Otokratik liderlerin inisiyatifine sıkıştırılmak istenen süreçler, demokrasiyi ve eşitliği umursamayan karanlık bir yönelim taşıyor. Tam da bu yüzden, tüm bu tabloya rağmen hakikate bağlılığımız, demokratik taleplerimiz ve dayanışma gücümüz, karanlığın içinden açılan parlak kapılar olmaya devam ediyor.
Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, tüm dünyada diplomasi kurallarının yürürlükte olmadığı bir döneme girdiğimizin altını çizerken; Ekonomi Politik‘te ise Ali Bilge, 13 aydır devam eden barış sürecine değinerek örtük çözümlerin değil, şeffaf çözümlerin gerekliliğini vurguladı.
Web sitesinden…

Hüsnükabul’de, göçmenlik, kimlik, ırk ve çok kültürlülük üzerine yorumlarıyla tanınan gazeteci, yazar Anil Ramdas’ın In What Kind of Country Do I Live? kitabında tartışmaya açtığı 450-B maddesinden yola çıkarak; bireyin kendisiyle, devletle ve toplumla kurduğu kırılgan ilişkiyi masaya yatırdık.
Barışa Bir Şans’ta, T24 muhabiri Ceren Bayar ile Meclis komisyonunun İmralı ziyaretini, CHP’nin gitmeme kararını, parti içi dengeleri ve yeni parti programının Kürt meselesine yaklaşımını ele alırken; bir diğer yandan AKP Milletvekili Hüseyin Yayman’ın paradoksunu ve her şeye rağmen Ankara’da sürecin devamına dair güçlü kararlılık hissini değerlendirdik.
Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına kültür-sanat işlevi kazandırma kararını 20 yıldır Haydarpaşa’nın gar olarak korunması için mücadele eden Haydarpaşa Dayanışması aktivisti ve demiryolları emeklisi Tugay Kartal ile değerlendirirken; rayların sökülmesi ve yapıların boşaltılması sonrası her iki garın yeniden demiryolu ulaşımının merkezi olup olamayacağını, nihayetinde garların gar olarak kalıp kalamayacağını tartıştık.

Antroposen Sohbetler’de, insan çağında dilin, sessizliğin ve yabanın izini sürüyor; doğayı bir fon değil, yaşayan bir özne olarak duyumsatan Ahraz, YerKuşAğı ve Doğa Defteri - Gündönümleri Fırtınalar Uçanlar Çiçek Açanlar kitaplarının yazarı Deniz Gezgin ile birlikte ‘Canlıların Dili, Sessizliğin Hafızası’ başlığı altında insanın dünyayla kurduğu duygusal, etik ve dilsel bağı yeniden düşünmeye davet ettik.
İklim Kuşağı Konuşuyor’da, COP30’un fosil yakıt çıkışını içermeyen zayıf sonuçlarını, Venedik’teki iklim eylemlerinin yarattığı tepkiyi ve Amazon’daki öldürücü sıcaklıkların iklim krizinin aciliyetini nasıl görünür kıldığını değerlendirdik.
Sakat Muhabbet‘te, şiir, öykü, roman, çocuk kitabı ve eleştiri gibi pek çok alanda eser vermiş Tacim Çiçek ile bir araya gelerek, serebral palsili olarak hayatını idame ettiren oğlu Seçkin üzerinden ‘Ebeveynler Engelli Çocuklarıyla Yaşarken Ne Hisseder?’ konusu üzerine konuştuk.
Dünya Mirası Adalar‘da, Açık Radyo’nun otuzuncu, Apaçık Radyo’nun ilk yaşını sivil toplumun öncüleri ve düşünürleriyle; yolu Adalardan geçen, radyomuzu bugünlere taşıyan Ömer Madra’nın okul arkadaşları Gündüz Vassaf, İlhan Nebioğlu, İbrahim Betil ve Ahmet Aykaç ile birlikte kutladık.
Öte yandan

Açık Gazete ekibinin gündem odaklı önerdiği makale ve analizlerden oluşan okuma önerilerine ulaşmak için internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
“Dedim ki korkma çık; doğacak güneşi gör”

Hikâyenin Her Hali’nde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle şiddet deneyimlerinin yanı sıra direnişin, mücadelenin ve dayanışmanın izlerini süren etkileyici bir müzik ve hikâye seçkisi sunduk.
Kâğıttan Kaplan nedir? Kıyısız deniz olur mu?

Kâğıttan Kaplan isimli çalışmasıyla 10. Antalya Öykü Günleri’nde ‘En İyi İlk Öykü Kitabı’ ödülüne layık görülen Bu Köşe Kitap Köşesi ve Dünyanın Cazı kuşaklarından tanıdığımız Ceyhan Usanmaz ile Açık Dergi’de bir araya geldik.
Ikonika’dan Üzgün Kulüp Pop

Login‘den Christopher Çolak, post-dubstep döneminin en önemli prodüktörlerinden Ikonika’nın Hyperdub etiketiyle yayımlanan yeni albümü SAD üzerine konuştu.
Haftanın karikatürü

Açık Gazete‘nin köşelerinden Haftanın Karikatürleri‘nde Atxe’nin çizimi haftanın karikatürü seçildi.
Haftanın sözü

“Adalet Bakanlığı, 11. Yargı Paketi’ni neredeyse tamamladı… En ağır suçlardan hüküm giyenler dahil yaklaşık 50 bin kişi tahliye edilecek. Gazeteciler, yazarlar, siyasetçiler ise bu düzenlemelerden elbette yararlanamayacak zira iktidarın gözünde onlar daha ağır suçlu.” — Gazeteci, yazar Gökçer Tahincioğlu, son köşe yazısında ülkede en ağır suçları işleyenlerin üç beş yılda serbest kalabildiği bir düzenin söz konusu olduğunu, aksini söyleyen herkesin toplumu kandırdığını, “kader mahkûmu” olanlarınsa bu suçları işleyenler değil, bu suçların mağdurları olduğunu ve bir tek onların görülmediğini söylüyor. (T24)
Apaçık Radyo podcast

