Jeotermal enerjiye erişim engellendi

-
Aa
+
a
a
a

İzmir’de yeni jeotermal projelerine izin veren ruhsat alanlarının iptaline karar verildi.

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Köyü’nde yeni jeotermal projelerine izin veren ruhsat alanlarının iptali için açılan davada İzmir 1. İdare Mahkemesi “iptal” kararı verdi. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, Doğa Derneği, SS. Kavakdere Sulama Kooperatifi ve Aydın Çevre Derneği (AYÇEP) tarafından açılan davada karar çıktı. Var olanlara ek olarak yeni açılmak istenen jeotermal enerji santralleri için istenen ruhsat alanları mahkeme tarafından oybirliğiyle iptal edildi. İptal edilen 1586 sayılı jeotermal kaynak arama ruhsat alanı, 2150 sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli suları işletme ruhsat alanı, İzmir’in nefes almasını sağlayan ormanlar ve gıdasını sağlayan havzalar için büyük tehdit oluşturuyordu. İdare mahkemesi Haziran ayında da yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

Rüzgâr enerjisi kullanımı

COP27’de aralarında Belçika, Kolombiya, Almanya, İrlanda, Japonya, Hollanda, Norveç, İngiltere ve ABD’nin bulunduğu 9 yeni ülke Küresel Açık Deniz Rüzgâr İttifakı’na (GOWA) katılarak iklim ve enerji güvenliği krizlerinin üstesinden gelmek için açık deniz rüzgârının hızla artırılması taahhüdünde bulundu. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), Danimarka ve Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından başlatılan birlik, açık deniz rüzgâr enerjisinin yayılmasını hızlandırmak için hükümetleri, özel sektörü, uluslararası kuruluşları ve diğer paydaşları bir araya getirmeyi hedefliyor. GOWA’ya katılan ülkeler ulusal, bölgesel ve küresel hedefleri yönlendirmek ve mevcut pazarlarda açık deniz rüzgârının yayılmasının önündeki engelleri kaldırmak için birlikte çalışmayı kabul ettiler. Açık deniz rüzgârı büyük ölçekte, kısa zaman dilimlerinde ve rekabetçi maliyetlerle kurulabilir. Bu, yenilenebilir enerji hedefleri ile mevcut uygulama oranları arasındaki büyüyen açığı kapatmak için hızlı ve uygulanabilir bir yol. Hem IRENA hem de Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel sıcaklık artışlarını 1,5 derece ile sınırlamak ve net sıfıra ulaşmak için bugün 60 GW’ın biraz üzerinde olan açık deniz rüzgâr kapasitesinin 2050 yılında 2.000 GW’ı aşması gerektiğini öngörüyor. Bu hedefe ulaşmak için GOWA, 2030 yılı sonuna kadar toplamda en az 380 GW kurulu kapasiteye ulaşacak şekilde büyümenin hızlandırılmasına katkıda bulunmayı amaçlayacak.

Greenpeace İklim Buluşması

Mısır’da 6 Kasım’’da başlayan COP27 İklim Zirvesi, hem Türkiye hem de Dünya için tarihi bir dönemeç. Greenpeace Akdeniz şöyle diyor: 

Dünya’nın iklim krizinin tehdidi altında olduğunu biliyoruz. Peki, Türkiye’yi bekleyen gelecek tablosunu biliyor muyuz? Greenpeace’in son araştırmasına göre Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri dünyanın diğer yerlerinden iki kat daha hızlı ısınıyor. Türkiye, bir Akdeniz Havzası ülkesi olarak daha büyük sorunların sınırında. Kamuoyunda yaygınlaştırılmış söylemler, Türkiye'de iklim değişikliğini ve özellikle çevre felaketlerini “kader” diye etiketleyerek, krize karşı harekete geçme motivasyonunu baltalıyor. Ancak biliyoruz ki somut verilere dayalı projeksiyon ve modellemelerle, iklim dostu politikalar ve iyi işletilmiş demokratik katılım süreçleriyle bu sorunu aşabiliriz.

Greenpeace Akdeniz, COP27 sırasında bu yanlışları Türkiye'nin gündemine taşımak, iklim kriziyle mücadeleyi öncelik hâline getirmek ve çözüm yöntemlerini tartışmak için Greenpeace İklim Buluşması'nı düzenliyor. Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için neler yapmalı? Kömürden çıkışın olmadığı bir senaryoda Türkiye’nin iklim mücadelesi ne kadar gerçekçi? COP27’de bir araya gelen dünya liderleri ve karar vericilerin taahhütleri iklim kriziyle mücadelede neden yetersiz kalıyor? İklim hareketinin yeşil ve adil bir dönüşüm için karar vericilerden ve politikacılardan talepleri ne olmalı? Ve bu kararların alınmasını sağlamak için nasıl bir yol izlenmeli? Etkinlikte bu gibi sorulara cevap verilmeye çalışılacak. Etkinlik İstanbul Müze Gazhane’de 11-12 Kasım tarihlerinde düzenlenecek.

İzmir 2021 yılı Çevre Durum Raporu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “İzmir 2021 yılı Çevre Durum Raporu”nu yayımladı. Raporda hava, su, çevre, atık gibi çeşitli açılardan İzmir’in çevre durumu ele alındı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait yedi sabit ölçüm istasyonu ve bakanlığın 16 sabit ölçüm istasyonuyla İzmir’in hava kalitesinin izlendiği belirtilirken, Aliağa ilçesinin hava kirliliğinin en fazla yaşandığı yer olduğu dile getirildi. Yer altı su seviyelerinin düştüğü kaydedilen raporda, yer altı suyunun en fazla tarımda kullanıldığı aktarıldı. İzmir’de de atıkların geri kazanımının etkin yapılmadığı vurgulanan raporda, bu atıkların bertarafı için uygun alan kalmadığına dikkat çekildi. Isınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin en yoğun yaşandığı ilçelerin merkez ilçeler olduğu belirtilen raporda şöyle denildi:

Sanayi kaynaklı hava kirliliğinin en fazla yaşandığı ilçe, ağır sanayi yatırımlarıyla öne çıkan Aliağa. Bornova ilçesinde bulunan sanayi kuruluşları, çimento fabrikaları, demir ve demir dışı maden döküm tesisleri, gıda üretimi yapan işletmeler, taş ocakları hava kirliliğine katkısı olan sanayi kuruluşlarından. Şehir merkezinde yaşanan trafiğin de hava kirliliğine katkısı olabilmekte. Hava kirliliği ile mücadelede yeni tesisler kurulmadan önce öncelikle mevcut tesisler iyileştirilmeli, bunların emisyonları en aza indirilmeli ve emisyon kontrol sistemlerinin sürekliliği sağlanmalı. Yeni yapılacak ya da mevcut binalarda ısı yalıtımı yapılmalı ve merkezî ısıtma sistemlerinin kullanım teşvik edilmeli.