Temmuz ayında art arda çıkan orman yangınları

-
Aa
+
a
a
a
""
Fotoğraf: Birgün
Gezegenin Geleceği: 30 Temmuz 2025
 

Gezegenin Geleceği: 30 Temmuz 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye, temmuz ayında art arda çıkan orman yangınlarıyla mücadele ederken hem doğa hem de insanlar büyük kayıplar yaşadı. Birçok kentte onlarca yapı kullanılamaz hâle geldi, hayvanlar hayatlarını ve yaşam alanlarını kaybetti. Eskişehir'in Seyitgazi (Seyitözü) bölgesinde çıkan yangında 5’i orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü olmak üzere 10 kişi yaşamını yitirdi. Bursa, Karabük, Sakarya, Bilecik, Uşak ve Antalya’da 22-27 Temmuz 2025 tarihleri arasında çıkan orman yangınlarında 68’i konut olmak üzere toplam 104 bağımsız birim ağır hasar gördü veya yıkıldı. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, yalnızca 1-30 Haziran tarihleri arasında ülke genelinde 612’si orman, 951’i zirai alan olmak üzere toplam 1563 yangın meydana geldi. Bu yangınların 499’u tarım alanlarından başlayarak ormanlara sıçradı. Sadece 27-30 Haziran döneminde 147 orman ve 195 zirai alan yandı. Bursa’nın Orhaneli ilçesinde üç gündür süren yangında, yangın bölgesine su taşıyan bir tankerin şarampole devrilmesi sonucu üç kişi hayatını kaybetti. Yangına müdahale eden itfaiye personeli Ramazan Şaşkın ise geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Maraş’ın Onikişubat ilçesindeki yangına, üçüncü gününde hem havadan hem de karadan müdahale devam ediyor.

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı yani TÜDAV, ekosistemin binlerce yıllık sessiz tanıkları olan mercanları korumak amacıyla “Denizlerin Ormanları: Mercanlar” adlı yeni bir projeyi hayata geçirdi. 2023 yılında denizleri ve deniz kaynaklarını korumak, ekolojik dengeye ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamak amacıyla başlatılan “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesinin devamı niteliğindeki bu yeni proje, siyah ve taş mercan türlerinin habitatlarını ve popülasyonlarını korumaya odaklanıyor. Türkiye denizlerinde yaşayan, pek çok canlı türüne ev sahipliği yapan siyah ve taş mercanlar deniz yaşamının devamlılığı açısından kritik bir rol üstleniyor. Ancak bu değerli canlılar, iklim değişikliği ve kirliliğin yanı sıra hedef dışı avcılık, süs eşyası olarak kullanım, akvaryumlarda sergilenme gibi insan kaynaklı tehditlerle de karşı karşıya. TÜDAV araştırmalarına göre, mercanlar denizlerin karbon döngüsüne katkı sunarken, aynı zamanda binlerce yıllık doğal birikimin de taşıyıcısı görevini görüyor. “Dünya bizim, gelecek bizim” yaklaşımıyla yürütülen proje, Marmara Denizi ve Kuzey Ege’de, Marmara Adası, Gökçeada ve Bozcaada çevresinde bulunan endemik siyah mercan (Savalia savaglia) ve taş mercan (Cladocora caespitosa) türlerinin korunmasını hedefliyor. Proje ile ayrıca İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa ve Balıkesir'deki okullarda öğrencilere yönelik seminerler düzenlenmesi planlanıyor. Tüm bu adımlarla mercanların doğal ortamlarında korunması ve gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor.

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde bulunan Hasandin Yaylası'nda devam eden maden çalışmalarına karşı tepkiler sürüyor. Ekoloji Meclisi "Doğamız varlığımız, vazgeçmiyoruz" pankartı açtı ve Ekoloji Meclisi Eş Sözcüsü Sabri Kılıç, "Şimdi şirket ve sermaye güçleriyle doğamızı, kültürümüzü ve tüm yaşam alanlarımızı tehdit ediyor ve bizleri tekrardan göç etmeye mecbur bırakıyor. Çıkarılması planlanan maden, sadece bu bölgeyi değil Kulp, Lice, Silvan ve Şen yaylasını olumsuz etkileyecek. Bütün yeraltı suları kirletilecek, tarım alanları yok edilecek, havaya, suya zehirli maddeler salınacak. Tarım ve mera alanları yok olacak, halk üretimden uzak, dışa bağımlı, tüketime mecbur bırakılacak" diye konuştu.

Birgün’den Havin Şener’in haberine göre, Tekirdağ’ın Ergene ilçesine kurulmak istenen rüzgar enerji santralı (RES) projesinin inceleme ve değerlendirme komisyon (İDK) toplantısı 12 Ağustos tarihinde yapılacak. Projenin yapılmak istendiği bölgenin, tarım arazilerinin, yeraltı ve yerüstü sularının olduğu bir alanı kapsadığı belirtidi. 12 türbinden oluşan projenin bedeli 958 milyon 320 bin TL olarak belirlendi. Tarım arazilerinin yanı başına kurulacak olan RES türbinlerinin yanında proje kapsamında bir de elektrik enerjisi depolama tesisi hayata geçirilecek. RES’in ve tesisin aynı çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu içerisinde değerlendirildiğini vurgulayan Trakya Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Sevgi, değerlendirmenin iki farklı ÇED sürecinden geçmesi gerektiğini belirtti. Sevgi, “Ergene ilçesi sanayi ile yerleşimin iç içe girdiği çarpık kentleşmenin yaşandığı sorunlu bölgelerden biri. Burada kümülatif etki değerlendirmesi ile çevresel ve sosyal etki değerlendirmesinin yapılması gerekiyor. Çünkü burada yaşamsal alan var. Bu bölgenin sanayiyle iç içe olması sosyal etki değerlendirmesinin yapılmayacağı anlamına gelmiyor. Bu analizler yapılsa bunlara izin verilmez. Şu anda bölgede yaklaşık 300 tane rüzgâr enerji santrali var ve bu bölge için fazla. Gerçekleştirilmek istenen projeler, bölgedeki yerleşim alanlarına ve meralara oldukça yakın bir bölgede kurulacak. Bu bölgede yola kıyısı olan sanayi tesisleri var. Hemen arkası tarım alanı ve mera zaten, proje de bu zirai alanın içinden geçiyor. Santrallerin çıkaracağı ses ve atıklardan dolayı insanların yaşayacağı nörolojik zararların yanında bölgede çalışan insanlara bir psikolojik baskı da yapacak’’ dedi.