Güzelliğin Evrimi: Doğada Beğeni ve Çeşitlilik

-
Aa
+
a
a
a

Antroposen Sohbetler'de Utku Perktaş, Darwin’in 'estetik evrim' fikri üzerinden estetiğin tercihler yoluyla evrimleşme sürecini ele alıyor.

""
Güzelliğin Evrimi: Doğada Beğeni ve Çeşitlilik
 

Güzelliğin Evrimi: Doğada Beğeni ve Çeşitlilik

podcast servisi: iTunes / RSS

Doğaya baktığımızda, gözümüzü kamaştıran sayısız güzellik görürüz. Tavus kuşunun ihtişamlı kuyruğu, sinek kuşunun ışıkla parlayan tüyleri, bir ardıç kuşunun melodik şarkısı… Tüm bu özellikler yalnızca bizim estetik algımıza mı hitap eder yoksa kuşların kendi dünyasında da aynı derecede belirleyici midir?

Darwin’in bize bıraktığı iki büyük fikir vardır: Doğal seçilim ve cinsel seçilim. Doğal seçilim, canlıların hayatta kalmasına yardımcı olan özellikleri açıklar — güçlü gagalar, hızlı bacaklar, kamuflaj renkleri… Ama Darwin, aynı zamanda ikinci bir mekanizmayı da öne sürmüştü: Eş seçiminde güzelliğin rolü. Ona göre, kuşların rengârenk tüyleri, gösterişli dansları ya da melodik şarkıları doğrudan hayatta kalmayı artırmaz; fakat eş seçiminde belirleyici olabilir. Güzellik, kendi başına evrimsel bir güçtür.

Darwin’in bu yaklaşımı, aslında evrim teorisinin en radikal bölümlerinden biridir. Bu 'gerçekten tehlikeli fikir' yani aesthetic evolution, bir sinyalin yalnızca beğenildiği için evrilmesini mümkün kılar1. Prum'e (2012) göre estetik evrim, bir iletişim sinyalinin alıcıların duyusal ve bilişsel değerlendirmeleriyle birlikte evrilmesidir yani yalnızca özellikler değil, o özellikleri değerlendiren beğeniler de evrimleşir. Bu bakış açısı, Darwin’in çağdaşı Alfred Russel Wallace’ın görüşlerinden tamamen farklıdır.

Bilim dünyasında uzun süre hâkim olan yaklaşım, bu süslerin ve gösterilerin 'faydaya' hizmet ettiği yönündedir. 'Dürüst sinyal' teorisine2 göre, bir kuşun parlak tüyleri ya da karmaşık şarkısı, onun sağlığını, beslenme durumunu veya genetik kalitesini yansıtır. Dişi kuş, bu işaretlere bakarak güçlü genlere sahip bir eş seçer yani güzellik, aslında faydaya indirgenir.

Ama başka bir bakış açısı daha vardır. Buna göre, güzellik kimi zaman faydaya aykırı bile olabilir. Tavus kuşunun kuyruğu, yırtıcılardan kaçmayı zorlaştırır. Parlak renkli tüyler, saklanmayı imkânsız hale getirir. Buna rağmen bu özellikler evrilmiştir — çünkü beğenilmişlerdir. Buradan çıkan sonuç şu; güzellik yalnızca hayatta kalma ile açıklanamaz; güzellik bazen sırf 'güzel olduğu için' vardır. İşte bu, estetik evrim dediğimiz süreçtir.

Estetik evrim, bireylerin öznel beğenileriyle şekillenir. Bir dişi kuş, belirli bir şarkıyı, belirli bir renk tonunu veya belirli bir hareketi güzel bulduğu için o eşi seçer. Bu beğeni, nesiller boyunca genetik olarak etkili olur ve türün karakteristik bir özelliğine dönüşür. Doğadaki olağanüstü çeşitliliğin büyük bir kısmı yalnızca faydayla değil, aynı zamanda bu beğenilerle de açıklanır.

Buradaki kilit nokta, hayvanların da öznel deneyimlere sahip olmasıdır. Biz kırmızı bir renge bakınca ya da bir melodi duyunca içsel bir his yaşarız. Aynı şekilde, bir dişi kuş da bir erkeğin şarkısından etkilenebilir. Bu deneyimi doğrudan ölçemeyiz; ama evrimsel sonuçlarını görebiliriz. Thomas Nagel’in ünlü sorusunu hatırlayalım: “Bir yarasa olmak neye benzer?” Biz yarasanın sonar algısını asla deneyimleyemeyiz. Ama onun davranışlarından bu deneyimin evrimsel önemini anlayabiliriz. Kuşların estetik beğenileri de böyledir: ölçülemez ama evrimsel açıdan çok güçlüdür.

Doğal seçilim ile estetik evrim arasındaki fark çarpıcıdır. Doğal seçilim, sınırlı çözümler üretir. Bir ispinoz gagasıyla tohum kırmak için yalnızca birkaç etkili biçim vardır; bu yüzden farklı kuş ailelerinde benzer gagalar tekrar tekrar evrilmiştir. Oysa estetik evrim açık uçludur. Eş seçmek için sayısız yol olabilir; bir tür şarkıyla, diğeri dansla, bir başkası parlak renklerle dikkat çeker. Sonuç; dünyadaki on bini aşkın kuş türünün her birinin kendine özgü bir estetik repertuvar geliştirmesi.

Fakat bilim dünyasında bu fikir neden hâlâ tartışmalı? Çünkü çoğu biyolog için ölçülemeyen, faydaya indirgenemeyen süreçler bilimsel görünmez. Eğer güzellik sadece 'beğenildiği için' evrimleşmiş ise bu bazılarına göre bilimi anlamdan yoksun bırakır. Oysa gerçek şu; hayvanların öznel beğenileri evrimin motorlarından biridir ve onları göz ardı etmek, evrimsel çeşitliliğin büyük bölümünü gözden kaçırmaktır.

Estetik evrim kavramı, toplumsal cinsiyetle ilgili radikal bir noktayı da gündeme getirir: Dişilerin seçme gücü. Darwin’in döneminde bu düşünceyle alay edilmişti. 'Dişiler karar verebilir mi?' sorusu küçümseyici biçimde soruluyordu. Oysa bugün biliyoruz ki dişilerin beğenileri pek çok türün evriminde belirleyici bir güçtür. Erkeklerin zorlamasına karşı gelişen evrimsel yanıtlar, dişilerin özerkliğini artırabilir. Bu bize şunu gösterir; seçme özgürlüğü yalnızca insanların geliştirdiği bir değer değildir; doğanın içinde de vardır.

Darwin’in çağdaşı Alfred Russel Wallace, güzellik konusunda farklı bir görüşe sahipti. Wallace’a göre süsler, mutlaka faydayla açıklanmalıydı; güzellik, yalnızca doğal seçilimin hizmetkârıydı. Bu görüş, uzun süre biyolojide baskın hale geldi. Oysa Darwin, güzelliğin kendi başına da bir evrim gücü olabileceğini öne sürmüştü. Prum'ın (2012) vurguladığı gibi, Darwin’in estetik evrim fikri Wallace’ın uyumcu yorumuna kıyasla çok daha çoğulcu ve özgürleştiricidir. Bu nedenle estetik evrim teorisi, 'gerçek Darwin’i Darwinizm’e geri kazandırmak' anlamına gelir.

Bunun önemi şuradadır; doğal seçilim, evrimi açıklamanın temel taşıdır ama tek taşı değildir. Evrim, aynı zamanda beğenilerin ve estetik tercihlerin ürünüdür. Kuşların rengârenk tüyleri, melodik şarkıları ve dansları bize yalnızca estetik bir haz vermekle kalmaz; onların birbirlerini seçme biçimlerinin yani öznel beğenilerinin evrimsel gücünü de kanıtlar.

Sonuç olarak, güzelliğin evrimi bize doğayı yeni bir gözle görmeyi öğretir. Hayatta kalma ve uyum kadar, beğeni ve estetik tercih de evrimsel tarihin bir parçasıdır. Belki de doğadaki çeşitliliğin ve güzelliğin kaynağı, tam da bu özgür beğenilerde saklıdır. Darwin’in zamanında marjinal görülen bu fikir, bugün bize şunu hatırlatır; evrim yalnızca zorunlulukların değil, aynı zamanda beğenilerin de tarihidir ve bu tarih, dünyayı düşündüğümüzden çok daha güzel kılar.


Kaynaklar: 

1 Prum, R. O. (2012). Aesthetic evolution by mate choice: Darwin’s really dangerous idea. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, 367(1600), 2253–2265. https://doi.org/10.1098/rstb.2011.0285

2 Klasik dürüst sinyal teorisi, gösterişli özelliklerin (örneğin renkli tüyler, karmaşık şarkılar) yalnızca erkeklerde evrimleştiğini ve dişilere bireyin kalitesi hakkında “dürüst” bilgi verdiğini varsayar. Ancak Hooper & Miller (2008), karşılıklı eş seçiminin söz konusu olduğu ve hatta tek eşliliğin tam olduğu koşullarda bile maliyetli sinyallerin evrimleşebileceğini göstermiştir. Böylece dürüst sinyal teorisinin kapsamı genişlemiş, yalnızca poligamik sistemlerle sınırlı olmadığı anlaşılmıştır. - Hooper, P. L., & Miller, G. F. (2008). Mutual mate choice can drive costly signaling even under perfect monogamy. Adaptive Behavior, 16(1), 53–70. https://doi.org/10.1177/1059712307087280