3 Ağustos 2009Hürriyet Gazetesi
Bilim insanlarının en büyük endişesi, virüsün mutasyon geçirip milyonlarca kişinin ölümüne neden olan 1918'deki İspanyol ve 1958'deki Asya gribi salgınlarından çok daha ölümcül bir hal alması. Ayrıca sadece doğru bir el yıkama alışkanlığının, hem her yıl 1 milyon hayatı salgın hastalıklardan hem de milyonlarca insanı domuz gribinden koruyabileceğini söylüyorlar. Şimdi mesele biz gerektiğinde ellerimizi doğru bir şekilde yıkamayı biliyor muyuz, yoksa sadece ıslatıp yıkadığımızı mı sanıyoruz?SONBAHAR ENDİŞESİDünya Sağlık Örgütü, sonbaharda salgının kontrolden çıkması ve birkaç ayda küresel çapta yüzlerce kişinin ölümüne, on binlerce kişinin hastalanması ihtimaline karşı her ülkenin önlem almasını istiyor. Domuz gribi hızla yayılmaya devam ederken, ülkeler de bir dizi önlem alıyor. Bir yandan aşı siparişi verilirken, bir yandan da ilaç stokları yapılıyor. Hastalığın yayılmasını hızlandıracağı düşünülen (maç, konser, ayin, hac ziyareti) etkinliklere de kısıtlama getirilmesi planlanıyor. En etkili önlem olarak seyahat araçları ve sınır kapılarındaki sıkı denetim kontrolleri ilk sırada yer alıyor.Birleşmiş Milletler (BM), 2008 yılından itibaren 15 Ekim'i “Küresel El Yıkama Günü” ilan etti. BM yetkilileri, böylece, küçük yaştan itibaren su ve sabunla el yıkama gibi basit alışkanlığın yaygınlaştırılmasının, ölümcül hastalıkları önlemenin en etkili yolu olduğu mesajını iletmek istiyordu. Bulaşıcı hastalıkların önemli kısmının el temasıyla geçtiğini kaydeden uzmanlar, özellikle kreş, okul, yuva gibi toplu halde bulunulan ortamlarda çocukların ellerini yıkamalarının onları bulaşıcı hastalıklardan koruyacağına dikkat çekiyor. Bu nedenle evde ebeveynlerin, okulda ise öğretmenlerin çocukları ellerini doğru yıkamaları konusunda eğitmeleri gerekiyor. Çünkü el yıkamak o kadar basit bir iş değil. Kurallarına uymazsanız, sadece sabunu köpürtmek hiçbir işe yaramıyor.HER ŞEY ELİMİZDEEczacı Mehmet ŞAPÇI'ya göre “Hijyen kurallarına kesin uymak, selamlaşılan kişilerle öpüşmemek, hapşırırken ya da öksürürken ağzı bir mendil yardımıyla kapatmak ve onu hemen imha etmek, gün içinde elleri sık sık antiseptik sabunla yıkamak, susuz antiseptik ve dezenfektanlar kullanmak, kapı kolu gibi ellerin sık temas ettiği sert yüzeyleri temizleyici maddelerle her gün temizlemek, bağışıklık sistemini güçlendirici önlemler almak, hastalığa yakalanma riskini azaltmakta. Sağlığımızı korumak için de el yıkama çok önemli. Tekniğine uygun olarak, yeterli zamanda, doğru maddelerle yapılmayan, bilinçsiz el temizliğinin bir önemi ve faydasının olamayacağını biliyoruz.” Yani sağlıklı yaşamak “el”lerimizde ve bu konuda eğitim şart! Bu nedenle, umarım domuz gribine karşı “Her Şey Elimizde” sloganıyla Sağlık Bakanlığı'nın yönettiği “Türkiye El Yıkama Programı Eylem Planı” başarılı olur. Domuz gribinin de etkisiyle insanlarımızda bilinçli el yıkamanın alışkanlık haline, hatta yaşam biçimi haline gelmesine katkısı büyük olur. Yoksa artık hijyen kurallarına uyanları uymayanlardan korumak için el yıkamak zorunlu olmalı; tokalaşmak ve öpüşmek de yasaklanmalı (bunlar benim normalde en sevmediğim şeylerdir!)Hatta; elleri kirli gördüğümüz her zaman; yemek hazırlamadan, sofraya oturmadan, işe başlamadan ve hastalara dokunmadan önce; hastalara dokunduktan, para alışverişinden, burnunuzu temizledikten, kedi, köpek ve diğer tüm hayvanları elledikten, tuvaleti kullandıktan, yemek yedikten, sigara içtikten, bozulmuş gıda ve çöplere dokunduktan, kimyasal madde kullandıktan, saçlarınızı taradıktan veya elledikten sonra ellerini kurallara uygun şekilde yıkamayanlarımız idari para cezası ile cezalandırılmalı!Yaşasın, Türkiye artık dumansız hava sahası! Sıra geldi temiz ellere, temiz topluma!