İstilacı türler, Akdeniz'in yerli türleri haline gelmeye başladı.
Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürü Serkan Erkan, Akdeniz’deki balık türlerinin popülasyon verilerini açıkladı. Karanlık bir tablo olmadığını ancak pek çok istilacı türün Akdeniz’e geldiğini belirten Erkan, “İstilacı tür de pek demek istemiyoruz. Bu canlılar sonuçta yaşamaya ve yer bulmaya çalışıyorlar. Bu balıklar, Akdeniz'in yerli türleri haline gelmeye başladı. Genelde karşımıza, ekonomiye katkısı olmayan türleri yani balon balıkları çıkıyor," dedi. Bu türler arasında ekonomik olarak fayda sağlamayan türlerin yanı sıra vatandaş tarafından çokça tercih edilen ve ekonomik getirisi olan balık türlerinin de Akdeniz’e geldiğini ifade eden Erkan, “Çözülemez bir durum değil. Pek çok kimse lokum balığından bahsetmiyor. Ancak o da bir istilacı tür. Sofralarımızda yerini aldı. Balıkçılarımız para da kazanıyor. Beş tür üzerinde çalışıyoruz; İki büyük kırmızı karides, barbun, sardalya ve bakalyaro. Sadece sardalya üzerinde biraz av baskısı var," diye konuştu.
Son 10 yılda Türkiye’deki dört denizde, su sıcaklığı 1 derecenin üzerinde
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün, 1970’den 2023’e kadar ki 53 yıllık verileri ele alınarak Deniz Suyu Sıcaklığı Analiz raporları oluşturuldu. Raporlarda, Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’in yıllık ortalama deniz suyu sıcaklıkları ve 53 yılın beş ayrı periyottaki verileri karşılaştırıldı. Küresel ısınmanın etkilerinin ciddi düzeyde kendini gösterdiği son 10 yılda Türkiye’deki dört denizde, su sıcaklığının 1 derecenin üzerinde arttığı görüldü. Karadeniz’in deniz suyu sıcaklığı, 1970 - 2023 yılları arasında ortalama 15,3 derece ölçüldü.
Mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklar, İzmir'deki barajların doluluk oranlarını olumsuz etkiliyor
Türkiye'nin birçok bölgesinde kış, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıkla geçti. Bu durum birçok ilde olduğu gibi İzmir'de de barajların doluluk oranlarını olumsuz etkiledi. İzmir'deki Tahtalı ve Gördes Barajlarının doluluk seviyelerini değerlendiren İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, "İzmir'in metropol ilçelerine yılda 255 milyon metreküp su veriliyor. Bunun, günde yaklaşık 160 bin metreküpünü Tahtalı Barajı'ndan temin ediyoruz. Tahtalı Barajı, İzmir için çok önemli bir su kaynağı. Şehrin tamamına verilen suyun %35'ini barajlardan, %65'ini de yer altı kuyularından sağlamaktayız. Özellikle metropol ilçelere, Göksu-Sarıkız kuyularından ve Menemen acil kuyuları ile Halkapınar kuyularından su sağlayarak, vatandaşlarımızın ihtiyacını karşılamaktayız. Mevcut durumda, bugün itibarıyla idaremiz tarafından metropol ilçelere günde ortalama 600 bin metreküp içme suyu verilip, bu miktarın yaklaşık 160 bin metreküpü Tahtalı Barajı'ndan, 90 bin metreküpü de Gördes Barajı'ndan temin edilmekte," ifadelerini kullandı. Köseoğlu, açıklamasına şöyle devam etti, "Bu nedenle tarımsal sulama için su vermemeleri gerekiyor. Çünkü bu sene kuraklık erken başladı, sıcaklık erken bastırdı. Biz her ne kadar yer altı kuyularımız ve rezervlerimizle önlemimizi almış olsak dahi yine de daha fazla önlem almakta yarar var. Vatandaşlarımıza da çağrıda bulunmak istiyorum; suyu tasarruflu kullanmaları gerekiyor. Kışın tekrar yağmur sezonuna gelirken de bu problem ortadan kalkmış olacak. Özellikle Nisan yağmurlarının ihtimallerini takip ediyoruz. Ancak önümüzdeki bir ayı incelediğimizde pek yağmur gözükmüyor."
2020’lerin sonunda toplam fosil yakıt üretiminin dört katına çıkması bekleniyor
Dünya fosil yakıt üreticilerinin, yeni onaylanan projeler ile 2020’lerin sonlarına doğru şu andaki miktarın yaklaşık dört katı büyüklüğünde bir üretim seviyesine ulaşmaları öngörülüyor. Yeni yayımlanan bir rapora göre, ABD’nin öncülüğündeki dünya fosil yakıt üretimi, bugüne kadar üzerinde anlaşmaya varılan iklim değişikliğiyle ilgili hedeflerden ve taahhütlerden uzaklaşma tehdidi içeriyor. 2020’lerin sonunda toplam fosil yakıt üretiminin dört katına çıkması bekleniyor. Çok değil, bundan sadece üç yıl önce Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), gezegenin sanayi devrimi sonrasında küresel ısınmada 1,5 derece artış sınırını geçmeme hedefine ulaşmak için yeni petrol ve gaz altyapısı kurulmamasının önemini gözler önüne sermişti. Bu hedef, hükümetler tarafından Paris Anlaşması ile kabul edilirken, bilim insanları da ısınma eşiğinin geçilmesi halinde sıcak hava dalgaları, seller, kuraklık ve birçok başka felaketle durumun daha da kötüleşeceği uyarısında bulunmuşlardı. Ancak IEA’nın 2021’deki çalışmasından bu yana ülkeler ve büyük fosil yakıt şirketleri, yeni petrol ve gaz faaliyetleri sayesinde arz fazlası yaratma konusunda hızlı adımlarla ilerlemiş durumda. Küresel temiz enerji hareketini desteklemek amacıyla fosil yakıt projeleri hakkında bilgi üretip, paylaşan bir STK olan Global Energy Monitor’ün (GEM) yeni bir raporuna göre, 2021’den bu yana gelecek dönemde çıkarılması amacıyla, en az 20 milyon varile eşdeğer yeni petrol ve gaz kaynağı keşfedildi. Söz konusu keşiflerin ardından geçen yıl sekiz milyon varil petrolün çıkarılmasına eşdeğer olan en az 20 petrol ve gaz sahası hazırlandı ve sondaj izni alındı. Yine aynı rapora göre, bu miktarlara ek olarak 2020’lerin sonu itibariyle fosil yakıt endüstrisi, 64 yeni petrol ve gaz sahasıyla mevcut miktarın yaklaşık dört katına tekabül eden 31 milyon varillik petrol seviyelerine çıkmayı amaçlıyor.