Açık Bilinç'te Güven Güzeldere, yeni yayımlanan kitabı "Osmanlı İmparatorluğu'nda Duygular" vesilesiyle Dr. Nil Tekgül ile duygular üzerine sohbet ediyor.
Bilkent Üniversitesi'nden tarihçi Dr. Nil Tekgül ile yeni yayımlanan kitabı üzerinden Duygular Tarihi konusunu ele alıyoruz. Dr. Tekgül, aynı konuyu geçen dönem bir yüksek lisans dersi olarak da işlemişti.
Felsefe külliyatında sıkça tartışılan bir mesele, duyguların evrensel olup olmadığıdır yani bundan yüzlerce yıl önce çevremizi nasıl aynı biçimde görüyorduysak, duyguları da algı gibi değişmeyen, bağlamdan bağımsız bir biçimde mi düşünmeliyiz?
Eğer duyguların tarihsel bağlamını inceleyerek Osmanlı İmparatorluğu hakkında bir analiz yapacaksak, duyguların evrensel ve içinde bulundukları tarihsel dönemden bağımsız olarak düşünülmemeleri gerekir.
Felsefe bir yana, beşeri ve sosyal bilimler de genel olarak bu kanıda.
Peki, bu doğru mu?
Örneğin, Dr. Nil Tekgül'ün kitabında atıfta bulunduğu tarihçi Bill Reddy, 'aşk' kavramına yok açan duyguların farklı tarihsel dönemlerde farklı şekillendiğini iddia ediyor. Reddy'ye göre, çağdaş anlamdaki 'aşk' kavramı 18. yüzyılda bugünkü halini alıyor.
Eğer Osmanlı İmparatorluğu'nun idari sistemi ve o dönemde yaşam tarzı hakkında duygular tarihi üzerinden bir inceleme yapacaksak, duyguların tarihsel bağlamdan bağımsız olamayacağını en baştan kabul etmemiz gerek.
Tarihçi Dr. Nil Tekgül, genel olarak duygular tarihinden, özel olarak da yeni yayımlanan kitabı Osmanlı İmparatorluğu'nda Duygular'dan söz ediyor.