1 Şubat 2008Yasemin Arpa
Seçim sonucunu en doğru tahmin eden kamuoyu araştırmasıyla dikkat çeken ve sonuca ilişkin mükerrer oy iddialarına hesaplarla açıklık getiren Konda araştırma şirketinin sahibi Tarhan Erdem, bu kez ülke nüfusu ve seçmen sayısı arasındaki denkleme dikkat çekiyor. Erdem’e göre, son nüfus sayımı ile açıklanan 70.5 milyon nüfus doğruysa, yaş grubu dağılımı doğru kabul edilirse, son milletvekili seçimindeki seçmen sayısı yanlış. Seçmen sayısı doğruysa, nüfus yanlış. Erdem’e göre “Seçmenimiz 42-47 milyon arası bir yerde. Nüfusumuz 65-70 milyon arası bir yerde.” Yani 5 milyon kişi ‘kayıp’ ya da ‘fazla’. Erdem, Radikal gazetesindeki köşesinde yazdığı bu hesabı NTVMSNBC’ye açıkladı.
Erdem’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:Hem Türkiye İstatistik Kurumu’nun nüfus bilgilerinin, hem de Yüksek Seçim Kurulu’nun seçmen hesabının yanlış olduğunu söylüyorsunuz.Evet. Size bu verilerin yanlış olduğunu söyleten bulgular neler?TÜİK tarafından ayın 21’inde yapılan açıklamada; Türkiye’nin yaş gruplarına göre ayrımı da yapıldı. Seçmen ne demek; 18 üstü yaş grubu demek. Buna göre bakarsanız, 22 milyon 333 milyon kişi 0-17 yaş grubu, 18 yaş ve üstü de 48.2 milyon. Seçmen yaşında olanlar, 48.2 milyon demek. Seçmen yaşında olanların hepsi seçmen olamaz. Bunların içinde silah altında olanlar vardır, mahkum olan, kısıtlı olan vardır ama bunların sayısı nihayet 1 milyonu geçmez. Açıklanan 70.5 milyon nüfus sayısını ve yaş grubunu dağılımlarını doğru kabul edersek, son milletvekili seçiminde seçmen sayımız 47 milyon çevresinde olmalıydı. Halbuki seçmenimiz ne kadar, 42 milyon 800 bin. Demek ki arada 5 milyon kadar bir fark var. Bu, bu iki verinin birden doğru olamayacağını gösteren bir rakam. Ya seçmen yanlış diyebilirsiniz ya nüfus yanlış diyebilirsiniz. Ama böyle değil. Niçin böyle değil? YSK’nın seçmen sayısını bu kadar eksik sayması mümkün değil. Çünkü bu, bazı yerlerde büyük ölçüde görülebilecek bir şey. Muhtar seçimleri var, belediye başkanı seçmeni var. Seçmenimiz bu kadar çok eksik yazılmamıştır. Ama seçmen sayısı tam yazılmış da değildir. İSTANBUL’DA 1.5 MİLYON SEÇMEN EKSİK YAZILSA...Mesela İstanbul’da 20007 seçimlerinde 7 milyon 400 bin kişi iken, nüfusa göre olması gereken seçmen 8 milyon 900 bin. Eksik; 1.5 milyon. Eğer İstanbul’da 1.5 milyon seçmen eksik yazılmış olsaydı seçim günü sandıklarda büyük hadiseler olurdu. Böyle bir eksik yok. Ama İstanbul’da hiç mi eksik seçmen yok? Seçmen sayımızda eksiklik var, doğru ama İstanbul’da seçmen 1.5 milyon eksik değil. Demek ki seçmen sayımızdaki eksiklik yanında, nüfus sayılarındaki eksiklik de görülmüş oluyor. Biz biliyoruz ki seçmen sayımız tam değildir. Kimsenin bu konuda itirazı yok maalesef; itiraz edilebilir aslında da şu anda yapamadık. HATALAR NEDEN DOĞUYOR?Yanlışlık neden oluyor?Teknolojik olarak eskiye oranla çok daha elverişli koşullar sözkonusu. Neden daha sağlıklı sonuçlara ulaşılamıyor?Yıllardan beri her projede kanunda veya yönetmelikte değişiklik yapıldı. Seçmen tarafı da aynı ama seçmen tarafında önemli olan; bizim yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerimizle ve YSK’nın kararlarıyla, bilişim kuralları arasındaki uyumun zamanında sağlanamamasından doğabilir bu hatalar. Biz 1979 yılında 298 sayılı yasada değişiklik yaparken bugünkü bilişim kuralları yoktu ki, onlara göre oraya hüküm koymuş olalım. Eğer siz bugünkü hükümleri tam olarak uygulamaya kalkarsanız, bilişim kurallarını uygulayamazsınız. Bilişim kurallarını uygularsanız, kanuna aykırı hareket etmiş olursunuz. Dolayısıyla bunlar dinamik projelerdir. Mesele buradan çıkıyor. 5 milyon eksik değil, sayıya göre 5 milyon eksik görünüyor ama fiilen 5 milyon eksik değildir. Daha azdır. Öbürünün fazla yazılması da; bugünkü 42 milyon 800 bin seçmene göre nüfus 64 küsur milyon olmalıdır. Nüfusumuz 70 milyon değil 64 milyon olmalıdır lafı da yanlış, seçmenimiz 47 milyon olmalıdır lafı da yanlış. Doğrusu nedir? Seçmenimiz 42 ile 47 milyon arası bir yerde. Nüfusumuz 65 ile 70 milyon arası bir yerde. Kesin rakamı nasıl bulacağız peki?Bu ciddi bir proje. Orada olanların her adımını bilmiyorum ki size, “şu yanlışı var, bu yanlışı var” diyeyim. Gayret etmişler. Türkiye bundan 10 sene evvel şu yaptığımız konuşmayı bile yapacak halde değildi. Bir aşama geçildi. Bu bir kazanım aslında. Ama ne yapılabilir? Spekülasyon olarak söyleyeyim; bence bu bir misyon aynı zamanda. Devletin içinden iki kişilik-beş kişilik bir heyet tesis edilmeli, “siz bunu yapacaksınız” denmeli. Gelişmiş ülkelerin “bord” dedikleri heyetler gibi. Bord’un başında devlet hiyerarşisinden bir adam değil, farklı alanlarda başarılı olmuş, saygın, dürüstlüğünden kuşku duyulmayan adamlar iki-üç kişi toplanıyorlar. Bir kurul olmalıdır, bu kurul devletin değişik birimleriyle işbirliği yapmalı ve bu işin altından kalkmalıdır. Bugün ulaştığımız 70 milyon rakamı var ya, iki seneden beri Başbakan, Bakan vs. ciddi olarak ilgileriyle bu noktaya geldi. O noktaya varmak kazanımdır derken ezbere söylemiyorum. Başbakan’ın ve bakanların günlük ilgileriyle bu noktaya geldi. Hükümet, bu işi halledeceğim diyebilir. MERNİS projesi kesin sayısını bilmiyorum ama 3 kere çok büyük bir proje olarak düzenlenmiştir. 1972’den bu yana 36 sene de proje 3-4 kez yenilenmiştir.