması İtalyancaya da çevrilip basıldı. O sırada iktidara gelen Benito Mussoloni, Sraffa'ya görüşlerini geri alması için baskı yaptıysa da bir sonuç alamadı. Bu olay sadece Keynes'in Sraffa'ya daha da yakınlaşmasını sağladı.
Sraffa, 1927'de Cambrdige Üniversitesine geldiği sıralarda Keynes "A Treatise on Money" adlı kitabı üzerinde çalışıyordu. Sraffa, Keynes'in çalışması ve çevresindekilerle olan tarışmalarıyla ilgilendi. Bu, onu para kuramı üzerinde daha çok düşünmeye yönlendirdi. Bunun sonucu olarak 1932'de Hayek'in para kuramını eleştiren bir kuramsal çalışma yayımladı. Öte yandan, Cambridge'de bulunduğu ilk üç yıl boyu da Kıta Avrupası Bankacılığı üzerine dersler verdi. Bu dersleri için Sraffa'nın hazırladığı etraflı notlar üzerinde çalışanlar, derslerin o zamanki Avrupa bankacılığını çok iyi biçimde kavradığına dikkati çekiyorlar. Sraffa'nın, parasal ve finansal ilişkileri siyasal iktisadın içinde gören yaklaşımını sürdüren az iktisatçı oldu. Çalışmalar giderek daha çok mikro düzeydeki sorunlar üzerinde yoğunlaştı. Bunun yarattığı boşluk bugünkü krizden çıkış yolunu bulmada karşılaşılan güçlüklerin nedenlerinden birisi gibi görünüyor.