Bu hafta COP26 İklim Zirvesi’nin birinci haftasını geride bırakırken, gezegenin geleceğini etkileyecek olan kararlara ve ülkelerin taahhütlerine yakından bakıyoruz.
Ormansızlaşma ve toprak kullanımı
Ormanlar ve Toprak Kullanımı Deklarasyonu COP26’da ulusların duyurduğu ilk önemli anlaşmaydı. Aralarında Türkiye’nin olduğu 100’den fazla ülke ve AB, 2030’a kadar ormansızlaşmayı durdurma ve tersine çevirme taahhüdü verdi. Deklarasyon, Amazon yağmur ormanları ve Endonezya ile Kongo Havzası’ndaki tropik ormanları korumak için yaklaşık 14 milyar dolarlık kamu ve özel fon ile destekleniyor.
Özel sektör fonları: Dünya çapında yaklaşık 9 trilyon dolarlık varlığı yöneten 30’dan fazla finansal kuruluş, 2025’e kadar yatırım ve borç portföylerinden tarıma dayalı ormansızlaşmaya bağlı fonları çıkaracaklar.
Kamu fonları: Aralarında, Birleşik Krallık, Japonya, ABD ve Almanya’nın olduğu 12 ülke ormanların korunması ve restore edilmesi için 2021-2025 arasında toplam 12 milyar dolar destek sağlayacak.
5 ülke ve 17 filantropi fonu ise ormanların en iyi korucuyucusu olan yerli halklara 1.7 milyar dolarlık destek sağlayacak.
Neden önemli?
Ormanlar yeryüzünün en önemli karbon yutaklarından biri, ormansızlaşmanın etkisiyle net salım kaynağı haline geliyorlar. Toprağın endüstriyel tarım ve hayvancılık için kullanımı ormanlar üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Deklarasyon, var olan ormanların yüzde 90’ını kapsıyor.
Bardağın boş tarafı
2015’te onlarca ülke ve dünyanın en büyük şirketlerinden 30’u tarafından imzalanan New York Ormanlar Deklarasyonu, 2020’de ormansızlaşmayı yarıya indirmeyi ve 2030’da tamamen durdurmayı hedefliyordu. Geçen sürede ormansızlaşma dehşet verici bir hızla devam etti.
Amazon yağmur ormanlarını koruma görevini üstlenen Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro ya da Kolombiya Cumhurbaşkanı Ivan Duque gibi isimlerin ormansızlaşma konusunda sicili oldukça kabarık. Amazon’un savunucuları ise Bolsonaro’nun deklarasyonu imzalamasının asıl motivasyonunun, ormanları koruma fonlarına erişmek olduğunu belirtiyorlar. Brezilya, COP26’da 2028’e kadar yasadışı ormansızlaşmayı durduracağını taahhüt etti.
Ülke liderlerinin ormansızlaşmayı tersine çevirmek için neden 10 yıl daha beklediği ise en can alıcı soru(n).
Tarım
45 ülke, gelişmiş ülkelerde tarımı daha ‘sürdürülebilir’ ve iklim krizine karşı ‘dayanıklı’ hale getirmek için 3 milyar dolarlık bir taahhüte imza attı. Farklı fonlara bölünen desteğin 500 milyon doları 5 milyon hektar yağmur ormanını korumak için harcanacak. Yüz milyonlarca dolarlık bir bölüm, ‘iklim krizine dayanıklı’ mahsullerin ‘geliştirilmesi’ için kullanılacak. Bunların yanında sürdürülebilir gıda zincirleri, cinsiyet eşitliği, biyoçeşitlilik ve gelişmekte olan ülkelerin tarımda daha sürdürülebilir yöntemlere geçişi gibi konular da fonlarla desteklenecek.
Birleşik Krallık merkezli 100 büyük şirket ise 2030’a kadar doğanın onarılması için çalışarak doğa pozitif hale geleceklerini açıkladı.
Neden önemli?
Endüstriyel tarım ve hayvancılık, topraklarımızı bugüne kadar görülmemiş bir hızda kaybetmemize sebep oluyor. Toprağın yeniden sağlığına kavuşması, önemli bir karbon yutağı olmasıyla iklim kriziyle mücadele için de oldukça kritik. Bununla birlikte tarım ve hayvancılığın doğayla uyum içinde yapılması, gıdaya erişim krizinin daha fazla derinleşmemesi ve yerel toplulukların desteklenmesi gibi kritik öneme sahip konuların çözümü büyük ölçüde bu mutabakatın uygulanması bağlı.
Gıda sistemleri sera gazı salımlarının yaklaşık üçte birinden sorumlu.
Bardağın boş tarafı
Anlaşmaya yöneltilen eleştirilerden ilki endüstriyel et ve süt ürünlerinin üretiminin sınırlandırılmaması. Bununla birlikte fonların iklim krizine sebep olan tarım şirketlerinin, ‘inovasyon’ gibi kanallarla, kasalarına gitmeye devam etmesi.
Metan
Metan salımlarının sınırlanması için, ABD ve Avrupa Birliği, önümüzdeki on yılda metan salımlarını 2020 seviyesine göre yüzde 30 azaltmak üzere, 17 Eylül’de ortak bir taahhüt açıklamıştı. Zirvede son olarak 104 ülkenin imzaladığı anlaşma ile küresel metan salımlarının yüzde 40’ı taahhüt altına alındı.
Neden önemli?
Atmosferde kaldığı ilk 20 yıl boyunca, karbondioksitin 80 katı kadar ısı tutan metanın frenlenmesi küresel ısınmayla mücadele için elzem. Endüstriyel tarım, fosil yakıtların üretimi sırasında gerçekleşen sızıntılar, çeltik tarımı ve çöp sahalarına gönderilen atıklar gibi kaynaklardan yapılan metan salımları tarihsel olarak küresel ısıtmanın 0.5 derecesine neden oldu. Kıyas için karbondioksitin bugüne kadarki etkisi 0.8 derece civarında idi. Metan Taahhüdü, küresel ısıtmayı 2050’de en az 0.2 derece düşürme potansiyeline sahip.
Bardağın boş tarafı
Küresel metan salımlarının yaklaşık üçte birine sebep olan üç ülke, Çin, Hindistan ve Rusya, Metan Taahhüdü’ne katılmadı. Taahhüt, herhangi bir ülke tarafından adanmış hedefler ve politikalar belirlemeden imzalanabiliyor. Kesintilerin planlanabilmesi ve hayata geçirilmesi için bağlayıcılığa ihtiyaç var.
Kömür
40’tan fazla ülke, elektrik üretimi için kömür kullanmayı durduracağını beyan etti. Dünyanın kömürlü termik santrallere en fazla bağımlı 20 ülkesinden en az 5’i bu anlaşmaya taraf oldu. Bunlar arasında Kanada, Polonya, Ukrayna ve Vietnam gibi ülkeler var. Anlaşmaya göre, büyük ekonomiler kömürü 2030’da, ‘gelişmekte olan ekonomiler’ ise 2040’ta bıracaklar.
100’den fazla finansal kuruluş da kömür projelerini fonlamayı durduracağını açıkladı.
Neden önemli?
Kömür, tarihsel olarak en fazla sera gazı salımına sebep olan fosil yakıt. Küresel ısıtmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak için gelişmiş ülkelerin 2030’dan önce kömürden çıkmış olması gerekiyor.
Bardağın boş tarafı
Enerji üretimi için en fazla kömür kullanan ilk üç ülke Çin (tüm tüketimin yarısından fazlasını tek başına yapıyor), Hindistan ve ABD ise bu anlaşmayı imzalamadı.
Türkiye de bu anlaşmaya taraf olmadı.
Yeni bir analize göre, karbon salımlarının yeniden artmaya başlamasıyla dünya, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu açısından pandemi öncesi seviyeleri 2021’de yakalama yolunda hızla ilerliyor. Bunda temel nedense kömür talebinde yaşanan patlama.
(Çin’in ekonomisinin ana güç kaynağı kömür ile ilgili hikayesinin iyi bir özeti için aşağıdaki PBS haberini görebilirsiniz:)
Finans
20’den fazla ülke ve finansal kuruluş, 2022’den itibaren deniz aşırı fosil yakıt projelerini fonlamayı durduracağını açıkladı. Aralarında Birleşik Krallık, Danimarka ve Kanada’nın olduğu ülkeler yatırımlarını yenilenebilir enerji projelerine yönlendirecekler.
500 global finans şirketi, portföylerindeki toplam ‘130 trilyon dolarlık’ finansal varlığı 2050’de ‘net sıfır’ iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi de taahhüt etti.
‘Gelişmekte’ olan ülkelerde adil bir dönüşüme destek olması için ‘gelişmiş’ ülkeler tarafından taahhüt edilen ancak bugüne kadar gerçekleşmeyen 100 milyar dolarlık iklim finansmanı 2022’de dağıtılabilir.
Neden önemli?
Küresel ısıtmada en fazla pay sahibi olan küresel kuzey, krizden en çok etkilenen küresel güneyin başta fosil yakıtları bırakmak gibi öncelikli azaltım ve iklim krizinin etkilerine uyum süreçlerinden sorumlu. Ülkelerin gittikçe derinleşen bu adalet sorununda sorumluluklarına uygun davranması bekleniyor.
Bardağın boş tarafı
Ülkeler deniz aşırı projeleri fonlayamazken, kendi evlerinde petrol ve gaz üretimine devam edebilecekler. Projelerin önemli destekçilerinden Çin ve Japonya ise mutabakata katılmadı.
Finans şirketlerinin ‘net sıfır’ hedefleri, yatırımcıların fosil yakıtlara yatırım yapmalarını engellemiyor. Hedefler için bağlayıcılık sorunu burada da mevcut.
Ulusal taahhütler
COP26’da yıllık bazda karbon salımlarının dünyanın üçüncü büyük ülkesi Hindistan 2070’de ‘net sıfır’ hedefini açıkladı. Petrol ve gaz üretiminin yoğun olarak yapıldığı Nijerya ise ‘net sıfır’ hedefi için 2060 tarihini belirledi.
Peki büyük bardak ne durumda?
Uluslararası Enerji Ajansı’nın Perşembe günü yayımladığı bir rapora göre, tüm bu yeni taahhütler küresel ısıtmayı 1.8 derece ile sınırlama potansiyeline sahip. Bunun için verilen taahhütlerin tüm ülkeler tarafından kusursuz bir şekilde uygulanması gerekiyor. Buna karşılık COP26’dan hemen önce paylaşılan bir Birleşmiş Milletler rapor dünyanın 2.7 derece ısınma patikasında olduğunu not ediyordu.
Kuraklık nedeniyle iklim krizine karşı ilk kıtlık felaketini yaşayan Madagarkar’ın Çevre Bakanı Baomiavotse Vahinala Raharinirina, küresel kuzeyin ucuz uçuş tutkusunun bedelini ülkesinin ödediğini söylüyordu. Raharinirina, Madagaskar’ın kuraklıkla mücadele edecek sulama boru hatlarını finanse edemediğini de belirtiyordu.
İklim için birleşen 500’den fazla ebeveyn grubunun temsilcileri ise kirli havanın çocuklarımızı ‘öldürmeye’ devam ettiğine dikkat çektiler.
COP26, 12 Kasım’da sona eriyor. Hala umut var mı? Bardağın hangi tarafına odaklandığınıza bağlı olarak yanıt size kalıyor…
Glasgow’da COP26’nın hemen öncesinde BBC’ye verdiği röportajda, Greta Thunberg’e başkanlığa aday olmayı düşünüp düşünmediği sorulmuştu. Ocak ayında 18 yaşına giren genç aktivistin yanıtı, iklim için sokaklarda mücadele etmenin, güç koridorlarına etki edebilmek için çabalamaktan daha verimli olduğu yönündeydi Thunberg, her Cuma olduğu gibi dün de, Glasgow’da 167’inci iklim için okul grevine katıldı. COP26’nın şimdiden başarısız olduğunu söyleyen Thunberg, COP26’nın iklim zirvesi değiş bir yeşil badana festivaline dönüştüğünü söyledi.
Climate activist @GretaThunberg addresses crowd at #FridaysForFuture protest during #COP26pic.twitter.com/2wpM9GN4ZM
— Reuters (@Reuters) November 5, 2021
Söz bitmeden…
COP26’da çok sayıda yaratıcı iş de sergileniyor. Görsel sanatçı ve yazar Oliver Jeffers, yeryüzü hikayelerini çocuklara (ve muhtemelen yetişkinlere de) aktarmaktaki maharetiyle haklı bir üne sahip. COP26’da Jeffers’ın ‘Yeryüzünde Yaşamak için Notlar’ kitabından esinlenen ‘İnsanlar burada yaşıyor’ görselleştirilmesi, yerküreyle kuruduğumuz bağı dolaysız biçimde anlatıyor.