Esin Hamamcı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Doç. Dr. Şermin Kalafat ile “Halit Ziya Uşaklıgil’in Matematik Kitabı Üzerine: ‘Hesap Oyunları’” makalesi hakkında konuşuyor.
Esin Hamamcı: Halit Ziya Uşaklıgil’in Hesap Oyunları isminde bir matematik kitabı olduğu bilinse de bunun üzerine bir yayın yoktu. Bir dilci olarak seni bu eseri çalışmaya iten sebep neydi?
Şermin Kalafat: Benim çalışma saham Osmanlı döneminde kaleme alınan matematik ve astronomi eserlerindeki dil ve terminoloji. Halit Ziya’nın eseri de Osmanlı döneminde kaleme alınmış bir çalışma. O yüzden bu eserin ehemmiyetini belirtme ihtiyacı duydum. Bu amaçla da bu çalışmayı kaleme aldım.
E.H.: “Halit Ziya Uşaklıgil’in Matematik Kitabı Üzerine: ‘Hesap Oyunları’” adlı çalışmanda bu matematik kitabını inceledin ve makalenin sonuna da çevirisini ekledin. Aslında edebiyatçıların yazdığı pek çok matematik kitabı mevcut. Halit Ziya Uşaklıgil’in metot, konu veya işleniş bakımından ayırt edici bir özelliği var mıdır?
Ş.K.: Edebiyatçıların yazdığı pek çok matematik kitabı mevcut fakat bunlar farklı amaçlarla kaleme alınmış. Örneğin Ahmet Rasim’in kitapları ilk ve ortaokul seviyelerindeki öğrencileri hedef alırken, Emine Semiye’ninki kadınlara matematiği öğretmeyi hedefliyor. Ancak içerikler aynı; temel aritmetik ve muhasebe matematiği üzerine kaleme alınmışlar. Matematiği yeni öğrenen okurlara ulaşmayı hedefliyorlar. Nabizâde Nazım ve Mehmet Celal’in kitapları da öyle. Bu sebeple içerikleri matematiksel hesaplamalardan oluşuyor. Edebiyata dair bir yön bulmak güç. Halit Ziya ise Hesap Oyunları kitabıyla ayrışıyor. Kendi tespitlerime dayanarak bu eserin rekreasyon matematiği örneği olduğunu düşünüyorum.
Rekreasyon matematiği
19. yüzyılda da Batı’da, özellikle Fransa’da dikkat çeken bir matematik türü var. Buna rekreasyon matematiği adı veriliyor. Édouard Lucas ve Etiénne Ducre, 1882 yılında Récréations Mathématiques adlı bir eser yazıyor. Eserden parçalar Mütercim Hasan tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiş, küçük bir kitapta toplanıyor. Rekreasyon matematiği bir hobi olarak yapılan eğlenceli matematik. Tipik olarak çeşitli materyallerle oynanan, matematikle ilgili oyunları veya bulmacaları içeriyor. Yani işin içine kurgu da giriyor. Amaç yeni nesle entelektüel bir birikim olarak matematiği sunmak veya matematik üzerinden entelektüellik kazandırmak.
E.H.: Hikâye, anı, edebiyat tarihi, kimya gibi pek çok alanda yazılar kaleme alan Uşaklıgil’in pozitivist-aydınlanmacı bir Osmanlı beyefendisi olduğunu biliyoruz. Peki, hikâye estetiği, matematik problemleri çözdürme yöntemlerine nasıl yansıyor?
Ş.K.: Rekreasyon matematiği, bugün matematik öğretiminde kullanılan senaryo tekniği ile hemen hemen aynı. Uşaklıgil’in üslubunu ikinci çoğul şahısla kuruyor. Bu ayrıntı benim gibi 15. ve 16. yüzyıllardaki matematik eserlerini çalışan biri için önemli. Matematik nasıl anlatılıyor sorusu hep aklımda, malum bildirişim ile ilgili bir şey bu. Burada bilgisel bildirişimden ziyade kültürel bir bildirişim var. Yazar iki kişi üzerinden problemleri işliyor. Biri okur, diğeri okurun muhatabı. Senaryolaşmış problemler işlenirken bir anda yazar, okuyucuya zekâsını nasıl kullanması gerektiği ve bunları bir entelektüel maharet olarak nasıl işleyeceği yönünde öneriler veriyor. Hatta “-maksızın” ekini kullanarak bu problemlerin zihinden ve hızla çözülmesi gereken problemler olduğuna dair uyarıcı bir tavır benimsiyor. Yoksa geç kalır ve rakibinize yenilirsiniz!
Uşaklıgil'in romanlarında hesaplar
E.H.: Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn’un önde gelen kalemlerinden biriydi. Peki sence onu bir matematik kitabı yazmaya iten atmosfer nasıl oluştu?
Ş.K.: Uşaklıgil’in hayat hikâyesinde matematik hep var. Zaten tüccar bir aileden geliyor. Bu matematiğe aşinalığını gösteriyor. Ek olarak Ermeni âtip Antuan’dan aldığı dersleri de sayabiliriz. Ancak önemli başka bir şey daha var: Uşaklıgil, sıradışı niteliğe sahip bir yazar bana göre. Herkesle aynı yolu yürüse bile aynı olmak istemeyen bir tavırda. Onun hayalini kurduğu yeni nesil, salt bilginin eseri değil, entelektüel bilginin eseri olmalı. Farklı bir matematik alanını seçmesi bundan.
E.H.: Uşaklıgil’in romanlarında hesaplar oldukça önemlidir. Örneğin Mâi ve Siyahromanında Ahmet Cemil’in kazancının, Ferdi ve Şürekâsı’nda gelirler ve giderlerin belli olması gibi… Bir dilci olarak sence onun matematik bilgisi romanlarına nasıl sirayet etmiştir?
Ş.K.: Önceki soruya ek olarak şunu söyleyebilirim. Uşaklıgil’in kurguyu başlatıcı veya kurguyu sürükleyecek kişileri “mantıklı ve çözümcü” olarak nitelendirme çabası matematiği önemsemesine dayanıyor. Kutadgu Bilig’de hesap terimlerini çalışırken Yusuf Has Hacib’in hesap bilmenin üstünlük sağladığı ve bu kimselerle ilişki kurulması için en az onlar kadar hesap bilmek gerektiğine dair bir ifadesi var. Bence Halit Ziya da aynı bakış açısına sahip.
E.H.: Hesap Oyunları’nda bahsi geçen problemlerden bahsedelim. Akıldan tutulan bir sayının bulunması, kaybolan yüzüğün nasıl bulunacağı gibi Osmanlı dönemindeki matematik eserlerinde geçen çıkarımlardan tutalım da 7 sayısı ile yapılan birleşik çarpımların verdiği sonuçlara, 40 sayısındaki “hayret verici” özelliğe değinilir. Onun rekreasyon matematiğine yaklaşımı nasıl? Batı’daki örneklerde olduğu gibi pozitivist yanın da ortaya konduğu ancak geleneksel Osmanlı matematiğinin de işin içine girdiği bir metin gibi duruyor onunki.
Ş.K.: Daha önce dediğim gibi, Halit Ziya’nın rekreasyon örnekleri olan bir kitabının olması tesadüf değil, entelektüel bir nesil yaratma çabası var. Osmanlı döneminde kaleme alınan matematik kitaplarında da kaybolan yüzüğün veya akıldan tutulan sayının bulunması gibi benzer sorular var. Üstelik daha 15. yüzyılda görülüyor. Halit Ziya, dönemi dolayısıyla Batı’dan esinlenmiştir. Ancak kendi kültürünü de göz ardı ettiğini düşünmüyorum. “Papaz sorusu” klişeleşmiş sorulardan biri. Ama at üstünde gerçekleşen bir oyun ve taş sırasıyla ilgili bölümü ilk kez görüyorum.