Suç ve Kefaretin Ötesinde: Alt Edilmişliğin Üstesinden Gelme Denemeleri

-
Aa
+
a
a
a

Jean Améry

Suç ve Kefaretin Ötesinde: Alt Edilmişliğin Üstesinden Gelme DenemeleriMetis Yayınları

Çeviri: Cemal Ener

Ocak 2015

Bu hafta Cuma Adlı Adamlar'da konuğumuz Cemal Ener’di. Halil Turhanlı ve İlksen Mavituna, Cemal Ener’le Türkçe’ye çevirdiği, Jean Amery’nin Suç ve Kefaretin Ötesinde: Alt Edilmişliğin Üstesinden Gelme Denemeleri adlı kitabından yola çıkarak, soykırım, bağışlama ve etik sorumluluk hakkında sohbet ettiler. 

İndirmek için: mp3, 52.9 Mb.

17 Nisan 2015 tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.

Cuma Adlı Adamlar’ın podcast servisine ulaşmak için tıklayın.

Kitabın tanıtım metninden:

“Viyana doğumlu Hans Meyer, babası Birinci Dünya Savaşı'nda ölünce, annesi tarafından Katolik olarak büyütülür. Yirmi üç yaşına geldiğinde, Nürnberg Yasaları'nın kabulüyle, savaş kahramanı babası Yahudi olduğu için artık Yahudi muamelesi göreceğini öğrenir. Bundan sonraki hayatı direniş, işkence, toplama kampları ve tesadüfi kurtuluşunun ardından olup biteni anlamlandırma çabasıyla geçecektir. Adını Fransızca tınılı Jean Améry'ye çevirse de, yazılarında ona evini hatırlatan Almancayı kullanacaktır ısrarla.

Toplama kampına Yahudi kimliğini benimseyerek gelenlerin geçmişe, Komünist olarak gelenlerin geleceğe dayanan bir gücü, adi suç işleyip gelenlerin ise günü kurtarma yetenekleri vardır. Oysa agnostik, hümanist bir entelektüel, temel düşünsel hoşgörüsü ve yöntemsel kuşkuculuğunun özyıkım unsurlarına dönüştüğünü fark edecektir dehşetle.

Kurtulduktan kısa süre sonra toplumun ona bakışının pek de iyi olmadığını fark eder: Toplum kendi bekasının, düzenini sürdürmenin peşindedir; bireylerin acılarıyla, olup biten dehşeti anlamlandırmakla ilgilenmez. Yaşananları gerçekten aktarabilecek olanlar hayatlarını kaybetmiş, sağ kalanlarsa safra konumuna düşmüştür — bu durumda toplama kamplarına tanıklık etmek mümkün müdür?

Suç ve Kefaretin Ötesinde’de işte bu ruh haliyle bize deneyimlerini aktarmaya, tek tek insanları ezip yok etme pahasına işleyen dünya düzenine karşı uyarmaya çalışıyor Améry. ‘İşkenceye yenik düşen kişi, bir daha asla dünyaya ısınamaz,’ diyerek, baskıya maruz bırakılmış kişilerin hakkını toplumdan ısrarla sormaya devam ediyor. Bu hakkı tanımadan toplumsal barışın ne kadar güç olacağını hatırlatarak...”