Afrika İklim Zirvesi ilk kez düzenleniyor

-
Aa
+
a
a
a

Afrika İklim Zirvesi’nde, karbon kredileri gibi piyasaya dayalı finansman araçları, seçenekler listesinin üst sıralarında yer alıyor.

Gezegenin Geleceği: 05 Eylül 2023
 

Gezegenin Geleceği: 05 Eylül 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

İlk kez düzenlenecek Afrika İklim Zirvesi’nde, karbon kredileri gibi piyasaya dayalı finansman araçları, seçenekler listesinin üst sıralarında yer alıyor. Aktivistler finansman için karbon piyasalarını genişletme planlarına direnirken, önümüzdeki hafta kıtanın ilk iklim zirvesinde yapılacak tartışmanın merkezinde sel ve kıtlıktan çok çevresel önceliklerin nasıl finanse edileceği olacak. Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre Afrika ülkeleri, küresel karbon emisyonlarının yalnızca %3’üne katkıda bulunuyor ancak Afrika Boynuzu’nda on yıllardır yaşanan en kötü kuraklık da dahil olmak üzere, iklim değişikliğiyle bağlantılı aşırı hava koşullarının etkisine giderek daha fazla maruz kalıyorlar. Kâr amacı gütmeyen İklim Politikası Girişimi tarafından geçen yıl hazırlanan bir raporda, Afrika’nın iklim etkileriyle başa çıkmak için ihtiyaç duyduğu finansmanın yalnızca %12’sini aldığı ortaya çıktı. Zirveyi düzenleyenler ayrıca Nairobi’de yüz milyonlarca dolar değerinde anlaşmalar yapılmasını beklediklerini de söylüyor. Africa Carbon Markets Initiative (ACMI), Afrika’nın karbon kredisi üretimini 2030’a kadar 300 milyona ve 2050’ye kadar ise 1,5 milyara çıkarmak amacıyla geçen yıl Mısır’daki COP27 zirvesinde başlatıldı. Zirve organizatörleri, Afrika uluslarının zengin dünya hükumetlerinden daha fazla fon talep etmeye devam edeceğini ve dünyanın en büyük ikinci tropik ormanı olan Kongo Havzası’nın büyük bir karbon yutağı olarak daha fazla tanınmasını isteyeceğini söyledi.

İklim şokları kırılganlıkları daha da şiddetlendirecek

Önemli bir çağrı da Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF). IMF, iklim şoklarının çatışmalara yol açmadığını ancak mevcut huzursuzluğu, açlık ve yoksulluk gibi altta yatan diğer kırılganlıkları daha da şiddetlendirdiğini ortaya koydu. Uluslararası Para Fonu, iklim değişikliğinin muhtemelen kırılgan ve savaştan zarar görmüş devletlerdeki çatışmaları kötüleştireceğini söylerken, bunun daha yüksek ölüm oranlarına neden olacağını aktardı. Ayrıca bahsi geçen ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasının bu durumundan olumsuz etkileneceğini de ifade edildi. Dünya Bankası her yıl ‘kırılgan ve çatışmalardan etkilenen devletler’ olarak sınıflandırılan ülkelerin listesini gözden geçiriyor. Bu listede şu anda 39 ülke var, bunların 21’i ise Afrika’da. IMF’nin yeni çalışması, iklim şoklarının çatışmalara yol açmadığını ancak mevcut huzursuzluğu, açlık ve yoksulluk gibi altta yatan diğer kırılganlıkları daha da şiddetlendirdiğini buldu. IMF, 2060’a kadar kırılgan ülkelerde çatışmalardan kaynaklanan ölümlerin %10’a yakın artabileceğini belirterek, iklim değişikliğinin 2060’a kadar kırılgan ülkelerdeki ilave 50 milyon insanı da açlığa sürükleyebileceğini belirtti. Son aylarda dünya çapında rekor sıcaklıkların ardından iklim değişikliğine dair kanıtlar artsa da ekonomik zayıflık nedeniyle harekete geçme yönündeki siyasi irade de aşındı. Afrikalı liderler, çoğu Afrika ülkesinin küresel ısınmaya neden olan emisyonların nispeten küçük bir kısmına katkıda bulunduğunun göz önünde bulundurulmasını talep ederken, buradan hareketle zengin ülkelerin uyum ve azaltım çalışmalarına daha fazla para sağlaması gerektiğini söyledi.

Çanakkale Ayvacık’ta mücadele sürüyor

Çanakkale Ayvacık’taki Ilgardere Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) Projesi’ne ilişkin verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değil’ kararının iptali için mücadele sürüyor. Cemaller ve Söğütlü Köyleri muhtarlıkları ile yöre sakinlerinin açtığı dava kapsamında bilirkişi incelemesi yapıldı. Keşif esnasında şirket yetkilileri ile bölge sakinleri arasından gerginlik yaşandı. Yöre sakinleri adına açıklama yapan Ali Kayalı, mevcut türbinlerin yarattığı gürültü nedeniyle geceleri uyuyamadıklarını, yenilerinin ise evlerinin çok daha yakınına yapılmak istendiğini, bu durumda köyde yaşamalarının mümkün olamayacağını söyledi. Davacıların avukatı Fevzi Özlüer de şu ifadeleri kullandı, “Projenin üç etaba bölünerek her parça için ayrı ayrı ÇED süreci yürütülmesi hukuka aykırı. Bu durum hile yolu ile kanunu dolamak. Projeyi küçük parçalara bölerek ‘ÇED Gerekli Değil’ kararları alarak ÇED Raporu hazırlamak zorunda kalmaksızın bir an önce faaliyete başlamak kanuna karşı hile. Mevcut türbinlere ilave olarak neredeyse yerleşim alanı içine kurulacak yeni türbinlerin yaratacağı gürültü, doğrudan sağlık ve özel yaşamın dokunulmazlığı hakkına müdahale. En temel insan haklarına aykırı. Köylülerin mülklerini ucuza kapatmak, temel geçim faaliyetleri olan hayvancılığı icra edemez hale getirmek suretiyle bölgeyi insansızlaştırmayı amaçlamakta,” diye iddia etti.

Nerdüş Deresi kirlenmeye devam ediyor

Şırnak’ta bulunan Nerdüş Deresi kömür ocaklarının atıkları sonucu kirlenmeye devam ediyor. Konuyu Meclis gündemine taşıyan Yeşil Sol Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, derenin çevredeki büyük bir ekoçeşitliliği beslediğini söyledi ve yaşanan kirliliğin önüne geçmek için bakanlığa çağrıda bulundu. Cudi Dağı’ndan doğan ve geniş bir coğrafyadan geçtikten sonra Şırnak’ın Silopi ilçesine kadar akan Nerdüş Deresi, bölgede bulunan kömür ocaklarından çıkan atık sularla her geçen gün kirleniyor. Nerdüş Deresi, hem tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor hem de çevredeki halkın içme suyu ihtiyacını karşılıyor. Son yıllarda oldukça kirlenen ve yer yer simsiyah akan derenin beslediği canlı yaşamı da önemli bir tehdit ile karşı karşıya. Çevre köylerde bulunan ve bu dereden su ihtiyacını karşılayan hayvanlarda bazı hastalıkların baş gösterdiği ifade ediliyor. Deredeki kirlilik devam ediyorken bölgede faaliyet yürüten kömür ocağı sayısı da her geçen gün artıyor. Üstelik çoğu için ÇED raporuna gerek duyulmuyor.