Referandumda evet demek, bunca yanlışın müsebbibi zihniyete sınırsız iktidar tanımak ve daha büyük yetkilerle yeni yanlışlar yapmasının yolunu açmak anlamına gelir. İşte bu yüzden, sadece getirilmek istenen ucube sisteme değil, mimarı ve de yürütücüsü olmayı amaçlayan kişiye de hayır denmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kaynak: T24 (21 Şubat 2017)
Ne siyasetçiyim ne kanaat önderi, sırtımda yumurta küfesi yok. Erdoğan hayranlarına, Şems’lere, Cems’lere şirin gözükmek gibi bir derdim, Erdoğancıları üstüme sıçratmayım diye lafımı yutacak halim yok. Tabii ki referandumda hayır kampanyası Erdoğan düşmanlığı üzerine kurulmamalı, çünkü düşmanlıktan hayır çıkmaz, çünkü düşmanlık aklıselimi esir alır. Ama tarihte kişinin rolünü de unutmamak gerekir. Referandumda oylayacağımız anayasa değişikliklerinin kabulü halinde kâdiri mutlak tek adam yetkilerini kimin, nasıl bir karakterin, nasıl bir kişiliğin kullanacağı da son derece önemlidir.
Referanduma sunulacak anayasa değişikliği bizzat Sayın Erdoğan tarafından kendi başkanlık hedefine uygun olarak hazırlanmış; kabulu için gerekli atmosfer “Allah’ın lütfu” darbe girişimi ile sağlanmış, iktidar gücü kullanılarak ve mevcut anayasa çiğnenerek Meclis’e ve topluma dayatılmıştır. Özü, özeti: 16 Temmuz’dan beri uygulanmakta olan OHAL düzeninin anayasayla olağanlaştırılması, kalıcı kılınması ve de Erdoğan’ın bütün yetkileri ve iktidarı kendinde toplayarak, tek adam iktidarını bu antidemokratik anayasa kalkanıyla perçinlemesidir. AKP yandaşları arasında, ola ki ilerde Erdoğan değil de başka biri başkan olursa ayvayı yedik telaşıyla, referandumla verilecek yetkilerin sadece Erdoğan’la sınırlı kalması önerilerinin dile getirilmeye başlanması gerçeğin budalaca itirafından ibarettir.
İdam vaad eden zihniyete hayır!
Kimse kendini kandırmasın; referandumda başkanlık sistemi adı altında aslında Erdoğan’ın diktatörlüğünü oylayacağız. Referanduma sunulan metin zaten madde madde onun planı. Erdoğan başkanlığı kendisi için değil de memleket için en doğru sistem olduğuna inandığından isteseydi, toplumsal mutabakat ürünü olması gereken anayasa maddeleri Meclis’ten baskıyla, hileyle, anayasa çiğnenerek yangından mal kaçırır gibi geçirilmez; toplumun bütün kesimleriyle tartışılır, mümkün olduğunca uzlaşma aranırdı; hayır diyecekler terörist/ şer gücü ilan edilmez, OHAL kaldırılır, özgür ve eşit propaganda ortamı sağlanırdı.
Ben getirilmeye çalışılan sistem kadar, Sayın Erdoğan’ın başkan olmasına da hayır diyorum. Vatandaş Recep Tayyip Erdoğan’a hiçbir düşmanlığım yok. Eziklikten iktidara, mağduriyetten muktedirliğe yükselmiş egosu şişkin bir “normal yurdum insanı” olarak, mutlak iktidar tutkusunun kişiyi ne hale getirdiğinin canlı örneği olarak, kendisi benim için sosyoloik ve sosyal-psikolojik bir özneden ibaret. Amaaa… bunca yıldır gözlemlediğimiz vicdanımızı ve hak-hukuk duygularımızı acıtan karakter özellikleri, böyle bir Başkan Baba’ya evet dememi engelliyor. Onun bütün yetkileri elinde toplamasından ülkemiz, geleceğimiz ve kendi adıma korkuyorum.
Onun kavgacı, tehditkâr, cepheleştirici üslubu, topluma da bulaştırdığı ayrıştırıcı nefret söylemi; kitleleri ahlâken ve vicdanen yükseltmek yerine, ilkel duygu ve reflekslerini tahrik ederek kötücülleştirmesi; örneğin günümüzde çağdaş hukuk devletinde telaffuzu bile suç sayılan idam talebini, yani intikamcı ölümü vaad haline getirmesi; örneğin oğlu öldürülmüş bir anayı meydanlarda yuhalatması; kendi doğrusundan başka doğru tanımayan, biat talep eden, biat etmeyeni yok etmeye çalışan zihniyeti…
Kitleleri idam diye bağırtan bir kişinin bütün yetkileri elinde toplayan tek adam olmasını, bu toplumun vicdanını daha fazla aşındırmasını istemediğimden HAYIR diyorum.
Evet demek yeni yanlışlara vize vermektir
Kişilik özellikleri bir yana, Sayın Erdoğan’ın bu ülkenin kaderine tek adam olarak hükmetmesine siyaseten de itirazım var. Kendi çıkar ve iktidarına dokunana kadar can ciğer kuzu sarması olup ne isterlerse verdiği FETÖ belasını başımıza saran; 15 Temmuz rezaletini Allah’ın lütfu sayıp OHAL hukuksuzluğuna dönüştürerek demokrasiye son veren; Kürt sorununu çözümsüzlüğe mahkûm ederek Güney Doğu’yu ve Kürt insanını yıkıma uğratan, başımıza bunca bela saran Suriye politikasının baş mimarı ve yürütücüsü olan, çocuklarımızın bizim olmayan bir savaşta şehit olmalarına yol açan, ülkeyi istikrarsızlaştırıp terörü azgınlaştıran onun iradesi ve iktidarıdır.
Referandumda evet demek, bunca yanlışın müsebbibi zihniyete sınırsız iktidar tanımak ve daha büyük yetkilerle yeni yanlışlar yapmasının yolunu açmak anlamına gelir. İşte bu yüzden, sadece getirilmek istenen ucube sisteme değil, mimarı ve de yürütücüsü olmayı amaçlayan kişiye de hayır denmesi gerektiğini düşünüyorum. Sistemler kişileri bozabileceği gibi, kişiler de en iyi sistemi bile yozlaştırabilirler. Kaldı ki referanduma sunulacak anayasa maddeleri, melekleri şeytanlaştırabilecek türden.