Şerif Erol

Yaklaşık 10 bin barış gönüllüsü, kendi ülkelerinin politikasını protesto etmek ve Filistinlilere destek olmak amacıyla Tel Aviv sokaklarında yürüdü.

Mart ayında pek muhterem misafirlerimiz var: ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Richard Myers ve Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, Ankara'yı ziyaret edecekler. 11 Eylül'den sonra hiç bu kadar şahin bir arada görülmemişti ABD sınırları dışında.

Yeni binyılın belki de en önemli metinlerinden birini kaleme alan, Kudüs İbrani Üniversitesi öğretim üyesi, İsrailli sosyolog Baruch Kimmerling'in, Kol Ha'ir dergisinde yayımlanan "İtham Ediyorum!" başlıklı yazısını aşağıda sunuyor ve kenara çekiliyoruz.

Afyon Bolvadin'de meydana gelen depremin ardından bu sefer daha hazırlıklı olduğumuz yolunda yorumlar yapılmadı değil. Ancak Cumhuriyet ve Zaman gazetelerinin haberlerine bakılırsa deprem bölgesinde çadır ticareti başlamış. Kızılay'ın 30 kişi için tek çadır verdiği söyleniyormuş.

Böyle bir manzara görünüyordu işte İstanbul'un sisleri arasından Porto Alegre'yle New York'taki 'Davos'a bakıldığında. Ve insanlığın bir yol ayrımına doğru dörtnala gittiğini görmemizi sis bile engelleyemiyordu...

New York'taki Dünya Ekonomik Forumu'na paralel olarak Porto Alegre'de toplanan Dünya Sosyal Forumu'ndan ABD'nin şer mihveri yaklaşımını kınayan bir açıklama çıktı: "Savaş, dünyanın sorunlarına çözüm olamaz" deniyor bildiride.

1982 yılında Sabra ve Şatila'da 800 ila 2 bin arasında sivil Filistinli'nin öldürülmesiyle ilgili olarak yargılanması istenen İsrail Başbakanı Şaron, fırsat varken Yaser Arafat'ı da (ilke olarak) ortadan kaldırmadığı için hayıflandı.

Yani, topyekun savaştayız artık, dostlar. Bush doktrini diye adlandırılan görüş, dramatik bir biçimde kapsam değiştirmiş durumda.

Türkiye'nin batısında şurup misali havalar hüküm sürerken Avrupa'nın kuzeyinde son 10 senenin en şiddetli fırtınaları esiyor. Saatte 160 km hızla esen rüzgârlar en az kişinin ölümüne ve yüzbinlerce kişinin elektriksiz kalmasına yol açtı. Tutun Polonya'dan, İskoçya'ya kadar...

John Cage'in '4 Dakika 33 Saniye – Sessizlik' isimli eserini Hasan Ersel '15 Gün Sessizlik' olarak yorumluyordu ya Açık Radyo'da. Bu 'eser' 29 Ocak 2002 Salı gecesi 24:00'te sona eriyor. FM 94.9 frekansından, gece yarısı "Merhaba Kâinat" diyeceğiz. Hasret kıymetli, kavuşmak güzel...

Amerikan rüyasını, Amerikan ve insanlık kâbusu haline dönüştüren Enron skandalinde bir istifa, bir intihar ve bir de imtina var. Başkan Yardımcısı Dick Cheney, soruşturmaya yardımcı olmayı reddetti.

TCK'nın 159. Ve 312. Maddeleriyle, TMY'nin 8. Maddesini değiştirirerek düşünceyi ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayan 'Mini Demokrasi Paketi' haftaya yasalaşıyor...

Beyrut'ta uzun süredir devam eden sessizlik bozuldu. 1982'de Lübnan'da Sabra ve Şatila mülteci kamplarında katliam yapan Hıristiyan milislerin lideri Elie Hobeika, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu korumalarıyla birlikte öldü.

Batıda bahar, doğuda kar haberleri vardı gazetelerde. Biz kısmen batıda olduğumuz için haberin doğruluğunu tespit etme fırsatını buluyoruz bugünlerde. İç ve Doğu Anadolu'da ise kar yağışı sürüyor.

Savaş deyince, Guantanamo Üssü'ndeki esirlere gösterilen muamele uluslararası camianın tepkisini çekmeye devam ediyor. Son olarak, esirlerin fotoğraflarının basına dağıtılması ciddi eleştiri konusu oldu.

Açık Radyo zorunlu suskunluğunun 7. gününü idrak ederken; dostumuz, hocamız Aykut Barka zorunlu uykusunun 11. gününü yaşarken; dostumuz, programcımız Yosi Falay'ın kızı Lara'nın yokluğu 6. günde içimizi hüzünle doldururken; tefrikalarımızın 48'incisi yepyeni bir enerji ile kaleme alalım bakalım.

Yeni bir felaket haberi Kongo'dan. Nyiragongo yanardağından akan üç lav nehri Goma'da 400 bin insanı yollara döktü. 300 bin kişinin Ruanda'ya sığındığı tahmin ediliyor... Ortadoğu'da ise İsrail, Filistin'e 'ders' vermekle meşgul. İsviçre'de raventin 'mucize' etkisini keşfetmişler.

Uluslararası Af Örgütü, Guantanamo üssünde tutulen el-Kaide ve Taliban savaşçılarının 1,8'e 2,4 metre genişliğinde "kafes hücrelere" konulmasının hem Amerikan standartlarına, hem asgari insani haklara aykırı olduğunu duyurdu.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, susurluk davasını 14 mahkumiyetle sonuçlandıran İstanbul 6 No'lu DGM kararını onayladı. Karar oybirliğiyle alındı. Böylelikle, DGM kararında yansıtılan, "Devlet içinde çete var," görüşü de kabul görmüş oldu.

"Geceyarısı, John Cage'in 4 dakika, 33 saniyelik 'Sessizlik' isimli eserini, Hasan Ersel'in yorumuyla '15 gün Sessizlik' olarak icra etmeye başladıktan sonra geç bir vakitte istirahate çekildik. Uyandığımızda çok da istirahat etmiş gibi hissetmiyorduk kendimizi...

Kâinatın içinde küçükten küçük, ama çok çok küçük bir radyo istasyonunun, kozmik zaman içinde küçükten küçük, ama çok çok küçük bir zaman dilimi için susmasının nasıl bir önemi olabilir ki?

Neşeli bir haber, ABD'nin Afganistan özel temsilcisinin, memleketin yerlisi olması. Zalmay Halilzad, vaktiyle Taliban için lobi çalışmalarında bulunmuş ve bir Amerikan petrol şirketi için çalışmış. Geçici hükumeti iktidara geçiren bir ülkenin temsilcisi olarak da nüfuzuna diyecek yokmuş.

11 Eylül faciasının ardında yatan pislikler, Paris'te birkaç gün önce yayınlanan bir kitapta anlatılıyor, demiş, ancak kitabın ismini verememiştik dün. İsim şöyle: 'Bin Laden: La Verité Interdite'. Yani, 'Bin Laden: Yasaklanmış Hakikat'.

Müstafi FBI Başkan Yardımcısı John O'Neill'in kitabın yazarlarına anlattıklarına göre, ABD temsilcileri Taliban'a şunu söylüyor: "Size ya altın ya da bombalardan oluşan bir halı vereceğiz. Seçim sizin." Altın halıdan kastedilen; Orta Asya petrolü.

Geçen ay başında birdenbire keşfedilen 2001 YB5 isimli göktaşı, dün dünyamızı sıyırdı geçti. Hesaba göre, yaklaşık 830 bin kilometre mesafeden geçen göktaşının seyri için kozmik terimlerle 'yakın' ifadesi kullanılıyor.

Amerika'da 15 yaşındaki Charles Bishop isimli bir çocuk uçağa atladığı gibi kendini Bank of America'nın yirmisekizinci katına saplıyor, cebinden Bin Laden'e ve 11 Eylül'de olanlara yakınlık duyduğuna ilişkin bir not çıkıyor, dünya çocuklarını neyin delirttiği anlaşılamıyor...

Avustralya'da yangın bütün hışmıyla devam ediyor. Yangından kaçan binlerce yöre sakini ve turist ikinci gecelerini de kumsallarda geçirmiş bulunuyorlar. Gerçi kumsallar da kül yağmuru ve duman altında siyaha boyandılar, ama kaçacak yer de olmasaydı?

Geleceğe en kötümser bakan millet, Japonlar'dan sonra, Türkler'miş. Gallup ve Roy Morgan'ın bir araştırması bu. Sonucunu etkileyen olumsuz hava koşulları mı? Bilinmez. Nitekim nedenler tükenmiyor.

Altı milyar adet banknot ile 37 milyar adet madeni para tedavüle girdi ve 300 milyondan fazla insan parayı yollarda denedi. Böylelikle, ulus-devletin egemenliğinin en önemli simgelerinden biri, 12'den fazla ülkede ortadan kalkmış bulunuyor.

Onbinlerce Suudi yağmur duasına çıktı, Brezilya'da sel felaketi oldu. Bizdekinin faturasıysa, 1 katrilyonmuş TL cinsinden. Peki, dünyada hiç mi iyi birşey olmuyor? Tefrikanın soluksuz bırakan bu bölümünde, olmuyor. Bir yanda doğa ve medeniyetin kirlenişi, diğer yanda kafkaesk Bukowski davası...