Nereye Doğru’nun bu haftaki bölümünde Cengiz Aktar’ın gündeminde Avrupa ve Orta Doğu’daki son gelişmeler yer aldı.
Aktar, geçtiğimiz ay Avrupa Komisyonu’nun, Polonya’daki yargı reformunun yargı bağımsızlığına zarar verdiği gerekçesiyle Polonya’ya mali yaptırım cezası vermesiyle gündemde daha fazla yer etmeye başlayan ve Polonya’nın Avrupa Birliği’nden çıkmasını işaret eden Polexit gündemine dair, ‘’Polonyalılar AB’den çıkma durumunu, Britanyalılar'dan farklı olarak, kendileri istemiyor. Halk sokağa döküldü. Avrupa Parlamentosu yapısal fonları kesme tehdidinde bulunuyor. Bu teorik olarak mümkün fakat pratik anlamda zor çünkü konseyde Polonya destekçisi Macaristan hükümeti temsilcisi de var. Hiç kolay değil. Bunlar bugüne kadar görmezden geliyordu. Aşırı sağ hükümet elinden geleni ardına koymuyordu ve hatırı sayılır miktarda destekçisi vardı. Eski Avrupa Hükümetleri ve bilhassa Angela Merkel Polonya’ya ve Macaristan’a en fazla desteği veren otoritelerdi.’’ yorumunda bulundu. Komisyonun ülkenin anayasasının mı yoksa AB anlaşmalarının mı daha önemli olduğu konusunda, Polonya Anayasa Mahkemesi’nin karar vermesini isteyen önergenin geri çekilmesini talep etmesine dair Aktar, ‘’Ülke yasası mı önce geliyor yoksa AB anlaşmaları mı? Bu çok temel bir tartışma. Polonya’nın yaptığı bütün AB’nin felsefesine aykırı çünkü bir yetki devri var. Devredilen yetkinin federal şekilde paylaşılması AB’nin özüdür. Polonya buna karşı çıkıyor. AB Kurucu Antlaşması’nın birliğini ve varlığını korumaya yönelik olan; üye devletlerden yetki devrini belirleyen birinci madde ile çelişiyor ve tartışıyor. Birlik genelinde AB hukukuna uyulmasını sağlamak üzere adalet divanının yetkilerini belirleyen 19. madde ile de çelişiyor. Bu ciddi bir varoluş krizidir. Diğer 26 AB ülkesi Polonya’nın ‘’Ben yaptım, oldu bitti.’’ tavrını kabul ederse bunun devamı çorap söküğü gibi gider. AB kötü emsal teşkil etmemek adına şimdiden önlem almak istiyor. Parlamentoda kıyamet kopuyor. Polonya’nın kararını kınamak için AB fonlarının dondurulmasını istiyorlar. ‘’ dedi.
El-Aziz'de öldürülen özel harekatçıların failleri belli değil
Aktar, Suriye gündemine dair, 10 Ekim tarihinde El-Aziz şehrinde Gaziantep Özel Harekat Şube Müdürlüğü kadrosunda görevli iki polis memurunun kim tarafından öldürüldüğün belli olmadığı bilgisini verdi. Aktar ayrıca, 31 Ekim’de süresi dolacak olan Suriye Tezkeresinin kısa sürede meclis gündemine geleceği hatırlatmasını yaptı ve ‘’Anayasa’nın 78. maddesine göre, savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Bu gündemde her geçen gün daha çok yer eden erken seçim söylentilerine ve tezkereye ilişkin “Casus Belli (savaş nedeni)” bağlamında gündeme tekrar gelebilir.’’ yorumunu yaptı.
Paralı askerler Libya'dan çekiliyor
Aktar, Libya’ya dair, bölgedeki yedi bin paralı askerden beş bin tanesinin geri döndüğü, iki bin tanesinin de eli kulağında olduğu bilgisini verdi. 24 Aralık tarihinde yapılması öngörülen seçimlerin hala belirsiz olduğu hatırlatmasını yapan Aktar, tüm bu gelişmelerin yanı sıra, ‘’Libya, Afrikalı göçmenlerin ve mültecilerin Avrupa’ya doğru çıkış kapısı. Uluslararası Göç Örgütü’nün rakamlarına göre bu yıl içerisinde 26.314 göçmen Akdeniz’de kuruluş tarafından kurtarılarak Libya’ya geri getirilmiş. 474 tanesi ölmüş. 689 ise Akdeniz’de kayıp.’’ bilgisini verdi.