Açık Bilinç'te Güven Güzeldere, "Işık Yiyiciler" kitabında anlatılan vaka analizlerinden en ilginç ikisini bilimsel dergilerde yayımlandıkları halleriyle aktarıyor.
Işık Yiyiciler kitabında anlatılan vaka analizlerinden en ilginç ikisi; Consuelo M. De Moraes'in tütün, pamuk, ve mısır bitkileriyle yaptığı çalışma ve John Orrock'ın domates bitkileriyle yaptığı çalışma. İkisi de bitkilerin tırtıllar tarafından istila edilerek saldırıya uğradıklarında çok yaratıcı savunma hamleleri yapabildiklerini gösteriyor.
Bitkilerin birbirlerine kökleri veya hava yoluyla sinyaller göndererek 'haberleşebildikleri', yakın zaman kadar alay konusu olan bir iddiaydı. Botanik bilimci David Rhoades ve Richard Carban'ın öncü çalışmaları sonrasında ise bu haberleşme tezi, ana akım bilimde genel kabul görür oldu.
Işık Yiyiciler'in yazarı Schlanger diyor ki, “Bir organizmanın dışında olan herhangi bir unsur, o organizmanın hayatta kalmasını sağlayacak bir şey ise o organizmanın bunu duyumsama yolları geliştirmesi beklenir.”
Tamam ama nasıl?
Zoë Schlanger'a göre, bazı bitkilerde duyumsama, hatırlama, öğrenme ve karar verme gibi bilişsel yetilerin olduğu bilimsel örneklerle gösterilmiş. Bitkilerin farklı bir zaman skalasında ve çok yavaş hareket ediyor olmalarından ötürü bizler önyargılı bir kayıtsızlık içinde 'bitki körlüğü' çekiyor olabilir miyiz?
Bu bağlamda, evrim kuramını ortaya atan büyük biyolog Charles Darwin'in bitkileri çok etkileyici bulduğunu, 1859'da Türlerin Kökeni kitabını yayımladıktan sonra hayatının sonuna kadar evinin bahçesinde özellikle tırmanıcı bitkilerin hareketlerini yakından gözlemleyerek kitaplar yazdığını not edeyim.
İlk vakamız, Brezilya asıllı botanikçi Consuelo M. De Moraes'in 1998'den bu yana tütün, pamuk, ve mısır bitkileriyle yaptığı ve en prestijli bilim dergilerinde yayımlattığı bir dizi çalışma. De Moraes'e göre, bu bitkiler tırtıl saldırısına maruz kaldıklarında hava yoluyla o tırtıl türünü tanımlayan özel bir tür yardım çağrısında bulunuyorlar ve tırtılların doğal düşmanı olan eşek arılarının gelmesini sağlayacak özel bir sinyal gönderiyorlar ve eşek arıları tırtılları öldürünce bitki de kurtulmuş oluyor.
İkinci vaka, botanikçi John Orrock'ın ekibinden. Yine tırtıl saldırısına maruz kalan domates bitkisi, salgıladığı bir kimyasal sayesinde yapraklarının tadını tırtılların hoşuna gitmeyecek şekilde değiştirince, tırtıllar kaniballeşiyor ve birbirlerini yemeye başlıyorlar. Orrock'ın çalışmasının İngilizce bir özetini okuyabileceğiniz bir yazıda, birbirlerini yemeye başlayan tırtılları görebileceğiniz kısa bir video da var.
Bütün bu çalışmalardan şu sonucu çıkartabiliriz: İnsanlar ve diğer hayvanların çoğundan daha önce evrimleşmiş ve milyonlarca yıldır gezegenimizde kendilerine bir yer açmış olan bitkilerin geliştirdikleri savunma mekanizmalarını anlayabilir ve kullanabilirsek, ekolojiyi de korumuş ve desteklemiş olacağız.
Evet, tırtıl istilasına karşı böcek zehiri (pestisid) kullanıp tırtılları öldürebiliriz ama unutmayalım ki bu da tırtılları yiyerek beslenen kuşları zehirleyebilir ve doğanın dengesini bozabilir. Oysa, Işık Yiyiciler'de önümüze getirilen bulgulardan anlıyoruz ki bitkiler bu işi çok uzun zamandır daha iyi yöntemlerle beceriyorlar!
Peki, bitkilerin bu farkında olmadığımız ama son yıllarda giderek daha iyi anlaşılan ve belgelenen marifetleri, onların 'akıllı' veya 'bilinçli' olduklarını gösteriyor mu? En azından 'bitki aklı' diye bir şeyden niye söz etmeyelim?