Her kesimin ihracat performansı aynı değil

-
Aa
+
a
a
a

9 Ekim 2009Referans Gazetesi

Geçen seneyle karşılaştırdığımızda ihracat gelirlerimizde önemli düşüş var. Elde son verilerin olduğu, Ocak-Ağustos 2009 dönemi 2008 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında bu düşüşün yüzde 30 dolayında olduğu görülüyor. Peki ihracat gelirimiz niçin düştü? Sattığımız miktar mı azaldı, yoksa ihraç ürünlerimizin fiyatı mı düştü? Ya da ikisi birden mi oldu? Bu sorular, aslında önemli. Örneğin, sattığımız miktar düşmüşse temel kaygılanmamız gereken sorun, pazar kaybıdır. Eğer bizim ihracat hacmimizdeki düşüş dünya ticaret hacmindeki daralmanın çok üstündeyse (IMF, dünya ihracat hacminin 2009'da yüzde 11,9 daralacağını tahmin ediyor), o zaman ticaret yaptığımız ülkelerdeki pazar payımızda kayba uğramışız demektir. Buna karşılık ihracat rakamımızdaki gerileme ihraç fiyatlarının dünyadaki genel fiyat düşüşünden (IMF, 2009 yılı dünya ticareti için, dolar cinsinden hesaplanan fiyat deflatörünün yüzde 12,2 düşeceğini öngörüyor) daha fazla azalmasından kaynaklanıyorsa o zaman fiyatlarımızı neden bu kadar çok düşürmek zorunda kaldığımız üzerinde durmamız gerekecektir.
Türkiye'nin dış ticaretine ilişkin olarak TÜİK tarafından kamuoyuna açıklanan birim değer ve miktar endeksleri en son olarak ocak-temmuz dönemi için var. Bu endekslerin önemli sakıncası, mal bileşimindeki değişmeleri hesaba katmamaları. Örneğin yükte ağır pahada ucuz bir malı satarken bundan hafif fakat değerli bir mala geçildiğinde, ihracat miktarı azalmış, ihracat birim değeri (kabaca fiyat) ise artmış görünür. Bir yıl içinde bu yöndeki değişikliklerin önemli boyutta olmayacağını varsaymaktan başka çare yok.
Veriler, Türkiye'nin ihracat gelirlerindeki düşmenin büyük ölçüde fiyat düşüşünden kaynaklandığını gösteriyor. Çünkü, eldeki son bilgilerin olduğu, Ocak-Temmuz 2009 döneminde, bir yıl önceye oranla birim değer endeksi yüzde 24,2 düşerken miktar endeksi sadece yüzde 5,4 düşmüş. Anlaşılan şirketlerimiz, fiyatta büyük taviz vererek ihracat miktarının fazla düşmemesini sağlayabilmişler. Ancak bu durumun devam edebilmesi pek o kadar kolay görünmüyor. Çünkü, fiyatlardaki erimeden doğan zarar bir süre sonra bu şirketleri bu yolda devam edemez hale getirebilir.
İhracatın alt kalemlerine baktığımızda, farklılıklar görüyoruz. Örneğin "Tarım ve Ormancılık" kesiminde, aynı dönemde, birim değer endeksi pek az düşmüş (yüzde 2,6). Ama ihracat miktarı büyük oranda artmış: Yüzde 36! Ne yazık ki bu kesimin toplam ihracatımız içindeki payı, 2008 yılında, sadece yüzde 3. Toplam ihracatımız içinde payı yüzde 94,8 olan imalat sanayiinde ise birim değer endeksi yüzde 24,3 gibi yüksek bir oranda düşerken miktar endeksi de düşmüş. Ama çok daha az oranda: Yüzde 6,8.
İmalat sanayii içinde yer alan alt kesimlerden ihracatımız içinde en yüksek paya sahip ilk altısına bakıldığında bunlar arasında büyük farklılıklar görülüyor. Örneğin 2008 yılında toplam ihracatımız içinde payı yüzde 4,9 olan "Gıda Ürünleri ve İçecek" kesiminde birim değer yüzde 23 düşmüş ama ihracat miktarı da yüzde 18,5 artmış. Oysa diğer beş kesimde ihracat miktarında düşüş var. Üstelik bu beş kesim de kendi aralarında farklılaşıyor. Örneğin "tekstil" ve "giyim eşyası" kesimlerinde birim değer, sırasıyla yüzde 12,1 ve yüzde 16,2 düşmüş. Bu kesimlerdeki ihracat miktar düşüşü ise çok sınırlı, sırasıyla yüzde 1,7 ve yüzde 1,9. Oysa "kokkömürü ve petrol ürünleri" ve "metal eşya sanayi" kesimlerinde birim değer düşüşü çok fazla: Sırasıyla yüzde 49,7 ve yüzde 55,1. Üstelik bu kesimlerde önemlice miktar düşüşleri de var: Sırasıyla yüzde 12,6, ve yüzde 5,8. Tamamen farklı bir sonuç ise "motorlu kara taşıtları ve römorklar" kesiminde görülüyor. Bu kesimde birim değer düşüşü, imalat sanayii ortalaması ile karşılaştırıldığında oldukça az: Sadece yüzde 6,8. Buna karşılık, miktar endeksindeki düşüş çok yüksek: Yüzde 29,6.
Bu farklılıklar hangi nedenlerden kaynaklanıyor? Hangi kesimler yeni koşullarda ihracata devam edebilecekler? Bu açıdan kamu kesiminin yapabileceği bir şey yok mu?