Merhaba kâinat!
İslam dünyası Ramazan Bayramı’nı kutlarken Afganistan’ın yeni bir hükumeti oldu. Bonn buluşmasında varılan karar uyarınca Afganistan’ın 6 aylık geçici yönetimini yürütecek olan Hamid Karzai, başkanlık töreninin ardından, ‘terörist unsurlar’ ortadan kalkana kadar Amerikan askerlerinin başlarının üstünde yeri olduğunu söyledi. Taliban yönetimi devrilmiş de olsa ülkenin bazı bölümlerinde hâlâ haydutların cirit attığını söyledi Karzai.
Yeni yönetimin ağzının tadı biraz erken kaçtı esasında. Hafta sonunda, Amerikan uçakları tarafından vurulan bir araç konvoyunda hayatını kaybeden onlarca kişinin, çeşitli kabilelere mensup kıdemliler olduğu iddia edildi. Ülkenin doğusunda, Asmani Kilai’de vurulan konvoyla ilgili olarak köylüler, “İhtiyarlar, yeni hükumeti tebrik etmeye gidiyorlardı,” görüşünü dile getirirken ABD konvoyda El-Kaide savaşçılarının bulunduğuna emindi. Komutan Tommy Franks, “Dostlar, karadan havaya füze atmazlar, halbuki biz füze saldırısıyla karşılaştık,” diyordu (BBC)
Yeni yönetim kollarını sıvarken iyimser olmak için çok erken olduğunu söyleyenler de var. İstihbarat uzmanı George Friedman da bunlardan biri. Tamam, diyor, Friedman; stratejik hedeflere ulaşıldı, Taliban devrildi ve El-Kaide üsleri yerlebir edildi, ama daha ele geçmemiş 40 bin civarında Taliban ve El-Kaide savaşçısı var. Kalanların, Pakistan’da ya da başka yerlerde düşük bir profille eylemlerini sürdürmeyeceklerini kim garanti edebilir ki? (Barron’s)
Nitekim, hafta sonunda Paris’ten ABD’ye gelen bir uçakta topuğundaki plastik patlayıcıyı tutuştarmaya çalışan, Britanya pasaportu sahibi bir göçmen herkesin yüreğini ağzına getirdi.
Bayram’dan önce konuşulduğu gibi, Bayram’dan sonra da ikinci cephenin nerede açılacağı konuşuluyor. Kısa vadede Irak’a büyük bir saldırı öngörülmese de planlar hazırda tutuluyor. Amerikan Genelkurmayı 50 bin kişiyi güneyden, 50 bin kişiyi de kuzeyden sokup Bağdat’ı kıskaça alırım, diye planlar kuruyormuş mesela (Newsweek).
Bu arada, Birleşmiş Milletler’in dolandırıldığı ortaya çıktı. BM, Irak’a göndermek üzere Türkiye’deki 14 şirketten mercimek satın almış, ama (Sabah gazetesinin ifadesiyle) “uyanıklar Iraklılar’ı ayarlayıp aynı mercimeği 150 dolara geri aldı, sonra BM’ye yine 350 dolardan sattı.” Habur’da ortaya çıkarılan olayın BM’ye faturası 20 milyon dolarmış (Sabah).
Birleşmiş Milletler’in canı bir de Ruanda için Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi yüzünden sıkılacak gibi görünüyor. 1994’teki Ruanda katliamını soruşturan mahkemenin eski (ve hem de savunma makamında) çalışanlarından biri, katliama iştirak suçundan tutuklanmış. Beyefendinin ismi Joseph Nzabirinda (BBC).
Usulsüzlük, yolsuzluk, yozlaşma meselelerinden bahis açılınca İstanbul Polisi ile ilgili bir iddiayı da hemen ilave edelim. Hayali ihracatçı Erol Kohen’in adamları, Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu ve birçok şefi hediyeye boğduklarını itiraf etmişler (burada, ‘boğulma’ mecazî anlamda). Desteyle paralar, uçak biletleri, seyahat masrafları vs... ‘Örümcek Ağı’ diye bir operasyon vardı; o çerçevede ortaya çıkmış bunlar (Göksel Çağlav / Sabah).
Bayram sırasında Arjantin’de, deyim yerindeyse, yer yerinden oynadı. Marketler yağmalandı, en az 25 kişi yaşamını yitirdi, sıkıyönetim ilan edildi ve önce ekonomiden sorumlu bakan Domingo Cavallo, arkasından hükumet istifa etti. 132 milyar dolarlık dış borç yükünün altındaki ülkede, yeni geçici başkan Adolfo Roriguez Saa, ismiyle söylememiş ama konsolidasyonun işareti vermiş (BBC).
Ortadoğu’da ise Arafat’ı uzun bir yürüyüş bekliyor galiba (burada, ‘yürüyüş’ mecazî anlamda değil). “Beytüllahm’a gerekirse yürüyerek giderim,” demiş Arafat. Neden? İsrail güvenlik kabinesi, Filistin saldırıları bitene kadar Arafat’a İsa’nın doğduğu yere giriş yasağı koymuş çünkü. Arafat ise mutlaka gidip ‘Christmas’ şenliklerine iştirak etmek istiyormuş (BBC).
Ve... Yeni bir soğuk hava dalgasının etkisi altına giriyormuş Türkiye.
Tatil dönüşü böyle görünüyordu dünya...
Ömer Madra – Şerif Erol