24 Haziran 2007
Tükrükçü ve Ermez ile bir basın toplantısı düzenleyen Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan, Ermez’in İstanbul 1. Bölge’den, Tükrükçü’nün ise İstanbul 2. Bölge’den bağımsız milletvekili adayı olduğunu hatırlatarak, her ikisinin de ne merkez, ne sağ, ne de solun değil, “diptekilerin” adayı olduğunu söyledi.
Hayrettin Bulan, bazı kadın milletvekili adayların, eskiden genelevde çalıştıkları için Tükrükçü ve Ermez’le yan yana gelmediklerini ileri sürerek, her iki adayın seçilebilmesi için 60’ar bin oya ihtiyaç olduğunu ifade etti.Ayşe Tükrükçü de, 9 yaşında tecavüze uğradığını belirterek, “Kimsenin tecavüze uğramaması, genelevlerde insanların hayatlarının çalınmaması, küçük yaştaki kızların randevu evlerine düşmemeleri için yeni yasaların hazırlanmasına çalışacağım” dedi.Genelevlerde yaşayan annelerin çocuklarının geleceği için aday olduğunu belirten Tükrükçü, “Ben ne sağdanım ne soldanım. Ben en diptenim. Çünkü en dibi, biz yaşadık” diye konuştu. Tükrükçü, en çok hayat kadınları, şiddet mağdurları, sokağa atılmış ve 18-60 yaş arası huzurevlerine alınmayan insanların kendisini desteklediğini ifade etti.Oyuncak bebekle basın mensuplarına poz veren Ayşe Tükrükçü, ömrünün sonuna kadar çocuk sahibi olamayacağını, anne olmak hakkının elinden alındığını söyledi. “Ben cehennemi yaşadım. Plastik bebek de benim kızımdır. Devlet bana cehennemi yaşattı, ben ona ‘Cennet’ dedim” diyen Tükrükçü, konuşması sırasında gözyaşı döktü.60 BİN GÜZEL YÜREK LAZIM BİZESaliha Ermez de, milletvekilliği için adaylığını koymasının en büyük nedeninin, vesikasından dolayı çocuklarının önüne çıkan engeller olduğunu dile getirerek, çocuğunun polis olamadığını, arkadaşlık yaptığı subayla mesleğinden ihraç edilmemesi için evlenemediğini belirtti. Ermez, “Genelevlerde çalışanların çocuklarına yönelik engellerin ortadan kaldırılması, diptekiler ve ailelerinin sahip çıkmadığı insanlara sahip çıkmak için aday oldum” dedi. Saliha Ermez, “60 bin güzel yürek lazım bize” diye konuştu.Ermez, bir gazetecinin, “milletvekili seçilmesi halinde başörtüsünü çıkartıp çıkartmayacağı” yönündeki sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bu, benim doğal isteğim. Uğraşılacak bu kadar sorun varken, sokaklarda bu kadar çocuk, tecavüzler varken, benim başıma örttüğüm incecik bir bez parçası neden göze batıyor? Bu neyi değiştiriyor? Bu türbanı ben genelevden çıktığım gün taktım. Gerekirse ben bu eşarbı çıkartırım. Birçok anaya, evlada, dipteki insanlara yardım edebileceksem, o eşarbı çıkartırım. Saçımın telini yine örterim. Ama eşarpla değil o insanların yüreğindeki sevgiyle örterim.”