Yeni anket: "İklim krizini biliyoruz ve endişeliyiz ancak siyasi kutuplaşma bu konuda da etkili!"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Habercileri'nin yirmi ikinci bölümünde İklim Haber’in KONDA Araştırma ile beraber gerçekleştirdiği “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021” çalışmasının sonuçları tartışıldı.

Sel basmış yolda otobüs durağında oturakların üstüne çıkmış insanlar
"İklim krizini biliyoruz ve endişeliyiz ancak siyasi kutuplaşma bu konuda da etkili!"
 

"İklim krizini biliyoruz ve endişeliyiz ancak siyasi kutuplaşma bu konuda da etkili!"

podcast servisi: iTunes / RSS

İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için dördüncü anket çalışmasını gerçekleştirdi. Türkiye çapında 3634 kişi ile yüz yüze yapılan “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021” çalışması, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı meclis onayından geçirdiği ve aşırı hava olaylarının sebep olduğu yangın ve sel baskını gibi afetlerin şiddetlendiği bir dönemde iklim değişikliği algısını irdelemeyi amaçladı.

İklim değişikliğinin temel nedenine dair insanların ne düşündüğünü anlamaya çalışan “İklim değişikliğine dair düşüncenizi şimdi okuyacaklarımdan hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusunu, katılımcıların %75,’i “İnsan faaliyetlerinin sonucudur” şeklinde yanıtlarken, %25’i ise “Doğal bir süreçtir” şeklinde cevapladı. Geçtiğimiz yıl katılımcıların %71,4’ü iklim krizinin insan faaliyeti sonucu olduğunu düşünüyordu. İnsan faaliyetleri ile iklim krizi arasındaki bağ konusunda yurttaşların farkındalığının biraz daha arttığı söylenebilir.

Toplumun %77’si aşırı hava olaylarında iklim krizinin parmağı olduğunu düşünüyor

Araştırma aynı zamanda, iklim değişikliğinin Türkiye’de toplumun neredeyse dörtte üçünün endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Ankete katılanların %42’si “Endişeliyim” cevabını verirken, “Çok Endişeliyim” diyenlerin oranı ise %24 oldu. Sonuçlar ayrıca, katılımcıların %58’inin iklim krizinin pandemiden daha büyük bir kriz olduğunu ve daha büyük bir tahribata yol açacağını düşündüğünü gösterdi.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçtiğimiz yıl aşırı hava olayları şiddetini ve sıklığını arttırdı. “Türkiye’de son yıllarda görünen sel fırtına, aşırı sıcaklık ve kuraklık gibi düzensiz hava olaylarında iklim değişikliğinin rolü olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların %77’si “evet” şeklinde yanıt verdi. Bu oran 2019 yapılan çalışmada ise %71’di. Geçtiğimiz yaz yaşanan orman yangınları nedeniyle ankete katılanlara yangınların sebepleri sorulduğunda ise toplumun sadece %14’ü “iklim değişikliği” yanıtını verdi. Yangınlara terör faaliyetlerinin sebep olduğunu söyleyenler %36 ile bu soru içerisinde en yüksek orana sahipken, %27’si yangınların yanan orman alanlarını imara açma isteği nedeniyle çıktığını ifade etti.

Ne Paris Anlaşması ne de "Net Sıfır" emisyon hedefi hakkında yeterli bilgi var

Türkiye, 2021’in sonlarına doğru önce Paris Anlaşması’nı mecliste onaylamış, ardından net sıfır karbon emisyonu hedefini 2053 yılı olarak açıklamıştı. Bu gelişmeler üzerine, ankete katılanlara yöneltilen “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi hakkında bilginiz var mı?” sorusuna %83’lük bir kesim herhangi bir bilgisi olmadığı cevabını verdi. Sıfır karbon emisyonu hedefi konusunda bilgi sahibi olmak üzerinden parti seçmenlerinin onay durumuna bakınca bütün partilerde bilgisi olan grupların bu hedefi daha fazla onayladıkları görülebiliyor.

Benzer bir cevap başka bir soruda daha ortaya çıktı. “Paris İklim Anlaşması hakkında bilginiz var mı?” sorusuna toplumun sadece dörtte biri “evet” cevabını verdi. Anlaşmayı bilenlerin oranıyla meclisin bu anlaşmayı onayladığını bilenlerin oranı ise neredeyse aynı. Halkın %76’sı, Paris Anlaşması ve anlaşmanın meclis tarafından onaylandığını bilmiyor. Ancak anlaşma hakkında bilgi sahibi olanların içerisinde mecliste kabul edildiğini bilenlerin oranı %71.

2021’de Türkiye’nin elektrik üretiminde fosil yakıtların payı arttı

Türkiye’nin brüt elektrik üretimi 2021 yılında bir önceki yıla göre %8 oranında arttı. TEİAŞ’ın verilerine göre geçen yıl üretilen 331 milyar kilovatsaati bulan elektriğin %32,71’lik kısmı doğalgaz çevrim santrallarından, yüzde 31,43’ü ise kömürlü termik santrallardan sağlandı. Böylece elektrik üretiminde fosil yakıtla (petrol, kömür ve doğalgaz) çalışan santralların payı %64’ün üzerine çıktı. 2020 yılında bu oran %58’di.

Türkiye’nin neredeyse tüm bölgelerini etkisi altına alan kuraklık en çok hidroelektrik santralları etkiledi.  2020’de Türkiye’nin ürettiği elektriğin %25’ini karşılayan hidroelektrik santrallar bu yıl üretimin %17’sine yakınını karşılayabildi.

Kömüre dayanıklı elektrik üretimde ise ithal kömürle çalışan santralların payı düşerken, yerli linyit kömürüyle çalışan santralların üretimi arttı. Buna rağmen kömürlü termik santralların elektrik üretimindeki payı 3 puan gerileyerek %31,4’e geldi.

Güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kaynaklı elektrik üretimi ise bir yıl öncesine göre yaklaşık 10 milyar kilovatsaat artarak toplam üretimde %16,6’lık paya ulaştı. Hidroelektrik dahil yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı ise 2020’deki %40 seviyesinden %33’e geriledi.

Avrupa’nın plastik çöpü Türkiye’yi zehirliyor

Greenpeace’in yeni yayımlanan Atık Oyunları Raporu, yasa dışı plastik bertarafının insan ve çevre sağlığı etkisini ortaya koyuyor. Araştırmada incelenen beş farklı çöp döküm alanı, Adana’nın verimli tarım, hayvancılık ve sulama arazileri içinde yer alıyor. 

Adana’da tespit edilen dioksin furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400 bin katı ve şimdiye kadar Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksik düzey. Dioksin-furanların bilinen en önemli özelliği ise kanserojen olması. Bu kimyasal, anne karnındaki bebekler için toksik olabilir, tümörleri tetikleyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilir.

Topraktaki poliklorlu bifenillerin (PCB’ler) toplam konsantrasyonunun kontrol örneğinden 30 bin kat daha yüksek olduğu bulundu.  PCB’lere maruz kalmak embriyo ve fetüse zarar verebilir.  Hormonlarda bozulmaya yol açabilen PCB’ler emzirme yoluyla anneden bebeğe de geçebilir.

Türkiye’nin plastik atık ithalatı, 2018 yılının başında Çin tarafından alınan yasak kararıyla beraber hızla artmış ve Türkiye, 2019 ve 2020 yılında Avrupa’dan gelen plastik atıkların en büyük alıcısı olmuştu. 1 milyonu aşkın plastik atığın üçte birinden fazlası İngiltere’ye aitti. Adana’daki yasa dışı çöp yakma alanlarında bulunan plastik çöplerin büyük çoğunluğu yine İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ait hazır gıda ambalajlarıydı.