Mutlu Yıllar

Sakat Muhabbet
-
Aa
+
a
a
a

Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, eski program ortağı Elif Gamze Bozo’yu konuk ederek, kendisiyle Eylül ayı içinde gerçekleştidiği Brüksel ziyaretini, European Network on Independend Living - Avrupa Bağımsız Yaşam Ağı kapsamındaki çalışmalarını, Freedom Drive yani Özgürlük Sürüşü ile pek çok ülkeden sakat hakları aktivisitinin Avrupa Parlamentosu’na karşı gerçekleştirdiği yürüyüşü ve bu ay başında kendisinin genel yayın yönetmenliği koltuğuna oturduğu Özgür Yurttaş Haber Sitesi’ni konuşuyor.

""
Mutlu Yıllar
 

Mutlu Yıllar

podcast servisi: iTunes / RSS

Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 25 Aralık 2024 Çarşamba. Bu haftaki programı destekleyen Eser Ergün'e teşekkür ederek başlamak istiyorum programa. 2024'ün son programında Sakat Muhabbet’i dinleyenler olarak çok yakından tanıdığınız bir ismi konuk ediyorum bu hafta. Önce konuğum oldu, ardından altı bölüm de ortak programcı dostum olmuştu kendisi. Bu hafta konuğumuz, sevgili arkadaşım Elif Gamze Bozo. Elifciğim, Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e tekrar hoş geldin. Nasılsın, iyi misin?

Elif Gamze Bozo: Çok teşekkür ediyorum Alper. İyiyim, seni gördüm daha iyi oldum, sesini duydum, daha iyi oldum. Umarım herkes iyidir. Apaçık Radyo hepimize şans getirsin.

A.T.A.: Sen Açık Radyo zamanından konuğumuz olmuştun, programcı olmuştun, şimdi ise Apaçık Radyo’ya geldin - Apaçık ismiyle geldin aslında, sen de hoş geldin. Çok sağol tekrar konuk olduğun için. Şimdi bizim ilk sorumuz sabit ki sen de biliyorsun ama seni ilk defa dinleyenler olacaktır muhtemelen, o yüzden yine kısa geçelim ama Elif Gamze Bozo kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığın bulunuyorsa bunu da belirtir misin?

E.G.B.: Tabii ki. Herkese merhaba. Öncelikle çok teşekkür ediyorum bugünü bana ayırdığınız için. 26 Aralık 1984 Ankara doğumluyum. Cam kemik hastasıyım. Normal örgün öğretim olarak okul hayatıma devam ettim, hastalığım nedeniyle okula alınmayan yani ayrımcılığa uğrayan sakat bir öğrenciydim ve Açıköğretim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Gazetecilik’ten mezun oldum. Daha sonra bir çağrı merkezi okulu, ardından Adalet Meslek Yüksek Okulu ve en son olarak da Hukuk Fakültesi ile devam ettim eğitim hayatıma. Şu an son sınıftayım, Hukuk Fakültesi’nin son demlerine geldim artık. Bir taraftan gazeteciliğimi devam ettiriyorum; bir gazetede genel yayın yönetmenliği yapıyorum. Yıllarca birçok basın kuruluşunda çalıştım, haber yazdım, köşe yazıları yazdım. Bir taraftan da belgesel fotoğrafçılığı üzerine çalışıyorum, diğer taraftan da amatör olarak resim yapmaya çalışıyorum. Kendime ressamım demiyorum, resim yapan diyorum yani çok profesyonel bir iş yapmıyorum ama resim yapmak bana keyif veriyor, onun hazzını alarak mutlu ediyor beni. Bir taraftan da engelli hakları üzerine çalışıyorum, daha doğrusu engelli kadınlar üzerine çalışıyorum ve engelli kadınlar üzerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı hukuki süreçleri takip ediyorum. Engelli çocuklar, engelli çocuk hakları ve hayvan hakları üzerinde de çalışmalar yapıyorum zaman zaman ama önceliğim tabii ki engelli kadınlar üzerine ve engelli kadınların uğradığı şiddet mağduriyeti üzerine. Onların yasal süreçlerini takip ederek çalışmalarımı yürütüyorum.

A.T.A.: Zaten daha önce konuk olduğun ‘Sakat Feminist’ başlıklı programımızı dinler ise dinleyicilerimiz, orada detaylı olarak hem cam kemik hastalığı hakkında detaylı bilgi var, hem de bu etkinlikler var. 2024 başlarında beraberdik programlarda seninle ama sonra Sakat Muhabbet’ten izin isteyip ayrılınca sen de bir uçtun, kanatlandın aslında benim tabirimle. 2024'ün ortalarında bir yerde bir Brüksel ziyaretin var senin. Önce ona bir girelim istersen. European Network on IndependendLiving (ENIL) yani tercümesi de Avrupa Bağımsız Yaşam Ağı adına gitmiştin sen Brüksel'e. Bu arada Beyza Ünal yakın arkadaşın senin de, kendisi iki hafta önce konuğumuz olmuştu ve o da ENIL ile ilgili bilgiler vermişti bize. Şimdi yediğin, içtiğin senin olsun Elifciğimi ne yaptın, ne ettin sen Brüksel'de? Onlara girelim istersen şimdi.

ENIL: Avrupa Bağımsız Yaşam Ağı

E.G.B.: Bu arada Engelli Kadın Derneği'ne de çok teşekkür ediyorum, bana inanılmaz bir network yarattılar, çok güzel bilgiler paylaştılar ve paydaşlık ettiler. Her bir canım engelli kadın arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

A.T.A.: Beyza deyince aklıma geldi sanırım Engelli Kadın Derneği, onu da ben vurgulamış olayım.

E.G.B.: Evet, Engelli Kadın Derneği ve Beyza benim için bir bütün oldu galiba. Ben aslında ENIL’e üye değildim. Bir çalışma programında Engelli Kadın Derneği adına bir programa katıldık. Sevgili arkadaşım, meslektaşım Melike Bal - kendisiyle ynı dernekteyiz zaten, Engelli Kadın Derneği’nin bir üyesi - dedi ki, ‘Neden ENIL’e üye olmuyorsun?’ Sonra bana anlattı, şöyle olur böyle olur, böyle güzel falan derken ben üye oldum ve sonra Melike iki hafta geçtikten sonra ENIL’in açmış olduğu engelli bireylerin bağımsız yaşamını savunan bir fotoğraf yarışması olduğunu söyledi ve ‘Mutlaka katılmalısın’ dedi. Ama ben çok böyle fotoğraf yarışmalarını, resim yarışmalarına katılmayı tercih eden biri değilim çünkü her emek kendi içinde değerli, kıymetli. Ben de dedim ki, ‘Bir deneyeyim, hadi bakayım, aman ne olacak ki’ yani çok umutsuz bir şekilde gönderdim ve çok bir beklenti içinde de değildim. Sonra tam yazın ortasında, bütünleme sınavlarım bitmiş, okul bitmiş, tatil moduna girmişken hiç unutmuyorum 16 Temmuz'da bana mail geldi ve ‘fotoğraf yarışmasında dünya ikincisi oldunuz’ dendi. Ben o an çok şaşırdım, hiç beklemediğim bir şeydi ve ‘Sizi Brüksel'de ağırlamak istiyoruz, bu eyleme katılmanızı, paydaşlık etmenizi isteriz’ demişlerdi. Tabii bu arada finansal desteği nasıl sağlayabilirim diye düşünürken bu arada sen bana burada bana destek oldun, sana da ayrıca teşekkür ediyorum Alperciğim. Dedin ki bana ‘Sivil Düşün’e neden başvurmuyorsun?’ Ben de Sivil Düşün’e hemen başvurumu yaptım ve kabul oldu. 21 Eylül'de Brüksel'e gittim. Freedom Drive yani Özgürlük Sürüşü'ne katıldım. Yaklaşık farklı ülkeden gelmiş 400 engelli ile orada engelli hakları için Avrupa Parlamentosu'na doğru yürüyüş düzenlendi, çok etkilendim. Hala da aklıma geldikçe duygusal oluyorum, oranın atmosferinden çıkamıyorum, çok güzel bir eylemdi. Her iki yılda bir düzenleniyor bu eylem. Bir de tüm sivil toplum örgütlere de çağrı yapılıyor ve kurumsallaştırma noktasında karşı duruş sergileniyor çünkü engelli bireylerin rehabilitasyon gibi belli noktalarda kamp şeklinde yaşamalarına sıcak bakmıyoruz açıkçası çünkü neden engelli bireyler bağımsız yaşamamalı ki... Kişisel asistanlarıyla nerede yaşamak istediğini, nasıl yaşamak istediğini kendi belirlemeli, kaderini kendi belirlemeli açıkçası.

Özgürlük Sürüşü / Freedom Drive

A.T.A.: Şimdi bu ENIL’den bahsettin Elif ve çok güzel olmuş dediğin gibi ama Freedom Drive deyince şu benim aklıma geldi; normalde ‘drive’ kelimesi sürmek, araba, minibüs, traktör sürmek gibi gelir ama buradaki ‘drive’ sakatların eylemi olduğu için de sandalye, wheelchair sürmek, değil mi, doğru mu anlıyorum?

E.G.B.: Evet, aslında tam da bu noktada anlamı bu aslında. Genellikle sakatların, tekerlekli sandalye kullanıcılarının sürmek, itmek ve ilerletmek anlamında kullanılmış yani özgürlük sürüşü hem engellilerin, hem de engelli olmayan müttefiklerin, ortakların ya da paydaşların tekerlekli sandalyeyi itmesiyle de alakalı bir ifade kullanılmış. Freedom Drive aslında hem özgürlüğü sembolize eden, hem de engelli bireylerin, daha doğrusu sakatların daha özgür bir yaşama kavuşmalarını hedefleyen bir eylem aslında. Bu şekliyle de ifade edilebilir.

A.T.A.: Müttefikler deyince öyle mi diyorlar? Yani sandalyeyi iten kişiler mi müttefik yoksa sakatlara yakın kişiler mi bu anlamda kullanılıyor? Ben literatürü de tam bilmediğim için bunu biraz açabilir misin? 

E.G.B.: Şöyle ifade edebilirim; engelli olmayan kişilerin, engelli bireylerin haklarını korumak ya da engelli yakınları da olabilir bu ya da engelli olmayıp bu hakları savunan kişiler de olabilir, sivil toplum örgütleri de olabilir, paydaşları da olabilir yani illa burada engelli bireylerin yakınlarından bahsetmiyor aslında - onların haklarını koruyan ve onların haklarını savunan kişilerden de bahsediyor yani aktivistlerden de bahsediyor.

A.T.A.: Yani şimdi sağlamcılık diyoruz ya, sağlamcı olmayan ama sakatlığı da bulunmayan kişiler desem, tam bu mudur?

E.G.B.: Tam da cümlenin anlamı bu aslında.

A.T.A.: ‘Dünyanın birçok yerinden sakat aktivist var’ demiştin. Tanıştıkların oldu mu, neler konuştun? Diğer ülkelerde nedir durumlar, bunları konuşma şansın oldu mu orada diğer aktivistlerle?

E.G.B.: Aslında şöyle anlatabilirim; erişilebilirlik noktasında yani kapsayıcı erişilebilirlik noktasında engelli bireylerin birçok ülkede ENIL’in başlatmış olduğu bu politikalar sürecinde Norveç, İsviçre, İsveç gibi birçok noktada müttefikleri olan sivil toplum örgütleriyle yan yana gelerek erişilebilirlik konusunu gündeme taşıyıp düzenlemeler yapılmış. Son aşamada sanırım Belçika tam olarak erişebilir bir ülke değil. ENIL’in şimdiki politikalarında aslında Brüksel'de de yani daha doğrusu Belçika'nın birçok şehrinde düzenlemeleri gündeme taşımak ve Avrupa Parlamentosu'na engelli bireylerin siyasi katılımını, temsil yetkisini, üstlerine düşen görevi yerine getirmesine çağrıda bulunmak. Zaten bu eylem sırasında beş yıllık bir eylem planı düzenlendi yani o dört gün boyunca engelli bireylerin toplantılarında ilk olarak workshop'lar düzenlendi ve o workshop'larda çalıştaylar düzenlendi. Çalıştaylar içerisinde bir sonraki eyleme yani Freedom Drive için bir hazırlık yapıldı. Orada sanatsal bir etkinlikle afişler ve pankartlar hazırlandı ve o pankartların içerisinde engelli hakları, LGBT’liler de dahil etnik grupların kimliğine sahip olan kişilerin haklarını korumak adına pankartlar, sloganlar hazırlandı ama bunu sanatsal bir şekilde anlatmaya çalıştık. Programın üçüncü gününde yine çalıştaylar ve workshop’lar düzenlendi. Her salonda engelli bireylerin konu başlıkları olan belli başlı konuları ve sorunları olan meseleler gündeme getirildi. Bunlardan en önemlilerinden birisi de Avrupa Birliği'nin fonlarının düzenlenmesi konusunda tekrar çağrıda bulundu ve o dört gün boyunca aslında çok verimli ve çok keyifli bir çalışma yürütüldü. Beş yıllık bir eylem planı nasıl düzenlenebilir ve ENIL beş yıllık eylem planında Avrupa Parlamentosu'na ne gibi çağrıda bulunuyor gibi kapsayıcı bir politika izlemesini önerdi ve bu konuda da çağrıda bulundu.

A.T.A.: Eylül’de gittin dört gün ve şimdi de yıl bitiyor. Şu anda mail olur, mesaj olur seninle görüşüyorlar mı yani devam ediyor mu bu süreç yoksa orada buluştunuz ve bitti mi? Şu an bilgi akışı var mı hala aranızda?

E.G.B.: Evet, tabii ki var çünkü biz bu programları burada bitti falan gibi düşünmüyoruz. Yani biz zaten beş yıllık eylem planında beş yıl boyunca tüm politikaların düzeltilmesi adına bir çağrıda bulunduğumuz için bunun takibinde oluyoruz. Şu an mesela birçok arkadaşımız farklı farklı bölgelerde sivil toplum örgütleriyle müzakere halindeler yani biz neler yapabiliriz, nasıl bir eylem planında değişiklikler yapabiliriz, nasıl bir çağrıda bulunabiliriz, bu politikaları nasıl düzeltebiliriz bakımından bu süreci takip aşamasında ENIL.

Özgür Yurttaş İnternet Haber Sitesi Genel Yayın Yönetmenliği

A.T.A.: Sen kendini tanıtırken bahsetmiştin, ‘bir gazetede genel yayın yönetmeniyim’ diye. O da Özgür Yurttaş internet haber sitesi. Sakat Muhabbet’ten ayrılınca aslında kendini bulduğun bayağı; Brüksel’dir, genel yayın yönetmenliğidir. Yani böyle bir şey de oldu. Sakat Muhabbet’in, bilmiyorum, bunda payı var mı ama ben çok memnun oldum. Bu nasıl oldu? Özgür Yurttaş sitesi hakkında bilgi verir misin, nasıl bu göreve geldin?

E.G.B.: Aslında hayatımda çok farklı bir adım gelişti ve bu sürece şöyle başlayabilirim onun için; erkek arkadaşım Deniz Devrim'in tavsiyesi üzerine, onun muhabir arkadaşları çevresi vasıtasıyla dediler ki, ‘Sen bizim gazetemize yazar mısın?’ Daha önce bir köşe yazısı yazmıştım, atmıştım ve daha sonra da görüşmeye başladık sevgili Mehmet Murat Yıldırım ile. Kendisi dedi ki, ‘Bu işi açıkçası sen çok güzel yapacaksın çünkü geçmişteki deneyimlerin de çok iyi.’ O da gazetecilikten gelen bir arkadaşımız, şu an İsviçre'de yaşamını sürdürüyor. Dedik ki, ‘Ortak bir çalışmayla biz bu haberciliği daha güçlü bir şekilde duyuralım.’ Yani burada şöyle algılanabilir, engelli haberleri yapıyormuşuz gibi düşünülebilir ama aslında öyle değil. Yani tam olarak politik gündemi takip eden bir haber sitesi. Güncel konuları, Türkiye ve dünya üzerindeki güncel haberleri takip eden bir site ve biz bunu geliştirip daha da büyütmeyi, daha çok duyurmayı istiyoruz. Bu arada sizin aracılığınızla da Özgür Yurttaş’ı da duyurmuş olalım.

A.T.A.: Murat Bey de o görevin eski sahibi değil mi yani eski genel yayın yönetmeni oydu galiba?

E.G.B.: Evet, eski genel yayın yönetmeni Mehmet Murat Yıldırım idi, şimdi ise haber müdürümüz, ben ise genel yayın yönetmeni oldum.

A.T.A.: Zaten siteyi de açtım önceden yani seninle görüşmeden önce, 1 Aralık tarihinde bu haber var yani senin görevi aldığına dair bir haber var şu anda sitede, ona bakıyorum. Orada fotoğrafın var senin, sandalyendesin, beyaz bir kazak var üstünde. Sağ elinde fotoğraf makinesi, sol elinle ise el sallıyorsun, gülümsüyorsun. Gözünde gözlük. O fotoğrafını afişte kullanmak istedim, iznin var mıdır?

E.G.B.: Tabii ki çok mutlu olurum. Bu arada Devrim'e de çok teşekkür ediyorum böyle güzel bir oluşuma öncülük ettiği için.

A.T.A.: Bu arada Devrim Bey ile ben tanışmadım ama senden bilgilerini aldım. O da muhtemelen yakın zamanda konuğumuz olacak kendi konusuyla alakalı - şimdi tüyosunu vermeyelim, sürpriz olsun. Ortalara bir yere geldik, hatta geçtik. Seninle olunca zaman da hemen geçiyor zaten Elif, her zaman olduğu gibi. Şarkı seçiyoruz biliyorsun. Ne dinleyelim bu hafta, ne istersin?

E.G.B.: Ayten Alpman’ın “Ben Varım” şarkısını dinleyelim.

İyi ki Doğdun Elif Gamze, Mutlu Yıllar Sana!

A.T.A.: 26 Aralık 1984'de doğduğunu söyledin yani aslında yarın Elif'in doğum günü. ‘Mutlu yıllar Elif’ diyelim.

E.G.B.: Çok teşekkür ederim.

A.T.A.: 26 Aralık 1984 - 26 Aralık 2024. Özet geçsene bir Elif Gamze Bozo’nun hayatını, başında söyledin ama çok kısa bir anlat. Biraz örnek verdin. Bugün mutlu bir insan mısın, sakat bireysin ama sakatlık mutluluğa mani değil, kendimden biliyorum ben, çevremi biliyorum, seni biliyorum. Peki, sen ne söylemek istersin kısaca?

E.G.B.: Aslında sakatlık yaşanamayacak bir durum değil, sadece ötekileştirilme olduğu için, görmezden gelme olduğu için önümüzdeki önyargılar, toplumsal baskı, ayrımcılık dili çok fazla. Aslında Beyza da bunu geçen hafta anlatmıştı ama ayrımcılık söylemleri yok baktığımız zaman. Senin varlığını da yok sayan bir toplum ile karşı karşıyayız, her geçen gün haklarımızın elimizden alındığı günlerden geçiyoruz, zor bir yolculuğum var ve hastalığım dolayısıyla da çok zor bir yolculuğum oldu. Sayısız kırıklar, tedaviler, sayısız ameliyatlar... Ama bu benim için yorucu olsa da bunu da yapamazsın dedikleri zaman işte orada tam tersi yapmam gerektiğine inandığım için her şeyi yaptım. 

En büyük gücümü ailemden alıyorum, aileme de sonsuz teşekkür ediyorum bu yolda bana inandıkları için ve beni bu hayata, zorlu bir hayata hazırladıkları için, ben olduğum için. Yani engelli olduğum için değil de ben olduğum için bana destek olan herkese ayrıca teşekkür ediyorum. Küçük adımlar büyük bir dayanışmayı getirir. Ben arkadaşlığa da çok önem veririm çünkü arkadaşlarımız da paydaşımızdır, yol arkadaşlarımızdır. Bugüne kadar bana yol arkadaşlığı yapan herkese de çok teşekkür ediyorum, benimle olmak isteyen, benimle yürümek isteyen herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Bunlardan biri de sensin Alperciğim, iyi ki varsın. 

Zorlu bir yolculuktu, 30 yıl çok şey gördüm tedaviler ve hastalıklarla ilgili ama bir taraftan da bir şeyin mücadelesini vermek zorundaydım, kendimi var etmenin mücadelesini vermek zorundaydım. Ben var olduğum sürece diğer engelli arkadaşlarımın da varlığından söz edilecekti ve başarılı engelli değil de gerçekten kendini ifade edebilen engelli arkadaşlarımla yol arkadaşlığı yapmaktan da keyif alıyorum.

Hatice Güven ve Rozygul Cheliyeva’dan Doğum Günü Sürprizi

A.T.A.: Seninle ilk ortak bölümümüzü hatırlıyorsun değil mi? Roza Hanım senin yanında, Hatice Hanım benim yanımdaydı. Roza marketteydi, az önce konuşuyorduk ama döndü mü, sesi geldi mi bilmiyorum.

E.G.B.: Yok daha gelmedi.

A.T.A.: Bak olmadı çünkü ben sana sürpriz hazırlamıştım aslında. Şimdi Hatice'yi telefonla arıyorum, Roza Hanım da olsaydı o da katılacaktı, öyle bir niyetim vardı. Hatice’yi de aradım yayından önce, ‘Seni arayacağım, Elif'le konuşturacağım, beraber kutlayacağız doğum gününü’ diye. O bekliyor şu anda saati çünkü. Hemen arıyorum onu, bir saniyeni rica ediyorum. Hatice, müsait misin? Evet. Şimdi Roza Hanım markete gitmiş, evde yok. Hadi ikimiz başlayalım mutlu yıllar Elif demeye, hazır mısın?

E.G.B.: Ablam geldi yalnız.

A.T.A.: O da gelsin yanına, çağır onu da yanına.

E.G.B.: Tamam, abla hemen gel çabuk, çabuk!

A.T.A.: Çok güzel denk geldi, bak!

E.G.B: Sen de yayındasın, gel!

Rozygül Cheliyeva: Öyle mi? Merhaba.

Hatice Güven: Merhaba canım.

A.T.A.: Roza Hanım, Hatice Hanımı telefonla aradım, o da telefonda şu anda.

R.C.: İyi, tamam.

A.T.A.: Yarın Elif’in doğum günü olduğu için ona doğum günü şarkısı söyleyeceğiz. Hatice hazır mısın? Tamam. Üç deyince! Bir, iki üç!

Herkes: Mutlu yıllar, mutlu yıllar Elif. İyi ki, iyi ki doğdun! Doğum günün kutlu olsun!

E.G.B.: Teşekkür ediyorum, sizler de iyi ki varsınız.

H.G.: Seni çok seviyorum.

E.G.B.: Evet, ben de hepinizi çok seviyorum.

R.C.: Ağlamak yok.

E.G.B.: Ağlamayacağım.

A.T.A.: Mutluluk gözyaşları bunlar. Roza Hanım siz Elif'e dair ne söylemek istersiniz?

R.C.: Elif'in bundan sonraki hayatında mutluluklar, daima yolu açık olsun.

A.T.A.: Evet, Hattice de yayından düştü, galiba bir şey oldu. O da duygulanmıştır muhtemelen. Evet, Elifciğim çok keyifli oldu bu bölüm. Bilmiyorum, sürpriz yapmayı düşündüm ama becerdim mi beceremedim mi?

E.G.B.: Çok güzel oldu.

A.T.A.: Sürprizler riskli şeylerdir sonuçta. Son olarak sözlerini alacağım. Bu hafta Elif Gamze Bozo’ydu konuğum. Çok sağol sen de. Sana ilk yazdığımda tanımıyordum seni hiç, Facebook'tan gördüğüm biriydin. Daha ben der demez ‘peki’ demiştin, hiç tanımıyorduk birbirimizi. Sonradan yakın arkadaş olduk. Bu 2024'ün bana katkılarından biri de sen oldun aslında Elif Gamzeciğim. İyi ki doğdun, iyi ki bu hayattasın ve başardıklarınla birçok kişiye örnek olduğunu biliyorum. Daha da gerisi gelecek. 2025, 2026, 2056... Artık nereye gidersek gideceğiz zaten. Son olarak neler söylemek istersin Sakat Muhabbet’te?

E.G.B.: Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum, iyi ki hayatımdasınız ve iyi ki benimle bu yolu yürüyorsunuz. Apaçık Radyo ekibine de çok teşekkür ediyorum. Aslında çok kısa bir sürede birlikte yol aldık ama çok kısa sürede tanıdık birbirimizi ama kalbimdeki yeriniz bambaşka. İyi ki Apaçık Radyo var, hiç susmasın Apaçık Radyo diyorum. Çok teşekkür ediyorum.

A.T.A.: Şimdi son söz dedim ama 2025'e de gireceğiz hemen hemen üç-dört gün sonra. 2025 için neler öngörüyorsun, yeni yıl dileklerin var mı? Apaçık Radyo için, sakat hakları aktivistleri için, sakatlar için, sakat olmayanlar için, 2025 için yeni yaşına da girecek olan Elif Gamze Bozo neler söylemek ister?

2025 Temennileri

E.G.B.: Dilerim, umut ederim diyebilirim. Tüm sakatların daha özgürce kendilerini ifade edebildiği, kendi kimliklerinden kopmadan ama daha erişilebilir, daha kapsayıcı mekanların, istihdam politikalarının, sağlık politikalarının, eğitim politikalarının hepimiz için eşit erişilebilir bir dünya temennisiyle bitirmek istiyorum ve tüm sakat arkadaşlarıma ve aktivistlerine de diyorum ki, lütfen konunuza, meselenize, haklarınıza sahip çıkın. Teşekkür ediyorum.

A.T.A.: İyi ki Apaçık Radyo var, iyi ki Sakat Muhabbet var, iyi ki Elif Gamze Bozo var diyorum ben de bitirirken.

E.G.B: Teşekkür ederim, çok sağ olun.

A.T.A.: Bu hafta destekçimiz Eser Ergün’dü, ona da teşekkür ediyorum ve ‘bütün sakatlar eğleşin’ diyorum. İyi yıllar, mutlu yıllar diliyorum, seneye görüşmek üzere, hoşça kalın.

E.G.B.: Seneye görüşmek üzere, hoşça kalın.