Malatya'da Battalgazi Şehit Oğuzhan Günaydın Halk Eğitim Merkezi'nde el sanatları eğitmeni olan Gülen Altınsuyu Kaya’yla Malatya'nın çeşitli bölgelerinde depremden sonra açılan bakanlık kurslarını konuştuk.
(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)
Aylin Örnek: 95.0 Açık Radyo’da Dayanışma Kuşağı programındayız. Bugünkü konuğum, Gülen Altınsuyu Kaya. Kendisi programımıza Malatya'dan bağlanıyor. Gülen Hanım, Malatya'da, Battalgazi Şehit Oğuzhan Günaydın Halk Eğitim Merkezi'nde eğitmen. Hoşgeldiniz Gülen Hanım.
Gülen Altınsuyu Kaya: Hoşbuldum Aylin Hanım.
A.Ö.: Nasılsınız?
G.A.K.: Teşekkür ederim. Sağ olun. İyi olmaya çalışıyoruz.
A.Ö.: Öncelikle çok geçmiş olsun diyorum sizin nezdinizde tüm Malatya’ya ve depremden etkilenen tüm illerimize.
G.A.K.: Çok teşekkür ederim.
A.Ö.: Gülen Hanım, depremden hemen sonra eğer sizin için de uygunsa bize neler yaşadığınızı biraz anlatmanızı rica edebilir miyim sizden?
G.A.K.: Tabii ki. Aylin Hanım, hakikaten çok korkunçtu. Yani kelimenin tam anlamıyla korkunçtu. İnanılmaz bir sarsıntıydı. Gecenin o vaktinde, ne olduğunu anlamadan bütün bina sallanıyor, bağırışlar, avizeler, duvarlar hepsi birbirine böyle çarpar gibi bir gürültü. Benim çocuklarım da vardı. Onlara sesleniyorum, yanlarına ulaşmaya çalışıyorum. Yani inanılmaz bir geceydi gerçekten. Ben kendi adıma, evimiz az hasarlı, indik, sakinleştikten sonra. Herkes sokakta, kar, inanılmaz bir tipi var, soğuk. İki gün arabada kaldık. Daha sonra böyle kapalı yerlere girmeye çalıştık, o da zaman zaman. İnanın yani, Allah bir daha yaşatmasın diyeyim, o kadar.
A.Ö.: Umarım, bir daha yaşamayız. Peki Gülen Hanım, siz Halk Eğitim Merkezi'nde zaten eğitmendiniz. Ama depremin hemen ardından muhtemelen Halk Eğitim Merkezi faaliyete hemen geçememiştir ama o süreç nasıl oldu? Yani faaliyete geçmesi süreci nasıl oldu?
İlk başta ‘niye ihtiyaç olsun?’ diye düşünmüştüm ama oraya gidince hiç öyle olmadığını anladım
G.A.K.: Yaklaşık bir ay sonra başladı Aylin Hanım. Konteyner kentler kurulmaya başlandı Malatya'nın çeşitli bölgelerinde ve talep üzerine bakanlık bu kuruluşları açmaya başladı. Ben de Malatya'da kalan sayılı eğitmenden biriyim. Benim branşım el sanatları. O konteyner kentte bir konteyner ayarlanmış, makinalar vesaire, bizim çalışabileceğimiz ortam düzenlenmişti. Öyle gidip başladım. Doğrusunu isterseniz, ilk başta ‘niye ihtiyaç olsun?’, ‘bu ortamda kim kursa gelir?’ diye düşünmüştüm. Ama oraya gidince hiç öyle olmadığını anladım. İnanılmaz bir talep oldu. Çok yoğun, halen de kaydolmaya gelenler var. Bayanlar evde oturmaktan, bir şey yapamamaktan, psikolojik olarak da çok etkilenmişler doğal olarak. Bu kurslar bir terapi gibi geldi. Öyle başladı.
A.Ö.: Anladım. Yaklaşık depremden bir ay sonra başladı gibi anlıyorum ben. Gülen Hanım, sizin Twitter'da bir talebiniz olmuştu insanlardan. Ben aslında oradan sizi fark ettim açıkçası. Bu Halk Eğitim Merkezlerinde kullanılmak için kumaştır, iğnedir, ipliktir gibi bir talep yaptınız ve sanıyorum buna yoğun bir ilgi oldu, değil mi?
G.A.K.: Aynen öyle. Hakikaten çok güzel yürekli insanlarımız varmış. Hep biliyordum ama bunu bizzat yaşadım. Halk eğitim pek çok yerde kurs açmaya çalıştı bu süreçte. Doğal olarak da kursa gelen bayanların malzeme alma gibi bir durumları yoktu. Malatya, samimi söylüyorum, şehir merkezi, çarşı, pazar vesaire dediğimiz yerler yerle bir olmuş durumda. Halen de açık çarşı, pazar, tuhafiye gibi yerler yok. O süreçte inanın, o kursu açtık ama Halk Eğitim sınırlı miktarda malzeme getirdi. Ama bir tane kurs olmadığı için yeterli olmadı. İğneye ihtiyaç var, makasa kadar ihtiyacımız vardı. Örgü ipleriyle bir şeyler yaptırmaya çalışıyorum ama malzeme çok yetersiz ve çok yoğun bir talep. Böyle bir tweet paylaşmak aklıma geldi. Bu kadar karşılık bulacağını da düşünmemiştim açıkçası.
A.Ö.: Neler oldu o tweetten sonra? Yani nasıl bir destekle karşılaştınız? Ondan biraz bahsedebilir miyiz acaba?
G.A.K.: Ben paylaştıktan sonra görenler kendi gruplarından paylaşmışlar. Yani benim tweetimin görüntülenmesine baktığım da yok aslında ama kendi aralarında gruplarla paylaşılınca inanılmaz dönüşler oldu. Öyle güzel talepler; ‘evdeki iğnemi gönderebilirim’, ‘kumaşlarım var’, ‘ipliklerim var’, ‘neler yapabiliriz?’ Sadece bireysel yardımlardan öte çevrelerinde bir şeyler bulup, buluşturup göndermişler. Paketleri açtığımızda böyle güzel yazılar, temenniler... Hakikaten duygulandık ve oradaki hanımların duygusunu anlatamam. Bu kadar duyarlı olmamız, birlikte o acıyı hissetmeleri, yardım etmek için böyle bir yarış içerisinde olmaları gerçekten inanılmaz güzel bir duygu. Bunu yaşadığımız için de çok mutluyum. Malzeme ihtiyacımızın inanın %80’i karşılandı diyebilirim.
A.Ö.: Peki devam ediyor mu malzeme gönderilmesi? Öyle bir talebiniz hala var mı yoksa şu anda yeterli malzemeye sahip misiniz?
G.A.K.: Malzeme ihtiyacımız büyük ölçüde karşılandı. Bazı ihtiyacımız olan şeyler var. Genellikle biz talep etmedik, şunu şunu şunu gönderin değil de kimin elinde ne varsa o gönderildi. Böyle arada bir ‘ne istiyorsunuz hocam?’ diyenlere ben birkaç şey söyledim. O yüzden ufak tefek şeyler var. O da zamanla olur. Bir çarşı, pazar açılırsa biz de karşılayabiliriz diye düşünüyorum. Ama böyle bizi rahatlattı.
A.Ö.: Nelerdir mesela Gülen Hanım onlar? Buradan paylaşırsanız radyo dinleyicilerimizden de destek olmak isteyenler olabilir belki.
G.A.K.: Şöyle söyleyeyim; mesela nevresimlik kumaşa çok ihtiyaç var. Özellikle evinden hiç bir şey kurtaramamış olan aileler çok fazla. Onlardan, ‘nevresimlik kumaş var mı?’, ‘dikelim’ diye talep geliyor. O olsa çok sevinirim açıkçası. Onun haricinde havlu ihtiyacı var. Bana gelenleri söylüyorum. Ben ürün yaptırmak adına böyle işlemelik şeyler daha çok vakit aldığı için daha iyi oluyor diye düşünüyorum Aylin Hanım. İşlemeli havlular, işlemeli masa örtüleri gibi. Çünkü birazcık da uzun sürdüğü için daha iyi oluyor, hemen bitmiyor, uğraşıyorlar. Bir zaman gerekiyor, zamanı değerlendirmiş oluyorlar. O tür şeyler olabilir. Onun haricinde kumaşlar, şiş, örgü ipleri çok geldi. Şu anda örgü ipine ihtiyacımız yok diyebilirim. İnanılmaz da işe yarıyorlar. Bebek yelekleri, kazakları, yetişkinler kendilerine yelekler yapıyorlar, belli yaştaki hanımlara. Örgü ipleriyle şişlere ihtiyacımız kalmadı. Hepsine, gönderen herkese yürekten tek tek teşekkür ediyorum.
A.Ö.: Gülen Hanım sadece el işiyle ilgili mi aktiviteler var? Başka aktiviteler de var mı Halk Eğitim Merkezi'nin içinde?
G.A.K.: Normalde tabii ki farklı kurslar var. Konteyner kentte Kur'an kursu var halk eğitime bağlı olarak söylüyorum bunları, bir de el sanatları ve giyim. Giyim henüz açılmadı. Önümüzdeki hafta içinde açılacak. Bu arada belirteyim, bize gelenleri, kumaşları ilgili olan bölümdeki giyimci arkadaşlarla paylaşıyorum. O değerlendirecek ve çok fazla gelen malzemeleri de halk eğitimdeki diğer kurslarla paylaşıyorum. Sadece benim kursumda kullanılmıyorlar, bunu özellikle belirtmek istiyorum.
A.Ö.: Peki Güler Hanım, nasıl bir günlük rutin var? Kaç kişi katılıyor? Hangi saatler, yani hangi saatlerde derken kaç saat boyunca katılıyorlar kurslara? Bununla ilgili bilgi verebilir misiniz acaba?
G.A.K.: Şu anda benim mesela kayıtlı 70 kursiyerim var Aylin Hanım. Ama bunları, doğal olarak konteynerlar da küçük olduğundan sabahçı ve öğlenci yaptım ve dört gruba böldüm. Haftanın iki günü bir grup, üç günü bir grup. Bu dönüşümlü olarak böyle devam ediyor. İnanın halen de böyle günde en azından on kişi, on beş kişi kaydolmaya geliyor. Bir tane daha açılırsa çok daha iyi olur. Ben kendi adıma da rahatlarım, oraya gelen hanımlar da daha fazla faydalanabilirler. Sizlerin aracılığıyla duyurmuş olayım.
A.Ö.: Gülen Hanım sadece kadınlar mı talep ediyor kursu? Yoksa gençlere, çocuklara ya da erkeklere yönelik kurslar da var mı?
G.A.K.: Erkeklere yönelik şu anda kurs yok Aylin Hanım. Bayanlara daha çok, bayanların da talebi çok fazla. Yapacakları çok fazla bir şey yok orada. Çünkü konteynerda alan küçük, sosyal imkanlar yok. O yüzden bu tür kurslar inanılmaz bir talep görüyor ve daha çok da bayanlardan geliyor bu talepler.
A.Ö.: Şeyi merak ediyorum Gülen Hanım, o kurslar sırasında gelen kadınların konuşmalarında deprem ağırlıklı konu mu? Yoksa bu kurslar biraz depremden uzaklaşmasına yardımcı oluyor mu o kadınlara? Bir araya geldiklerinde ne konuşuyorlar genellikle?
G.A.K.: İlk günler hep deprem konuşuluyordu. Fakat bu kursun o faydasını gördüm. Ben de buna dahilim. Depremden uzaklaştık Aylin Hanım. O deprem anını konuşmaktan, depremi konuşmaktan uzaklaştık kısacası. Kızının çeyizini kaybeden anneler var, işte bir şeyler yapmaya, tekrar çeyiz yapma hevesini girdiler. Veya evinde kaybettiği günlük ihtiyacımız olan malzemeleri orada dikmeye başladılar. Bunlar bir terapi gibi oldu. İnanın ben de buna dahilim. Daha böyle güler yüzlü, daha sohbet eder oldular. İnanılmaz faydası olduğunu düşünüyorum. Gerçekten terapi gibi geldi. Hanımlar bunu kendileri de söylüyorlar. “Buraya geldikten sonra çok tansiyonum çıkmıyor, şekerim daha az çıkıyor,” diyen hanımlar da var.
A.Ö.: Yani aslında orada bir araya gelmek biraz depremden de uzaklaşmalarına imkan tanıyor anladığım kadarıyla insanların.
G.A.K.: Aynen. Aynen öyle oldu. Daha çeşitlenip çoğalmasını istiyorum.
A.Ö.: Evet. Bu kurslar mutlaka devlet tarafından yapılmak da zorunda değil galiba değil mi? Yani sivil toplum kuruluşları da (STK) bu tip kurslar düzenleyebilirler. Oradaki depremzedelerin faydalanması için diye düşünüyorum.
G.A.K.: Evet düzenlenebilir. Biraz şartlar zor. Ortam temin etmek, malzeme temin etmek gerçekten biraz zor. Ama bunu yapacak STK’lar olabilir.
A.Ö.: Peki size şeyi sormak istiyorum Gülen Hanım. Depremden önce yine halk eğitimde eğitmendiniz. Depremden sonra yine halk eğitimde eğitmensiniz. İki durum arasındaki farkı bize biraz anlatabilir misiniz, yani öncesi ve sonrasında eğitmen olarak neler hissettiğinizi?
Bir ihtiyacı karşılıyor olmak inanılmaz bir şey
G.A.K.: Şöyle söyleyeyim Aylin Hanım. Daha önemli olduğunu gördüm. Bu kursların ihtiyaç olduğu fark ettim. İlk başta sözlerime başlarken de söylemiştim. ‘Kurs açacağız, gelir misiniz hocam bu süreçte?’ denildiğinde bana, bu ortamda kim kursa gelecek gibi düşündüm doğrusunu isterseniz. Ama gidince öyle olmadığını gördüm. Faydalı olmayı, ondan sonra gelip, ‘ne iyi yapmışsınız’, ‘kurs açmışsınız’, ‘böyle bir yere çok ihtiyacımız vardı’ gibi cümleleri duyunca gerçekten ben de kendi adıma, bir eğitmen olarak çok mutlu oldum. Faydalı bir şeyler yapıyorum. İnsanların yüzündeki mutluluk, bayanların ben daha gitmeden kursun kapısının önünde beklediklerini görüyorum inanın. Normal zamanda işte dokuz olur, on olur, 11 olur, hanımlar kahvaltılarını yapıp gelirler. Ama burada, daha ben gitmeden kapının önünde bekliyorlar. Onu görmek, hissetmek, bir ihtiyacı karşılıyor olmak inanılmaz bir şey. Ben daha önceden kurslarımın bu kadar faydalı olduğunu düşünmüyordum ama bu süreçte onun farkına vardım. Faydalı bir şeyler yaptığımı hissettim.
A.Ö.: Dolayısıyla bu size de iyi gelen bir şey oldu anladığım kadarıyla değil mi?
G.A.K.: Aynen öyle. İyi ki bu kurslar başlamış. Ben kendi adıma da daha iyi hissediyorum kendimi.
A.Ö.: Eğitmen ihtiyacı baki midir Gülen Hanım? Yani hala bir eğitmen ihtiyacınız var mı bu kurslar için?
G.A.K.: Aylin Hanım, şu anda Malatya'ya yavaş yavaş dönüşler başladığı için okullar da normal eğitimine başladılar. Onun için aileler dönmeye başladı doğal olarak. Çünkü yavaş yavaş normal kurslarda, sadece konteyner kentlerde değil de yaşamın normale döndüğü bölgelerde, normal rutin kurslar da açılmaya başladı. O yüzden şu anda çok yoğun bir ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. İlk dönemler öyleydi, benim başladığım zaman. Ama şimdi yavaş yavaş normale dönüyor. Çok ihtiyaç kaldığını düşünmüyorum.
A.Ö.: Peki Gülen Hanım, programımıza katıldığınız için ben çok teşekkür ediyorum. Sizin söylemek eklemek istediğiniz bir şey varsa onu da alabiliriz.
G.A.K.: Ben çok teşekkür ediyorum Aylin Hanım. Davet ettiğiniz için ve böyle sesimi duyurduğunuz için gerçekten yürekten teşekkür ediyorum duyarlılığınıza. Eğer müsaadeniz olursa özellikle çok ilgilenip destek olan birkaç ismi burada söylemek isterim sakıncası yoksa.
A.Ö.: Buyurun tabii.
G.A.K.: Yani ben de tanımıyorum ama sadece böyle isim olarak tanıyorum. Şirket bazında vesaire bilmiyorum. Çiğdem Hanım, Ender Bey mesela, Ender Bey diye biri. Bayramda çikolata bile gönderdi. Kumaş vesaire ihtiyacımız vardı, gönderdiler. Fakat onun haricinde bayramda dağıtmak için çikolata göndermişlerdi. Melahat Hanım, Suzan Hanım, Hale... Yani inanılmaz, Meral Hanım. Bunlar böyle defalarca arayıp, ‘başka neye ihtiyaç var?’, ‘ne yapabiliriz?’ gibi sorularla, gerçekten inanılmaz destekleri oldu. Her anlamda yani kumaş gönderdiler, yün gönderdiler, şiş gönderdiler ve defalarca arayıp ‘daha göndermeye ihtiyaç var mı?’ diye sordular. Bunların isimlerini özellikle belirtmek istedim ama söylemediğim onlarca isim var belki. Onlara da ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.
A.Ö.: Biz de buradan destek olan herkese teşekkürlerimizi iletelim. Tekrar tekrar çok geçmiş olsun diyorum. Emeklerinize sağlık diyorum ayrıca. Umarım bir gün her şey normale döner ve bir daha da böyle bir şey yaşamayız, bu kadar büyük bir afet yaşamayız.
G.A.K.: Çok teşekkür ediyorum. Güzel günlerde, Malatya'nın Kayısı Festivali’nde buluşalım. Bütün, her yardım eden, etmeyen, sizin gibi böyle duyarlı olup sesimizi duyuran herkesi Malatya'ya, Kayısı Festivali’ne bekliyorum.
A.Ö.: Umarım, umarım buluşuruz. Birlikte kayısı yeriz. Çok teşekkürler.
G.A.K.: Rica ederim. Ben teşekkür ediyorum duyarlılığınıza.
A.Ö.: Görüşmek üzere diyorum. Görüşmek üzere sevgili dinleyiciler.