Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, avukat Pervin Çelik ile Prens Adaları'nda yaşanan iki vaka üzerinden, Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümlerine rağmen kıyıların nasıl özel şirketlere kiralanmak istendiğini; eşitlik, serbestlik ve kamusal yarar ilkesinden nasıl uzaklaşıldığını ele alıyorlar.
Kıyılarımızın başına gelenleri konuğumuz Avukat Pervin Çelik ile konuşuyoruz. Son günlerde İstanbul’un Prens Adaları'nda yaşanan iki vaka üzerinden, Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümlerine rağmen kıyıların nasıl özel şirketlere kiralanmak istendiğini, eşitlik, serbestlik ve kamusal yarar ilkesinden nasıl uzaklaşıldığını ele alıyoruz.
Pervin Çelik ile daha önce Heybeliada’da yer alan Çam Limanı Koyu'ndaki Hazine'ye ait deniz kıyısı alanının Diyanet İşleri Başkanlığı'na tahsisini konuşmuştuk. Tahsis edilen parsel, Adalar Koruma Amaçlı İmar Planı’nda park alanı olarak gösterilen, 1. derece sit alanı ve kıyı şeridi. Pervin Çelik ile başka bir programımızda Türkiye’de kıyıların kamusal yarar için kullanılmasını düzenleyen Anayasa ve Kıyı Kanunu gibi hukuki düzenlemeleri ayrıntılı incelemiştik.
Heybeliada’daki Çam Limanı Koyu'nda yer alan denize sıfır hazine parselindeki plaj işletmesinin çıkartılması akabinde, Adalılar ve sivil toplum kuruluşları bir basın açıklaması yaparak, ‘Hukuki bir boşluktan yararlanılarak, tam bir oldu-bitti ile bu kıyı alanının Diyanet İşlerine devredilerek halka kapatılmak istendiğini ve bu kararın yanlış ve hukuk dışı olduğunu’ söylediler. Pervin Çelik ile bu akşam bu konuyu yeniden ele alıyoruz.
İkinci vaka, Burgazadası’ndan. İstanbul'un Adalar ilçesinde Burgazada'da yer alan ve 1. derece sit alanı olan Martha Koyu, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yapılan 'açık teklif usulü' ihaleyle kiralamaya açıldı. Daha önce de bu koy ihaleye çıkarılmış ve Adalıların protestolarıyla karşılaşmıştı. Bu sefer de Adalılar hemen harekete geçtiler ve ihaleyi açan İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü'ne dilekçe ile başvurarak bu kıyı alanının kiralanmasını içeren ihalenin iptal edilmesini talep ettiler. Adalıların ve sivil toplum kuruluşlarının ortak yolladıkları dilekçede, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce kiralanmak istenen yerin önemli bir bölümünün Kıyı Kanunu'nda tanımlanan 'Kıyı' kapsamına girmekte olduğu, kiralanan alanın sınırlarının deniz kenarına ve bu alana erişim sağlayan patikalara kadar uzatıldığı, aynı zamanda da bu alanın Doğal Sit Alanı olduğu belirtiliyor. Dilekçede çok önemli bir tespit yapıyor: Vakıflar Genel Müdürlüğü, ihale dosyasında buranın kıyı ve tamamının doğal sit alanı olduğu belirtilmemekte; burası ile ilgili Adalar Koruma Amaçlı Planı'nda yer alan plan notuna istinaden buranın doğal karakterinin korunması gerektiği, kıyıdan kamunun yararlanma hakkının gözetilmesi gerekliliğine ilişkin hiçbir şart ihale şartnamesinde yer almamakta. İhale Şartnamesi’nde, Anayasa ve Kanun maddelerinin hiçe sayıldığı ve dolayısıyla anılan taşınmazın bu şekilde 'kiralanmak' istenmesinin açıkça Anayasa'ya ve kanuna aykırı olduğu belirtilmekte. Adalı STK’lar ve Adalar Belediyesi, Martha Koyu ihalesinin iptali talebiyle İstanbul İdare Mahkemesi'ne dava açtı ancak bütün bu itirazlara ve yargı sürecine rağmen, ihale Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi.
Bu akşam ele alacağımız bir diğer konu da 1990 tarihli Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te 16 Nisan 2022 tarihinde değişiklik yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararının TMMOB Mimarlar Odası tarafından açılan dava sonucu Danıştay tarafından 2024/1525 Sayılı kararı ile iptal edilmiş olması. Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’e 16 Nisan 2022 tarihinde yapılan değişiklik neydi ve bu değişikliğin iptali neden önemli? Bu soruları da Pervin Çelik’e soruyoruz.
Yönetmeliğe eklenen ve ardından Danıştay tarafından iptal edilen bent ise şöyle:
MADDE 1- 3/8/1990 tarihli ve 20594 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“f) Meskun olmayan ve henüz tapu iptal davası açılmamış hazine taşınmazlarının bulunduğu kıyı alanlarında veya 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu kapsamında Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ve/veya Turizm Merkezi ilan edilerek ilgili Bakanlıklarca kesin tahsis, kesin izin ve/veya üst hakkı verilmiş ve turizm işletmesi belgesi almış yapıların bulunduğu kıyı alanlarında; mevcut onaylı kıyı kenar çizgisine yapılan itirazların Valilik Kıyı Kenar Çizgisi Tespit Komisyonlarınca değerlendirilmesi sonucunda; bu alanların kıyı özelliği taşıyıp taşımadığının bilimsel ve teknik gerekçelere dayanarak hazırlanacak teknik raporda belirtilmek kaydı ile yeni bir kıyı kenar çizgisi tespiti yapılması”.