Çelenk Bafra'nın 2022 tarihinde Oksijen Gazetesi tarafından yayımlanan yazısını paylaşıyoruz.
“İklim ve işçi hareketi üzerine bir film”
“Capgras sendromu ve nörofenomenoloji”,
“İdeolojiden tahayyüle bir Cumhuriyet ütopyası”,
“Kaygımızı umuda, korkumuzu cesarete çevirmek için”
Sıradan bir günde Açık Radyo’da tesadüf edebileceğiniz haber başlıklarından birkaçı bunlar. İstanbul’dan, Türkiye’den, gezegenden, hatta kâinattan bilgi, yorum ve haber getiriyor Açık Radyo. Nerdeyse 27 yıldır, nerdeyse tamamen bağımsız. Arabada veya eski bir müzik setinde FM bandını kurcalarken karşınıza çıkacak kadar klasik ve istikrarlı, canlı yayınlarını günbegün podcast’e dönüştürüp yazılı ve görsel web içerikleriyle destekleyecek kadar dinamik ve güncel. Aynı zamanda bir topluluk Açık Radyo. Gönüllülük esasıyla içerik üreten programcılar, zamanla destekçiye dönüşen dinleyiciler ve aileye dönüşmüş bir ekibin emekleriyle bugüne ulaştı. Geldiği noktada çeşitli yaş gruplarından, farklı uzmanlık, coğrafya ve kültürlerden gelen ama benzer endişe ve duyarlılıklar etrafında birleşirken İstanbul ile bağını koruyan 1200 civarı programcının binlerce farklı konu ve konukla oluşturduğu çok boyutlu bir birikimden bahsediyoruz. Enaz kültür ve sanat kadar barış ve demokrasi, hak temelli mücadele, ekoloji ve iklim, bilim ve teknoloji alanlarındaki arşiv ve deneyimiyle bu kez 17. İstanbul Bienali’nde yer alıyor.
“Bırakın bu bienal de kompost olsun. Vaktinden önce başlayabilsin, bittikten çok sonra da devam edebilsin.”
(Ute Meta Bauer, Amar Kanwar, David Teh)
Açık Radyo’nun İstanbul Bienali’ne katılımı daha geçen yıldan, Mayıs-Ekim 2021 yani Açık Radyo’nun 53. Yayın Dönemi’nde pazartesileri yayınlanan “Radyo Bienal” adlı programın ağırlıklı olarak İstanbul Bienali sanatçıları, katılımcıları ve paydaşlarına yer veren söyleşiler, okumalar ve ses müdahaleleriyle başlamıştı. “Bu belirsiz aralıkta her şeyden çok birbirimizle ve dünyayla etkileşim kurmanın, ister eski ister yeni olsun, alışılmadık yollarını deneme cesaretine ihtiyacımız var”, diyen bienal küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in Açık Radyo’yu hem bir katılımcı hem de bir bienal mekanı olarak davet etmesinin arkasında Açık Radyo’nun kolektif ve bağımsız örgütlenme biçimine, politik ve kültürel duruşuna duydukları ilgi kadar İstanbul Bienali’ne kamusal işlev katmak ve bir konuşma alanı sağlamak niyeti yatıyor. Bu davetin süreç ve çerçevesini şekillendirmek ise Açık Radyo ekibine düşüyor. Bir yandan bienalin “kompost” fikrine cevap verir biçimde mevcut külliyatını bienal için yeniden ele alarak sergileyen Açık Radyo, diğer yandan bienal mekanlarından Barın Han’ın ikinci katına yeni bir radyo istasyonu kurarak yeni içerikler sunuyor. Hat ve cilt sanatçısı Emin Barın'ın atölye ve ciltevi olarak kullandığı hanın mevcut yapı ve mobilyalarını değerlendirmesiyle tavrından ödün vermeyen Açık Radyo, bienal boyunca izleyicinin etrafında dolaşacağı profesyonel bir yayın stüdyosu, hatta camın arkasından izleyebileceği canlı yayınların yanı sıra dinleyici ve programcıların katılımıyla paneller, gösterim ve performanslar sunmayı amaçlıyor. Bunların arasında şimdilik üstat İspanyol sanatçı Antoni Muntadas'ın İstanbul'un mitlerini ve klişelerini çözümleyen On Translation: Açık Radyo adlı filminin yeniden gösterimi öne çıkıyor.
Fotoğraf: Açık Radyo
Açık Radyo’nun arşiv sergisi radyonun 25. Yılı vesilesiyle kayıt arşivinin baştan sona taranmasıyla ortaya çıkan Açık Radyo Konuşuyor adlı kitap projesine temelleniyor. Böylece geçmiş programlardan üç ana başlıkta yapılan seçkilerle İstanbul Bienali’nin içeriğini derinleştirecek ya da çeşitlendirecek podcast listelerini dinlemek imkânı sağlıyor. Geçen yıl bienale özel yayınlanan “Radyo Bienal”in yanı sıra içinde yaşadığımız İstanbul kentini farklı katmanlarıyla açmaya çalışan tarihi ve güncel incelemeleriyle “Radyo İstanbul” ve Açık Radyo’nun perspektifinden dünyadaki siyasal meseleler ve toplumsal tartışmalara perspektif katan “Radyo Dünya”. Ömer Madra’nın deyimiyle “bir medya kuruluşunun, bağımsız ve kolektif niteliğiyle uluslararası bir güncel sanat sergilemesinin parçası olduğu nadir durumlardan biri bu!” ve “Açık Radyo - Şimdi ve Burada” isimli yerleştirmesiyle kendini, geçmiş ile -şimdiden gelmiş olan- gelecek arasındaki uzun ince yolun tam ortasında bir yere “konuşlandırma” çabasına girişiyor”.
Açık Radyo’nun kurulduğu Haziran 1995’teki manifestosu:
Özel değil, özgür,
Tüm çıkar gruplarından bağımsız,
Ortak çabamızın ürünü,
Gerek kuruluşu, gerek işleyişi, gerekse yayınları açısından demokratik,
Temel insan hak ve özgürlüklerini savunan,
“Görüntünün ardındaki görüntü”yü yakalamayı hedefleyen,
Hayatı ‘birebir’ ölçüde yansıtmaya özen gösteren,
‘Nefes nefese’,
Aynı zamanda, demokratik sivil toplum örgütleri için bir iletişim merkezi işlevi gören,
Kültür ağırlıklı,
Çok kültürlülüğü, kültürler ve kimlikler arası ilişkileri ele alan,
Sıradışı ve özgün bir yayın formatına,
Müzik, haber ve kişilik açısından benzersiz bir ses’e sahip,
Uluslararası kültür aleminin ayrılmaz bir parçası olmayı hedefleyen,
Dünyanın en kaliteli ve heyecan verici mecralarından biri olmak.Açık Radyo, şimdi ve burada!
Eylül 2022’de Oksijen için Elif Tanrıyar’ın davetiyle yazıldı.
Ömer Madra, İlksen Mavituna ve Didem Gençtürk’e teşekkürlerle…